Milli voleybolcu İlkin Aydın, futbol hayatının nasıl bittiğini anlattı: "Manyak mısın sen?"

Özgür Koç
21.08.2025 - 15:25 | Son Güncellenme: 21.08.2025 - 16:07

Galatasaray ve A Milli Takım'ın yıldız voleybolcusu İlkin Aydın, sağlık durumu, kariyeri ve hedefleriyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. İşte detaylar...

Milli voleybolcu İlkin Aydın, futbol hayatının nasıl bittiğini anlattı: "Manyak mısın sen?"

AJANSSPOR - HABER

A Milli Voleybol Takımı ve Galatasaray'ın 25 yaşındaki yıldız voleybolcusu İlkin Aydın, Socrates youtube kanalına verdiği röportajda çarpıcı açıklamalarda bulundu.

İlkin Aydın açıklamaları şöyle:

"Tedavi sürecim biraz uzadı ama şu anda iyiyim"

Sakatlık süreci sonrası durumun nasıl?

" Öncelikle şu anda iyiyim. Vidalarım alındı, evet; ama ameliyatta biraz zorlandıkları için kemikle ilgili ufak bir törpüleme yapmaları gerekti. O yüzden tedavi sürecim biraz daha uzadı. Normalde 15–20 gün olan süreç 25 güne, yani yaklaşık bir aya çıktı. Ama çok voleyboldan uzak kaldım diyemem; çünkü ameliyatlarımın hiçbirinde dokuyla ilgili bir problem olmadı. Aslında bu 15–20 gün, 25 gün bittikten sonra hemen antrenmanlara başladım. Tabii ki en zor kısmı, maçları televizyondan seyretmekti. Ama Milli Takım olunca iş zaten milli ruha dönüyor ve kim olursa olsun sahada her zaman tam destek veriliyor. Bu yüzden şu an iyiyim ve takımla birlikte olduğum için mutluyum. Benim için yine çok şey öğrendiğim ufak bir ameliyat süreci oldu, ama güzel ve keyifli geçti. Zaten bunlar sporun içinde olduğu için, baştan kabul ederek bu işe başlıyoruz."

"Voleybol benim için nefes almak gibi"

Voleybola nasıl başladın, hayatındaki yeri nedir?

"Voleybol benim için gerçekten nefes almak gibi bir şey. Yani voleybol çıktığı zaman, hayatıma kattığım diğer hobileri yapmakta bile zorlanıyorum. Bu, ameliyatlar ve sakatlık süreçlerinde mental olarak problem yaşamamak için insanın kendine bir uğraş edinmesi gerektiğini gösteriyor. Evde uzun süre hareketsiz kaldığım zamanlar oldu ve bir uğraşım olmasa, insan gerçekten mental olarak çökerdi. Voleybol olmadığı zaman, ben kitap okumayı, resim yapmayı, puzzle yapmayı çok severim; ama hiçbirine odaklanamıyorum. Bu yüzden voleybol benim için adeta nefes almak gibi bir durum."

"Babam kollarımdan tutup sahadan çıkardı"

"Voleybola nasıl başladığıma gelince… Benim her zaman söylediğim gibi, ailem sporun içinden geliyor. Babam eski futbolcu ve şimdi antrenörlük yapıyor, kardeşim basketbol oynuyor. Bizim evde doğan çocuklar zaten spordan bağımsız büyüyemiyor. Ben de birçok spor dalını denedim; tenis, basketbol, masa tenisi ve futbol oynadım. Babam evde çok iyi masa tenisi oynar, biz de yemek masasında masa tenisi oynardık. Futbol hayatımda güzel anılar biriktirdim, ama bir gün ansızın voleybol oynamaya karar verdim. O sırada babam, kaleci olduğum bir maçta kollarımdan tutup sahadan çıkardı ve dedi ki: "Gel buraya, el bileklerine bir şey olacak. Manyak mısın sen?" Böylece futbol hayatım öyle sona erdi. Ama o da benim için eğlenceli bir süreçti."

"Voleybola ilk başladığım antrenmanda ise ağlayarak sağdan çıktım"

"Voleybola ilk başladığım antrenmanda ise ağlayarak sağdan çıktım. Anneme bağırıyordum, "İstemiyorum, antrenmana girmek istemiyorum!" dedim. Annem beni sakin bir şekilde dinledikten sonra şöyle dedi: "Bak, bugüne kadar bütün spor branşlarını denemen için seni destekledik. En çok hangisinde kendini iyi hissediyorsan onunla devam et. Diğerleri hobi olarak kalabilir. Ama bir dene ve nasıl hissedeceğini gör." Antrenmana bir girdim ve bir daha çıkmadım. O andan itibaren voleybol hayatımın bir parçası oldu."

"Galatasaray'a kaptan olacaksın deseler inanmazdım"

Galatasaray'a transferin nasıl oldu? İmza attığında bir gün bu takımın kaptanı olacağım diyor muydun?

"Öncelikle demiyordum. Çünkü hayatımın nereye evrileceğini asla bilmediğim o muhteşem 16 yaş… Biz bir Türkiye şampiyonasındaydık. Ben de ailem de küçüklüğümden beri hiç fark etmez; ne zaman olursa olsun bir sezon devam ederken ya da ben maç oynuyorum, playoff oynuyoruz, bir şey oynuyoruz, Türkiye şampiyonası oynuyorum… Küçükken bu tarz şeylerin benimle konuşulmasını istemezdim. Çünkü sonuç olarak benim orada temsil ettiğim bir takım vardı. 16 yaşında İlbank'la Türkiye şampiyonasındaydım ve orada iyi bir performans sergiliyordum. Tabii ki böyle şeylerin olabileceğinin farkındaydım ama benimle konuşulmasını istemezdim. Annem ve babam da zaten benimle konuşmazdı.

Sonuç olarak benim bir karakterim var ve o karakterle sahada göstermek isterim. İyi bir Türkiye şampiyonası geçiriyordum; çeyrek final maçı mıydı, ilk 8’e kalma maçı mıydı, tam hatırlamıyorum ama o maçta ayağım burkuldu. Sonradan öğreniyorum ki o maçta menajerime Galatasaray’ın menajerinden mesaj gelmiş, ama benim ayağım burkulmuş. Neyse, iyileşiyorum ve milli takıma gidiyorum. O zamanlar çok haberim yoktu, moraller biraz bozuktu; çünkü gerçekten iyi bir Türkiye şampiyonası geçiriyordum. Hatta şampiyonluk için ilk favoriydik.

Sonra bir gün menajerim, annem ve babamla oturduk. Dediler ki: “İlkin, Galatasaray’dan teklif var.” Böyle söylediğinde tüylerim diken diken oldu gerçekten. Şimdi bile düşününce ağlamak istiyorum. O kadar heyecanlanmıştım ki… Bir de çocuğum, yani kalkıp İstanbul’a gelmek gerekiyor. Benim için o kadar büyük bir şeydi ki o zaman… Tabii ki “kaptan olacaksın” desen inanmazdım. Galatasaray burası ya… Olur mu öyle şey? Ben nasıl düşüneyim? 16 yaşında zaten utanarak geldim."

"Kulüpteki ilk günümde düştüm"

"İlk gün zaten kulüpte Neslihan ablayla karşılaştım ve iyice heyecanlandım. Elim ayağım birbirine girdi. Kapının önünde basamak vardı, görmedim, düştüm ama Allah’tan kimse gelmemişti; çünkü çok heyecanlandığım için çok erken gitmiştim. Sonra heyecanım dindi. Araya sakatlığım girdi, ama bana çok sahip çıktılar, tekrar buradan teşekkür edeyim. Zaten aramızdaki bağ da her geçen gün daha çok kuvvetlendi. Şu an zaten destek olma konusunu konuştuk; annem ve babam tabii ki… Mesela taraftarın desteği de çok başka bir yerden beni etkiliyor. Böyle böyle ilişkimiz çok büyüdü ve bundan dolayı çok mutluyum."

"Benim için çok büyük bir rüya ve ben bu rüyanın içinde çok mutluyum"

Galatasaray’da yaptıkların ve kulübün voleybol vizyonu hakkında neler düşünüyorsun?

"Galatasaray adı altında, gerçekten burası Avrupa’nın en iyi ve en büyük kulübü dediğimiz yerde, bana göre her branşta her zaman zirveye oynamalı. Ben hiçbir zaman “her zaman şampiyon olmalı” demiyorum; benim hayatta öyle bir derdim yok. Çünkü spor, rekabet işi ve rekabet oldukça, çok daha keyifli bir şey bence. Ama o rekabetin içinde olmalı. Bu benim imza attığım dönemde de konuştuğumuz bir konuydu; Mehmet abi ile çok kısa bir konuşmam var: “İyi bir takım kuruyor muyuz Mehmet abi?” “Kuruyoruz.” Tamam, bu kadar konuşma.

Çünkü ben gerçekten kendim iyi olmak istiyorum ve Galatasaray da iyi olsun istiyorum; böylece çok mutlu bir hayatımız olsun istiyorum. O yüzden, tabii ki yapamayacağım şey yok. Bu konuda her noktada elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Her maçta, her idmanda ne kadar yardımcı olabilirsem, ne kadar insana dokunabilirsem, benim için bir rüya gibi. Yani bunlar, benim planımda olan “şöyle olmalı, böyle yapmalıyım” gibi şeyler değil; benim için çok büyük bir rüya ve ben bu rüyanın içinde çok mutluyum."

"Benden hiç vazgeçmeyen kulübüm ve taraftarına teşekkür ediyorum"

Taraftarla bağın nasıl?

"8 senedir gerçekten her gün, her maç kuvvetlenen bir bağ kurduğumuzu düşünüyorum. Zaten ben hep söylüyorum, tribünde kaç kişi olduğu hiç fark etmez; ama gerçekten orada onları görmek bizim için çok değerli. Sahada bizi daha güçlü hissettiriyor. Zaten her zaman arkamızda olduklarını biliyorum. Kazansak da kaybetsek de, bu yola girerken bunu göze aldık; o yüzden problem yok.

Ben bizim bağımızın ne kadar kuvvetli olduğunu biliyorum ve karşılıklı olarak birbirimize zaman içinde ne kadar sabır gösterdiğimizi, ne kadar birbirimizi mutlu ettiğimizi ve desteklendiğimizi hissediyorum. O yüzden benden hiç vazgeçmeyen kulübüm ve taraftarına teşekkür ediyorum. Umarım karşılığını verebiliyorumdur.

"Onunla aynı sahayı paylaşmak çok büyük bir gurur"

Güncel Galatasaray kadrosu hakkında ne düşünüyorsun?

"Ben zaten sezon için çok heyecanlıyım ama önümüzde Dünya Şampiyonası olduğu için sezonu çok düşünmemem gerekiyor. Önce Dünya Şampiyonası tabii ki. Sezon için içim kıpır kıpır düşündüğüm zaman gerçekten heyecanlanıyorum. Hem oynayacağımız maçlar için hem de takımın ortamı için.

Mesela Naz geldi; ben küçükken izlediğim Naz olduğu için imza günü de ufaktan bir heyecanlandım, Neslihan ablayla karşılaşmamız gibi oldu. Ama tabii orada 16 yaşında olduğum için biraz daha aşırı tepki verip basamağa takılıp düşmek gibi aşırı tepkiler vermiş olabilirim. Ama bu sefer gerçekten çok heyecanlandım. Onunla aynı sahayı paylaşmak çok büyük bir gurur tabii."

"Orada olduğum için çok mutluydum"

Milli formaya geri dönüşün (sakatlık sonrası) ve bundan sonrası hakkında neler hissediyorsun?

"Kendimi sahada hiç yabancı hissetmedim. Bu çok güzel bir şey bence, çünkü bu kadar aradan sonra hiç yabancı hissetmedim. Orada olduğum için çok mutluydum; o maç benim için aylar sonra ilk maçtı. Bu yüzden yaptığım iyi şeylere fazla odaklanmak istemedim açıkçası. Sonuçta ilk defa maç oynayacağım ve hazırlık maçı sadece.

Orada biraz daha eksiklerimi görmek istedim, başka şeyler denemek istedim. Normalde yapabildiğim şeylerin neler olduğunu ve ne kadar yapabildiğimi görmek istedim. Benim için de önemli bir fırsattı. Aslında sağlıklı olduğum için mutluyum; bunu söyleyeyim. Sağlık her şeyin başında geliyor. Ben de birçok kez bunu tatmış biri olarak sağlıklı olduğum için çok mutluyum ve gerçekten umut verici hisler edindim o maçla ilgili, Dünya Şampiyonası ile ilgili. Bu yüzden heyecanım yüksek. Bakalım."

"Her turnuvaya final ve şampiyonluk hayaliyle gidiyoruz"

Dünya Şampiyonası ve kura hakkında neler düşünüyorsun?

"Tabii ki altın madalyadan daha güzel bir şey yok. Biz de her turnuvaya giderken final ve şampiyonluk hayaliyle gidiyoruz. Aslında insanların anlamadığı şey şu: İkincilik ya da üçüncülük fark etmez, insanların “başarısızlık” olarak nitelendirdiği birinci olmadığın her nokta çok doğru değil. Çünkü orada çok büyük bir emek var, çok büyük bir fedakarlık var. Yolda başına gelen engelleri aşmak var. Çok fazla şey barındırıyor.

O yüzden biz, mesela ikincilik, üçüncülük ya da dördüncülük olduğunda havalara uçmuyoruz ya da mutluluğu abartmıyoruz. Belki bize de zor geliyor ama bu durum değersizleşmemeli. Çünkü orada aylarca verdiğimiz bir emek var. Teknik ekip toplantı yapmaktan bazen uyuyamıyor, biz maç oynuyoruz, tedavi görüyoruz. Gece bazen geç saatte geliyoruz; örneğin geç maç olduğunda. Bunların hepsi bir bütün aslında. Zaten bizim istediğimiz de şampiyonluk. Tabii ki kim istemez ki? Kendimizi en çok yargılayan da biziz, en çok kendi adımıza mutlu olan da biziz. Ama ikincilik veya üçüncülük, değersizleştirilecek şeyler değil."

"Bizi örnek alanlar, giydiğimiz kıyfate yaptığmız makyaja odaklanmasın"

Seni örnek alan gençlere ne söylemek istersin?

Ben bir ricada bulunmak istiyorum. Lütfen bizim şu an bulunduğumuz noktaya, giydiğimiz kıyafetlere, yaptığımız makyaja, taktığımız küpeye, yüzüğe ya da giydiğimiz ayakkabıya odaklanmadan, bizi bugüne getiren şeylere odaklanmalarını rica ediyorum.

Şu anda bazen karşılaşıyorum; biz burada röportaj yapıyoruz ve benim özellikle kendi adıma konuşmamın en büyük sebebi, buraya gelene kadar neler yaşadığımı, ne kadar üzüldüğümü, ne kadar fedakarlık yaptığımı, sakatlandığımı, acı çektiğimi ve bunlardan nasıl tekrar doğduğumu anlatmak. Buradaki olay, bizim şu anki görüntümüz değil. Sosyal medya bana göre burada biraz yanıltıcı olabiliyor.

O yüzden lütfen, benim ricam şudur: Bizim burada anlattıklarımız onların gençlik dönemlerine denk geliyor ve örnek almaları gereken kısım, buraya gelene kadar nasıl bir karakter sergilediğimiz. Sadece bunu rica ediyorum; lütfen ona odaklansınlar."

Senin için hazırladığımız haberler