Başarılı Yunan Koç Ilias "Enatron" Theodorou ile esporun geleceği ve hayalleri üzerine

Melis Öztek
01.02.2025 - 21:41 | Son Güncellenme: 01.02.2025 - 23:17

Başarılı Yunan koç Ilias "Enatron" Theodorou, espor kariyerini, Olimpiyat hayalini ve koçluk deneyimlerini Ajansspor’dan Melis Öztek’e anlattı.

Başarılı Yunan Koç Ilias "Enatron" Theodorou ile esporun geleceği ve hayalleri üzerine

Espor sahnesinin en tecrübeli ve en içten koçlarından biri olan Ilias "Enatron" Theodorou, yıllardır takımları başarıya taşıyan isimlerden. Royal Bandits, 1907 Fenerbahçe, Misfits Gaming, NASR Esports ve FUT Esports gibi büyük organizasyonlarda görev aldı, şimdi ise Ici Japon Corp. Esport’un başında. Ama onun için başarı sadece kazanmak değil—geride bir miras bırakmak.Oyun oynama alışkanlıklarından, hayalindeki takıma kadar her şeyi konuştuğumuz bu röportajda, Enatron’un espor dünyasına bakışını keşfetmeye hazır olun!

Şu anki takımın, Ici Japon Corp, hakkında ne düşünüyorsun? Takımın potansiyeli, atmosferi ve seni en çok motive eden şeyler neler?

Ici Japon Corp, LoL dünyasında oldukça yeni bir organizasyon. Henüz sektörde küçük adımlar atıyor olsalar da, sürekli sorunları çözmeye çalışmaları ve oyunculara, ekibe karşı destekleyici bir yaklaşım sergilemeleri hoşuma gidiyor. Mevcut kadromuz, güçlü bir deneyime sahip oyuncularla çok kritik bir rolde olan bir çaylak oyuncunun birleşimi diyebilirim. Eğer bu çaylak oyuncu, ondan beklediğimiz gelişimi gösterirse, bu kadro en üst seviyeye ulaşabilir.

Takım içindeki atmosfer gerçekten çok güzel. Hem rahat ve samimi bir ortam var hem de konu oyuna ve ihtiyaçlara geldiğinde herkes doğrudan ve disiplinli bir şekilde hareket ediyor. Böyle bir davranış biçimi, uzun vadede kesinlikle büyük başarılar getirebilir.

Beni motive eden şey ise yıllardır değişmedi: Zirveye ulaşmak ve her zaman daha büyük bir hedefin peşinden koşmak. Bu hedefim olduğu sürece, durmaksızın çalışmaya devam edeceğim.

Stratejik koç Arda 'Invokid' Başaran ile ilk kez çalışmıyorsun. Onunla olan uyumun nasıl? Birlikte çalışmanın avantajları neler?

Arda’yı yaklaşık 6 yıldır tanıyorum ve o benim için sadece harika bir arkadaş değil, aynı zamanda aileden biri gibi oldu. Yıllar boyunca sürekli iletişim halinde olduk ve birbirimizi mesleki anlamda geliştirmek için zorladık. Aynı takımda çalışmadığımız zamanlarda bile, yaptığımız konuşmalar sayesinde sanki hâlâ birlikte çalışıyormuşuz gibi hissediyordum. Daha önce Dignitas’ta birlikte çalıştık ve oyunculara bireysel düzeyde gösterdiği detaycılık beni çok etkilemişti. Bu, onun ne kadar büyük bir gelişim gösterdiğini anlamamı sağladı ve onunla tekrar çalışmak istememin en büyük nedenlerinden biri de buydu.

Beraber çalışmanın avantajlarına gelirsek, birbirimizin eksik yönlerini tamamlıyoruz. Örneğin, Arda detaylarda çok iyi, ben ise grup kontrolünde iyiyim. Bu sayede, takım benden güçlü bir yönlendirme alırken, Arda’dan da detaylı ve sağlam bir destek görebiliyor.

Ama benim için en büyük avantaj şu: Arda benimle benzer düşünüyor, bu yüzden ona koşulsuz güvenebiliyorum. Aynı zamanda, birbirimize sürekli sorular sorarak ve geri bildirim vererek hem kendimizi hem de birbirimizi geliştirmeye devam ediyoruz. Bence seni daha iyi bir versiyonuna taşıyan bir arkadaş, sahip olabileceğin en değerli dosttur.

Espor dünyasında her gün yeni yetenekler ortaya çıkıyor. Bir oyuncuyu 'geleceğin yıldızı' olarak görmeni sağlayan şeyler neler?

Evet, her gün yeni teknik olarak yetenekli oyuncular ortaya çıkıyor ve bu bir gerçek. Ama benim gözümde geleceğin yıldızı olacak bir oyuncunun sahip olması gereken üç temel özellik var:

1. Açık fikirli olmak: Kendini geliştirmeye istekli olmak ve aldığı eleştirileri yapıcı bir şekilde değerlendirip daha iyi bir oyuncuya dönüşebilmek.

2. Sıkı çalışmak: Yetenek önemli ama onu geliştirmek ve sürekli daha iyi olmak için harcanan emek çok daha kritik.

3. Duygularını kontrol edebilmek: Oyun sırasında duygu patlamaları yaşayan bir oyuncu, yeteneği ne kadar büyük olursa olsun, başarıya ulaşamaz. Mental olarak güçlü olup zor anlarda bile doğru kararları verebilmek, bir oyuncuyu zirveye taşıyan en önemli faktörlerden biri.

Türk espor sahnesini diğer global liglerle kıyasladığında en çarpıcı fark ne? Türkiye Şampiyonluk Ligi’nin (TCL) mevcut durumu hakkında ne düşünüyorsun?

Bence TCL hâlâ büyümeye devam eden bir lig ve içinde gerçekten çok fazla yetenek barındırıyor. Geçmişe kıyasla artık daha sağlam yapıya sahip organizasyonlar da bu sahneye giriş yapıyor. Bir organizasyonun sağlam bir yapıya sahip olması her şeyin doğru başlamasını sağlar. Mevcut TCL’in durumu, pandemi öncesi dönemde gördüğümüzden bu yana en iyi seviyede diyebilirim.

Diğer liglerle kıyasladığımda, en büyük fark organizasyonların oyuncularına ne kadar destek verdiğiyle alakalı. Tabii ki istisnalar var – mesela FUT’ta geçirdiğim dönem benim için harikaydı. Ama genel olarak TCL takımlarının daha çok "sonuç odaklı ödüllendirme" sistemine dayandığını düşünüyorum. Yani oyuncuların performansını en üst seviyeye çıkarmak için baştan doğru destek sağlamak yerine, sonuçlar geldikçe destek veriliyor. Oysa tam tersi olmalı; doğru destek verildiğinde en iyi sonuçlar zaten kendiliğinden gelir.

Espor koçu olmasaydın, hangi mesleği seçerdin? Hayalindeki alternatif kariyer ne olurdu?

Büyük ihtimalle yine spor endüstrisinin içinde bir yerde olmak isterdim, belki farklı bir spor dalında koçluk yapıyor olabilirdim haha. Ama bir yandan da kreatif bir iş yapma fikri hep hoşuma gitmiştir; örneğin bir yazar ya da film yönetmeni olmak ilginç bir deneyim olurdu. Benim bakış açım hep şu oldu: "Eğer hobini mesleğe dönüştürebilirsen, en mutlu insan sen olursun."

10 yıl önceki haline bir tavsiye verecek olsan, ne söylerdin? Bugünkü Ilias ile o zamanki Ilias arasındaki en büyük fark ne?

Kendime söyleyeceğim şey çok net olurdu: "Duygularını işinle karıştırma. Çalıştığın ortamın en iyi yanlarını gör ve dış etkenlerin, işine olan motivasyonunu bozmasına izin verme." Eğer o zamanlar bu düşünceyle hareket etseydim, çok daha akıllıca seçimler yapabilirdim diye düşünüyorum.

Bugünkü Ilias ile 10 yıl önceki Ilias arasındaki en büyük fark ise, şu an her şeyi çok daha mantıklı ve objektif bir şekilde değerlendirebiliyor olmam. Geçmişte duygularımın işime fazla karışmasına izin verdim ve bu bazen benim için iyi sonuçlar doğurmadı. Ama artık neyin önemli olduğunu çok daha net bir şekilde görebiliyorum.


Espor dışında seni heyecanlandıran hobilerin ya da ilginç alışkanlıkların var mı? Seni en çok mutlu eden şeyler neler?

Aslında oldukça fazla hobim var. Futbol oynamak ve izlemekten, arkadaşlarımla kutu oyunları oynamaya kadar birçok şeyle ilgileniyorum. Film izlemeyi de çok seviyorum.

Beni mutlu eden şeylere gelince, bunun çevremdeki ve bana destek olan insanlarla ilgili olduğunu söyleyebilirim. Ailem ve arkadaşlarımdan sevgi dolu kız arkadaşıma kadar, hepsi beni daima dengeli ve mutlu tutuyor.


Espor dünyasında birçok farklı ülke ve kültür deneyimledin. Seni en çok etkileyen kültür ya da ortam hangisiydi? Bu deneyimler kariyerini nasıl şekillendirdi?

Kariyerimin büyük bir kısmını ya Türkiye’de ya da Amerika’da geçirdim, dolayısıyla beni en çok şekillendiren iki kültür bunlar oldu. Türkiye, oyunculara karşı daha sert ve talepkâr olmamı sağladı. Oyuncuların daha disiplinli çalışmasını istiyorsanız bazen bu yaklaşım gerekli olabiliyor. Amerika ise bana daha organize olmayı ve takımımı desteklerken sadece oyun içini değil, oyun dışındaki faktörleri de göz önünde bulundurmayı öğretti.

Beni en çok etkileyen kültür ise Kore’ydi. Orada kısa bir süre bir Koreli takımın bootcamp sürecini izleme şansım oldu. Bu deneyim beni doğrudan şekillendirmedi ama espor konusunda yeni bakış açıları kazanmamı sağladı. Kore’deki disiplin ve çalışma kültürü gerçekten inanılmaz.

Yoğun bir günün ardından kendini nasıl yeniliyorsun?

Gün içinde boş zaman harcamayı hiç sevmeyen biriyim. Sürekli kendimi meşgul edecek bir şeyler yapmayı tercih ediyorum. Prokrastinasyondan nefret ediyorum, yani saatlerce oturup sadece mesajlaşan ya da gününü yatakta geçiren biri değilim. Benim için önemli olan, elimden geldiğince fazla şey yapabilmek ama bunu yaparken dinlenmeyi de ihmal etmemek.

Bu yüzden, oyuncularla yoğun bir gün geçirdikten sonra kendime yatırım yaparak zaman geçiriyorum. Bir kitap okumak, dizi izlemek, yeni bir dil öğrenmek, spor yapmak ya da kendimi geliştirecek yeni bir beceri edinmek gibi şeyler yapıyorum. Örneğin, iki yıl önce yemek yapmayı öğrenmeye vakit ayırmıştım, geçen yıl ise heykel yapmaya odaklandım. Yani, eğer dinlenmiyorsam, genellikle kendimi bir adım ileri taşıyacak bir şeyler yapıyorum.


Kariyerine baktığında, sana en çok ilham veren ya da en fazla destek olan kişi kimdi?

Her zaman annem. Küçük yaşta ailem boşandı ve o günden sonra annem, hem beni hem de kız kardeşimi tek başına büyüttü. Aynı anda iki işte çalışmak zorundaydı ve bizi yetiştirmek için evde çok fazla vakit geçiremedi. Ama tüm bu fedakarlıkları sayesinde bugünkü halime gelebildim.

Destek konusunda ise en yakın çocukluk arkadaşım diyebilirim. Onu 10 yaşımdan beri tanıyorum ve her zaman yanımda oldu. Ne kadar çılgınca olursa olsun, fikirlerimi hep destekledi ve konuşabileceğim, her zaman açık olabileceğim bir insan oldu.

Gelecek için en büyük hayalin ya da hedefin ne? Espor dışında bir tutkunu gerçekleştirmek istiyor musun?

En büyük hedefim, geride bir miras bırakabilmek. Bu yüzden kendimi farklı alanlarda geliştirmeye çalışıyorum. Böylece hangi konuda gerçekten iyi olduğumu görebilir ve arkamda insanların konuşacağı bir şeyler bırakabilirim. Amacım, her gün, her ay, her yıl kendimin daha iyi bir versiyonu olmaya devam etmek. Bunu asla tam anlamıyla başaramayacağım, ama bu benim yolculuğum. Daha iyi bir versiyonumu kovalamak ve eski halimi geride bırakmak.

Tarih boyunca herhangi bir efsanevi takımı veya oyuncuyu çalıştırma şansın olsaydı, kimi seçerdin ve neden?

Kesinlikle CLG.EU ekibinin bir parçası olmak isterdim, koç olmasam bile. Çünkü bu oyuncular, espor kariyerinin peşinden gitmem için bana ilham veren isimlerdi. Onların oyun oynarken eğlendiğini görmek ve bu şekilde kazanmalarına tanık olmak bana büyük keyif veriyordu.

Oyuncu olarak ise zaten Broken Blade ve Closer gibi benim gözümde yıldız olan isimlerle çalışma şansı yakaladım. Bir gün tekrar onlarla aynı takımda yer almak isterdim. Royal Bandits’teki günleri gerçekten özlüyorum. Açıkçası, efsane bir oyuncu olan Faker’ı çalıştırmaktansa, eski takım arkadaşlarımla yeniden birlikte olmayı tercih ederdim.

Eğer gelecekte yapay zeka koçları insan koçların yerini alırsa, bu savaşta nasıl hayatta kalırsın?

Bence bir insan ve koç olarak sahip olduğum bazı özellikler, bir yapay zekanın asla kopyalayamayacağı şeyler. Yapay zeka kesinlikle benden daha iyi oyun analizi yapar, öğretme konusunda %100 daha başarılı olur. Ama bire bir iletişim, oyuncularla kişisel bir bağ kurmak, sadece oyunla değil, hayatla ilgili de fikir alışverişinde bulunmak… İşte benim en büyük gücüm burada. Oyuncularla aramda kurduğum ilişki ve onlara olan yaklaşımım, beni bir AI koçtan farklı kılan şey olurdu.

Bir günlüğüne oyuncularından biriyle yer değiştirseydin, kendini nasıl koçlardın? Oyuncuların senden rahatsız olur muydu?

Koçluk yaparken her zaman oyuncularımın yerine kendimi koymaya ve onların bakış açısından düşünmeye çalışırım. Onların hislerini ve düşüncelerini anlamaya çalışarak empati kurarım.

Eğer bir gün oyuncu olsaydım, bireysel olarak daha iyi olabilmek için bolca oyun oynar ve maç tekrarlarımı izleyerek kendimi geliştirmeye odaklanırdım. Takım ortamında ise iletişimim ve davranışlarımla takıma nasıl katkı sağlayabileceğimi düşünürdüm.

Oyuncularım benden rahatsız olur muydu? Büyük ihtimalle evet, çünkü aklımdan geçen her sorunu dile getirirdim. Ama zaten koçken de aynısını yapıyorum, dolayısıyla pek bir şey değişmezdi hahaha.

Espor dünyasında çalışıyorsun ama hâlâ evde oyun oynuyor musun, yoksa artık "bu iş için fazla yaşlandım" noktasına mı geldin?

Bunu söylüyorum ama hâlâ oynuyorum haha. Benim için video oyunları, gerçeklikten kaçıp günlük hayatımda deneyimleyemeyeceğim şeyleri keşfedebileceğim bir alan. Bu yüzden çok farklı türlerde oyunlar oynamayı seviyorum. Sadece sezon boyunca zamanım olmadığı için eskisi kadar oynayamıyorum.

Bir gün esporu Olimpiyat Oyunları'nda görmek ister miydin? Eğer gerçekleşirse, Yunanistan’ın milli espor takımını çalıştırmayı düşünür müsün?

Bu benim hayalim. Umarım bir gün gerçekleşir. Ülkemi böyle bir platformda temsil etmeyi çok isterdim, ama olmasa bile herhangi bir ülkenin parçası olup olimpiyatlarda yer almak benim için inanılmaz bir deneyim olurdu. Olimpiyatlarda olmak başlı başına bir rüya gibi.

Dünya çapında herhangi bir oyuncuyu seçerek hayalindeki espor takımını kuracak olsan, kimleri seçerdin ve neden?

Royal Bandits takımını yeniden kurardım. O dönem hayatımdaki en mutlu anlardan biriydi ve geçmişe dönüp değiştirmek istediğim bazı şeyler var. Çünkü o takım büyük başarılara ulaşabilecek bir yapıdaydı. Tabii ki birçok oyuncu kendi yoluna devam etti ve başarılı oldu, ama o günleri bir kez daha yaşamak isterdim.


Senin için hazırladığımız haberler