Spor yazarları Fenerbahçe için ne dedi? |"Futbolu bilmemek, korkaklık, eyyam..."

Özgür Koç
07.11.2025 - 09:21 | Son Güncellenme: 07.11.2025 - 09:43

Spor yazarları, Fenerbahçe'nin UEFA Avrupa Ligi'nin 4. haftasında deplasmanda Çekya ekibi Viktoria Plzen ile golsüz berabere kaldığı karşılaşmayı değerlendirdi. İşte detaylar...

Spor yazarları Fenerbahçe için ne dedi? |"Futbolu bilmemek, korkaklık, eyyam..."

UEFA Avrupa Ligi'nin dördüncü haftasında deplasmanda Çekya ekibi Viktoria Plzen ile karşılaşan Fenerbahçe, sahadan 0-0 beraberlikle ayrıldı. Bu sonucun ardından sarı-lacivertliler puanını 7'ye yükseltti.

Spor yazarları Viktoria Plzen - Fenerbahçe karşılaşmasını şöyle değerlendirdi:

Uğur Meleke: "30 dakikalık futbol yetmedi"

Avrupa Ligi’ndeki 36 takımın market değerlerine bakıldığında Fenerbahçe (Nottingham Forest, Aston Villa, Roma, Porto ve Stuttgart’tan sonra) altıncı...

Viktoria Plzen ise en zayıf sekiz kadrodan biri. Ancak Çek temsilcisi özellikle Ekim’de Martin Hysky’yi göreve getirdikten sonra şaha kalkmış durumda. 50 yaşındaki Çek teknik adam beşte beşle takımını üç cephede yarışta tuttu, ligde liderle puan farkını beşe indirdi. Avrupa Ligi’nde de devlerle ilk sekiz yarışı içinde. Rotasyonlu Fenerbahçe dün karşısında çok genç, iştahlı ve dinamik bir rakip buldu. İleri ikilide 22’lik Adu-Durosinmi’yle kanat bekler Souare (23) ve Memic (24), özellikle hücum presle zor duruma düşürdüler Fenerbahçe’yi geriden çıkarken.

Tedesco’yu son haftalarda doğru takım seçimleri, artan fizik kalite ve mücadele seviyesi nedeniyle övmüştük ama dün özellikle ilk 1 saati oynayan takım hayal kırıklığıydı bu anlamda: Plzenlier hücum pres yaptılar, Fenerbahçeliler çıkmakta zorlanıp Ederson’a döndüler. Brezilyalı kalecinin uzun paslarının hiçbirini Talisca-Nesyri ikilisi alamadı. Gerçek şu ki Fenerbahçe ileri dörtlüsünün üçü Szymanski-Talisca-Nesyri iken önde top tutması imkânsız oluyor sarı-lacivertlilerin.

DEĞİŞİKLİKLER SONRASI NABIZ DEĞİŞTİ

Domenico Tedesco bence dün ilk devredeki kimliksiz oyundan sonra ikinci yarıya aynı 11’le çıkmamalıydı ama o da 60 dakika dayanabildi zaten bu görüntüye. Son yarım saat içinde istekli dörtlü Fred, Duran, Asensio ve Nene oyuna dahil olunca Fenerbahçe’nin nabzı değişti, istek ve tutku arttı sahada. Ancak son bölümdeki o ritim değişikliği de yetmedi 1 puandan fazlasına.

4 maçta 7 puan kötü bir sonuç değil ama Fenerbahçe’nin daha fazlasıyla gelmesi lazımdı bence bu noktaya. Tedesco’yu Zagreb ve Plzen deplasmanlarındaki deneysel işleri nedeniyle eleştirmemek mümkün değil. Zagreb’de sağ bekte Çağlar, altı numarada Semedo denemesi ne kadar gereksizse, dün de 4-4-2 ile sahaya çıkıp orta sahayı bir saat boyunca rakibe kaybetmek anlamsızdı. Umarım bu puanları aramaz Fenerbahçe... (Hürriyet)

Banu Yelkovan: "Yaratıcılık ve cesaretten ziyade disiplin ön plandaydı"

Yeni teknik direktörleri Martin Hyski geldiğinden bu yana 5 resmi maçta 5 galibiyet alan Viktoria Plezen karşısına Süper Lig ve Avrupa Ligi’nde benzer bir seri yakalamış olmanın özgüveniyle çıktı Domenico Tedesco.

Artık oturdu denen ilk 11’inde kazanırsa ‘rotasyon’, puan kaybederse ‘ne gerek vardı’ denecek önemli değişiklikler yapmıştı. Tedesco, gayet Avrupai bakış açısıyla kadrosunun genişliği sayesinde oyun kalitesinin düşmeyeceğini düşünmüştü kuşkusuz ama ilk 45 dakika onunla aynı fikirde değildi.

Sarı lacivertliler devrenin ilk ve tek tehlikesini yarattığında dakikalar 41’i gösteriyordu. Viktoria Plzen ilk 45’te belki daha baskındı ama bol bol kullandıkları duran toplardan onlar da herhangi bir skor yaratamadılar, bu atışlardan geriye sadece Rafiu Durosinmi’nin kol gücüne hayran kalmamızı sağlayan korner gibi taç atışları kaldı.

HOCALARIN DEDİĞİ OLMADI

Maç öncesi Tedesco, Plzen in enerjisinden ve fizik gücünden bahsetmişti. Martin Hyski, Fenerbahçe’nin cesaretine ve hücumuna vurgu yapmıştı. İki teknik adamın bahsettiği bu unsurları maçın büyük kısmında göremedik. Karşılaşmanın büyük bölümü, yaratıcılıktan ziyade disiplinin, cesaretten çok temkinin öne çıktığı bir satranç maçı gibiydi. Tempo ve seyir zevki oyuncu değişiklikleri sonrası birazcık arttı, son 10 dakikada iyice yükseldi. Herkesin her maçı kazanmak için oynadığı, ikinci maç telafisinin olmadığı bu yeni formatta, oyuna ruh katacak, tempoyu yukarı çekecek gol, maçın son dakikalarında Duran’ın düşürülmesiyle doğan pozisyon penaltıya evrilseydi gelecekti ama ne VAR’dan ne maçtan gol çıkmadı. (Hürriyet)

Halil Özer: "Yenilmesi zor takım oldular"

Eğer bundan bir ay önce Fenerbahçe’nin Stuttgart, Gaziantep, Beşiktaş ve Plzen maçlarından üç galibiyet ve bir beraberlikle çıkacağını söyleseler muhtemelen kimse inanmazdı.

Ama çıktılar. Dün galipte gelebilirlerdi. Yine de yenemiyorsan yenilmeyeceksin. Fenerbahçe de bunu yaptı. Ama son dört beş maça bakarsak Fenerbahçe yenilmesi çok zor bir takım haline geldi.

Fenerbahçe ilk yarıya farklı bir kadro ile çıktı.

Hoca haklı mı? Bence haklı.

Aynı on birle üst üste çok önemli ve zor maçlar oynadılar. Bu maçta ise birkaç değişiklikle daha zinde oyuncularla çıkmak istedi. A.Brown, Oğuz, Talisca ve Szymanski... Ama bu oyuncuların çok etkisi olmadı. Olmadı ama en önemlisi Fenerbahçe’de oyun disiplini aynen devam etti. Duran toplarda bile rakiplerine net pozisyon vermediler. Buna karşılık ilk yarının son dakikalarına doğru En Nesyri maçın en önemli pozisyonunu heba etti.

Ev sahibi takım sürekli sağ kanadı kullandı. Tabii bu yüzden gerek Oğuz gerekse Brown hiç ileri çıkamadı. Ama rakiplerine de göz açtırmadılar. Yani Fenerbahçe ilk yarıda son haftalarda oynadığı klasik futbolunu sürdürdü.

Dikkatli, mücadeleci ve taktik disiplinli. Belki göze hoş gelen futbol sergilemiyor. Ama sonuç alıyorsa yapacak bir şey yok. Sesimizi kesip oturmalıyız.

İlk yarının en sıkıntılı olayı ise hem Alvarez’in hem de İsmail’in sarı kart görmesiydi.

2. yarı çok farklı geçmedi. Fenerbahçe yine kontrollü oynadı. Ancak üretken değildi. Rakibi atak gözükse de pozisyon vermedi. Sadece son 15 dakikaya gelindiğinde rakibin bir topu direkten döndü. Bir de Ederson önledi.

Ancak değişikliklerden sonra Fenerbahçe oyunun hücum yönünü de eline geçirdi. Arka arkaya fırsatlar kaçtı.

Aslında 2. yarı için çok da yazacak bir şey yok. Öyle bir hava vardı ki iki takım da beraberliğe razı bir oyun sergiledi. Sonuçta birer puan ikisine de yarıyor. Fenerbahçe’nin bundan sonraki maçları kısmen kolay. Buradan çıkar da yine de bundan sonra alacağı puanlar ilk sekiz için önemli.

Bu maçta dikkati çeken oyuncular ise başta tabii ki Ederson ile Skriniar. Özellikle Ederson ne büyük kaleci olduğunu bir kez daha gösterdi. Skriniar ise aldığı her kuruş helal olan bir oyuncu. Onların dışında Alvarez ile İsmail yine müthiş oynadı. Hücum oyuncuları çok top tutamayınca üstlerine çok yük bindi. Buna rağmen direndiler.

Hakem için de iki sözüm var. Rezil bir Hollandalı hakem izledik. Kötü niyetli ve kötü hakem. Son dakikadaki penaltıyı VAR çağırmasına rağmen vermemesi inanılır gibi değil. (Milliyet)

Cem Dizdar: "Acı çeker gibi.."

Fevkalade sıkıcı geçen ‘oyunsuz’ ilk yarının iki takım açısından da ilk nedeni ‘gol yememek’ olarak açıklanabilir. Ne var ki, oyuncuların adeta oynamaktan acı çeker göründükleri bu zaman dilimi biz, o saatin uykusuzları için çoktan gerçek anlamda ‘acı’ya dönüşmüştü bile. Son haftalarda toparlanmış görünen Fenerbahçe’nin bu halini epeydir ilk 11’de görmediğimiz Szymanski ile Talisca’nın saha içi varlığına bağlayacaklar olacaktır. Ancak takımın da bu ikiliye yardım etmeye çalıştığını söylemek de hayli zordu. İlk yarı boyunca alanını savunma dışında neredeyse hiçbir şey yapmadı Fenerbahçe.

Plzen de uyandı

İkinci devre başlangıcı da ilkinin benzeriydi. Evet, ev sahibine göre daha çok pas yapıyor görünümündeydiler ama Tedesco’nun 60. dakikadaki üç değişikliğine kadar Viktoria Plzen kalesini uzaktan dahi göremediler! Yani bu devreden 15 dakika. Etti mi oyunsuz geçen 60 dakika! O andan sonra önce yeni girenlerden Duran kaleyi karşıdan yokladı ardından Fred çaprazdan dışarı vurdu. O saatte biz televizyon başındakilerin göz kapakları ağırlaşırken Fenerbahçe yeni yeni uyanır gibi olmuştu. Elbette bu uyanış Plzen’i de uyandırdı ve üst üste bir iki gol girişimi de onlardan geldi 75. dakikaya yaklaşırken. Hatta 78’de Adu’nun vuruşunda direğe takıldılar.

Başladığı gibi bitti

Piyasa değeri olarak ev sahibinin 4 katı büyüklüğündeki Fenerbahçe, takımın iyilerinden Brown’un öne çağırmasıyla zaman zaman soldan yüklendiyse de çift haneli Euro piyasa değeri olan tek oyuncusu olmayan ev sahibi fiziksel yeterliliğiyle karşılık vermekte gecikmedi. Ve son anda Fenerbahçe lehine VAR’a çağırılan hakem kararında ısrar edip penaltıya hükmetmeyince bu geneli sıkıcı olan maç eskilerin deyimiyle ‘başladığı gibi bitti’ (Fanatik)

Serkan Akcan: "Duvara karşı"

Tedesco, Plzen deplasmanında Asensio, Nene gibi önde top tutacak isimleri kulübede tutup Szymanski, Oğuz ve Talisca ile başlayarak oyun ezberinin dışına çıkacağını gösterdi. Fenerbahçe öne doğru giderken zorlandı, rakip sahadaki pas yüzdesi düşüktü. Daha da önemlisi En Nesyri, Szymanski, Oğuz Aydın ve Talisca dörtlüsü neredeyse önde hiç tutamadıkları için Plzen topu çok çabuk Fenerbahçe kalesine getirdi. Ederson kalesinde yine çok iyiydi ve bir kaç pozisyonda kurtardıklarıyla takımını ayakta tuttu. Szymanski oynadığında Fenerbahçe sahada daha dinamik görünüyor olabilir ama topu rakip kaleye akıcı götüremiyor. Polonyalı futbolcu dün sağ kenarda oynadı ama onun ayağında tutamadığı toplar yüzünden tüm takım geri koşmak zorunda kaldı.

Asensio konforu...

Nitekim solda oynayan Oğuz Aydın ile En Nesyri’nin arkasındaki Talisca için de farklı şeyler söylemek mümkün değil. Nesyri ve arkasındaki üçlü o kadar kötü bir maç çıkardılar ki, orta saha çizgisini geçtikleri her pozisyonda tüm takım duvara karşı hücum ediyormuş gibi hissetti. Asensio ve Duran girince, Szymanski sola, Asensio sağa geçti ve Fenerbahçe çok daha üretken bir takıma dönüştü. Fenerbahçe takımı sahada Asensio konforuna çok alıştı; Fenerbahçe için artık vazgeçilmez bir konfor unsuru gibi. Tedesco, onu oynatmadığı her dakika fazladan stres yaşar, Fenerbahçeli her bir futbolcu ise takımın önde top tutma süresi azaldığı için ekstra geri koşmak zorunda kalır. (Fanatik)

Ömer Üründül: "Madalyonun diğer yüzü"

Tedesco, Viktoria Plzen'in çok koşan, sert oynayan ve kendine özgü bir düzeni bulunan takım olduğunu işaret etmişti. Ama ben dün gece sahaya sürdüğü takım tertibini ve ondan sonra yaptığı mantığımla bağdaşmayan bazı hamleleri çok yadırgadım. İkinci devrenin ortasına kadar Fenerbahçe rakibinden büyük bir baskı yedi. Rekor sayıda korner ve uzun taç attılar.

İsmail, Alvarez ve Skriniar yönetimindeki geri dörtlü müthiş bir direnç gösterdiler. Kaleci Ederson da ciddi katkılar verdi. Tedesco, hamlelerinde İsmail'i de oyundan çıkardı. Her zaman vurguluyorum, bana göre Talisca ile Asensio birlikte oynamaz. Üstelik her pozisyonda güçsüzlükten yere düşen Talisca'nın 90 dakika oyunda kalması da ayrı bir konu. İnanılmaz koşan, pres yapan rakip biraz yorulunca F.Bahçe atak şansları buldu, oyunu domine etmeye başladı. En net pozisyonu Fred kaçırdı. Bazı kişiler benim eleştirdiğim oyuncu değişikliklerinden sonra oyun gücünün arttığını söyleyebilir. Ama madalyonun öbür yüzüne bakalım. Son 20 dakikada kontrataklardan Plzen 3 net gol pozisyonu yakaladı. Sonuçta maç beraberlikle noktalandı.

Ben Tedesco'yu Oğuz'u oynatmadı diye eleştiriyordum. Dünkü Oğuz felaketini gördükten sonra sözümü geri aldım. Gelelim son saniyeye; Duran'a yapılan çok net bir penaltı var. Rakip net biçimde şortundan sert bir şekilde çekti, VAR çağırdı. Hakem yüzde yüzlük penaltıyı vermeyip Duran'ın aleyhine faul çaldı. Tam bir skandal karar. (Sabah)

Gürcan Bilgiç: "Yaşanmamış dakikalar"

Maçı kendi yarı sahasında kontrol ederek, Gaziantep deplasmanındaki oyunun türevinin peşine düştü Fenerbahçe. Yapamadılar elbette. Birçok neden sayılabilir bunun için ama, bu kadar çok basit top kaybını yapan, her baskıda rakibine boyun eğen oyuncu yapısı birinci sırada gelir

Tedesco'nun forvet arkasında daimi üçlüsünü değiştirmesi, kulübedekilere bu şansı vermesi normal karşılanabilir. Oyuncu grubunu sıcak tutması, çok yüklendiklerini de bir türlü dinlendirmesi gerekiyor ama Szymanski, Oğuz ve Talisca, yanlarına En Nesyri de alarak, "Kim daha kötü oynayacak" yarışmasının içindeydiler.

İlk yarıyı sarı kartla bitiren iki merkez; Alvarez ve İsmail'i de bir kenara yazmak lazım. İsmail'i seyretmeye gelenler varmış. Dünden sonra bilet rezervasyonlarını değiştirmişlerdir. Kendine güven başka bir şey, topu ayağına aldığında saçmalama peşine düşmek başka…

Hamleler 60'da geldi. Duran enerjisi, Asensio'nun aklı ile birlikte içinde Talisca'nın da yer aldığı pas üçgenleri oluştu. Sola geçen Symanski etkili ortalar yaptı, takım hücum bölgesine kalabalık gelmeye başladı. Bu baskı pozisyonları peşine taksa da, Plzen'in, ikinci bölgede kaptığı her topla hızlı ve etkili ataklarını da izledik. Mutlak bir golü Skriniar'ın müdahalesi önledi, bir topları da direkten döndü. Fred girene kadar ne top kapabilen ne de oyun kurabilen bir orta sahası vardı Fenerbahçe'nin. İlk kornerlerini 80'den sonra kazandılar. Kısacası Ederson ve Skriniar'ın omuzlarına binerek beraberliği kurtardılar da diyebiliriz, Nesryi veya Fred boş kaleye atsalar "İki puanı kaybettiler" de… Son saniyelerde Hollandalı hakem, VAR'ın da devreye girdiği pozisyonda penaltıyı vermedi. Net bir ön yargı ile maçı yönetmişti zaten. Utanmaz… (Sabah)

Mustafa Çulcu: "Tam bir skandal"

Allard Lindhout, 38 yaşında. UEFA'nın gelecek beklediği 1. kategori hakem buysa, yandı keten helva. Bundan ancak Hollanda Eredivisie 3 hakemi olur. UEFA bundan vazgeçmeli. Güya Hollanda'nın Makkalie ve Serdar Gözübüyük'ten sonra 3 numarası. Geçen sezon biri Şampiyonlar Ligi 12 uluslararası maç yönetti. Soğukkanlı oluşu avantajı. Ancak faul ve kart kalitesi rezil. 82'de Talisca'nın şutu Jemelka'nın sırtından sekti penaltı yok. 90+4 de Duran'ı ceza alanı içinde Dweh çok açık şekilde şortundan çekerek düşürdü. Top Duran'ın kontrolünde ve top için mücadelede yok çekerek düşürdüğü için bariz gol şansını engellediğinden dolayı kırmızı kart ve net penaltı olmalıydı. Hakem vermedi. VAR çağırdı izledi ama yine vermedi. Futbolu bilmemek, korkaklık, eyyam ve tam bir skandal karar. Bu tam bir UEFA'ya ve kurallara ihanettir. (Sabah)

Senin için hazırladığımız haberler