Boks Federasyonu’nu kim yönetiyor?

Akın Ungan
19.09.2025 - 15:36 | Son Güncellenme: 19.09.2025 - 15:39

Ajansspor yazarlarından Recep Çınar, "Boks Federasyonu’nu kim yönetiyor?" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Boks Federasyonu’nu kim yönetiyor?

Recep ÇINAR - AJANSSPOR

-Kamış, ses verince; NEY oldum sanır,

-Abdal, ata binince; BEY oldum sanır,

-Kupa, sarhoş elinde MEY oldum sanır,

-Cebir, zorba emrinde; REY oldum sanır.

Mevlana Celaleddin-i Rumi ne kadar da güzel söylemiş…

Sıradan birisiyken, bir yerlere gelince ya da getirilince kendini bir nane sananlar için söylemiş belli ki…

Bu tiplerin, kusurları yüzlerine vurulmayınca ya da eleştirilmeyince hadlerini bilmeyip, daha da çok azıyorlar, daha çok kusur işliyorlar!

Bu da bir gerçek...

Üzerine alınan alınsın, alınmayan da bildiği yolda devam etsin…

Ama karanlıkta ve buz üzerinde koştuklarını da unutmasınlar!

Türkiye boksu nereye?

Türkiye’deki olimpik branşlar arasında önemli bir konumu bulunan, hatta kötü yönetilmelerine rağmen, ülkenin gurur duyduğu boksörlerimizin son yıllardaki “mehter takımı” durumları endişe verici…

Bir ileri iki geri giden boksörlerimiz en son İngiltere’nin Liverpool şehrinde düzenlenen dünya şampiyonasında iki gümüş, bir bronz madalyayla yetinmek zorunda kaldılar!

Neden acaba?

2022’de 5 altın, 2 bronz kazanarak dünya birincisi olan kadın boksörlerimizin düşüşünü, kim ya da kimler nasıl izah ederler bilemiyorum, ama gidişat iyi değil…

Devletin verdiği 80 milyonluk bütçe ile Eyüp Gözgeç döneminden kalan 40 milyon, toplamda 120 milyon TL’yi 9 ayda eritmek nasıl bir yöneticilik aklıdır?

Yiğidin hakkı yiğide…

Suat Hekimoğlu’nun kendi cebinden yüklü bir ödeme yaptığı da söyleniyor…

Ne kadar doğru ya da doğru değil, bilemiyorum!

Elbette bu konulara değineceğiz, değinmeliyiz…

Çünkü, bu devletin bir kuruşa ihtiyacı varken, milyonları har vurup harman savunmak ya da bol keseden harcamak doğru bir yöneticilik aklı değil…

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, illaki bir gün gelir, bu bol keseden harcamayı yapanların yakasına yapışır…

Boks Federasyonu mu, yoksa arpalık mı, bunun hesabını sorar.

Kötü gidişten medya da sorumlu

Bokstaki kötü gidiş nedeniyle, özellikle İngiltere’deki bu fiyaskodan sonra Federasyon Başkanına ya da Federasyonun Teknik Sorumlusuna “Sayın Başkan erkeklerde zaten yokuz, ama kadınlarda da kötüye gidiyoruz. Bunun sebebi nedir” diye soran da yok…

Sorulmazsa da ne Federasyon Başkanı ne de Teknik Sorumlu vatandaş, çıkıp dünya şampiyonası ile ilgili bir açıklama zahmetinde bulunmazlar…

Ben olsam, ben de bu başarısız sonuçlardan sonra ağzımı açmam…

Niye açayım ki, deli miyim?

“Suç Samur kürk olsa kimse üstüne almaz” misali…

Bu gibi durumlarda en iyi yol, salağa yatmaktır…

Boksu yönetenler de bunu yapıyorlar.

Yancılar esip gürlüyor

Medyadan bir ses çıkmıyor, ama sağ olsun boks maçlarını anlatan arkadaş, Türkiye Boks Federasyonu’ndan aldığı aylık 35-40 bin lira maaşın hakkını veriyor!

İlk defa böyle büyük bir organizasyonu olan World Boxing’i yorumcu olarak yayına aldığı Dalkıran ile birlikte ağır bir üslupla eleştiriyorlar.

Maçları anlatan arkadaş hakemleri eleştiriyor, World Boxing’i eleştiriyor ama bir tek Türkiye Boks Federasyonu Başkanını, Teknik Sorumlu Nazım Dalkıran’ı, İngiltere’ye götürülen 8 antrenörü, özellikle her turnuvada olay çıkaran Nazım Yiğit’i eleştirmiyor, eleştiremiyor!

Eleştirmek bir tarafa, toz kondurmuyor…

Sürekli güzelleme yapıyor…

Acaba neden?

Nedeninin cevabı yukarıda…

Boks Federasyonuna iş yapan bir kurum adına kesilen faturanın 35-40 bin lirası bu arkadaşın cebine iniyor?

Devlet, yani TRT bu arkadaşa düzenli olarak maaş ve harcırah veriyor…

Sözleşmeli ya da kadrolu bilemem, ama TRT’den iyi para kazandıklarını biliyorum…

TRT’yi yönetenler, bu spiker arkadaşın daha önce de Güreş Federasyonu’ndan nemalandığını da biliyorlardır sanırım?

Eyüp Gözgeç döneminde 7 yıl Asbaşkanlık yaptım...

Böylesi savurganlığı ne gördüm, ne işittim…

Ki, para konusunda defolu olmasına rağmen, Eyüp Gözgeç, ‘boksörleri ya da federasyonu göklere çıkarsınlar’ diye hiçbir medya mensubuna ve spikere kıyak yapmadı…

Bırakın kıyak yapmayı, yemek bile ısmarlamadı!

Doğruya doğru.

Ben sadece Boks Federasyonu Başkanı Suat Hekimoğlu’nu, Teknik Kurul Başkanı Nazım Dalkıran’ı ya da antrenörleri değil, kendi içlerinde de bu başarısızlığı gören, soran, sorgulayan medya mensuplarının olduğunu biliyorum…

Yeterli mi?

Elbette değil…

Yukarıda da ifade ettiğim gibi, biz susar, siz susar, öteki görmez, beriki sırtını dönerse, federasyondan maaşlı birisi de çıkar, bu başarısızlığın faturasını World Boxing’e ve hakemlere keser…

Biz de kabahatliyiz…

Meydanı buna ve bunun gibilere bıraktığımız için.

Hekimoğlu'ndan skandal açıklama

Boks Federasyonu Başkanı Suat Hekimoğlu’nun Busenaz Sürmeneli’nin sıfır çekmesinden sonra yaptığı açıklama bir başkana hiç yakışmadı…

Sorumluğu tamamen üzerinden atarak, ihaleyi Busenaz Sürmeneli ile Avrupa’da, dünyada ve Olimpiyatlarda altın ve gümüş madalya koleksiyonerliği yapan antrenörü Cahit Süme’ye çıkardı!

“Olimpiyat şampiyonu olmayı başarmış bir evladımız. Busenaz’ı bu turnuvaya mental ve fiziksel olarak iyi hazırlayamamışlar” demek, en basit haliyle ucuz kahramanlıktır…

Soruyorum o zaman; Federasyon Başkanı ve Teknik Kurul Başkanı olarak siz bu başarısızlığının neresindesiniz?

Faturayı Busenaz Sürmeneli’nin hem antrenörü hem de eniştesi Cahit Süme’ye ya da Fenerbahçe’deki antrenörlere keserseniz, millet size bilmem neresiyle güler.

Federasyonu Nazım Dalkıran mı yönetiyor?

Bir de şu olaya çok takıldım ve şaşırdım…

Nazım Dalkıran diye bir adam var…

Teknik Kurul Başkanı…

Doğru mu?

Doğru…

Ne kadar kıymetli ya da bulunmaz Hint kumaşıdır ki, federasyonda Teknik Kurul Başkanı, Olimpik Kadronun Yüksek Performans Direktörü, İngiltere kafilesinin başkanı…

Buraya kadar mı?

Değil elbette…

Bu arkadaş, Türkiye Boks Federasyonu’nun maaşlı elemanı mı?

Elemanı…

Peki, Federasyonun maaşlı bir elemanı, Sırbistan’da yapılan kadınlar dünya şampiyonasında antrenör olarak ismini yazdırması etik mi?

Tabi ki, değil…

O şampiyonadaki hem ödüllerden yararlanıyor, hem de kendisine şeref aylığı bağlanması için, kendisini antrenör olarak yazdırıyor!

Boşuna değilmiş, Nazım Dalkıran’ın Suat Hekimoğlu’nun seçilmesi için, yel değirmenlerine saldıran Don Kişot gibi davranması…

Ki, federasyonu Suat Hekimoğlu’nun değil, Nazım Dalkıran’ın yönettiğini söylentiler ayyuka çıkarken, başkanın bunu görmezden gelmesi de çok ilginç…

Ve soruyorum; Nazım Dalkıran bu kadar tecrübeli, deneyimli ve özellikleri çok olan bir teknik adam ise Özbekistanlı antrenörlere ne diye binlerce dolar maaş veriliyor?

Yazık değil mi bu ülkenin parasına?

Şunu da sormak lazım; Nazım Dalkıran’ın yönetimsel olarak herhangi bir kariyeri var mı, bugüne kadar nerede yöneticilik yapmış?

Bildiğim kadarı ile Trabzon’da antrenörlük yapmaya çalışan sıradan bir kişilik…

Nazım Dalkıran hangi bilgi birikimi, hangi donanımı ile Türk Boksunu ya da Federasyonu yönetmeye çalışıyor?

Kariyeri nedir?

Boks Federasyonu’nda bazı gerçeklerin ortaya çıkmasında yarar var…

Başkanın bir de “Aydın Demir” diye danışmanı var…

Boksla uzaktan yakından alakası olmayan, esas mesleği öğretmen olan bu arkadaşa Türkiye Boks Federasyonu Başkanı Suat Hekimoğlu ne danışıyor ve bunun karşılığında bu arkadaşa ne kadar maaş veriyor?

Merak ediyorum…

Çıksın açıklasın…

Başkan kusura bakmasın, ama ulufe dağıtır gibi, bol kepçeden bu paraları dağıtırsa, bu işin altından kalkamaz!

Kendi paran olur dağıtırsın, ama tüyü bitmemiş yetim hakkını dağıtırsan, bu kul hakkına girer…

Şunun da altını çizmekte arar var; Başkan Suat Hekimoğlu’nun bazı konulardan rahatsızlığı, özellikle teknik konulardaki huzursuzluğu nedeniyle “radikal kararlar” alacağı fısıldandı kulağıma…

Doğru mu ya da üfürme mi, bekleyip göreceğiz…

Bence bazılarına olan vefa borcunu ödemenin, hem de fazlasıyla ödemenin ihalesi kendisine kalmadan, bu radikal kararları bir önce alması, hem kendisi hem de Türk boksunun yüzde yüz yararına olacaktır…

Özetlersem; Boks Federasyonu’nu arpalık gibi gören zihniyete, kendilerine çok inandığım Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak ile Bakan Yardımcısı Hamza Yerlikaya illa ki bir ayar vereceklerdir…

Yanlarındaymış gibi görünürler, ama işin içerisine yetim hakkı, kul hakkı girerse, bunu da görmezden gelmezler…

Biz bu ülkeyi Reise, yani Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a gönül rahatlığı ile teslim etmişsek, Cumhurbaşkanımız da, ülkenin sporunu iyi yönetsinler, kul hakkı yemesinler diye Osman Aşkın Bak’a, Hamza Yerlikaya’ya ve Veli Ozan Çakır’a güvenerek, gönül rahatlığı ile bu insanlara Türk sporunu emanet etti.

Eyüp Gözgeç döneminde 7 yıl Boks Federasyonu’nda Asbaşkanlık görevinde bulundum, gücümün yettiğince, özellikle medya ve iletişim konusunda boksa hizmet ettim…

Hem de en ufak bir karşılık beklemeden…

Bir kere Bulgaristan’da yapılan Avrupa Gençler Boks Şampiyonasına gittim, onun da masraflarını kendi cebimden ödedim…

Gidin Sorun Fuat Alpaslan’a ya da Atilla Alatepe’ye…

Tam tamına 7 yıl görev yaptığım Boks Federasyonu’ndan neden mi ayrıldım!

Eyüp Gözgeç’in şampiyonalara kendi imkanlarıyla gidip madalya alan sporculara Federasyonun internet sitesinden ve sosyal medya hesaplarından gıda ve malzeme yardımı diye 10.000, 7000 ve 5000 TL diye yardım adı altında, onur kırıcı bir paylaşım yaptığı, bunu yaparken de biz yöneticilere haber vermediği için ayrıldım…

Sonrası malum…

Detaya girmem.

Kısacası; 20 sporcu 8 antrenörle gittiğimiz bir turnuvadan 3 madalyayla dönüyorsa boksörler, bu işte bir yanlışlık var gibi…

Ayrıca 9 ayda 120 milyon TL bütçe nasıl tüketilir bunun hesabı sorulmalıdır…

Sorarlar mı?

Sorarlar…

Tekvando Federasyonu’na ya da Başkanı Bahri Tanrıkulu’na sordukları gibi…

Diyeceğim bu kadar.

Senin için hazırladığımız haberler