Habertürk Yazarı Fatih Altaylı, Bloomberg HT'de yayınlanan Spor Saati programında spor gündemini değerlendirdi.
Altaylı: "Fenerbahçe'nin şampiyonluk yarışında..."
''10 KASIM'DA ÜLKECE KENETLENDİĞİMİZE KATILMIYORUM''
''Seni pozitif bir insan olduğun için çok seviyorum. Ben de öyle olmak isterdim ama mesleğim gereği bardağın dolu tarafına değil boş tarafına bakıyorum. 10 Kasım'da milletçe kenetlendik lafına katılmıyorum. Hala Atatürk'ün Türkiye'ye kazandırdıklarını anımsayamayan aşağılık ve şerefsiz bir kesim var. 10 Kasım'da Atatürk'e sövmeyi de ayrı bir mesele zannediyorlar. Allah onların cezasını belasını verecek. Veriyor da, görüyoruz. Bu kadir bilmezliktir, haysiyetsizliktir, onursuzluktur. O yüzden kenetlenme yok. Türkiye'nin geleceğini düşünen, medeni ve modern bir ülke olmasını isteyen herkes kenetlendi. Onları ayırmak lazım. Spor kulüplerine gelirsek; Beşiktaşlı öğrenciler güzel bir iş yapmışlar. Ellerine sağlık. Fenerbahçe keza öyle. Tribünlerinde de bunu görüyoruz. Başlarında Ali Koç ile birlikte Ata'larına saygısını göstermişler. Galatasaray'ın söylediği şeylere ise katılmıyorum. Benim inandığım hiçbir şeyi temsil etmeyen berbat bir spor kulübü haline geliyor. Geçmişte Atatürkçülüğünü haykırmaktan onur duyan, her zaman bu işte en önde olan Galatasaray, bugün bu işte en dibe vurmuş ve rezil bir hale gelmiş durumda. Galatasarya Spor Kulübü'nün internet sitesinde, günün öğlen saatlerine kadar 10 Kasım'a dair herhangi bir şey yoktu. Taraftarların bana attığı maillerle olayın farkına vardım. Sonradan yapılan uyarılar üzerine 10 Kasım ile ilgili bir şeyler koydular. Tamamen uydurma işler! Özel bir iş yapmadılar. Anlattıkça deliriyorum.''
''Galatasaray'ın ultraslan denilen ne idiği belirsiz güruh ise Fenerbahçeli taraftar grupları gibi Anıtkabir'e gitmek yerine, İsmail Ağa Cemaati'nin liderinin elini öpmeye gidiyor. Anladın mı? Sana diyorum ya, 'Galatasaray'a her gün kendimi daha uzak hissediyorum' diye... Bu yüzden... Ben aslında kendimi uzak hissetmiyorum. Geçmişte Galatasaray'ın olduğu yerdeyim. Fakat bugün Galatasaray, bu adamların bu taraftarların elinde giderek benim durduğum yerden uzaklaşıyor. Galatasaray'ın sürüklenmek istediği yere asla sürüklenmeyeceğim. Gerekirse Galatasaray'dan koparım ama bu değerlerimden uzaklaşmam! Galatasaray bu değerleri bıraktığı anda ben de Galatasaray'ı bırakırım. Haysiyetsizleşen bir Galatasaray var. İnşallah Galatasaray bu değerlerle tekrar buluşur. Artık birey midir üçrey midir bilmem ama böyle bir gelişmeyi ne yazık ki sadece izliyorum. Divan Kurulu'nda bile bu olayların esamesi okunmuyor. Onları da Allah bildiği gibi yapsın!''
''MEHMET BATURALP VE ONUN GİBİ İNSANLARIN YERİ KOLAY DOLMAZ''
''Mehmet Baturalp'i çok iyi tanımıyorum. Sadece ismen biliyorum. Çok iyi bir sporcu olduğunu, herkes tarafından sevildiğini bilirim fakat fazla bir yakınlığım olduğunu söyleyemem. Nur içinde yatsın... Erdoğan Şenay'ın ölümü veya böyle sevdiğim isimlerin ölümü. Bu isimler yeri zor dolacak isimler. Cüneyt ağabey gibi...''
''BUNLAR HASTALIKLI TİPLER, NE YAPSAN YARANAMAZSIN''
''Maraton, çocuklar için koşuldu diye laf edenler var. Memlekette bir sürü dangalak var. Onu yaparsın niye bunu yapmadın derler... Bunlara ne yapsan yaranamazsın. Sosyal medya ile birlikte bu bir grup serserinin sesleri daha çok çıkmaya başladı. Çocuklar için koşsan 'niye koşuyorsun?' der. Kadınlar için koşsan 'niye kadınlar için?' der. Bunlar hastalıklı tipler. Burada onlardan bahsetmek bile abestir. Kendini bir halt yapar mı? Hiçbir halta yaramazlar. Ciğeri beş para etmezler. Ama kalkarlar yapılan her şeye laf ederler. Bunlara kulak vereceğine gece havlayan köpeklere kulak ver daha fazla şey öğrenirsin. Sosyal medya denen şey sayesinde bu güruh artık seslerini duyurabiliyor.''
AFGAN KIZLAR İLK KEZ TAŞLANMADAN BİR MARATON KOŞTU!
''Doğal olan şeyler garibimize gittiği müddetçe ortada sorun vardır. Eğer bir ülkede kızlar büyük zorluklarla koşabilmişlerse ve yarın koştuklarında yine dayak yiyeceklerse o sorun devam ediyor demektir. Bu meseleler iyidir hoştur ama sorunun ortadan kalktığına işaret etmez. Keşke sosyal hayata dahil olabilseler. Afgan kadınları da keşke hayata katılabilse. Taliban, El Kaide, IŞID ve DAEŞ anlayışı orada olduğu sürece bu işler biraz zor...''
''SPORDA ŞİDDETİ, İŞİNİ İYİ YAPAN BİR SAVCI BİTİREBİLİR''
''6222 asla uygulanmıyor. İki tane kişiyi alıp ceza verirsen bu işler olmaz. Fenerbahçe'nin şikesiyle ilgili bu ceza kullanıldı bir daha da kullanılmadı. Ver bakalım iki kişiye 10 yıl hapis bir daha oluyor mu? Birini alsalar bile kulüp yetkilileri devreye girecek, kimse şikayetçi olmayacak, olay bitecek. Bu durum, işini çok iyi yapan bir savcıyla çözülür yoksa olmaz. İngiltere'de bu olaylar nasıl bitti? Onlar çözdüler biz de bu sorunları iyi bir savcıyla çözebiliriz.''
''İNEĞİ BİLE AZ SÜT VEREN BİR TOPLUMUN FUTBOLCUSU NASI ÇOK SÜT VERSİN?''
''Maçtan önce sana 'maçı kaybederiz' dedim. Bundan sonraki bütün maçları da kaybederiz. Mesele, Milli Takım meselesi değil. Şimdi yeni Türkiye'ye gelelim. Sürekli 'Yeni Türkiye Yeni Türkiye, Re Re Re Ra Ra Ra Türkiye Türkiye Şampiyon' Ya bu ülkeye İsviçre'den Hollanda'dan inek getiriyoruz. İnekler buraya gelmeden önce atıyorum 65 kilo süt veriyor. Buraya gelince 18 kilo vermeye başlıyorlar. Tarımsal üretimimiz nereden nereye gelmiş? Et, buğday ve mısır ithal ediyoruz. Tarlalarımız bomboş. Mühendislerimiz ne yapıyor? Bu organizasyonun ne kadar kötü gittiğini hep birlikte görebiliyoruz. Doktorlarımıza bakalım. Tıp fakültelerimiz felaket durumda. Bunu ben demiyorum. Profesörlerimiz diyor. Milli Eğitim, yap-boza dönmüş durumda... Bu kadar kötü iş içerisinde gücümüz sadece futbolu ve Milli Takım'ı eleştirmeye mi yetiyor? Deveye de ki; 'Neren iyi?' İneği bile az süt veren bir toplumun, futbolcusunun nası çok süt vermesini bekliyorsun?''
''ÜLKEDE HER ŞEY AŞAĞIYA DOĞRU GİDİYOR, SADECE MİLLİ TAKIM DEĞİL''
''Ülkede her şey aşağıya doğru gidiyor. O yüzden Milli Takım iyi olabilir mi? Olabilir. Muazzam bir şeyler olur, her şey pozitif olabilir ama bu seni kurtarmaz. Geleceğe dönük bir gelişim olmaz. Eğitim, dış ilişkiler ve birçok sistemi bozuyorsun. Sen bütün ülkeyi bozuyorsun. Bütün ayarlar gittiği zaman futbolun ayarı kalsa nolur kalmasa nolur? Futbolun ayarı kalır mı? Bu işler bir bütün. Çarkların hepsi bozuksa, bu gördüğün saatin saniyeyi doğru gösteriyor diye sevinilmez. Futbol takımımız bugün Dünya Kupası'na katılmış olsa veya Dünya Kupası'nı kazanmış olsa; Bozuk saatin, saati bir kereliğine mahsus doğru gösteriyor diye sevinmemizden bir farkı olmaz. Her şeyin kötü senin. Neren iyiye gidiyor? Ülke olarak herhangi bir noktada 'süper gidiyoruz' dediğin bir nokta var mı? 16-17 sene evvel Hollanda ve Almanya ile baş başa oynamıyor muyduk? Dünya sıralamasında ilk 10 içerisindeydik. O günlerden bugünlere hızlı düşüş kolay anlaşılır bir şey değil. Bizler bir şeyi bozduk ve bugünlere geldik. Bu kötü günlere de zor geldik.''
''YABANCI KONUSUNDA CUMHURBAŞKANI MI AHKAM KESMELİ?''
''Hiç kimsenin yüreği yok. Dünyanın en basit işleri bile Cumhurbaşkanı Erdoğan'a kalıyor. Her iş neden Cumhurbaşkanına rapor ediliyor? İşi yap, 'Sayın Cumhurbaşkanım bu işi böyle yaptık' de. Dün herkes Cumhurbaşkanı TV'ye çıksın, spora da onun dediklerine göre ayar gelsin diye bekledi. Yabancı konusunda Cumhurbaşkanı mı ahkam kesmeli? Cumhurbaşkanı, 'Federasyon'un kararına katılıyorum veya katılmıyorum' demeli. Ama TFF bekliyor, 'Cumhurbaşkanı ne derse ona göre karar alalım' diye... Bir tek laf etmediler hafta boyunca...''
''EROL ALKAN NASIL MİLLİ TAKIM'A SEÇİLİR?''
''Lucescu diye bir adam getirdiler. Adamı çok severdim ama tanıyamaz hale geldim. Atilla Türker'in yazdıklarını okumuşsundur. O haber bence manşet olmalıydı. Menajerler takım kuruyor. İkinci ligde bile oynayamayan bir çocuğu A Milli Takım'a çağırdılar. Lucescu da 'bu çocuğu vallahi ben de tanımıyorum' demesi falan... Ulan bu adamı sen çağırmadın mı? 'İlk kez kampta görüyorum' nasıl diyorsun? O zaman de ki; 'Bu takımı ben yapmadım' de bari! Böyle bir rezillik ve skandal olay olamaz. Böyle bir olayın üstüne TFF gider. Bırakın Lucescu'yu falan. Ben olacakları biliyorum. Yarın öbür gün birkaç kişinin lisansı yırtılacak, bir iki kişi kovulacak. Abi bu adam Milli Takım'a nasıl girer ya? Nasıl olur! Artık cam filmini bile Cumhurbaşkanına sorduğumuz bir memleket haline geldik. Cumhurbaşkanına yabancı sorununu sorduk ve rahatladık. İki sene boyunca sorun yok. İki seneden sonra bir sınırlama gelecek ama asla tamamen yasaklanmayacak. Bunu anladık. Zaten bunu anlamak için arif olmaya gerek yoktu. Yayıncı kuruluşun CEO'su çıktı 'Bu ligde yabancılar olmazsa biz bu ligi satamayız' diyerek noktayı koydu. Zaten yayıncı kuruluş aslında sınır istemediğini de söylemiş oldu. Parayı veren düdüğü çalar...''
''DİVAN KURULU DURSUN ÖZBEK'İ BAŞARILI ZANNEDİYOR''
''Başkan divanda hiçbir şey açıklamadı. Galatasaray Divan Kurulu, olan bitenden haberdar değil ve başkanı başarılı sanıyor. Borçlar artmış, satılan arazilere rağmen! Şirket kulüpten aktarılan paraya rağmen zararda. Karlıyız dedi ama yalan söylediği ertesi gün ortaya çıktı. Futbolda başarı varmış gibi gözükmekle beraber Sportif A.Ş'nin mali tabloları kötüye gidiyor. Bu sene daha çok zarar edecek. Basketbolda yerlerden kazanıyoruz. Tüm maçlarımızı peş peşe kaybediyoruz. Voleybol takımlarımız keza öyle. Tüm branşlarda Galatasaray yerden kazınıyor. Ve Divan Kurulu'nda bir takım Galatasaraylı abilerimiz, kardeşlerimiz yönetimi tebrik ettikleri zaman 'Benim bu divanda, bu yalanların bu saçmalıkların içinde ne işim var?' diye üzüntü duyuyorum. Çıkıp konuşmak da istemiyorum. Çünkü gerçekleri duymak istemeyenler tatsızlık çıkarıyor. Galatasaray'ın bugünkü durumu neyse Türkiye'nin bugünkü durumu neyse onunla eş değerdir. Divan Kurulu'nda sonuna kadar beklemedim çünkü sinirlendim ve sıkıldım. Biraz daha dursam çıkıp konuşacaktım.''
''GALATASARAY'IN RIDVAN DİLMEN'E DAVA AÇMAYA YÜREĞİ YOK ÇÜNKÜ...''
''Galatasaray 11 yabancıyla sahaya çıkınca yasalara aykırı bir şey yapmış olmuyor. Nasıl Fenerbahçe, basketbolda 5 yabancıyla sahaya çıkıyorsa Galatasaray da futbolda bu şekilde tamamen yabancılarla oynayabilir. Rıdvan Dilmen'e gelirsek; Dilmen eğer bunu dediyse ki dedi ama bunun arkasında durmalıydı. Fakat bu lafı Rıdvan Dilmen dediyse sahadaki kıvraklığını bir kez daha gösterdi. Galatasaray'ın kendisini dava edebileceğini zannetmiyorum. Çünkü Galatasaray Kulübü tüm isteklerini siyasetçilerden istediği için ve dün yapılan programda Rıdvan Dilmen'in Cumhurbaşkanı'nı ağırlamasından sonra bu davayı açacak bir yüreğe sahip olduklarını düşünmüyorum. Bu davayı 'açacağız' dediler ama açamazlar. Yürekleri varsa bu davayı açarlar. Çünkü Galatasaray'a 'hukuksuzluk ve yolsuzluk yapıyorlar' demek şeytan da olsa melek de olsa Rıdvan Dilmen'in hakkı ve haddi değildir. Derse de bunun sonuçlarına katlanır. Ben nasıl burada Fenerbahçe ile ilgili bir şey söylediğim zaman bana dava açıyorlarsa Dursun Özbek de aynı şekilde bu davaları açmalıdır ama Dursun Özbek'te bu davaları açacak yürek yoktur.''
''BU İŞLERE YOLSUZLUK, HIRSIZLIK DENMEZ HIYARLIK DENİR''
''Raporda ayrıntı falan yok. Bu rapor gelir Galatasaray Divan Kurulu'nda okunur. Hayır okunmuyor. İsteyenlere özel izinle gösteriliyor. Ulan sen Galatasaray'ın mali kaynakları için hazırlanan raporunu sen nasıl bunu Galatasaray'dan saklarsın? Birinci rezalet burada... Rapor diyor ki; Biz bir rapor hazırlamadık. Çünkü bizim rapor hazırlamamız için maillere bakmamız lazım. Aslında ortada rapor yok. Nasıl rapor hazırlanması gerektiğine dair bir rapor var. Bu konularda konuşmaya hakkım var çünkü geçmiş dönemde en iyi mali tabloya ait Galatasaray'ı yaratan yönetimde ikinci başkandım. Bu yüzden alnım açık ve temiz. Abuk subuk adamlarla UEFA'de çeyrek final oynayıp, ligde de şampiyon olmuştuk. Geçmişte suçladıkları her şeyi bugün kendileri yapıyor. Futbolda bu tarz transfer hataları olabiliyor. Yanlış transferler oluyor. Bunlar illa yolsuzluk veya hırsızlık anlamına gelmez. Yoktur demiyorum ama dün o anlama geliyorsa bugün de o anlama geliyordur. Linnes ve Großkreutz rezaletinden Serdar Aziz'ine kadar Donk'una kadar bir sürü mesele gündeme gelebilir. Geçmiş yönetimlerde bunlar oldu da bugün olmadı diye bir şey yok. Bunların olması da hırsızlık veya yolsuzluk olduğuna işaret etmez. Bunların hıyarlık olduğuna işaret eder. Her takım bu hataları yapıyor. Mesela Barcelona, Arda'yı 50 milyon Euro'ya aldı. Bu şimdi Barcelona'nın hırsızlık yaptığını mı gösterir yoksa yanlış yaptığını mı gösterir. Benim garibime giden bu raporun çok önemli bir rapor olduğunu düşünenlerde. Bu dosyalra açılmalıydı mı? Açılmalıydı ama 'açacağım, açacağım' deyip bu raporu insanlara sunmak da ilginç oldu.''
''DURSUN ÖZBEK'İN 10 SÖYLEDİĞİNDEN 9'U YALAN''
''Aydemir Akbaş, divanlara pek gelmezdi. Görünce de şaşırdım. 'Burada ne işin var?' dedim. 'Gelemez miyim ne alaka?' dedi. Bana, 'Galatasaray'la ilgili söylediğin şeylerin %90'ına katılıyorum ama %10'una katılmıyorum' dedi. Katılmamak serbest. Çok güzel şeyler söylüyorsun dedi. Bana, 'kalsana, konuşacağım' dedi. Ben de, 'Abi kalmayayım, gideyim' dedim. Sonra yoldayken telefon geldi. Aydemir Akbaş'ın konuşmasını anlattılar. Biraz abartılı bir konuşma yapmış. 'Hırsız var' demek kolay. Aydemir Abi böyle bir şey düşünüyorsa belgelerini getirir, divanda herkese okur. 'Menajerlere veya oyunculara şu kadar para verilmiştir ama bu kadar açık vardır' diyebilir ve bu şekilde hesap sorabilir. Başkan çıkıp diyor ki, 'Şu kadar faiz verilmiştir'. Peki, sen SPK'ya mı yalan söylüyorsun? O kadar faiz ödemeyip 'ödedim' diyorsun. Galatasaray facia bir yolda. Bu facia yolda alkışlarla ilerliyor. Allah Galatasaray'ın sonunu hayır etsin. Galatasaray şeffaf değil. Başkan Dursun Özbek'in söylediği 10 laftan 9'u gerçeği yansıtmayan laflar. Gerçeklerin etrafında dönen laflar. Olmayan şeyleri varmış gibi gösteren laflar. O yüzden orada bir şeffaflık yok. Kim diyorsa ki, 'çok şeffafım' bil ki bir şeyleri saklıyordur.''
''KARŞIYAKA SATILIR MI BİLMEM AMA GÜÇLÜ BİR MUALEFET HESAP SORMAYA GELİYOR''
''Karşıyaka'nın iç dinamiklerini bilmiyorum ama Karşıyaka içerisinde çok iyi Karşıyakalı olduğunu bildiğim iyi bir grubun, mevcut ve bir önceki yönetimden hesap sorma arifesinde olduğunu biliyorum. Güçlü bir mualefet geliyor. Böyle bir mualefet bayrağı açılmış durumda. Durum böyleyken, şirketleşme var ise genel kuruldan kulübü şahsa satma kararı çıkar mı? Pek emin değilim. Bu durum taraftarı ilgilendirmez. Taraftar güçlü ve transfer yapan bir Karşıyaka ister. Mevcut yönetim büyük sorunlarla karşı karşıya...''
''KULÜPLERİN KAÇINILMAZ SONU; YERLİ VEYA YABANCI SERMAYALERE SATILMASIDIR''
''Bildiğim tek şey; Kulüplerde kaçınılmaz son; şirketleşmedir. Yerli veya yabancı sermayelere kulüpleri satma durumu akıllı yönetimlerin yapması gereken bir şeydir. Galatasaray ve Fenerbahçe gibi hiçbir patronun hakim olmadığı kulüpler borç batağında sürüklenmeye devam eder. Hiçbirşeyden anlamayan divan kurulları önünde yalandan alkış alırlar ve o kulüplre sonradan batar. Ve battığı noktada da çok ucuz fiyatlara başkalarının eline geçer.''
''AYKUT KOCAMAN'IN DANSÖZ OLDUĞUNU SÖYLEMİŞTİM''
''Aykut Kocaman'ın antrenmana takımın başında çıkması beni şaşırtmadı. Öyle olacağını da sana söylemiştim. Aykut'un dansöz olduğunu söyledim. Böyle söyler sonra döner demiştim. Bu benim Aykut'un sayısını unuttuğum 'İstifa ediyorum' sözlerinden bir tanesi daha. Aykut bu konuda sabıkalı bir teknik direktör. Her sıkıştığında 'ben bıraktım, ver misketlerimi, al misketlerimi bilmemne, top senin top benim' gibi şeyler söyleyerek hep bunu yapan bir arkadaşımız. Sadece tek bir sezonda 17 maç üst üste puan kaybetmeme başarısı dışında bir başarısı olmayan bir isim. Genellikle kulübe sıkıntılar yaşatmış bir spor adamı. Ve şimdi Başkan Yıldırım bir kez daha takıma el koydu. Aykut ve takımın arasını bulmaya çalışıyor ama bulamaz. En azından takıma 'Aykut yok ben varım' baskısı kuracaktır. Bu baskılar olumlu sonuç verseydi, Aziz Yıldırım 'en çok Galatasaray şampiyonluğu gören başkan' sıfatını elde etmezdi. Bu da artık sonuç vermiyor. Zaman zaman geçici sonuç veriyormuş gibi gözüküyor. O yüzden Fenerbahçe'de Aykut keşke 5 düşünüp 1 konuşsa ama Aykut 5 konuşup 1 düşünüyor. Fakat konuşmaları sırasında düşünüyormuş pozunu çok iyi yapıyor.''
''FENERBAHÇE'NİN ŞAMPİYONLUK YARIŞINDA YERİ YOK''
''Bana sorarsan Fenerbahçe'nin şampiyonluk yarışında yeri çok yok. Diyelim ki Fenerbahçe bir seri yakaladı. Aynı anda hem Galatasaray hem Beşiktaş hem Kayserispor hem Başakşehir hem Sivasspor hem Bursaspor hepsi birden puan mı kaybedecek? Diyelim ki; Başakşehir, Galatasaray'ı yendi. Hem Başakşehir hem Galatasaray'la puan farkı aynı olacak. Yani hangisini geçeceksin? O yüzden kolay değil. İmkansız mı? Değil ama %5 olasılık diyelim. Avrupa kupalarına gitme noktasında bir yere gelebilir ama Fenerbahçe bunlarla tatmin olacak bir camia değil.''
''MAÇIN FAVORİSİ BAŞAKŞEHİR''
''Başakşehir, Türkiye'de tutarlı futbol oynayan takımlardan birisi. Emre olduğu sürece iyi oynayan bir Başakşehir var. Avrupa maçlarında gördük ki bütün konsantrasyonları ligde. Bu sene şampiyon olmak istiyorlar. Kötü futbol oynamadıkları gibi çok iyi transferler yaptılar. Galatasaray karşısına tam kadro çıkacak durumdalar. Sakatları ve cezalıları yok, dinlenmiş olarak ger geliyorlar. Geçen sene Galatasaray'a 4 gol atmışlardı. Takımları daha da güçlendi. Galatasaray yepyeni bir takım yaptı ama başlarında kifayetsiz bir teknik direktör var. Üç ihtimalli bir maç ama maçın favorisi Başakşehir'dir. Galatasaray daha stresli çıkacaktır. Galatasaray için beraberlik iyi sonuçtur.'' (HT Spor)