Verstappen rüzgarı esti: McLaren dondu! Meksika GP öncesi şampiyonluk hesapları

Geçen hafta bu köşede şöyle yazmıştım:

“COTA, Meksika, Brezilya... Bu yarışlar sadece hız değil, sinir savaşı da olacak. Son düzlüğe girilirken sadece hız değil, karakter de şampiyonluğu belirleyecek. Ve karakter deyince akla ilk kim geliyor, sizce?”

İşte karakter dediğimiz şey, tam da COTA’da vücut buldu:

Max Verstappen, sprintte pole aldı, kazandı.

Ana yarışta pole aldı, kazandı.

Toplam 33 puanla Teksas çöllerine damga vurdu.

Yaz arasına 100 puanın üzerinde farkla giren Verstappen, şimdi şampiyonluk lideri Oscar Piastri’nin sadece 40 puan gerisinde. Ve önümüzde hâlâ 5 yarış var.

Ben de çoğu F1 takipçisi gibi, Singapur ve COTA’yı McLaren'in cepte saydım. Hatta Red Bull’un Monza’daki yükselişini tek pistlik bir parantez olarak değerlendirdim. Ama yanılmışız.

Son 4 yarışın 3’ünü Verstappen kazandı. McLaren'in son zaferi nerede kaldı, hatırlayan var mı?

Takımın “paketimize güveniyoruz” diyerek güncellemeleri durdurma kararı artık bir stratejik deha değil, açık bir kumar gibi görünüyor. McLaren şampiyonluk aracına sahip olabilir ama pilot yönetimi, taktiksel beceri ve gelişim açısında Red Bull’un gerisindeler.

McLaren patronu Zak Brown hâlâ pist dışında gülümsüyor olabilir ama bu tablo birkaç hafta sonra kariyerindeki en büyük "keşke" olarak hafızalara kazınabilir.

Sezon başında Lando Norris'in bıraktığı puanlar, yaz arasından sonra Oscar Piastri'nin yaptığı hatalar artık alt alta yazıldığında korkunç bir tablo ortaya çıkıyor. McLaren, Red Bull'u değil, birbirini yenmeye çalıştı. Ve Verstappen bu fırsatı affetmedi.

Daha kötüsü, RB21 artık öyle bir hız buldu ki, McLaren sadece Red Bull’a değil, Mercedes ve Ferrari’ye de karşı savunmasız.

COTA’da Leclerc podyumdaydı. Russell ve Hamilton yarış boyunca McLaren’e baskı yaptı. Ferrari ve Mercedes, Red Bull’a yetişemiyor ama McLaren’in her yarışta puanlarını kemiriyorlar.

Bu da McLaren'in pilotlarını, şampiyonluk yarışından çok, orta grup savaşına mecbur bırakıyor. Ne demiştik? Bu sezon, geçen yılın tam tersi gibi ilerliyor.

Şimdi sırada Meksika GP var.

Pist 2.285 metre rakımda. Havanın yoğunluğu düşük, motorlar zorlanıyor, yere basma kuvveti üretmek çileye dönüşüyor. Ve bu şartlar, Red Bull’un tarihsel olarak en çok parladığı yerlerden biri.

Honda motorları, havacılıktan gelen know-how sayesinde ince havada bile verimli çalışıyor.

Red Bull aerodinamiği, sezonun en büyük kanat konfigürasyonlarına rağmen verimliliğini kaybetmiyor.

Ve unutmadan: Bu pistin en çok kazanan ismi kim?

Tahmin ettiniz: Max Verstappen.

Bu sezonun en kısa pistlerinden biri olan Autódromo Hermanos Rodríguez’te hata yapanın affı yok. Pistin sınırlarını belirleyen duvarlar, klasik F1 fanlarının hayran olduğu o eski ruhu taşıyor:

“Hata yaparsan, duvarda bitirirsin. Hayat gibi.”

Sıralamanın önemi düşük olsa da, ilk virajla start çizgisi arasındaki 890 metrelik mesafe, kaosu garantiliyor. İkinci ve üçüncü cepten kalkacak pilotların avantajı büyük olacak. Start anı, McLaren için belki de sezonun en kritik anı olabilir.

Kalan yarışlar:

• Meksika GP – 26 Ekim
• Sao Paulo GP – 9 Kasım
• Las Vegas GP – 23 Kasım
• Katar GP – 30 Kasım
• Abu Dabi GP – 7 Aralık

Maksimum alınabilecek puan: 156

Verstappen’in Piastri ile farkı: 40

Yani her şey mümkün.

Her şey yeniden yazılıyor.

Verstappen için artık şampiyonluk mucize değil, matematik.

McLaren içinse şampiyonluk hak edilmiş değil, savunulması gereken bir miras haline geliyor.

Red Bull şu anda sadece hızlı değil, akıllı.

McLaren sadece güçlü değil, kırılgan.

Ve bu sporda zihinsel kırılganlık, pist üstündeki her güncellemeyi çöpe atabilir.

Zak Brown, mühendislerine değil, pilotlarının psikolojisine yatırım yapsaydı, bu yazı farklı bitebilirdi.

Ama şimdi soru şu:

Meksika’da da Verstappen kazanırsa, McLaren’i kim durduracak?

Cevap belli: Hiç kimse.

Geçtiğimiz haftaki yazıyı kaçıranlar için:

“Formula 1’de her şeyi değiştiren güncelleme! Verstappen şampiyon olabilir mi?” yazımıza göz atmayı unutmayın.