Spor yazarları Fenerbahçe'nin Stuttgart zaferi için ne dedi? | "Tedesco'ya tam not"

Özgür Koç
24.10.2025 - 09:08 | Son Güncellenme: 24.10.2025 - 09:31

Spor yazarları, Fenerbahçe'nin UEFA Avrupa Ligi'nin 3. haftasında sahasında Alman ekibi Stuttgart'ı 1-0 mağlup ettiği karşılaşmayı değerlendirdi. İşte detaylar...

Spor yazarları Fenerbahçe'nin Stuttgart zaferi için ne dedi? | "Tedesco'ya tam not"

Fenerbahçe, Chobani Stadı'nda oynanan karşılaşmada 31. dakikada Milan Skriniar'ın yerde kalmasıyla penaltı kazandı. 34. dakikada Kerem Aktürkoğlu'nun penaltı golüyle öne geçen sarı lacivertliler ilk yarıyı bu skorla tamamladı.

İkinci yarıya savunmada etkili başlayan Fenerbahçe, topu rakibine bıraktığı bölümde pozisyon vermedi. Orta alan mücadelesiyle geçen ikinci yarıda rakibinin gol bulmasına izin vermeyen sarı-lacivertliler, sahadan 1-0 galip ayrıldı.

Fenerbahçe bu sonuçla ligde puanını 6'ya yükseltti, Stuttgart ise 3 puanda kaldı.

Spor yazarları karşılaşmayı şöyle değerlendirdi:

Banu Yelkovan: "Alman ekolü taktik savaşı"

İstanbul'daki Avrupa gecesi, Alman futbol ekolünün iki genç teknik direktörünü karşı karşıya getirdi.

Stuttgart’ın 43 yaşındaki çalıştırıcısı Sebastian Hoeness ve Fenerbahçe’nin 40 yaşındaki hocası Domenico Tedesco aynı disiplinli kuşağın temsilcileri: ikisi de Almanya’da yetişmiş, oyunu detayla, ritimle ve sabırla kuran teknik adamlar ama maç onların soğuk çizgilerinde değil, Akdeniz derbisi tadında ateşli bir 90 dakikaya sahne oldu.

Hoeness maç öncesi Fenerbahçe’yi “Topa sahip olmayı bilen, etkili oyunculara sahip bir takım” olarak tanımlayıp özellikle Kerem’e dikkat çekmiş ve, “Top onlardayken çok tehlikeliler. Biz topa daha çok sahip olmaya çalışıp bunun önüne geçeceğiz” demişti. Öyle de yaptı. Genç yaşta Stuttgart’ta çalışan ve 10 yılını orada geçiren Tedesco ise Bundesliga’da harika bir form grafiği yakalayarak son 4 maçını üst üste kazanan ve ligde üçüncü sıraya yükselen rakibin oynadığı son 8 UEFA deplasman maçının yalnızca ikisini kazanabilen, son 12 maçın sadece birinde kalesini gole kapatabilen tarafına güveniyordu. Öyle de oldu.

GERGİNLİK ÜST DÜZEYDEYDİ

Fenerbahçe'de sakatlığını atlatan Ederson’un kaleye döndüğü, En-Nesyri ve Archie Brown’ın da ilk 11’de yer aldığı, Kerem’in öne çıktığı maçın her anı çok gergin geçti.

İlk yarıda Hoeness’in ekibi topa daha çok sahip olurken, Fenerbahçe daha temkinliydi. 30.dakikaya kadar gol pozisyonu azdı. Ancak son 10 dakikada Fenerbahçe tempo kazanınca kazanılan penaltı, maçın kırılma anıydı. Kerem’in ağlara gönderdiği gol Fenerbahçe’nin bu sezon Avrupa’daki 4., kulüp tarihinin 400. Avrupa golü olarak kayda geçti. İkinci yarı iki takım da tempoyu düşürdü, temkini artırdı, kontratak golü aradı. Tempo düşerken gerginlik arttı. Maç 1-0 biterken Fenerbahçe üst üste 2. Avrupa maçından galibiyetle ayrılmış oldu. Bu aynı zamanda Ekim 2012’de Mönchengladbach maçında alınan galibiyetten 13 yıl sonra bir Alman ekibi karşısında ilk zafer olarak da tarihe geçti. (Hürriyet)

Uğur Meleke: "Avrupa'da farklı oynuyor"

Bu satırları kaleme aldığım perşembe gece yarısı itibariyle Türk futbolu, Avrupa kupalarında üst üste 6 galibiyet kazandı...

21 gün içinde Türk takımları bir İngiliz, bir Alman, bir de Fransız devini yendiler ve bu hiç küçümsenecek bir iş değil. Öncelikle Türkiye’yi Avrupa’da başarıyla temsil eden Galatasaray, Fenerbahçe ve Samsunspor’u tebrik ederek başlamak isterim sözlerime. İnanıyorum ki her üç takımımız da lig aşamasını geçecekler ve bu sene Avrupa’da hikayemiz Nisan-Mayıs’a kadar uzanacak.

Dün akşam saatlerinde Bundesliga üçüncüsü Stuttgart’ı ağırlayan Fenerbahçe, hak edilmiş bir galibiyet çıkardı Kadıköy’den. Stuttgart son Almanya Kupası şampiyonu. Bu takımda dördüncü sezonuna giren Sebastian Hoeness, yaş grubunda Avrupa’nın en iyi koçlarından. Son 6 resmi maçlarının 5’ini kazandılar ve çok formda geldiler İstanbul’a. Böyle bir rakibe karşı Fenerbahçe belki zaman zaman topu bıraktı ama son derece akılcı bir stratejiyle Stuttgart’tan daha fazla net pozisyona girdi. Daha fazla denedi. Ve hak ederek kazandı 3 değerli puanı.

İSMAİL-EDSON-ASENSIO

Fenerbahçe'de 9 resmi maça çıkan Tedesco bunların 5’ini kazandı, Dinamo Zagreb yenilgisi, Kasımpaşa-Alanya-Samsun beraberlikleri ve kötü oyunlar da var karnesinde. Ancak Nice ve Stuttgart maçlarına bakarak rahatlıkla şunu söylemek mümkün: Fenerbahçe Avrupa’da farklı oynuyor.

Bu iki maça da iştahlı başladılar, üstünlüğü erken yakaladılar ve mücadelelerini son ana kadar sürdürdüler. Dün de son 60 dakikası bolca mücadele ve savaş içeren bir akşamdan 3 puanla çıktı sarı lacivertliler.

Fenerbahçe Avrupa’daki 2 sükseli galibiyetinde lider Skriniar başrolde. Dün de penaltıyı kazandı Slovak kaptan. Nene çok çalışkan. Kerem gollerini sürdürüyor. Ayrıca Tedesco’nun yeni orta sahası da her geçen gün verimliliğini artırıyor: Dün mücadeleleriyle İsmail-Edson ve kalitesiyle Asensio yine iyileri arasındaydı sahanın. Sarı lacivertlilerin fonksiyonsuz Amrabat-Fred-Szymanski orta sahasından böyle bir üçlüye geçişi son derece olumlu. (Hürriyet)

Halil Özer: "Alman’a Alman gibi oyun"

Fenerbahçe, Avrupa Ligi’nde son derece önemli bir maçı bileğinin hakkıyla kazandı. Belki de sezonun en akıllı ve mücadeleci futbolunu sergilerken, 90 dakika rakiplerine net pozisyon vermeden kazanmasını bildi.

İlk yarı enteresandı. Peki neden? Çünkü Fenerbahçe’yi bu sezon ilk kez bu kadar kontrollü ve taktik disiplin içinde gördük. Sanki Tedesco herkese ev ödevi vermiş ve onlar da evde bu ödevleri ezberlemiş gibiydi. Bir tek hata yapmadılar. Rakibe tek bir gol pozisyonu vermediler.

Topu Almanlara verip kontrataklarla gol aradılar. Üç dört pozisyon da buldular. Stuttgart ayağa top yapan bir takım. Ancak sürekli topun arkasında olan Fenerbahçeli futbolcular rakibin aradığı boşlukları bir kez bile vermedi. Hatta rakibe şut dahi attırmadılar. Kaptıkları toplarla da sürekli gol aradılar.

İsmail yine delidolu çılgınca oynadı. Alvarez her yere koşmaya çalıştı. Nene ve Kerem sürekli kanatları zorladı. Assensio hep fırsat kolladı.

Kısacası Fenerbahçe bir Avrupa kupası maçında nasıl oynaması gerekiyorsa öyle oynadı ilk yarı.

İkinci yarı farklı geçmedi. Müthiş bir savunma anlayışı ve disiplinli futbol. Alman futboluna karşı bire bir Alman futbolu ile karşılık verdi Fenerbahçe. Ama şu var ikinci yarı öyle bir futbolcu çıktı ki sahneye inanılmaz bir mücadele örneği sergiledi. Meksikalı Alvarez ilk yarı zaten kötü değildi ama 2. yarı 45+7 dakika neredeyse canını ortaya koydu.

Meksikalı gazeteci bir arkadaşım var. Bundan bir ay önce onunla konuşmuştum. Ona Alvarez’i sordum. “Manyağın teki” demişti. Bu yorumu dün daha iyi anlamış olduk. Tabii savunma katkısı müthiş olunca Skriniar ile Jayden da inanılmaz rahatladı. Tabii bu isimlere İsmail’i ekleyince ortaya geçilmez, taviz vermez, pes etmez bir Fenerbahçe çıktı.

Almanlar bu yarıda da tek bir net pozisyon bulamadı. Sadece sol kanattan gelişen iki atakta çektikleri iki şut var o kadar. Buna karşılık Fenerbahçe üç net pozisyon buldu. Hele Kerem’in yakaladığı fırsatta top şans eseri rakibin ayağına çarptı.

Son on dakika Fenerbahçe taraftarı geçmiş korkuları ile yüzleşti. Ancak ne Tedesco ne de futbolcular bu korkuların gerçekleşmesine izin vermedi. Hatta uzatmalarda oynanan 8 dakika boyunca rakiplerini ne ceza alanına soktular ne de çevresine yaklaştırdılar.

Sonuç olarak Fenerbahçe kazanmayı sonuna kadar hak etti. Ancak UEFA bu kadar sıkı bir maça bu kadar kötü bir hakemi nasıl gönderdi inanılır gibi değil. Uzun yıllardır Avrupa’da Ivan Bebek’ten beri bu kadar kötü bir hakem görmedim. Muhtemelen ilk yarıda Alvarez’e yapılan harekete kırmızı vermediği için ya emekli edilir ya da VAR’a oturtulur.

Bir de Fenerbahçeliler adına yazıyorum. Her kim Kerem Aktürkoğlu’nu transfer ettiyse eline, ayağına, bileğine sağlık. (Milliyet)

Cem Dizdar: "Izdıraplı bir maç"

Gayreti, çabası yok denemezdi Fenerbahçe’nin ancak bu oyunu oynayacak ezberi henüz oluşmamıştı. Sorun da buradaydı. Tedesco’nun 4-3-3’ü belki forveti ve Marco Asensio gibi bağlantı oyuncularını mutlu ediyordu belki ancak verimliliği an itibarıyla düşüktü. İlk devre boyunca topu kullanmada Stutgart önde göründüyse de ‘Cılız şut’larda önde olan Fenerbahçe’ydi. Bu devrede işin tedirgin edici yanı Fenerbahçe ceza sahasına gönderilen yüksek topların çoğuna rakibin vurmuş olmasıydı. İlk devre oyununa bakınca maçın ikinci yarısı ya daha fazla gayret ya da bambaşka bir plan istediğini bas bas bağırıyordu. Çünkü ilk 45 dakikayı önde penaltı golüyle önde kapatmış olsalar da pekala tersi de mümkün olabilirdi. Yani Fenerbahçe’nin savunma halinde ciddi ‘Güvenlik açıkları’ gözleniyordu. İkinci devre uzun süre ilkinden daha durağan ilerledi. Fenerbahçe önde olduğu için bu durum kabul edilebilir görünüyorsa da iptal edilen penaltıda olduğu gibi risk sürüyordu. 80’e kadar ‘Büyük şans’ denecek pozisyon olmaması maçı kazanma adına olumlu bulunabilir ama izleme açısından bakılırsa ‘Izdıraplı bir maçtı’ demek durumu daha iyi açıklar kanımca. Öyle ya da böyle, Fenerbahçe maçı üstelik Almanya’nın iyi bir takımına karşı kazandı.

Bizim ülkenin bir durumu açıklamak için kolektife değil bireysele bakıyor olması alışıldıktır. Galibiyeti de mağlubiyeti de bazı oyuncuların kişisel gayretine bağlama illetinden kurtulmadıkça ‘Sabır’ ya da ‘Zaman’ taleplerinden de kurtulamayacağız. Ancak bu bakışın hakim olduğu yerde ‘Zaman’ talebi sadece ‘Zaman kaybı’ndan başka bir şey değildir. Birçok takım gibi Fenerbahçe’nin de aynı teknik ekip ve aynı kadroyla daha çok birlikte antrenman yapmaya ihtiyacı olduğu muhakkak. Ve son bir soru… Fenerbahçe alt maraton tribünün tam ortasındaki o ayrıcalıklı ‘Pahalı bölge’yi kim akıl etti acaba? Kim bilmiyorum ancak futbol sosyolojisinden bihaber olduğu aşikâr. Bir gece önceki maçta Seyrantepe’deki aynı bölgeye bakanlar iki takım arasındaki farklardan sadece birini görecek ve durumu daha doğru yerden kavrayacaktır. (Fanatik)

Faik Çetiner: "Fenerbahçe’ye doping"

Kadını, erkeği önüne gelenin her platformda yorum yaptığı günlerden geçiyoruz. Bu önemli (!) yorumcuların büyük bir bölümü bize öyle bir Stuttgart şişirdiler ki, sanırsınız maçın sonucu oynanmadan belli. Tedesco, ilk 11’de kaleye sakatlıktan dönen Ederson’u koymuş, Talisca yerine de En Nesyri’yi (Çok çalıştı) tercih etmişti. İlk 45 dakikada Fenerbahçe fazla pozisyon bulamadı ama o çok methedilen Alman takımına da pozisyon vermedi.

Fenerbahçe takımı iyi mücadele ediyor ancak göze hoş gelen futbol oynamıyor. Bunun birçok sebebi var. Asensio maça ağırlık koyamıyor, Alvarez fark yaratamıyor, Nene saman alevi gibi. Skriniar, Semedo, İsmail Yüksek ve Kerem Aktürkoğlu takımı sırtlayan oyuncular. İlk yarıda gelen Kerem’in penaltı golünden sonra Sarı-Lacivertli takımın kendine güvenide geldi. Maçın ikinci bölümünde misafir takım ister istemez daha atak görünse de önemli pozisyonlar bulamadı. Tedesco ilk hamlelerini son 15 dakikaya sakladı.

Önce Asensio ve Nene’yi dışarı alıp Oğuz Aydın ve Szymanski’yi sahaya sürdü. Değişiklikler pek işe yaramadı. Sonra Talisca ve uzun bir aradan sonra Duran’ı oyuna sokup gönül aldı. Kim ne derse desin Fenerbahçe önemli bir galibiyet aldı. Bu galibiyet Fenerbahçe’ye hem Avrupa hem Süper Lig yolunda büyük doping olur. Yazımızı bir uyarıyla noktalayalım. Alvarez, Brown ve Oosterwolde kartlar konusunda takımlarını her zaman yakabilirler, hatırlatalım. (Fanatik)

Serkan Akcan: "Güvenoyu aldı"

Kadıköy’de Stutgart ile oynadığı müsabaka hem Fenerbahçe hem Tedesco için nefes alma seansıydı. Tedesco her maçın kendisi için final olduğunun farkında. O yüzden her 90 dakika onun için kendini ispat mücadelesine dönüşüyor. Stuttgart’a karşı harika bir savunma planı kurgulamış Tedesco. Hocayı Fenerbahçe’ye geldiği günden bu yana hiç bu kadar motive ve maçı yaşarken görmemiştik doğrusu. Stuttgart’a karşı maçın genelinde az savunma hatası yapıldı, net pozisyon verilmedi, arkada az adamla ve hazırlıksız yakalanmadı Fenerbahçe. İsmail, Nene, Kerem, Skriniar ve Alvarez farkı yaratan isimlerdi. İsmail’in orta sahaya koyduğu enerji takımına kazanılan ikili mücadele ve sahipsiz top olarak dönünce Fenerbahçe’nin geri koşuları azaldı. Belki Fenerbahçe topa daha az sahip oldu ama orta sahada kazanılan her toptan sonra Kerem ve Nene ile topu rakip kaleye çok hızlı taşıdılar, Stuttgart’tan daha çok gol girişiminde bulundular.

Düne kadar Fenerbahçe’de topu ayağına isteyen futbolcu sayısı hayli fazlaydı. Bu da yetmezmiş gibi Dzeko sonrası bir de kafasına isteyen santrforla oynamak zorunda kalmak Tedesco’nun Türkiye’deki en büyük sınavlarından biriydi. Zaten takımın son yıllardaki en büyük eksiği de buydu. Topu sadece ayağına değil önüne de isteyen Kerem Aktürkoğlu ve Nene transferleri yapıldığından beri Fenerbahçe’nin oyununda hız departmanı biraz olsun çalışmaya başladı. En Nesyri yerine Jhon Duran’ın sisteme dahil olmasıyla bu hızı tabelaya yansıtabilirse Tedesco’nun Fenerbahçe serüveni uzun soluklu olabilir. Aksi halde her maç yeniden kendini ispat çabasına girişmesi kaçınılmaz olabilir. Tedesco hoca dün Stutgart planıyla camiadan güvenoyu aldı. Bundan sonra bu oyunu geliştirmesi, ligde iyice pekiştirmesi gerekecek. (Fanatik)

Ömer Üründül: "Tedesco'ya tam not"

Maç öncesi yaptığım ikili karşılaştırmada ortaya şöyle bir tablo çıktı; sistemi oturmuş olan takım Stuttgart. Fizik kondisyon olan takım Stuttgart ve topa sahip olma üstünlüğü olarak Stuttgart. Kısacası günümüz futbolunun istediği önemli ilkelerin birçoğunda rakip önde. F.Bahçe ne yapmalı? Önce doğru takım tertibi, ondan sonra doğru bir taktik plan, bilhassa savunma güvencesini hiç ihmal etmeden… Ve de takım ruhu ile mücadele. Öncelikle Tedesco dün ilk defa benden tam puan aldı. Nihayet Talisca'yı kulübeye çekti, şart olan sağlam Alvarezİsmail ikilisini orta sahada görevlendirdi. Taktik olarak da rakibe boşluk bırakmayan, alan daraltan savunma fırsat buldukça da hücum girişimlerinin işlerlik kazanması. Bir de skor avantajı yakalanınca daha elverişli bir ortam oluştu. İkinci yarıda rakibin daha yüksek tempo ile baskı uygulayacağı belliydi. Ama seyircinin de itici gücü ile futbolcular sınırsız enerjileri gündeme getirerek alışılmış fizik gücü eksikliklerini en aza indirdiler. Ve sonuçta da çok önemli ve takıma öz güven kazandıracak 3 puan geldi. İsmail ve Alvarez inanılmaz mücadele ettiler. İsmail için en önemli sorun hiç kendisine sakatlık problemi yaşanacak pozisyonlardan sakınmaması. Biraz daha hırsını rölantiye almalı. Skriniar hakikaten büyük deneyim, Tedesco'nun değişiklikleri de yerindeydi. Girenler de zaten son bölümde faydalı oldular.

Uzun yıllardır Avrupa'da bu kadar kötü bir hakem yönetimi görmedim. (Sabah)

Gürcan Bilgiç: "Ve barıştılar..."

Uzun zaman sonra maç öncesi konuşulanlarla maç sırasında yaşananların birbirini tuttuğunu gördük… Tedesco, Stuttgart'ın analizini 'Topa sahip olmayı seviyorlar' diye yaptı… O da gerçekleşti. Fenerbahçe rakibini mümkün olduğunca ikinci bölgede tutarak kalesine darbeli getirdi, süratli oyuncularını boş alanda topla buluşturmaya çalıştı, bunun semeresini de hem elde ettiği pozisyonlar hem de değerli bir galibiyetle aldı. Avrupa Ligi'nde kazanarak devam etmek kadar önemlisi pazar günkü lig maçı sonrasında taraftarla tekrar barışmaktı. Tribünler dolunca oyuncular da buna mücadeleyle karşılık verdi. Rakibin baskı yapacağını biliyorlar, aynı zamanda da hata yapacağının da farkındalardı. Direkt ataklarda golle burun buruna geldikleri anları da baskıdan elde ettikleri fırsatlarla yakaladılar. Oyun daha kolaylaşabilir, maçın sonu daha az stresli yaşanabilirdi; Danimarkalı hakem doğru bir gününde olsaydı… Alvarez'e yapılan faulde kırmızı çıkmadığı gibi En-Nesyri'nin düşürülmesinde de kırmızı vermemek için faulü ters çaldı. Kritik anlarda çaldığı düdüklerle Stuttgart'ı baskıdan kurtardı. Verdiği penaltı VAR olmasa geceyi kabus yapacaktı. Yani her kulvarda hakemi de yenmek için oynayan bir Fenerbahçe takımı var. 3'lü oynayan Stuttgart'a karşı ana fikir Kerem'i topla buluşturmaktı. Bunda da başarılı oldular. Almanların temposuna yine hızla geri koşarak karşılık da verdiler. Bu kez yanlarında taraftarları da vardı. Fenerbahçe'nin '12 Numarası' maçı iyi yaşadı, oyuncularına akıttıkları terin karşılığını verdi. Fenerbahçe'yi "Tamamlanmış ama yapılanmamış" bir takım olarak tarif edebiliriz. Tedesco taşları yeni yeni yerine oturtuyor, oyuncularının neyi ne kadar yapabileceğini yeni yeni öğreniyor.

Bülent Timurlenk: "Tedesco'nun planı"

Stuttgart'ın Basel deplasmanında 2-0 kaybettiği maçı izlemeyen ya da istatistiklerine göz atmayanlar Alman ekibinin hücum üretkenliğini ıskalayabilir ama Tedesco bunun farkındaydı. O maçta topa yüzde 66 sahip olan, 29 hücum girişiminde 2.54 xG'ye rağmen gol bulamayan Stuttgart, Avrupa Ligi'nin en çok topla oynayan 3. takımıydı.

F.Bahçe ön alan baskısına gitmeden Alvarez'in dörtlü defansın önünde bırakıp 4'lü bir hat ve en önde En-Nesyri ile dizildi sahaya. Geçiş oyununda elde Nene ve Kerem gibi silahlar vardı ama en önemlisi Almanların hücum iştahını kırmaktı. Bunu başardılar. İlk yarıda Stuttgart, sadece 12 kez ceza sahasında topla buluşmuş, bekler iyi savunmuş, göbeği de Alvarez ve İsmail iyi kapatmıştı.

Bu oyun önde sağlam bir Jhon Duran isterdi ama penaltıyla gelen gol ikinci yarıda derinde bekleyen bir F.Bahçe'yi işaret ediyordu. Hatlar arasında neredeyse hiç kırılmadılar ve bu yarıda yüzde 70 topa sahip olan Almanlar sadece 3 hücumda kaldı. F.Bahçe'de maçın adamı Alvarez ve kaptan Skriniar. Kaleyi Ederson'un devralmasının da takıma güven verdiği ve Brezilyalı'nın gerektiğinde doğru oyun kurduğunu gördük.

İkinci yarısında iki kaleye de isabetli şutu olmayan maçı F.Bahçe, rakibi iyi analiz eden Tedesco'nun planıyla kazandı. Ligde yıpratan skorlar varken Avrupa'da 3 maçta 2 galibiyet mühim. Her yabancı hakem iyi olacak diye bir şey yok. Danimarkalı Kehlet dün saç baş yoldurdu. Alvarez'in kasıklarına gelen darbeye net kırmızı çıkardı, Stiller'i de ikinci sarıdan atmadı. (Sabah)

Senin için hazırladığımız haberler