Spor yazarları Galatasaray'ın Liverpool zaferi için ne dedi? | "Okan Buruk’un dün verdiği en doğru karar"

Özgür Koç
01.10.2025 - 11:19 | Son Güncellenme: 01.10.2025 - 11:59

UEFA Şampiyonlar Ligi 2. hafta maçında Galatasaray sahasında İngiliz devi Liverpool'u 1-0 mağlup etti. Spor yazarları, sarı-kırmızılıların tarihi zaferini değerlendirdi. İşte detaylar...

Spor yazarları Galatasaray'ın Liverpool zaferi için ne dedi? | "Okan Buruk’un dün verdiği en doğru karar"

Galatasaray, Rams Park Stadı'nda ağırladığı Liverpool'u Nijeryalı yıldızı Victor Osimhen'in 16. dakikada kaydettiği penaltı golüyle 1-0 mağlup etti.

Spor yazarlarının Galatasaray - Liverpool maçı değerlendirmesi şöyle:

Levent Tüzemen: "Gerçekleri tarih yazar!"

"Kaleci Uğurcan'dan başlayıp, Osimhen'e kadar tüm takım pozisyon hatası yapmadı, rakibe de bir pozisyon dışında gollük atak yaptırtmadı. Singo takımın enerji küpüydü. Tekmeye kafasını soktu. Barış, Liverpool defansıyla adeta savaştı. Aldığı penaltıda da Szoboazlai'ye akıllı bir çalım attı. İlkay yoruluncaya kadar Galatasaray'ın orta sahasına akıl kattı. Torreira yine ahtapot gibiydi. Ama sahada bir Jakobs vardı, Liverpool'un gollük pozisyonunu çizgiden çıkarmakla kalmadı sahanın en çalışkanıydı. Abdülkerim-Sanchez ikilisi riske girmeden oynadı. Galatasaray'a maç öncesi '5 yer, 8 yer' diye hayal kuranlar şimdi kıskançlıklarından başlarını kuma gömüyorlardır. Galatasaraylı oyuncular Şampiyonlar Ligi'nde yoluna emin adımlarla devam edeceğini gösterdi. (Sabah)

Ömer Üründül: "Enerji patlaması"

Galatasaray tarihi bir galibiyete imza attı. Son senelerde G.Saray'ın güçlü bir takıma karşı 75 dakika müthiş bir takım presi yapmasına ilk defa şahit oluyorum. Adeta Liverpool'u oynatmadılar. 16. dakikadaki penaltı golünden sonra öz güven daha da arttı. İnanılmaz bir seyirci desteği gündeme geldi. Yeri geldikçe vurguladığım bir konu var; böyle zamanlarda futbolcular iyice havaya girip sınırsız enerji sergilerler. Dün bu enerji bana göre sınırsızı da geçti. Başta Torreira olmak üzere birçok oyuncunun fiziki direnç göstermeleri doğal karşılanır. Ama sakatlıktan yeni çıkan, hazır olmayan Osimhen'in 2-3 kere hücum preste top kapması, Yunus'un çıkana kadar alışılmışın dışında savunma yapması ilginç gelişmelerdi. İlkay zekâsı ve futbol bilgisiyle çok başarılıydı. Lemina, Torreira, Singo ve Davinson müthiş savaştılar. Gecenin bana göre sürpriz öne çıkan isimlerinden biri de Jakobs'tu. Uğurcan da her geçen gün daha öz güven kazanıyor.

Okan Buruk'un iki büyük doğrusu vardı. İlki; fizik açıdan bitik olan İcardi ve Sane'yi kulübede oturttu. İkincisi de geriden hiç pasla çıkmayı düşünmeyip hep uzun oynayarak rakip prese takılmamak taktik anlayışıydı. Bana göre tek yanlışı, son bölümde takım iyice yorulmuşken İcardi'yi oyuna almasıydı. Liverpool Teknik Direktörü Slot, rotasyonlu bir kadro ile sahaya çıktı. Güçlü kadroda bunu yapması son derece doğaldı. Ama Szoboszlai'yi sağ bek oynatması hiç mantıkla bağdaşan bir düşünce değildi. (Sabah)

Bülent Timurlenk: "3 puanın ötesi"

Okan Buruk'un fabrika ayarlarına dönmesi gerekiyordu. Alanya testinden alınacak cok ders vardı, almış da. Sezona iyi başlamayan Leroy Sane'yi böylesine yüksek profilli bir maçta kulübede oturtmak cesur bir karar. Liverpool'da Salah'ın yedek, Szoboszlai'nin sağ bekte oynaması açıkçası Galatasaray için oyun başlarken avantajdı. Bu seviyedeki maçların yoğunluğu ikili mücadele ve çok koşu gerektirir, Galatasaray bunu başardı. Liverpool'un çizgiden dönen topundan sonra penaltı ile öne geçmek mücadelenin ödülü gibiydi. Singo, Gakpo ile iyi boğuştu. Jakobs bu maç için doğru tercih olduğunu gösterdi. Ön alan baskısı Liverpool'a tahminlerin ötesinde fazla hata yaptırdı. İkinci yarıda skoru korumak için derinden dikkatli bir savunma gerekliydi. Osimhen'in önce Yunus'a vermediği top, ardından karşı karşıya kaçırdığı top, bunlar gol olsa Liverpool'un fişini erken çekerlerdi. Slot son yarım saatte Salah ve Isak'ı oyuna sürüp tabelayı çevirmek için kozlarını oynadı. Fransız hakem tabelaya etki etmeyen ama oyunu bozan düdükleriyle bol bol Liverpool'a çalıştı, ne yazık ki bir Şenes Erzik'imiz olmadı UEFA'da. İkinci yarıda topa sahip olma oranını yüzde 70'in üzerine çıkaran Liverpool'a yapılan takım savunması alkışlık. Fransız hakem son bölümde VAR'dan dönen penaltıyı vererek niyetini belli etti. Galatasaray'ın ama Galatasaray'da en çok Okan Buruk'un böylesine görkemli bir galibiyete ihtiyacı vardı. Haneye yazılan 3 puan ama 3 puandan ötesi. (Sabah)

Osman Şenher: "Gerçek Galatasaray bu"

Kolay değil Frankfurt maçından sonra Şampiyonlar Ligi’nin favorilerinden bir tanesi olan Liverpool’u yenmek. Önce Okan Buruk, sonra futbolcuları alkışlamak lazım. Hoca Liverpool’u müthiş analiz etmiş. Rakibe boş alan bırakmadılar. Hava toplarında ilk hamleleri Galatasaray yaptı. Süper Lig’deki handikaplar ve hataların hiç birini tekrarlamadı. Takım olarak hücuma gittiler, defansa geldiler. Orta sahanın kontrolünü maçın hiç bir dakikasında rakibe vermediler.

Ismael Jakobs sol bekte hayatının futbolunu oynadı. Tek kelimeyle mükemmeldi. Gol çizgisinden de bir top çıkardı. Aynı şekilde sağ bek Singo gerçek bir sağ bek olduğunu enerjisiyle, gücüyle ve tekniğiyle doksan dakika gösterdi, oyundan hiç düşmedi, hata yapmadı. Kaleci Uğurcan yine kalesinde devleşti. Sanchez ve Abdülkerim hatasız oynadılar, risk almadılar. Torreira ile Lemina, önlerinde İlkay müthiş bir orta saha oldular. Hem defansif anlamda hem de ofansif anlamda. Rakip atakları yerinde müdahalelerle kesip sonra da hücuma çıktılar.

Barış Alper özellikle ilk yarıda çok etkiliydi. Kaleciyle karşı karşıya kaldı, golü atamadı ama ikinci deparında takımına penaltı kazandırdı. Yunus da ileri gitti, defansına geldi yardım etti, sahada kaldığı müddetçe vazifesini yaptı. Osimhen’e ayrı bir parantez açıyorum. Gerçekten çok büyük bir santrfor. Resmen Liverpool defansını hırpaladı ve dövdü. Neticede sarı-kırmızılılar dün gece kazanmak için taraftarıyla bütünleşerek her şeyi yaptı. Galibiyeti hak ettiler helal olsun!

Şimdi merak ediyorum; Eintracht Frankfurt maçından itibaren ‘Okan Buruk gitsin’ diye bas bas bağıranlar, ‘Liverpool, Galatasaray’ın içinden geçer’ diyenler hiç utanmayacaklar mı? Ne demek yani bir takım Şampiyonlar Ligi’nde bir mağlubiyet aldı diye hoca mı gönderilir? Üç senedir bu takımı hangi teknik adam şampiyon yapıyor? Her neyse bunları konuşacağız. Futbolumuzu kirletmek isteyenlerle biz de mücadele edeceğiz.

Sonuçta teknik direktörler başarılı olmak için emek veriyor. Futbolun içinde tabii ki galibiyetler, güzel oyunlar, mağlubiyetler ve kötü oyunlar olacak. Neticeye bakmak lazım. Galatasaray ligde 7 maçta 7 galibiyet aldı. Devler Ligi’nde ilk maçında en kolay rakibe yenildi, ama dün gece o yenilgiyi affettirdi. Avrupa’nın en iyi takımını yendi. Üstüne basa basa söylüyorum; bu galibiyetle Cim Bom Devler Ligi’ni mutlaka ilk 16, o da olmazsa ilk 24’ün içinde bitirecektir. (Milliyet)

Uğur Meleke: "Kenarda sanki Mircea Lucescu'nun ruhu vardı!"

Okan Buruk’un dün Seyrantepe’deki dev maçta en büyük rakibi Arne Slot değil, Okan Buruk’tu aslında. Sebebi de şu: Adeta iki farklı Okan Buruk var. Biri sakin, soğukkanlı. Son üç sezonu şampiyon bitiren, Avrupa’da Manchester, Bayern gibi rakiplere karşı ayakları birbirine dolaşmayan... İkinci bir Okan Buruk var bir de: Kritik müsabakalar öncesi anlamsızca takımının temel ayarlarıyla oynayan. Young Boys maçlarında aniden Batshuayi’yi 11’e sokup 4-4-2’ye dönen... AZ Alkmaar 11’ine Cuesta’yı monte etmek için üçlü savunma riski alan... Rakipleri şaşırtayım derken kendisi şaşıran.

Dün Liverpool’a karşı hangi Okan Buruk’un kenarda olacağıydı zaten temel soru. Neyse ki Buruk bu kez kimseyi şaşırtmaya kalkmadı; takımını dün sahaya orijinal ayarlarıyla, kas hafızasıyla, ideal 11’i ve klasik dörtlü savunmayla çıkardı. Bunun ödülünü de kısa sürede aldı zaten.

Sarı kırmızılılar dün hem çok organize, hem de tutkulu bir 45 dakika oynadı Rams Park’ta. Şampiyonlar Ligi’nin favorilerinden birine karşı Torreira liderliğinde etkili hücum pres yaptı. Sol önde Barış, ilk devrede sağ bek oynayan Szoboszlai’ye karşı üstünlük kurdu. Osimhen gücüyle, kalitesiyle bugün Premier Lig devlerinin çoğunda ilk 11 oynayabileceğini gösterdi bir kez daha. Hak edilmiş bir üstünlükle girdi Galatasaray soyunma odasına.

Sane'nin girmemesi önemli

Dünyanın en kaliteli takımlarından biri Liverpool’un ikinci 45’te baskıyı artırması doğal... Arne Slot, İstanbul’dan puanla çıkmak için tüm kozlarını oynadı, bir ara Liverpool’un ileri dörtlüsü sağdan sola Salah-İsak-Ekitike-Wirtz oldu. Üstelik Osimhen-İlkay çıkıp İcardi-Sara girince önde top tutamamaya başladı sarı kırmızılılar. Okan Buruk’un dün verdiği en doğru karar, Frankfurt’ta her topu ezen ve takımına adeta ihanet eden Sane’yi oyuna sokmamasıydı bence.

Büyük hoca, büyük oyuncuların etiketleri altında ezilmez. Formayı hak edene verir. Büyük maçlarda aniden formasyon değiştirmez, takımının alışık olduğu ayarları bozmaz. Doğru kararlar, doğru oyunları tetikler. O zaman da dünkü gibi büyük galibiyetler gelir işte. Kenarda Mircea Lucescu’nun ruhu vardı sanki ikinci yarıda. (Hürriyet)

Mehmet Ayan: "Kudretli ve dengeli Galatasaray!"

Stadyumda kulakları sağır eden atmosfer... Akıllarda “Alanya maçı”, gönüllerde ise efsane Derwall’in sözü; “Galatasaray adının olduğu her yerde umut vardır.” Futbol günümüzde öncelikle akılla oynanıyor. Ama ruhu, inancı bilgiye katınca ortaya kudretli ekipler çıkıyor. Geniyle, kanıyla, geçmişi ve geleneği ile Galatasaray Türkiye’nin en önemli kurumlarından biri. Kabul edersiniz ki maç önü birçok insan umutlu değildi. Liverpool da harika değildi ama Galatasaray’ın Frankfurt ve Alanya maçlarından futbol umudu yoktu. İşte orada gen/kan devreye girdi. Orada devreye giren bir şey daha vardı ki DENGE... Okan Buruk bazı Avrupa maçlarında iyi oynayıp skoru alamamıştı. Geçen seneki Bayern ve Man’U maçlarında anımsayalım, harika 60-70 dakikaları hüsran 30’ları bitirdi. Dün akşam Ali Sami Yen çimenine damga vuran harika futbol değil, dengeli oyundu. Mücadeleydi, hırstı umuttu.

Slot hocayı anlayamadım!

Slot hocanın Salah’ı yedek bırakmasına tercih dersiniz de Szoboslai’yi sağ bek oynatmasını anlamadım! Galatasaray’ın en etkili oyuncularından birinin karşısına onu koymak bildiğin “SLOT” olmuş! Okan Buruk maç hazırlığında bunu biliyor muydu bilemem ama Barış üzerinden hücum geliştirmek olağandı. Nitekim 3’teki pozisyon ve ardından 15’teki penaltı doğru oyunun karşılığı oldu. Liverpool’un amacı belliydi. Topla çok münasebet, topu gezdirirken rakibi yormak, geriden oyun kurmak, dolayısıyla rakibi üzerine çekmek, arkaya süratli oyunculara sarkmak... Planları tuttu, pozisyon bulup gol bulamadılar. Temsilcimiz ise zaman zaman önde basma (bu maçlık) saçmalığına kansa da genelde dengeli gitti ilk yarı. Ezilmeden, pozisyonlar bularak, rakibi doğru karşılayarak. Topla oynama 62-38 rakip lehine olsa da rakip ceza sahası topla buluşmada 22-10 önde olsalar da istediğimizi alarak gittik soyunma odasına. İkinci yarı ise en basit tarifle KUDRETLİ VE DENGELİ GALATASARAY’ın muazzam şöleniydi. Frankfurt maçı Okan Hoca’ya yazdıysa bu maç da ona YAZAR... (Hürriyet)

Cem Dizdar: "Muazzam enerji"

Maç öncesi oluşturulan genel atmosferin aksine tam da beklediğim gibi sahadaydı Galatasaray. Güçlü rakibe karşı güçlü oyun. Tıpkı bir önceki Frankfurt maçının ilk devresinde olduğu gibi. Fark, bu kez devreyi 1-0 önde bitirmiş olmalarıydı. Liverpool’un güçlü yanlarına güçlü engeller koyarken sol taraftan da Barış Alper Yılmaz’ın koşularına alan yaratacak kadar rakip savunmayı öne alacak uygulamaları hayata geçirdiler. Bunu da topla daha çok haşır neşir olan rakibi ceza sahası önünde kalabalık karşılayarak sağladılar. Lucas Torreira ile Mario Lemina’nın öncü kesiciliğinden sızanları da başta Ismael Jakobs olmak üzere savunmacılarıyla başarıyla erittiler. Evet penaltı öncesi üst üste ciddi üç tehlike yaşadılar kalelerinde ama devre sonuna doğru en az üç tehlikeli tehdidi de yaşattılar Liverpool kalesinde! Merak, bu direnci ve sayısal olarak az olsa da pratik ama olgun hücumları ikinci devre de sürdürüp sürdüremeyecekleriydi. İİkinci devreye Liverpool iyi başlamış görünse de Victor Osimhen ile biri gole çok yakın ciddi girişimleri sürdü Galatasaray’ın. Sakatlığın etkisini tam anlamıyla astlatamadığı gözlenen Osimhen geçen sezonki gücünde olsa Arne Slot ile bu sezon çok para harcayan Liverpool’u İİngiltere’de tartışmalı günlerin bekleyeceği muhakkaktı.

Oynanmadan kazanılmaz

Uğurcan Çakır’ın da kurtarışlarıyla son bölüme önde giren Galatasaray tüm sahayı muazzam bir enerjiyle kaplayarak maçı galibiyet dengesinde tutmayı başardı. Sona doğru Liverpool düzenli oyundan uzaklaşıp ‘ihtimal belirsizliği’ne top atmaya başlayınca Okan Buruk’un şöhretli transfer Leroy Sane’siz planı enerjiyle de birleşince Galatasaray maçı kazandı. Yani neymiş? Hiçbir maç oynanmadan kazanılmadığı gibi peşin peşin de kaybedilmiyormuş. Futbol bir kez daha gösterdi ki her güçlüğün mutlaka bir çözümü bulunuyor. (Fanatik)

Serkan Akcan: "Büyük iş"

Galatasaray, Liverpool karşısında harika bir ilk yarı çıkardı. Crystal Palace, 3 gün önce santrforu Mateta’yı Bradley ve Konate’nin üzerine sürüp Liverpool savunmasını sağ taraftan müşkül durumlara düşürüp yenmişti. Okan Buruk’un o maçtan çıkardığı önemli analizler olacağını varsayarak Arne Slot, oyunu geriden sağlıklı kurmak adına Szoboslai’yi sağ bek, Frimpong’u sağ açıkta kullandı. Okan hocanın en işine yarayan tercihin bu olduğunu söylemek gerek. Barış Alper fizik olarak hem Frimpong hem de Szoboslai’ye üstünlük kurdu. Zaten penaltıyı kazandığı pozisyon klasik bir Barış Alper setiydi. Liverpool’un hücumdaki top kaybı sonrası İİlkay Gündoğan’ın nefis pasını önüne alan Barış Alper Szoboslai’nin üzerine gidip penaltıyı aldı. Osimhen’in penaltısı maçın momentumunu Galatasaray’a getirdi.

Oyuna akıl kattı

Galatasaray’da Torreira, İİlkay, Barış ve Osimhen özellikle ilk yarıda çok büyük oynadılar. Zaten Liverpool’a karşı kazanmak için herkesin maksimumunda oynaması gerekir. Torreira, Liverpool orta sahasına büyük üstünlük kurdu, top kazandı ve doğru pas tercihleriyle atakları başlattı. İİlkay Gündoğan müthiş bir akıl katıyor oyuna. Dün gece Liverpool’a karşı tüm takımın oyun aklıydı, zekasıyla Osimhen’i, Barış’ı, Yunus’u doğru yerlerde topla buluşturdu.

Sahanın en hızlısı

Osimhen, sakatlık sonrası tam anlamıyla sağlığına kavuşmamış olabilir ama Liverpool’a karşı sahaya büyük bir karakter koydu. Konate ve Van Dijk’ın arkasına yaptığı tüm koşulara cevap aldı, sahanın en hızlısıydı. Konate’den kaptığı topta karşı karşı kaldığı pozisyonda topu Allison’a nişanlamasa maçı çok erken bitirebilirdi. Sakatlanıp çıkana kadar resmen kanının son damlasına kadar mücadele verdi. Okan hoca Sane’yi oyuna hiç almadı, Osimhen’in yerine Icardi’yi değil Sane ve Sallai ile devam edip baskı kalitesini koruyabilirdi. Icardi sonrası Liverpool baskısına direnmek için tüm takım ekstra savaşmak zorunda kaldı. (Fanatik)

Senin için hazırladığımız haberler