Tedesco’nun Yolculuğu: Fenerbahçe’nin Cesur Kararı ve Gökhan Gönül’ün Sessiz Zaferi

Napolyon’un dediği gibi: “Hiçbir şey karar vermekten daha zor ve bu yüzden daha değerli değildir.” Fenerbahçe, tam da ligin başladığı, şampiyonluk yarışının en büyük adayı olmak için, zor ama değerli bir karar verdi. Domenico Tedesco gibi genç, vizyoner ve yarışmacı bir teknik direktörü takımın başına getirerek, sadece bir teknik adam değil, bir zihniyet değişimi tercih etti.

Tedesco’nun kariyeri, futbolun sadece sahada değil, zihinlerde de oynandığını kanıtlıyor. Schalke 04 ile Bundesliga ikinciliği elde ettiğinde henüz 32 yaşındaydı. RB Leipzig ile Almanya Kupası’nı kazanarak, kupaya giden yolun sadece yıldızlarla değil, sistemle de örülebileceğini gösterdi. Spartak Moskova’yı Şampiyonlar Ligi sahnesine taşıması ise onun uluslararası vizyonunu perçinledi.

Bu başarılar, Fenerbahçe taraftarının özlediği bir şeyin habercisi: Disiplinli, cesur ve sonuç odaklı bir futbol. Taraftar, artık “iyi oynadık ama olmadı” cümlesini değil; “kazandık çünkü planımız vardı” sözünü duymak istiyor. Tedesco, işte bu planın mimarı olabilir.

Fenerbahçe’nin bu tercihi, yerli-yabancı tartışmalarının ötesinde bir strateji hamlesi. Tedesco, Almanya’da endüstri mühendisliği ve inovasyon yönetimi eğitimi almış bir teknik adam. Futbolu sadece duyguyla değil, veriyle ve akılla da yöneten bir isim. Belçika Milli Takımı’ndaki görevi, onun uluslararası arenada da taktiksel esneklikle nasıl başa çıktığını gösterdi.

Taraftarın gönlünü kazanmak için sadece galibiyet yetmez; bir vizyon gerekir. Tedesco’nun “Fenerbahçe’den gelen teklif bende çok farklı hisler uyandırdı” demesi, bu bağın duygusal yönünü de ortaya koyuyor. Almanya’daki Fenerbahçeliler, onun bu duyguyu tanıdığını söylüyor. Bu, sadece bir transfer değil; bir aidiyet çağrısı.

Ve belki de bu hikâyenin en güzel yanı: Gökhan Gönül’ün yardımcı çalıştırıcı olarak takıma katılması. Medyanın gözünden kaçan ama kalplerin tam ortasına yerleşen bir gelişme. Gökhan, Fenerbahçe’nin öz evladı. Onun bu görevi, sadece teknik değil; duygusal bir bağın, aidiyetin ve geleceğe dair bir hazırlığın göstergesi.

Bu tercih, “öz evladını yetiştir” felsefesinin en güzel örneği. Belki bugün yardımcı, ama yarın Fenerbahçe’nin başında bir lider olarak görmek hayal değil. Taraftar, Gökhan’ın formasını terlettiği gibi, şimdi de kulübün geleceğini şekillendirmesini istiyecektir.

Tedesco’nun gelişi, şampiyonluk için bir garanti değil; ama umutların yeniden yeşermesi için güçlü bir neden. Onun taktiksel zekâsı, genç oyunculara verdiği değer, ve kriz anlarında sakin kalabilme becerisi, Fenerbahçe’yi iyi gelecektir .

Tedesco’nun Schalke’de savunmayı yeniden organize etmesi, Leipzig’de topa sahip olma oyununu başarıyla uygulaması, Spartak’ta hücum çeşitliliği yaratması... Bunlar, Fenerbahçe’nin ihtiyaç duyduğu reçetenin parçaları.

Ama bu yol, sadece teknik direktörle değil; taraftarın inancıyla, yönetimin sabrıyla ve oyuncuların adanmışlığıyla yürünecek. Tedesco, bu yolculuğun kaptanı olabilir; ama gemiyi limana ulaştıracak olan, hep birlikte atılan adımlar olacak.

Şimdi yeni aşçı geldi, malzeme bir önceki aşçının malzemesi şimdi diyorum ki, yeni aşçı ben bu malzemeleri kullanmayacağım benim yemek yapma şeklime uymuyor derse ne olacak.

Amerikan futbolu ve hem de atletizm tarihinde iz bırakmış özel bir isim Bob Hayes’in dediği gibi’ ’Başarı bazen kan ve ter, bazense gözyaşıdır.’’

ADİL YILDIZ

10.09.2025