Beşiktaş'ta maçın ardından yönetime sert tepki: "Hangi akla hizmet ederek aldınız?"

Özgür Koç
15.08.2025 - 09:42 | Son Güncellenme: 15.08.2025 - 10:08

Spor yazarları, Beşiktaş'ın UEFA Konferans Ligi 3. eleme turu rövanşında İrlanda ekibi St. Patrick's'i 3-2 yenerek play-off turuna yükseldi karşılaşmayı değerlendirdi. İşte detaylar...

Beşiktaş'ta maçın ardından yönetime sert tepki: "Hangi akla hizmet ederek aldınız?"

UEFA Konferans Ligi 3. eleme turu rövanşında Beşiktaş, konuk ettiği İrlanda temsilcisi St. Patrick's'i 3-2 yendi.

Siyah-beyazlı takım, bu sonuçla ilk maçta 4-1 mağlup ettiği rakibini rövanşta da 3-2 yenerek adını play-off turuna yazdırdı.

Spor yazarları Beşiktaş - St. Patrick's karşılaşmasıyla ilgili değerlendirmeleri şöyle:

Attila Gökçe: "Acil servis zorunlu"

Tamam, UEFA Konferans Ligi’nde nihayet play-off kapısına ulaştılar. Ama hemen söylemeli ki İrlanda’daki 4-1’lik galibiyet olmasa belki daha kötü ve dramatik durumlara tanık olabilecektik.

İlk maçta canlı, heyecanlı ve dinamik bir oyunla Beşiktaş rakibi St.Patricks’e fazla gelmiş, turu cebine koyarak İstanbul’a dönmüştü. Ama o da ne? Dolmabahçe’deki rövanşta ev sahibi siyah-beyazlılar 34. dakikada 2-0 yenik duruma düşmüştü… Taraftar öfkelendi, yetersiz oynayan futbolcular adeta uykuya dalmışlardı.

İkili mücadelelere girmekten kaçınan, rakip oyunculara mesafe bırakan takım, ilk maçın “üçleme” kahramanı Tammy Abraham, yaratıcı Rafa da Silva ve usta evlat Orkun’la bireysel yetersizlikler de gösterdi.

Devre biterken, 43. dakikada Demir Ege Tıknaz, ardından 49’da Tammy Abraham’la beraberliği yakaladılar. 79’da Joao Mario ile de öne geçtiler.

Beşiktaşlı dostlara “Geçmiş olsun” diyeceğim. Skor memnun edicidir elbet… Peki play-off turu için bu oyun yeter mi? Asla!

Dahası, Beşiktaş’ın lig yolculuğu da sıkıntılı olabilir. Eldeki takım, istikrarsızlık sinyalleri veriyor. Bazı maçlarda gösteri yaparak fiyakalı sonuçlar alabilirler ama, oyun düzeni, sistematik taktik anlayışı henüz oturmamış görünüyor. Teknik patron Ole Gunnar Solskjaer’in acil ve yoğun bir program uygulayarak sistem ve taktiklerle güvenilir oyuna geçmesi gerekiyor.

Lozan dün Astana’yı eleyerek play-off’ta Beşiktaş’ı beklemeye başladı… Çetin bir maç olacak. Yeni transfer Wilfred Ndidi’nin orta alana katkı vermesiyle daha sağlam oynayabilirler ama böylesine kolay gollere de izin vermemeleri beklenir. (Milliyet)

Güntekin Onay: "Beşiktaş'ın övülecek bir tarafı yok!"

Beşiktaş, son yılların en gamsız, vurdumduymaz ilk yarısını oynadı dün akşam. Futbol rakiple oynanan bir oyun ve kabul etmek gerekir ki İrlanda temsilcisi her hattıyla çok zayıf bir takım. Böyle bir rakip karşısında iç sahada 2-0 geriye düşmenin izahı yok. Ole Gunnar Solskjaer’e sormak gerekiyor:

· Bu takım neden pres yapmıyor?

· Bu takımda neden savunma arkası ve arasına kimse koşu yapmıyor?

· Bu takım neden bu kadar temposuz ve yavaş futbol oynuyor?

· Bu takım neden duran toplarda hiç etkili değil?

Gerçekten Ole hoca, bu takım ne çalışıyor?

Fiziksel olarak da Beşiktaş’ın sanki ayağında pranga var. Dün Joao Mario oyuna girdikten sonra artan bir kalite İrlanda temsilcisini yenmek için yeterli oldu.

Beşiktaş için olumlu ifadeler kullanmak ne yazık ki pek de mümkün değil. Bir diğer soru da Jurasek için yönetim ve başkana...

Masuaku'u beğenmediniz ve yerine Jurasek gibi bir futbolcuyu neden, hangi akla hizmet ederek aldınız? Hoffenheim’ın yedek sol beki Beşiktaş’a ne katacak sandınız? Ayrıca Arroyo hâlâ çocuk belki ama Beşiktaş’ta oynamak için hiç yeterli değil. Acilen süre alabileceği bir kulübe kiraya verilmeli.

Beşiktaş’ın büyük takımda oynayabilecek karakterde ve oyun zekasına sahip en az 3-4 futbolcuya ihtiyacı var. Josef, Atiba gibi karakterler. Görünen o ki; Beşiktaş geçen sezonki felaketin ardından bugün itibarıyla Gedson ve Masuaku’yu bile fazlasıyla arıyor. Ayrıca Solskjaer’in bu takımı geliştirdiğine dahi hiç somut veri yok. (Hürriyet)

Cem Dizdar: "Daha çok yolu var"

Maç öncesinde çeşitli kanallarda yapılan analizleri, tahminleri izleyenler futbolda ciddi bir ‘Düşünce fukaralığı’ olduğunu ilk devre sonunda fark etmiştir sanıyorum.

Futbol onların anlattığı gibi bir oyun hiçbir zaman olamadı. Bu nedenle ilk maçın skoruna aldanıp klişe yorumlara batmış, olanı olduğundan daha büyük gösterme hastalığına tutulmuş nice değerlendirme izleyip durduk gün boyu. Oysa ilk maç dahil Beşiktaş’ın hazırlık maçlarını izleyenler bu takımın dengesini bulabilmesi için hayli zaman gerektiğini fark etmiş olmalıydı. Kulüp Başkanı Serdal Adalı’nın teknik direktörünü korumak için ’Bu kadroyla bundan daha iyisi oynanamaz’ mealindeki problemli yaklaşımı da futbolun ‘Çok para harcamayla’ eş değer tutulduğu anlayışın somut göstergesiydi. Dünyada tersi onca örnek varken hala bu tezin işleniyor oluşu bunu kabul eden kitlenin kalabalıklığıyla doğru orantılı maalesef. Görülüyor ki Beşiktaş epeydir tempo, ritm bulacak antrenman seviyesine ulaşmış deği. Sık sık değişen idari, teknik ve oyuncu kadrosuyla bu zaten mümkün olamazdı. Üstüne üstlük her gelen yönetim diğer iki İstanbullu’nun transferlerine bakarak takıma ‘Pahalı oyuncu’ doldurma hevesine kapılmış taraftarlarını tatmin etmeyi görev bilince iş iyice içinden çıkılmaz bir hal aldı.

Dün gece ilk devredeki temposuz oyun başka türlü açıklanamaz sanırım. Ortada etkin bir ‘Takım davranışı’ olmayınca devre arası değerlendirmelerde bazı oyuncuların ‘Sazı eline alması’ gerektiğini vaaz eden anlatı kapladı ortalığı. Bu sazı ele alacak olan oyuncular da ‘Pahalı, özel oyuncular’ olacaktı tahmin edileceği gibi. 64’te oyundan çıkan Orkun Kökçü örneğin, bu haldeki bir takım da o sazı eline istese de alamazdı! İşte futbolu doğru yerden kavramak tam da buradan geçiyor; iyi oyuncu iyi olmak için takıma ihtiyaç duyar o aynı oyuncu marifetiyle takıma sadece yardım eder, katkı verir. Her şeyi yapamaz. Kazanmasına kazandı Beşiktaş ama görüldü ki eksikleri kazanımlarından hala daha fazla.. Bu açığı kapamanın daha çok çalışmaktan başka bir yolu da yok. Ve son olarak, Dolmabahçe’deki boş tribünler için yere göğe sığdırılamayan o ‘Muhteşem taraftar’a da gün içinde bir kaç kelime etmesi gerekir teknik ve idari yöneticilerin. (Fanatik)

Fatih Doğan: "Şaşırtıyor, geriyor ve yoruyor!"

Kitabın ortasından yazayım, Beşiktaş şaşırtıyor. Şaşırtmakla kalmayıp geriyor ve de yoruyor. St.Patrick's takımını 4-1 yenmişsin, kendi evinde basit pozisyon hatlarıyla maça 2-0 geride başlıyorsun. Takım gergin, defans şaşkın... Rakip zaten defansını 5'li kurup kontrataklarla iş bitirme planını işletiyor. Sen de sıradan bir takım gibi iki gol hediye ediyorsun. Atak yaparken bakmadan, ölçmeden rakibe verilen bir top, 18'in içinde baskı yokken panikle içeriye sektirirken bir başka top… Oyuncular gergin, oyun kalitesi düşük. Kale arkası tribünü bağırıyor "Serdal Başkan, Beşiktaş nerede…" Sadece takım gergin değil, taraftar da gergin. Bu ne acele? Oyun vasat olabilir -ki vasat. Mücadele istenilen gibi olmayabilir -ki o da öyle ama bu ruh hali ve tepki sağlıklı değil. Sadece defans değil Demir Ege-Orkun-Rafa Silva uyumunda da sorun var. Birbirini tamamlayan bir sinerji henüz yok. 42'de Demir Ege'nin golü geldi de hem takım hem tribünler rahatladı. Stadı terk edenler ikinci yarıda Abraham ve Mario'nun gollerini stadyumda izleme fırsatını kaçırdılar. Hem Beşiktaş'ın hem de sağ açıkta 11'de başlayan Arroyo'nun zamana ihtiyacı var. Şaşırdığım birinci konu Paulista'nın topla ilişkisindeki dağınıklık. İkincisi bazı oyunculardaki rahatlık. Ndidi gelecek, hatta sol açığa yıldız ve sağ beke iyi transfer yapılacak. Taraftara sabırlı olmak lazım diyeceğim ama sabır isteye isteye de onları daha fazla üzmeye kimsenin hakkı yok. Beşiktaş turu vasat oyunla geçti ama bu oyun ilerlemeye yetmez. (Sabah)

Ali Gültiken: "Ciddiye almazsan karizman çizilir"

Futbolda oyunu ve skoru rakipleriniz değil kendi oyununuz belirler. Futbol hiçbir zaman boşluk kaldırmıyor. Dün akşam St.Patrick's karşısında olduğu gibi zor durumlara düşebilirsiniz. En ciddiye almadığınız rakipler bile gelir karizmanızı çizer. Beşiktaş'la rakibi arasında dağlar kadar fark var. Bu maçın Beşiktaş adına daha kolay geçebileceğini herkes öngörebilir. Ama önemli olan sahadaki oyuncuların bunun farkında olması. İlk 15 dakika yüzde 100 bir oyun ortaya konulabilseydi maç 90. dakika sonunda değil ilk çeyrekte Beşiktaş lehine bitebilirdi. Ama anladığımız kadarıyla Beşiktaşlı oyuncular uzun süredir taraftar ve camiasını germeyi tercih ediyor. İkinci yarı işi ciddiye alınca olması gerektiği gibi tablo da değişti. Buna kulübeden gelen oyuncuların katkısı var gibi görünse de gerçek sebep takımın ciddiyetin farkına varıp işlerinin başına dönmeleriydi. Bu maçları izlerken doğal olarak camia bir yandan da yeni transferlere odaklanıyor. Abraham dışında sınıfı geçtiklerini de söyleyemeyiz. Jurasek şu ana kadar ki performansıyla ciddi endişe yaratıyor. Orkun'un top kullanma kabiliyeti yüksek ama bunu Beşiktaş'ın tempo yükselten oyuncusu durumuna gelerek ortaya koymalı. Lig başladı, Avrupa maçları devam ediyor. Çıtayı artık yukarı çıkarma zamanı geldi. Umarız ilk yarıdaki oyundan kendi adına gerekli olan bölümü almışlardır. (Sabah)

Senin için hazırladığımız haberler