2025'te futbol: Oyunun değişen aklı, kaybolan ruhu ve yeni dengeler

İsa Kethüda
31.12.2025 - 12:57 | Son Güncellenme: 31.12.2025 - 13:01

Ajansspor köşe yazarlarından Adil Yıldız, "2025'te futbol: Oyunun değişen aklı, kaybolan ruhu ve yeni dengeler" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Detaylar...

2025'te futbol: Oyunun değişen aklı, kaybolan ruhu ve yeni dengeler

ADİL YILDIZ - AJANSSPOR

2025 yılı futbol adına sadece bir takvim yılı değil, oyunun geçirdiği büyük dönüşümün net biçimde hissedildiği bir kırılma noktası olarak kayda geçti. Sahada oynanan futboldan çok, futbolun nasıl yönetildiği, nasıl izletildiği ve kime hizmet ettiği tartışıldı. Top hâlâ yuvarlaktı ama oyunun merkezinde artık sadece futbolcular yoktu.

1. Futbolun akıl oyunu: Taktik evrim

2025’te futbolda fizik kadar zekâ da öne çıktı. Oyun artık 90 dakikalık bir koşu yarışından çok, satranç tahtasına dönüştü.

Üçlü savunmalar, ters bekler, sahte dokuzlar derken; “pozisyon” kavramı neredeyse tarihe karıştı. Futbolcu profili değişti: koşan değil, düşünen; sert değil, doğru oynayan kazanır hâle geldi.

Avrupa’nın üst düzey liglerinde tempo yükselirken, alan daraltma ve geçiş oyunları oyunun temel şablonu oldu.

2. Teknoloji çağı: VAR’ın gölgesinde adalet

2025, VAR tartışmalarının bitmediği ama şekil değiştirdiği bir yıl oldu. Artık “VAR var mı yok mu?” değil, “VAR kimin için var?” sorusu soruldu.

Teknoloji oyuna adalet getirmek için vardı ama kararların standarttan uzak olması, futbol kamuoyunda güven sorununu büyüttü. Özellikle kritik maçlarda verilen ya da verilmeyen kararlar, sahadaki emeğin önüne geçti.

Futbol, teknolojiyle daha doğru ama daha az doğal bir oyun hâline geldi.

3. Ekonomi ve güç dengesi: Zengin daha zengin

2025’te futbol, ekonomik uçurumun en net görüldüğü yıllardan biri oldu. Büyük kulüpler ile orta ölçekli kulüpler arasındaki fark sadece kadro kalitesinde değil, karar alma gücünde de açıldı.

Finansal Fair-Play kâğıt üzerinde kaldı; yaratıcı muhasebe yöntemleriyle sistemin etrafından dolaşıldı. Transfer artık ihtiyaç değil, vitrin meselesi oldu.

Bu durum, futbolun rekabetçi ruhunu zedeleyen en önemli başlıklardan biri olarak öne çıktı.

4. Türk futbolu: Potansiyel var, istikrar yok

2025, Türk futbolu adına “keşke”lerle dolu bir yıl oldu.

Genç oyuncu potansiyeli, tribün tutkusu ve futbol sevgisi hâlâ bu toprakların en büyük gücü. Ancak yönetimsel istikrarsızlık, hakem tartışmaları ve günü kurtaran kararlar, ilerlemenin önünde engel olmaya devam etti.

Altyapıdan çıkan yetenekler doğru planlama ile Avrupa’ya açılırken, lig içindeki kalite dalgalı seyrini sürdürdü. Türk futbolu hâlâ doğru reçeteyi biliyor ama uygulamakta zorlanıyor.

5. Tribünler ve ruh: Futbol kimin oyunu?

2025’te tribünler doldu ama futbolun ruhu zaman zaman boş kaldı.

Bilet fiyatları, yayın politikaları ve endüstriyel yaklaşım, futbolu halkın oyunundan yavaş yavaş uzaklaştırdı. Oysa futbol; mahallede başlar, sokakta büyür, tribünde anlam kazanır.

Bu yıl, “futbol kimin için oynanıyor?” sorusunun yüksek sesle sorulduğu bir yıl oldu.

Özünden kopuyor

2025 bize şunu net biçimde gösterdi:

Futbol değişiyor, dönüşüyor ama özünden kopma riskiyle karşı karşıya. Oyunu kurtaracak olan ne daha fazla teknoloji ne de daha büyük paralar…

Futbolu kurtaracak tek şey; adalet, akıl ve samimiyet.

Çünkü futbol hâlâ en güzel hâliyle, gol atıldığında çocuğu gibi sevinen insanların oyunu.

Bu vesile ile hakem hataların az olduğu, tribünlerin dolu olduğu, adaletli oyunun kuralları içinde düdük üflendiği, şike ve bahis oyunlarının sporcular ve futbol ailesinin hiç adının geçmediği, trollerin değil gerçek gazetecilerin ve yorumcuların Adil olarak yazacağı ve yorumlayacağı, 2026 yılında sadece futbol motiflerinin konuşulacağı ve saha içi başarılar ile gurur duyacağımız bir yıl olması dileğimle.

Senin için hazırladığımız haberler