Spor yazarları Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi için ne söyledi? | Derbi sonrası flaş Fatih Terim benzetmesi!

Özgür Koç
03.11.2025 - 09:12 | Son Güncellenme: 03.11.2025 - 09:43

Spor lazarları, Süper Lig'in 11. haftasında Fenerbahçe'nin deplasmanda Beşiktaş'ı 3-2 mağlup ettiği derbi karşılaşmasını değerlendirdi. İşte detaylar...

Spor yazarları Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi için ne söyledi? | Derbi sonrası flaş Fatih Terim benzetmesi!

Trendyol Süper Lig'in 11. haftasında Beşiktaş ile Fenerbahçe Tüpraş Stadyumu'nda karşı karşıya geldi

5. dakikada El Bilal Toure'nin golüyle öne geçen siyah-beyazlılar, 21. dakikada Emirhan Topçu'nun golüyle skoru 2-0 yaptı.

26. dakikada Orkun Kökçü ve teknik direktör Sergen Yalçın'ın kırmızı kart görmesiyle derbide üstünlüğü ele geçiren Fenerbahçe, 32. dakikada İsmail Yüksek, 45+3. dakikada Asensio'nun golleriyle skoru eşitledi. Dakikalar 83'ü gösterdiğinde sahneye çıkan John Duran galibiyeti getiren golü kaydetti.

Spor yazarları dev derbiyi şöyle değerlendirdi:

Fırat Aydınus: "Orkun'dan önce, Orkun'dan sonra"

Normalde santrfor mevkiinde oynayan El Bilal, transferinden bu yana ilk kez gerçek pozisyonunda sahaya çıktı ve uyuyan Fenerbahçe savunmasının arasından attığı kafa golüyle Beşiktaş’ı 1-0 öne geçirdi. Bu gol, derbinin keyifli ve hareketli geçeceğinin de göstergesiydi. Maça iyi başlayan Beşiktaş, ilk golün bir benzerini de Emirhan’ın baskıyla kaptığı topu El Bilal’le yaptığı işbirliği sonucu bularak kaydetti ve farkı ikiye çıkardı. Beşiktaş adına rahat geçecek bir derbi havası oluşmuşken, Orkun’un anlamsız hareketi sonucu takımın 10 kişi kalması tüm hikayeyi değiştirdi. Akabinde Sergen Yalçının kırmızı kartı görmek için yaptığı daha da anlamsız. İlk yarı Orkun Fenerbahçe’yi oyuna dahil etti kısaca. İlk yarı, adeta “Orkun’dan önce” ve “Orkun’dan sonra” olarak ikiye ayrıldı. Beşiktaş’ın eksik kaldıktan sonra itidalli kalamaması ve panik yapmasını iyi değerlendiren Fenerbahçe, devre bitmeden bulduğu iki golle skoru eşitledi.

DİRENDİ AMA KURTULAMADI

Müsabakanın ikinci 45 dakikası beklendiği gibi başladı. Fenerbahçe’nin baskısı ve on kişi kalan Beşiktaş’ın kapacağı toplarla özellikle Rafa Silva’yı kullanarak skor bulma planı üzerine kurulu bir oyun vardı. Bu süreçte hem Tedesco’nun hem de tribünden maçı takip eden Sergen Yalçın’ın yaptığı hamleler oldu. Evet, Fenerbahçe’nin bir üstünlüğü vardı ama tam anlamıyla istediği baskıyı kuramadı. Hatta Beşiktaş zaman zaman on kişiyle olmasına rağmen istediğini yapan bir görüntü sergiledi. 80. dakikada Rafa Silva’yla çok net bir pozisyon yakaladı; ancak Silva ağır kalınca pozisyonun sonunu getiremedi. Belki de bu an, ikinci yarının kırılma noktasıydı. Bu pozisyondan sadece üç dakika sonra, 83. dakikada ilk yarıda baskıyla topu kazanıp golü atan Emirhan’a Duran’ın yaptığı pres sonucunda top Fenerbahçe’ye geçti ve sarı-lacivertliler üçüncü golü bularak öne geçti. İkinci yarıda Beşiktaş on kişiyle dirense de mağlubiyetten kurtulamadı.

SEZON UMUTLARINI DA YİTİRDİ

Özetle; 25. dakikaya kadar farklı bir senaryoda ilerleyen maç, Orkun’un takımını eksik bırakmasıyla tamamen başka bir hikâyeye evrildi. Böylece Beşiktaş yalnızca üç puan kaybetmedi, sezona az da olsa tutunma umutlarını da yitirdi. Fenerbahçe ise belki de kendi adına büyük bir kayıpla sonuçlanabilecek bir karşılaşmada, iki farklı geriye düştüğü maçı çevirerek üç puanı aldı ve zirve takibini daha iddialı şekilde sürdürdü. (Hürriyet)

Güntekin Onay: "Beşiktaş yine harakiri yaptı"

Beşiktaş, oynanan futbol ve aynı şekilde gelişen maç içi senaryolarıyla Galatasaray, Gençlerbirliği, Kasımpaşa ve dün de Fenerbahçe maçlarının hepsinde öne geçip 10 puan kaybetti.

Evet, çok net bu maçların hepsini kazanmalıydı. Şu anda da şampiyonluk yarışında lider Galatasaray’ın en güçlü rakibi olurdu. Ancak dünkü derbide Orkun Kökçü’nün acemice gördüğü kırmızı kart her şeyi mahvetti.

HERKES ŞAPKASINI ÖNÜNE KOYACAK

Maça harika başlamışsın, 2-0’ı bulmuşsun Fenerbahçe şaşkına dönmüş, sürekli hata yapıyor, hücumda etkili değil, basit top kayıplarıyla hata üzerine hata yapıyor ancak Orkun’un kırmızı kartı siyah beyazlılar için derbide bir sonun başlangıcı, sezonun da bitişi anlamına geldi. Bir futbol takımı avuçlarının içindeki maçları üst üste rakiplerine hediye ediyorsa başta teknik direktör olmak üzere herkes şapkasını önüne koyacak.

Dünkü fatura %90 Orkun’a yazar ama Beşiktaş gibi bir takım da 2-0’dan maçı vermek zorunda değil. Hele yaratıcılığı olmayan sadece savaşan bir İsmailAlvarez orta sahası, etkisiz bir EnNesyri, topla her buluşmasında kaybeden Kerem’in oynadığı bir F.Bahçe’ye karşı. İkinci yarıda Tedesco, Talisca’yı oyuna soktuktan sonra oyun daha bir denge kazandı. Beşiktaş daha fazla çıkmaya başladı ve hatta tehlikeler de yarattı. Berabere bitecek gibi görünen maç Jhon Duran’ın ısrarcılığı, sahanın en iyilerinden Emirhan’ın hatasıyla 3-2’ye geldi.

TUHAF BİR ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ VAR

Futbol ilginç bir oyun; John Duran topa kaval kemiği ile vurdu ve hiç de kolay olmayan bir pozisyon golle sonuçlandı. Bu galibiyet Fenerbahçe açısından büyük ve önemli bir zafer. Ancak bu sonucu getiren Beşiktaş’ın hataları ve Orkun’un görmüş olduğu sorumsuzca kırmızı kart. Dün Beşiktaş’ın aslında var olan kalitesini gördük fakat takımda tuhaf bir özgüven eksikliği var ve bu kayıpların nedeni bu. Fenerbahçe, Domenico Tedesco sonrası çok teknik bir takım değil ama gerçekten de mücadele gücü yüksek, sıkı ve agresif bir takım. Alman teknik adamın yarattığı fark burada. (Hürriyet)

Uğur Meleke: "İkinci Sergen Yalçın dönemi eşittir ikinci Terim dönemi"

Dün Dolmabahçe’de oynanan derbiyi Orkun’un kırmızısının öncesi ve sonrası olarak iki perdede değerlendirmek gerek.

İlk 25 dakikada tüm istediklerini sahaya yansıtan taraf Beşiktaş’tı. Siyah beyazlılar önde baskı yaptılar, ki bu departmanda son haftalarda ciddi biçimde sıkıntılılardı (Hücum presle kazanılan top sayısı Göztepe’ye karşı 0, Konya ve Kasımpaşa önünde de 3’erdi). Paulista yönetiminde savunmayı öne çıkardılar, bu da zaten Emirhan golünü getirdi.

Sonra Orkun’un kartı geldi ki o birkaç dakika içinde yaşananlar, maçın dönüm noktası anlamı taşıyordu zaten. Ben o kırmızı kart sırasında yaşananlarla ilgili iki ayrı parantez açmak isterim:

1- Beşiktaş'ta kaptan değişikliği operasyonu kısmen doğruydu (Mert’in kaleci olması, Necip’in oynamaması itibariyle değişim kaçınılmazdı). Ancak gerek bu değişikliğin kusurlu iletişimiyle Mert’in küstürülmesi, gerekse siyah beyazlı formayla 10 maça çıkmış Orkun’un kaptan seçilmesi netameli konular. Bence Orkun spotlar onun üzerinde olmadığında başarılı olan bir tür “gizli kahraman”. Onun üzerine spotları bu denli tuttuğunuzda, doz aşırı konsantrasyon sebebiyle hataları da arttı.

2- Ben, Sergen Yalçın’ın atılmasını da neredeyse Orkun’un hareketi kadar anlamsız buluyorum. Sahaya girip o jesti yaptığında kırmızı göreceğini biliyor olmalı Yalçın. Takımının kendisine en çok ihtiyacı olan anda oyuncularını böyle yalnız bırakması amatörce bir hareket. Nedense artık Sergen Yalçın’ın Beşiktaş’taki ikinci dönemini, Terim’in Galatasaray’daki ikinci dönemine benzetmeye başladım. Her şeyi bilmeleri (bildiklerini düşünmeleri), benmerkezcil yönetim tarzları, kadrodaki hemen hiçbir futbolcuyu beğenmemeleri çok benziyor Terim’in 2002-2004’teki ikinci Galatasaray dönemiyle.

Fenerbahçe'deyse İsmail-Edson-Asensio merkezi yakalandığından beri net bir çıkış var. Dün İsmail ve Asensio birer gol attılar, Edson da rakiplerinin on kişi kalmasında başrolde. Amrabat-Fred-Szymanski renksizliğinden sonra bu orta saha üçlüsünün katkısı, geceyle gündüz kadar değiştirdi işleri. (Hürriyet)

Attila Gökçe: "Akıl ve öfke"

Uysallık akıllının, öfke akılsızın gücüdür...” Maç bittiğinde açık kaynaklara başvurup öfke ve sükunetle ilgili sözlere daldım, bulduğum sözler yukarıdakiydi.

Hayır, Beşiktaş Kaptanı Orkun Kökçü’nün Alvarez’in bacağına kontrolsüz girişinden söz etmiyorum. Her maçta her oyuncunun başına gelebilecek, sıkça görülen olaydır. Geçmiş olsun.

Buradaki öfke Sergen Yalçın’ın, akıl dışı davranışını güç olarak sahaya yansıtmasıdır. Elbette hiçbir şekilde hoş görülemeyecek, affedilemeyecek sahadaki kaptanın kaybından daha da katmerli biçimde gemi kaptanının öfkeden kayalara tırmanıp tekneyi batırmasıdır.

Sergen Yalçın varsın biraz da bana öfkelensin… Ama sık sık hakeme hareket çekmek, saha içine girip önüne gelen şeye tekme sallamak sorumluluk değildir. Beşiktaş Teknik Direktörü’nün sorumsuzluğu, ciddiyeti ve tepeden bakıcı halleriyle hakem fırçalamayı, önüne gelene hesapsız ileri-geri laf atmayı bırakması, işine yoğunlaşması gerekir.

Dünkü maçın faturasına Sergen Yalçın’ı yazarız. Artık hesabı istediği gibi kontrol edip itirazı varsa Marko Paşa’ya gidebilir.

Oysa çok güzel bir kararlılık gösterisiyle başlamıştı maç… Tammy Abraham’ın tutukluğuna ve durgunluğuna daha fazla seyirci kalmayan Teknik Direktör yerinde bir tercihle santrfor görevini El Bilal Toure’ye vermiş, aslını kulübeye oturtmuştu. Ne kadar isabetli düşündüğünü gördük. Beşinci dakika dolarken Cerny’nin asisti ile balyoz gibi kafa vuruşu “vekaleten” santrfor oynayan Billal’i ilk golün kahramanı yapmıştı. Sonrasında zengin kadrolu, bol alternatifli Fenerbahçe’ye karşı rüzgar gibi bir Beşiktaş fırtınası koptu… Dakika 22… Golcü Bilal, asistçi oldu ve Emirhan Topçu, savunmadaki verimli oyununa bir de gol eklemeyi başardı.

27’de Orkun’un Alvarez’e hamlesi sarıdan kırmızıya dönüştü… Sonrasında Sergen Yalçın’ın ayak hareketleri. Hem de saha içinden!

Her neyse… Beşiktaş öfke fırtınasıyla sallanır ve sarsılırken, dalları savrulup koparken, akıllı uysal Tedesco’nun Fenerbahçesi 10 kişi kalan kaptansız ve KAPTANSIZ Beşiktaş’ı 3-2 yenmeyi başardı.

Buraya kadar… Sonrasını sizler yazın. (Milliyet)

Halil Özer: "Orkun, Sergen ve Duran"

Fenerbahçe için bu maç çok önemliydi. Galatasaray 2 puan kaybetmiş ve 6 puan farkı azaltma şansı eline geçmişti. Ancak maç onlar için öyle kötü başladı ki neredeyse nakavt oluyordu. Belki de sezon bitecekti.

Fenerbahçe daha maça ısınmadan 2-0 yenik duruma düştü. Momentum öyle bir duruma geldi ki herkes maçın farka gideceğini düşündü. Ama yılların tecrübesi Orkun öyle bir hata yaptı ki maçın tüm dengesini değiştirdi. Alvarez’e yaptığı gereksiz tendon faulü haklı olarak kırmızı kartı getirdi. Oysa ne gerek vardı? Yaptığı akıl alacak gibi değildi.

Peki Sergen hocaya ne demeli? Yahu yanınızda bir ekran var. Önce pozisyonu izle tepkini ondan sonra göster.

Oysa Beşiktaş öyle bir başlamıştı ki maça Fenerbahçe her hattı ile kilitlendi. Baskıyı yedi, panik yaptı ve iki gol yedi. Ederson’un eline top değmeden iki gol oldu. O ana kadar Fenerbahçe’nin bırakın atağını rakip alana bile geçtiği görülmemişti. İlk golde Levent kademeye gidemedi. 2. golde Asensio baskıdan topu kaybetti. Bir anda direnç sıfıra düşerken Beşiktaş’ın öz güveni, hırsı en üst düzeye çıktı.

26. dakikada her şey tersine döndü. Orkun’dan sonra Fenerbahçe bütün oyunun kontrolünü eline aldı. Ve arka arkaya goller geldi.

Tabii 2. yarı her an Fenerbahçe golü beklentisi ile geçti. Beşiktaş’ın bütün direnci kırılmıştı. Yine de Fenerbahçe öyle yaratıcı bir futbol sergilemedi. Atak gözükmesine rağmen net pozisyonlar yakalayamadı.

Sonra Tedesco’nun dokunuşları başladı. En önemli değişiklik takımın etkisiz elemanı olarak dikkat çeken En Nesry’nin yerine Duran’ı almasıydı.

Maçın artık sonuna yaklaşırken Duran belki de maçın en iyi oyuncusu Emirhan’a baskı yaptı. Bu baskıdan kazandığı topu çok şık bir şekilde Ersin’in sağından filelere gönderdi. Duran’ın baskıdan sonra düştüğü yerden kalkıp o topa öyle vurması maçın en güzel hareketiydi.

Sonra da maç bitti. Bitti ama Beşiktaş bu sezonun sonuna kadar belki de bu maça yanacak. (Milliyet)

Cem Dizdar: "Zor günler bekliyor!"

Topla oynayan Fenerbahçe’yse de açıkları bulan, golleri atan Beşiktaş’tı ve üstelik bunu ilk 25. dakika içinde yapmıştı. Gerçi o ana kadar goller dışında ciddi anlamda etkisi var denemezdi Beşiktaş’ın. Hatta El Bilal Toure attığı golden önce topu Vaclav Cerny’e hatalı göndermişti ama yardımcıları rakip stoperler oldu!..

Beşiktaş sol beki Rıdvan Yılmaz’ın - ki maç devre içinde varlığı yokluğu belli olmayanlardandı - koşuyla taşıdığı Fenerbahçe savunma göbeğindeki Milan Skriniar ile Jaden Osterwolde ’nin boşalttığı alanda El Toure kafayla golü buldu.

Olanlar oldu

2-0 öne geçmişken gerek Orkun Kökçü’nün kontrolsüz faul ile oyun dışı kalması gerekse Sergen Yalçın’ın anlamsız agresifliği durduk yere Fenerbahçe’yi maça aldı. Oysa o ana kadar güçlü bir oyun icra edemese bile gelişmeler Beşiktaş’ın lehine ilerliyordu. Sonrasında olanlar oldu ve maç devre sonunda beraberliğe geldi. Beşiktaş’ı hem eksik hem mecalsiz görmüş olmalı ki Tedesco ilk devrenin ‘’görünmezlerinden’’ Dolgeres Nene ile şutörü Anderson Talisca’yı yer değiştirdi. Yine de oyuna ilk devre sonundaki etkiyi koyamadı Fenerbahçe. Haliyle Beşiktaş sayısal eksikliğini pek de hissetmeden maçı son bölüme taşımayı başardı.

Ne var ki, Beşiktaş’ın ikinci golünde baskıyı yapıp golü atan Emirhan Topçu’ya bu kez John Duran baskı yapıp golü attı! Yani Beşiktaş başta öyle ya da böyle eline aldığı maçı rakibi fevkalade şeyler yapmamış olmasına rağmen kaybetti. Fenerbahçe ise topla daha çok oynadı, daha çok denedi Ersin Destanoğlu’na daha çok kurtarış yaptırdı ve 3 gol atarak maçı kazandı. Maçın önünde yönetim ve ‘’ibra’’ tartışmaları yaşayan, maç içinde ise yersiz kırmızı kartlarla oyunu da kaybeden Beşiktaş’ı zor günler bekliyor. Gerek mevcut yönetim ve tercihleri, gerekse takımın hâl ve gidişi Beşiktaş’ın bir türlü çıkamadığı trübülanstan kolay çıkamayacağının habercisi sanki... (Fanatik)

Serkan Akcan: "Kaptan terk edince"

Ligdeki genel form durumuna bakınca Fenerbahçe Dolmabahçe’ye bir adım önde gelmiş olabilir ama Beşiktaş’ın maç başlangıcı tüm senaryoyu değiştirecek cinstendi. Sergen Yalçın, Bilal Toure’yi santrfor oynatıp son haftaların formsuzu Abraham’ın kulübede tutunca Beşiktaş’ın geçişleri hızlandı, bitiriciliği bir üst seviyeye çıktı. Rıdvan Yılmaz’ın merkezde kazandığı topla çıkışı ve peşinden derin pası sonrası Toure golü Dolmabahçe’deki coşkuyu yükseltmeye yetti.

Nitekim Emirhan’ın ön alanda Alvarez’i yaptığı baskıyla kazandığı top ve akabinde gelen golü Fenerbahçe’yi abondone etmeye yetebilirdi. Ta ki, Orkun Kökçü, Alvarez’e yaptığı sert faul sonrası kırmızı kartı görene kadar. Orkun’un rakibinin baldırına basması sonrası gelen kırmızı kart maçın tüm senaryosunu değiştirdi, zira Sergen Yalçın da itirazdan tribüne gönderildi. Beşiktaş için kabus dakikaları başlarken Fenerbahçe tüm inisiyatifi eline geçirdi.

Güven tazeledi

Orkun Kökçü Beşiktaş’ın kaptanı, taraftarın büyük umutlar bağladığı kulüp tarihinin en pahalı transferi. Zaten bonservisi altında eziliyorken böylesi büyük bir maçta acemice kırmızı görmesi muhtemelen sezonun kalan bölümünde üzerindeki baskıyı iyice artıracağa benziyor. Beşiktaş’ın 10 kişi kalmasının ardından Fenerbahçe Asensio ve İsmail Yüksek’in ekstra çabalarıyla baskıyı o kadar arttırdı ki, 26. dakikadan devrenin bitiş düdüğü çalana kadar hem skoru eşitledi hem de tüm momentumu ele geçirdi.

Nene çıkıp Talisca girdikten sonra Fenerbahçe için ikinci yarı çok iyi başlamadı. Talisca’nın ezdiği toplar, kullandığı yanlış şutlar, En Nesyri’nin etkisizliği Tedesco’yu Jhon Duran’a yönlendirdi. Duran da ekmeğini taştan çıkardı ve bireysel baskıyla yoktan bir pozisyon yarattı ve golünü attı. Fenerbahçe sadece bir derbiyi kazanmadı, yarışta umutlarını taze tuttu, Tedesco güven tazeledi ve elbette Duran hayata döndü. (Fanatik)

Ömer Üründül: "Tedesco galibiyeti kendine yazmasın"

Beşiktaş'ın bilhassa prestij mücadelesi için dün geceki maça üst düzeyde motivasyonla çıkıp sahaya sınırsız enerji yansıtacağını tahmin etmek kolaydı. Ama bunu göz önüne almayan bir F.Bahçe vardı. 26. dakikaya kadar oyunu domine eden Beşiktaş ve de iki gol… Artık saha içi dengeler ev sahibi lehineydi. Ve o andaki görüntü, farkın da artabileceğiydi. Ama sahneye Orkun çıktı. Tam bir harakiri! Beşiktaş iki farklı skor avantajına sahipti, ilk yarı skoru tutabilse direnci de artacaktı. Ama F.Bahçe iki gol buldu. Artık 2 . yarıda her şey F.Bahçe lehineydi. Ama F.Bahçe'nin bu yar-ı da sergilediği futbola olumlu bir yorum getirmek mümkün değil. Hiçbir adam eksiltme, kanat ortaları, verkaç yok. 20-25 rölanti pasla topa sahip olup üretemeyen bir takım. Hatta 1-2 de tehlike atlatmazlar mı… Artık maç böyle bitecek zannedilirken sahneye Duran çıktı. Sırf kendi emeği ile fantastik bir gole imza atıp takımını zafere taşıdı. Benim son haftalarda methettiğim Tedesco bu galibiyeti sakın kendine yazmasın. Orkun'a teşekkür etsin! Dün gece niye son derece maç eksiği olan Levent oynadı? Nene ne yapıyor bilinmez! Oğuz bu takımın önemli oyuncusudur, son bölümler hariç kulübeye mahkum. İsmail ise her zamanki gibi müthiş oynadı. Kerem Aktürkoğlu çok verimsizdi. Defalarca Ederson'a ikazda bulundum; 'Geriden riskli top atma, bu takım M.City değil' diye. Beşiktaş dün lige havlu attı, fazla eleştirmek istemiyorum ama Sergen Yalçın haklı bir kırmızı karttan sonra niye kart gördü? Takımının başında bulunamadı, tribüne çıktı! İki kere TV'deki programlarımda eleştirmiştim 'Neden Mert Günok'tan kaptanlık alınıp Orkun'a verildi' diye.. Bu konuda da haklı çıktım. (Sabah)

Gürcan Bilgiç: "Açtılar yolu tam gaz gidiyorlar"

Her maçın birden fazla hikâyesi olur. Dün ise adeta "roman" yazıldı. Beşiktaş, geçmişin yükünü atmak adına tüm hırsıyla sahadaydı. Havalı-cıvalı gelen, "nasıl olsa" diye düşünen bir rakip buldu karşısında. Sonuç; önde baskıyla kaptıkları toplarla etkili gelip, iki gol buldular. F.Bahçe ne olduğunu anlayamadan. "Kırılma" karşılaşmasının modu bir anda "kırıldı" şekline dönüştü. Puan farkını kapatmayı bırak, açılıyordu. Burada "panik" yapması gereken F.Bahçe iken, Orkun gördü kırmızıyı. VAR'dan geldi karar. Ardından korner ve kaleyi tutan ilk şatlarla gol. "Ne yapacağız?" diye sorma sırası Beşiktaş'a geçti. Önde oynayan takım "saçmalıklar kombosu" yapıyordu. Devre 2-2 bittiğinde, teknik direktörlerin dördüncü hikâyesi başladı; hamleler ile romana yeni kahramanlar katılacaktı. Tedesco oyunun formatıyla çok az oynamayı tercih etti. 46'daki Nene-Talisca değişikliği, ikinci santrfordan çok, topa akıl vermekle ilgili oldu. İlerleyen dakikalar, Rafa Silva'nın bireysel hamleleri karşısında sarı kartlı Alvarez için alarm verdirdi. Ama öne geldi değişiklik kararı. Bir santrfor fazla beklerken, Jhon Duran ile En-Nesyri yer değiştirdi. Ve Duran, sadece kendisinin atabileceği bir golü sıfırdan yaptı. F.Bahçe ikinci 45'te, Beşiktaş'ın müthiş direnişine rağmen yarışta kalacak sonucu aldı. Rakip 10 kişi olsa bile, tribünlerin müthiş desteğine rağmen bu geri dönüş, vazgeçmemenin büyük hikâyesi. Sipeyşıl (Special One) ile geçen dertli sezondan sonra taraftarlar derbi kazanmanın keyfini, futbolcular da büyük takım olduklarını hatırladılar. Açtılar yollarını, gidiyorlar. (Sabah)

Ali Gültiken: "Kaptan gemiyi terk edince denge bozuldu"

Beşiktaş, F.Bahçe maçına çıkmadan önce bir başlangıç senaryosu yazsa ilk 20 dakikayı yazardı. Mükemmel bir başlangıç, harika goller, oyun üstünlüğü, psikolojik avantaj… Hepsi Beşiktaş'ın istediği gibi gelişti. Bu kadar sıkıntılı süreçler yaşayan bir takım olarak derbiye böyle başlamak önemli bir başarı. Hem skor vardı hem de etkili bir oyun… İlk defa rakibine bu kadar kendi aralarında uzun süreli baskı yapabilen bir Beşiktaş oyunu, F.Bahçe'ye etkisiz hale getirdi. Toure'nin santrfordayken başarılı ve etkili olabileceğini görmek bu bölümde sevindiriciydi. Her şey yolunda, taraftar mutlu, kulübe mutlu sahadakiler mutlu ama Orkun'un gördüğü kırmızı kart her şeyi yerle bir etti. Kaptanın gemiyi erken terk etmesi oyun dengesini tamamen F.Bahçe'ye çevirdi. Beşiktaş'ı doğal olarak kendi yarı alanında daha sabırlı bir savunma yapabilmek dışında fazla alternatifi de kalmadı. Bir dönem Toure, bir dönem Rafa ile ön tarafta tek santrfor oynama düşüncesi aslında gol olmayan pozisyonlar da getirdi. Eksik kaldığınız derbi maçları hem saha mücadelesi hem de psikolojik direnç isteyen maçlar. Sürekli rakibinizin peşinden koşmak, belli alanda savunma yapmak kolay değil. Bireysel hatayı da hiç yapmamak gerekli… Faturası da ağır oluyor. Beşiktaş kendi adına çok şeyi pozitif yönde değiştirebileceği maçı maalesef bireysel yanlışlarla rakibine hediye etti. (Sabah)

Senin için hazırladığımız haberler