Mehmet Demirkol: "Galatasaray'da plan çok iyi çalıştı"

İsa Kethüda
01.10.2025 - 22:54 | Son Güncellenme: 01.10.2025 - 23:04

Yorumcu Mehmet Demirkol, Galatasaray'ın UEFA Şampiyonlar Ligi'nde İngiliz kulübü Liverpool'u yendiği karşılaşmayı değerlendirdi. İşte detaylar...

Mehmet Demirkol: "Galatasaray'da plan çok iyi çalıştı"

AJANSSPOR-HABER

Yorumcu Mehmet Demirkol, Socrates YouTube kanalında Galatasaray'ın UEFA Şampiyonlar Ligi'nde İngiliz devi Liverpool'u 1-0 yendiği karşılaşmayı değerlendirdi.

"Bu seviyeyi daha iyi oynuyor Galatasaray"

Galatasaray'ın bu seviyedeki maçları iyi oynadığını söyleyen Demirkol, "Yani bu seviyeyi daha iyi oynuyor Galatasaray. Yani Bodo/Glimt maçı var onu bu seviyede oynayacak mı? Göreceğiz inşallah olur.

"kan Hoca'yı tebrik etmek lazım"

Dün de penaltı kaçırdılar ona rağmen son anda yakalandılar. Yoksa kazanabilirlerdi. Bu seviyeyi daha iyi oynuyor, bir bu. İkincisi, Okan Hoca'yı tebrik etmek lazım. Çok zor bir anda, çok da bütün eleştiri okları onun üzerine çevrilmişken, bizde çok çabuk karışıyor camialar. Sosyal medya özellikle buna “çok büyük katkı yapıyor” mu diyeyim, etki ediyor mu diyeyim? Bilemiyorum yani, hakikaten çok zor. Bir Liverpool yenilgisi üzerine bir Beşiktaş yenilgisi, bir anda bambaşka bir yere gidebilirdi iş yani. 3 sene 3,5 sene yaptığın şeylerin hiçbir mânâsı kalmıyor. Bir anda bitiveriyor, yok oluyor, uçuyor gidiyor.

Okan hocayı kutlamak lazım. Neden kutlamak lazım? Çünkü Okan Hoca, bu tip dönüm noktalarında acayip cesur kararlar veriyor. Yani her seferinde bunu yaptı, en başından beri.

"Yani bu seviyede kabul edilebilir bir şey değil"

Ben şeyden alırım daha, ilk sezonundaki Başakşehir maçından. O 7 gollü Beşiktaş – Başakşehir maçı, oradan alırım. Yani her seferinde, çok kritik noktada, korku denen şey, insana özgü ve olması gereken bir şey zaten. Korku kavramı olmasa, cesaret diye bir şey olmaz. İnsan korkar. Çok doğaldır ama korkak olmak, başka bir şey. Yani bu seviyede kabul edilebilir bir şey değil. Olmaz da zaten. Çok cesur karar. Neden cesur kararlar? Karşı karşıya da konuşurken benim kafamdaki soru işareti şuydu: Icardi, Sane, Osimhen'den kaçı sahada olacak? Şimdi bunların üçünü birden sahaya atmak, cesaret değil Bunların üçünü birden sahaya atmak, ya işte “transferler, en iyi oyuncularım bunlar, sahada olsunlar, işi çözsünler”. O cesaret değil.

"Galatasaray'da plan çok iyi çalıştı"

Hatta korkaklığa girebilir. Oyuncunun üzerine atmak her şeyi. Onun yerine ne yaptı? Yani doğru olanı yaptı, Osimhen'i sahaya attı. Osimhen'in de eğer biraz vuruş kalitesi kendi standardında olsa, dün 3'e götürebilirdi maçı. Yani çok net iki pozisyon var ikinci yarı. İkisini de kendi kaptı. Dolayısıyla eleştiremiyorum. Yani onu hazırlanmış bir topa doğru vuramadı değil, kendisi kaptığı toplarda bir Jones'a yakalandı, bir tane de doğru vurmadı. Aslında plan çok iyi çalıştı. Ne yaptı peki? Ben üçlü bekliyordum.

"Liverpool, Szoboslai’yi sağ bekte oynatmak zorunda kaldı"

Üçlünün daha doğru olabileceğini düşünüyordum. Dörtlü çalışmış ama tabii bu dörtlüyle üçlü geçişken, yani bizim bildiğimiz o eski üçlüler gibi değil. Yani kaymalar öyle bir yapılıyor ki, bazen üçlü duruyor, bazen beşli duruyor, bazen dörtlü duruyor takım ama fikir olarak çok doğru bir yerdeydi. Yani bir kere şunu söyleyelim: Liverpool, yani geçen sezonun flaş ekibi Liverpool, Szoboslai’yi sağ bekte oynatmak zorunda kaldı ve bu kadar yatırıma rağmen.

"Torreira'ya alanlar yaratmak konusunda çok çok başarılıydı"

Yani anlıyorum onu. Orada ayağı iyi bir oyuncu istiyor. Fiziksel olarak da kötü bir oyuncu değil Szoboslai, mücadeleden kaçan bir oyuncu değil. Şimdi Szoboslai’yi sağ bek oynatıyor. Ön tarafın dört oyuncusunun üçü değişik. Yani Frimpong önde, Ekitike var, Wirtz var ve bu üç oyuncu da aslında daha belli bir seviyeye gelmiş değiller. Kerkez'i de sayıyorum orada oyuncu yok çünkü başka. Yani onların istediği seviyede Kerkez’i de biliyorsunuz, geçen sene çok iyi bir sezon geçirmişti. Onu kullanmak çok doğru. Bunca transfer yeni, bir takım gibi yine. Okan Buruk, eski takımına döndü. Tabii ki yeni oyuncular var, İlkay Gündoğan gibi. Yani Sara'nın yerine İlkay Gündoğan'ın oynadığını düşünebiliriz. Çok işe yaradı. En iyi, en top durumunda değil ama oyuna sakinlik vermek, topu açmak, Torreira'ya alanlar yaratmak konusunda çok çok başarılıydı bana kalırsa. Singo zaten doğal aday orada, çok büyük bir yatırımla sağ beke oyuncu alındı. Onun dışında takım aynı. Yani Uğurcan'ı ekstra koyabiliriz ama Uğurcan zaten Türkiye liginin en iyi kalecilerinden biri.

"Uğurcan Çakır inanılmaz iyi oynuyor"

Çoğu zaman en iyisi oluyor. Milli takımın bir numaralı kalecisi ve iki maçtır da inanılmaz iyi top oynuyor. Dolayısıyla burada bir sürpriz yok. Yani dedi ki: Ben asıl planıma, geçen sezonki planıma geri dönüyorum. Yani Sara ile şu anda uğraşamam. İşte “Icardi - Osimhen birlikte oynar mı, oynamaz mı?” onunla uğraşamam. Üçlü dörtlü değişiklikler, kafa karıştırıyor. Ben ne yaptığımı biliyorum. Üçlü oynarken de ne yaptığımı biliyorum. Dörtlü oynarken de ne yaptığımı biliyorum. Şimdi bunun riskleri var tabi. Yani ilk 15 dakikada, işte penaltı gelene kadar, geldiler birkaç defa, yani sarktılar.

Kale içinden top çıktı. Şimdi burada bunu yani bu riskleri alarak, çünkü Galatasaray Crystal Palace'ın yaptığı gibi, kendi ceza sahası içinde derin savunmada geride oynamadı. Yani savunmasını ceza sahasının bir ön 10 metre önüne kurdu. Osimhen'le de aralarında bir 20-25 metre mesafe vardı maksimum. Dolayısıyla kompakt kaldı. Bu kompakt oyun içinde, bu kadar dar oyun içinde, Yunus'un attığı pası hatırla. Daha ikinci dakika. Torreira'nın attığı iki pası hatırla. İlkay'ın alan boşaltmalarını ayarla. Bu kadar dar bir alan içinde, bu oyuncuları boşa çıkarmak, çıkarabilmek, hakikaten çok büyük iş. Bu sadece bu oyuncularla alakalı ya da Okan Buruk'un planıyla alakalı değil, geri kalan herkesin de bu plana uymasıyla alakalı. Yani Barış'ın Szoboslai karşısında yarattığı tehdit.

Bir kere orada Szoboslai, biraz da içeri girerek orta sahayla tamamlayarak, oynayan bir oyuncu. Oyunun kurulumuna çok katkı veren bir oyuncu. Bunların hiçbirini yapamadı, giremedi oraya. Yani ikinci yarının sonlarına kadar, artık o zaman zaten ceza sahasına kadar gelmişti neredeyse, ki doğal bu da. Bunları çok iyi yaptı. Yani ilk 15 dakikada 2-3 tane bir Ektike’nin Uğurcan’la karşılaştığı pozisyon var, Wirtz’in sonra bir tane şutu var, Uğurcan’ın çıkardığı. Uğurcan müthiş bir direnç noktası oluşturdu, tebrik etmek lazım. Biz Alanya maçından sonra baktığımızda 2.11 gözüküyordu Alanya'nın xG'si (Gol beklentisi), sonra düzeltme yapıldı 2.60. Yani dün de bir 60'ın üzerinde bir xG var.

"İngiltere'de penaltı daha zor veriliyor"

Yani 4'ün üzerinde bir xG'den 0 gol yedi. Yani Frankfurt maçında 5 gol yedi. 5’ine de ona suçlayamayız ama burada 4 xG'den 4'ün üstünde bir xG'den gol yememiş olması, hakikaten inanılmaz. Bu direnç noktalarını doğru oluşturduktan sonra, tabii ki şansın da yaver gidecek, yani Jakobs, girdi orada çıkardı topu çizgiden. Sonra alınan penaltı, hakemin penaltıyı vermesi… İngiltere'de de penaltı daha zor veriliyor, bunu biliyoruz. Onu Arne Slot da dedi zaten, “bu %20'lik penaltı” diye. İngiltere de öyle, Avrupa'nın geri kalanında penaltı yani. Elini adamın suratına vuruyorsan penaltı veriyorlar.

"Neredeyse pozisyonu yoktu Liverpool'un"

Birincisi gene pozisyon dersin. İkincisi şunun ne anlamı var. Çok kontrolsüz ama işte Barış'ın karşısında defansif, tek başına birebir defansif performans gösterebilecek bir oyuncu değil Szoboslai. Ondan sonrasında da tabii Crystal Palace planı devreye girdi. Yani Crystal Palace kadar belki geride değil, o kadar gömülü değil ama nerede olursa olsun, çok dardı. Yani topu ayağına alan Liverpool için hareket manevra alanı, neredeyse hiç yoktu. O yüzden ikinci yarı neredeyse pozisyonu yoktu Liverpool'un.

Şimdi nedir gole en çok yaklaştığı an Liverpool'un? Jakobs'un pasına Uğurcan'la anlaşamamaları. Uğurcan son anda çıkardı, yani defansif bir hatadan kaynaklanan bir şey. Bu yüzden, yani genel olarak daha çok detayına girebilirim istersen de gireriz, ama genel olarak çok iyi planlanmış. Tabii ki dönüm noktalarında, bazı oyuncuların ekstra performansı, bazılarının şansı devreye girecektir bu tip oyunlarda, lazım bu ama onu yaptıktan sonra da doğru planı devam ettirmek lazım. Şimdi Frankfurt maçından sonra şu söylendi: Ya kardeşim çok iyi başlamıştık, 30-35 dakika çok iyi oynadık, sonra işler kötüye gitti ne yapalım? Öyle değil yani işler kötüye gitti 3-1 oldu, düzelt yani düzeltecek zaman var.

"Torreira hakikaten Galatasaray tarihini değiştiren oyuncularından biri"

Yani işler kötüye gittiği zaman “Aa çok iyi başlamıştık, çok kötü bitirdik” bir açıklama değil. Onu düzeltemedi Galatasaray Frankfurt'ta. Hep daha kötüye gitti işte Icardi'nin oyuna girişi, orta sahayı boşalttı vesaire vesaire. Burada her hamle işe yaradı ve işler iyi gitmeye başladığı zaman da yani Jacobs'la Singo'nun oyunlarının ve özellikle Torreira'nın oyunu. Yani Torreira, hakikaten Galatasaray tarihini değiştiren oyuncuların, Icardi'nin önünde bence biraz. Yani Icardi çok büyük bir iş yapıyor tabii. Yani ölüsü gol atıyor adamın. O başka tabii ki o çok rahatlatan bir şey ama bu.

Evet evet atıyor yani, her türlü atıyor. Hakikaten öyle ama Torreira'nın kattığı şey, çünkü Torreira'nın kattığı şey taktik disiplin, fiziki mücadele, müthiş bir zekâ, yani “top nereye gidecek, nasıl gidecek, nasıl olacak?” bunlar ve oyunu soğutma, gerektiğinde soğutma konusunda, hakikaten ligin, Türkiye liginin ve Galatasaray'ın Avrupa maçlarının kaderini belirleyen oyuncu. Çok çok büyük bir kazanç yani" ifadelerini kullandı.

Senin için hazırladığımız haberler