Beşiktaş 33 yıl önceki şampiyonluğu alabilir mi?

14.03.2020 - 13:13 | Son Güncellenme: 14.03.2020 - 13:29

Beşiktaş 33 yıl önceki şampiyonluğu alabilir mi?

Teknik direktör, Mesut Bakkal'ın, 1986/87 sezonunda Beşiktaş ile 1-1 berabere kalmaları nedeniyle Galatasaray'dan 2'şer milyon lira prim aldıklarını ve doping yaptıklarını itiraf etmesinden sonra harekete geçen siyah beyazlı kulüp, Türkiye Futbol Federasyonu'ndan (TFF) soruşturma açmasını ve söz konusu sezonun şampiyonluğunun kendilerine verilmesini talep etti.

Peki 33 yıl önce oynanan maça dair gelen itiraf sonucundan Beşiktaş, şampiyonluğu geri alabilir mi?

Konuya ilişkin olarak spor hukukçusu Alpay Köse'nin görüşlerini aldık.

TFF, Mesut Bakkal'ın açıklamaları sonrası soruşturma açabilir mi?

Köse, öncelikle TFF'nin bir soruşturma açmasının önünde bir engel olmadığını söylüyor:

"Beşiktaş'ın talebi sadece konuya ilişkin bir soruşturma açılması talebi şeklinde değerlendirilebilir."

Teşvik primi ve doping konusu!

Köse diğer yandan, bir hak talebinin oluşması için teşvik priminin suç olduğunun dönemin talimatında yer alması gerektiğinin altını çiziyor:

"Unutulmamalı ki bahsi geçen sezonda talimatta teşvik pirimi hususunun düzenleniyor olması ve hükmen mağlubiyetin oluşması için dönemin disiplin talimatında olması gerekmektedir. Doping konusunda da her ne kadar artık gerekli tıbbi deneylerin yapılma imkânı yoksa da bahsi geçen kişilerin ifadeleri alınarak konu hakkında bir soruşturma yürütülmesi mümkündür."

Dönemin talimatları ne diyor?

1986-1987'deki disiplin talimatında teşvik primi suç sayılmıyordu. Sonraki yıllarda talimata suç olarak girdi. Ancak Beşiktaş, TFF Futbol Disiplin Talimatı'nın değiştirildiğini ve zamanaşımı şartının kaldırıldığını belirterek, TFF'nin 33 yıl öncesindeki bu eylemi cezalandırması gerektiğini savunuyor.

'Cezaların geriye yürümesi mümkün değil'

Köse bu talep içinse şunları söylüyor: "Hukukun en temel prensibi olan suçta ve cezada hukukilik gereği hukuki düzenlemelerle getirilen cezaların geriye yürümesi mümkün değildir. Her ne kadar spor disiplin yargısı ile ceza yargısı tamamen aynı prensiplerle hareket etmese ve özellikle suç vasfı ve ispatı konusunda farklılar arz etse de bu prensip konusunda aynı bakış ve uygulama açısına sahiplerdir."

1986-87 sezonun sondan ikinci maçında Beşiktaş, evinde Denizlispor ile 1-1 berabere kaldı. Böylece Antalya'dan 3 puanla dönen Galatasaray, son haftaya 1 puan önde girdi. Ve iki takım da son hafta galip gelince Galatasaray 54 puanla, 14 yıl aradan sonra şampiyonluk ipini göğüsledi.

İŞTE BEŞİKTAŞ'IN TFF'YE SUNDUĞU VE 1987 ŞAMPİYONLUĞUNU TALEP ETTİĞİ BAŞVURUSU

TÜRKİYE FUTBOL FEDERASYONU HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ’NE;

Talepte Bulunan : Beşiktaş Futbol Yatırımları Sanayi ve Ticaret A.Ş.

Konu : TFF’ye tescilli Teknik Direktör Mesut Bakkal hakkında gerekli soruşturmanın yapılarak TFF Futbol Disiplin Talimatı’nın 56. Maddesi kapsamında sürekli hak mahrumiyeti ile cezalandırılması istemi ile TFF Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’na sevk edilmesi ve neticesinde kişinin cezalandırılması taleplerimizin arzıdır.

Açıklamalar :

TFF nezdinde tescilli bulunan 19 Mart 1964 doğumlu Mesut Bakkal isimli kişi, yazmış olduğu “Mesut Bir Adamın Hikayesi “ isimli kitapta 1986-1987 Sezonunun 35. haftasında oynanan Beşiktaş müsabakasında kendisinin ve Denizlispor oyuncularının tamamının açıkça teşvik primi aldığını ve ayrıca söz konusu müsabakada oynayan Denizlisporlu futbolcuların tamamının doping içeren madde kullandığını aşağıdaki beyanları ile ikrar etmiştir. Söz konusu ibretlik açıklamaları dikkatlerinize sunmak isteriz (Ek-1);

"O sezonun unutulmazı sondan bir önceki hafta İstanbul'da oynanan Beşiktaş maçıdır! O maçtan iki hafta önce İstanbul’da Sarıyer maçı oynadık. İki takımın da 30 puanı vardı. 31 puanla ligde kalacaktık. Sarıyer’de Rıdvan oynuyordu. Fenerbahçe Stadı’nın eski halinde oynuyorduk. İki takım da birer gol attı 1-1 oldu. Dakika 82-83 gibi bir futbolcu Kapalı Tribünün önünde sakatlandı. Bütün futbolcular o oyuncunun yanına gittiğinde, “ İki takıma da bir puan yarıyor, böyle bitirelim “ şeklinde konuşmalar oldu. Bitsin mi ? Bitsin ! Karar verdik. Ama o sekiz dakika bitmek bilmedi. Biz geride oynuyoruz, sonra onlara atıyoruz. Onlar biraz oynuyor, bize atıyor. Onların bir tane yabancı futbolcusu vardı anlamadı konuyu herhalde.

Dili de bilmiyor. Aldı topu dripling yaptı. Biz de Rıdvan’a, “ Oğlum ne yapıyor bu ? Söyleyin şuna ! “ dedik. Biz de adamı düşürerek durdurduk. Adama anlatıyorlar, adam “ Yahu ben gole gidiyorum ne var ? “ diyor. Anlamıyor ! Hakem Bursa bölgesinde Tahsin Kesiciler idi. Bize “ Ya beyler çok belli olmaya başladı. Ayıp oluyor “ dedi. 1-1 bitirdik. Sonraki hafta da Ankaragücü ile 1-1 berabere kaldık ve ligi bitirdik. Geriye sadece Beşiktaş ve Altay maçlarımız kalmıştı. Beşiktaş maçından önce, Başkan Ahmet Dardar idmanı izlemeye geldi. O ara antrenman karıştı. Hocadan idmanı bitirmesini istediler. İlk başta anlayamadık biz. Ne olduğunu sorduk. “Çabuk toplanın İstanbul'a gidiyoruz” dediler. Sonra bize haber geldi, durumu anladık. Meğer Galatasaray bizi ağırlayacakmış. Akşam İzmir'e, İzmir'den de uçakla İstanbul'a. Ergun Gürsoy'un bürosunun karşısındaki Dedeman otelinde kaldık. Arada bize gelip, “Aman çocuklar bizim için bu maç çok önemli” diyorlardı. Maçı da Ali Sami Yen'de oynayacaktık. Bir çanta içinde para geldi otele. Kişi başına düşen para bizim transfer taksitimizden biraz fazlaydı. Maç konuşmasında söylediler; kişi başı ikişer milyondu. Tam o ara yeni çıkan bir arabanın parasıydı. Büyük para. Ali İpek, genel kaptandı. O gün tam maça gidecekken Nihat Hoca, Zafer abiyi kesti. Biz de, “Zafer abi sen bizi otelde bekle” dedik. O maça gelmedi. Bir yönetici ile 6. kata kilitledik. Maça gittik. Orada bize atlar için kullandıkları haplardan verdiler. Hatta maç içinde bizim Çingene Erhan, “Mesut, ben kusacağım” demiş, ben de “Yahu maç içinde nereye kusacaksın” yanıtını vermiştim. Feyyaz, Fikret, Ali, Sinan, Metin… Muhteşem başladılar maça. Ama biz de çok iyi koştuk. İlk devreyi 0-0 bitirdik. 59. dakikada bir orta oldu. Ali kafayı vurdu, öne geçtiler.

Golden sonra Kadir Abi başladı bize küfretmeye. Ben de “Bak abi küfür etme, daha maç bitmedi “dedim. Dakika 86 oldu. Birini düşürdüler. Hakem Coşkun Kutay verdi faulü. Müthiş bir maç yönetti zaten. Topun başında benimle birlikte Mahmut Aydın vardı. Sonradan Erol da geldi. Bize o anda ‘Perşembe günü oğlum oldu, bırakın onun hatırına ben vurayım.’ dedi. Normalde o toplara Mahmut vurur, top da ya ağlara giderdi ya kuşlara… Biz de tamam dedik, ayrıldık. Ben şimdi barajdaki Samet Abi’yi ve Ulvi Abi’yi duyuyorum. ‘ Bakın gol yersek paramparça oluruz!’ falan diyorlardı. Onların kalesinde de ‘Çuval’ Jurkovic vardı. Ben topa bastım, Erol sol ayakla bir vurdu, top laap diye 90’a girdi. Biz paralar geldi diye koşuyoruz sahada. Stadyumda çıt yok. Biz maçı 1-1 bitirdik. Vay anam vay! Polisler dahil, herkes bizi kovaladı sahada. O sırada TRT’de görüntü de gitmiş. Annem de korkudan beni öldürecekler diye televizyona yapışmış. En sonunda soyunma odasına girdik, köşeye sıkıştık. Yukarıdan camlar yağdı. Emniyet müdürü geldi. ‘Boğaz Köprüsü’ne çıkmayın, sizi keserler!’ dedi. İki-üç saat Ali Sami Yen Stadı’nda bekledik. Denizlisporlu bir cengaver de yeni aldığı otobüsle oradan geçmiş. Otobüste cam kalmamış. Tuz-Buz… Arabaya bindik. Her yerden taş yağıyor. Ali Sami Yen Stadı’ndan Dedeman Oteli 500 metre bir mesafedir. Polis dağıta dağıta açtı o yolu, 45 dakikada zor gittik. Otele kendimizi attık. Ali İpek geldi. ‘Paralar Denizli’de dağıtılacak.’ dedi. Biz de stoper ‘Kayış’ Ahmet’i doldurduk. O çıktı, ‘Bu paralar burada dağıtılacak!’ dedi. Hemen odaya çıktık, ikişer deste bir milyon aldık. Herkes nemalandı. Kaleci Adnan, 18 yaşındaydı. O da aldı. Nihat Hoca hemen aldı, kaçtı. İzmir’e kahraman gibi indik. Galatasaray bizi Tenis Kulübü’nde ağırladı. O gün Galatasaray’ın maç yaptığı Antalya’dan yanımıza gelen futbolcular oldu, mesela Arif Kocabıyık gibi… O günden sonra yavaş yavaş kabus başladı. Sakatlandım. “

TFF Futbol Disiplin Talimatı’nın 56. Maddesinde belirtildiği üzere, bir müsabakanın sonucunu veya sürecini hukuka veya spor ahlakına aykırı şekilde etkilemek yasaktır. Teşvik primi verilmesi de bu kapsamdadır. Bu ihlalleri gerçekleştiren kişilere sürekli hak mahrumiyeti cezası verilir. Yukarıda belirttiğimiz kitaba ait bölümlerin içeriğine bakıldığında 1986/87 Sezonunun 35. haftasında müvekkil Kulüp ile Denizlispor Kulübü arasında oynanan 35. hafta müsabakasında; Galatasaray Kulübü başkanı ve/veya yöneticileri tarafından Denizlispor Kulübü oyuncularına kişi başı iki milyon Türk Lirası teşvik primi verildiği, Denizlispor Kulübü başkan ve/veya yöneticileri ile Genel Kaptan Ali İpek’in ve başta Mesut Bakkal olmak üzere Denizlispor Kulübü’ne tescilli olan Futbolcuların tamamının teşvik primi teklifini kabul ettikleri, Bunun yanında söz konusu müsabakada Denizlispor adına sahada yer alan futbolcuların tamamına performans arttırıcı ilaç verilmesi suretiyle doping yapıldığının tespit edildiği, Söz konusu eylemler neticesinde yalnızca bir Süper Lig müsabakasının değil, koca bir Futbol Sezonu’nun sonucunun etkilendiği, Bu bağlamda 1986/1987 Sezonu sonunda müvekkil Kulüp yerine Galatasaray Kulübünün haksız ve hukuka aykırı olarak şampiyon olduğu, İlaveten, aynı sezona ilişkin Sarıyer müsabakasında futbolcuların aralarındaki anlaşmanın varlığı karşısında Denizlispor Kulübü’nün anılan sezonda ligde kalması için açıkça şike yapıldığı gözler önüne serilmiştir. Mesut Bakkal isimli kişi tarafından ikrar edilen bu olaylarda, ilgili müsabakanın sonucunu etkilemek amacıyla Galatasaray Kulübü Başkanı ve/veya yöneticileri tarafından Denizlispor Kulübü oyuncularına teşvik primi verildiği ve müsabaka sonucunu etkileme amacıyla hareket edildiği sabittir. Bununla birlikte aynı açıklamalarda yer alan, Denizlispor Kulübü oyuncularının performans arttırıcı ilaç almak suretiyle doping kural ihlali yapmaları da müsabaka sonucuna doğrudan hukuka aykırı olarak etki edildiğinin ve Denizlispor’lu futbolcular tarafından haksız bir avantaj elde edilerek nihayetinde ligin son sıralamasına doğrudan müdahalede bulunulduğunun en somut örneğidir.

Söz konusu açıklamalar utanç verici olmakla birlikte, hukuken soruşturma ve kovuşturma imkanının halen bulunması nedeni ile TFF’nin ilgili kurullarını derhal göreve davet etme zorunluluğumuz hasıl olmuştur. Gerek UEFA’nın gerekse TFF’nin talimatlarını bu hassas konuya istinaden yeniden düzenlemesi neticesinde, TFF Futbol Disiplin Talimatı’nın 14. Maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir;

Madde 14 – Soruşturma Zamanaşımı (1)Soruşturma zamanaşımı, tamamlanmış ihlallerde ihlalin gerçekleştirildiği, teşebbüs halinde kalan ihlallerde son hareketin yapıldığı, zincirleme ihlallerde ise son ihlalin gerçekleştirildiği günden itibaren işler.

(2)Disiplin soruşturması, müsabaka öncesinde, esnasında veya sonrasında sahada veya sahayı çevreleyen alanda gerçekleştirilen ihlallerde 1 yıllık, diğer ihlallerde ise 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Doping ihlallerinde soruşturma zamanaşımı, Dopingle Mücadele Talimatı hükümlerine tabidir.

(3)Müsabaka sonucunu etkileme şeklindeki disiplin ihlallerinin soruşturması zamanaşımına tabi değildir. Hal böyle iken, söz konusu eylemlerin üzerinden geçen zamanın herhangi bir önemi kalmamakla birlikte, şahısların yıllar sonra söz konusu eylemleri açıkça itiraf etmeleri karşısında gerekli disiplin maddeleri çerçevesinde cezalandırılmaları gerektiği açıktır. Futbol Disiplin Talimatı’nın 55/4. Maddesinde belirtildiği üzere bu Talimat kapsamındaki kişiler, herhangi bir disiplin ihlalinin gerçekleştirildiğinden haberdar olmaları halinde, TFF’ye bu konuda yazılı ihbarda bulunmakla yükümlüdür. Bu bağlamda, müvekkil Kulüp işbu talimat düzenlemesi ile belirtilen sorumluluğunu da yerine getirmektedir. İlaveten işbu dilekçede yer alan hususların ayrıca ihbar olarak da değerlendirilmesi gerekmektedir. Beyanlarımız, TFF düzenlemeleri ve anılan şahsın itirafname niteliğindeki skandal boyutuna ulaşan açıklamaları neticesinde gerekli soruşturmanın yapılması ve bu tip kanunsuz eylemleri gerçekleştiren kişilerin cezalandırılması hususunda gerekli soruşturma ve kovuşturmanın yapılmasını talep ederiz.

Netice ve Talep : Yukarıda sunulan ve res’en göz önüne alınacak sair nedenlerle, her türlü talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydı ile şimdilik;

a. Öncelikle Beşiktaş Jimnastik Kulübü Derneği – Denizlispor müsabakasının müvekkil Kulüp lehine 3-0 hükmen galibiyet olarak tescil edilmesine,

b. Devamında, 1986/1987 Sezonuna ilişkin tescilin iptali ile, sıralamanın yeniden düzenlenerek söz konusu sezon geçerli olan averaj kurallarının da dikkate alınması sureti ile müvekkil Kulüp Beşiktaş Jimnastik Kulübü Derneği’nin 1986/1987 Süper Lig şampiyonu olarak tescil edilmesine,

c. Mesut Bakkal isimli Teknik Direktör hakkında TFF Talimatlarının ilgili hükümleri çerçevesinde sevk işlemi yapılarak neticesinde sürekli hak mahrumiyeti ile cezalandırılmasına ve futbolla ilgili her türlü faaliyette bulunmaktan men edilmesine,

d. Söz konusu müsabakada teşvik primini veren Kulüp ve teşvik alan Denizlispor Kulübü yöneticileri ile Beşiktaş Jimnastik Kulübü Derneği müsabakasında yer alan bütün Denizlispor futbolcu ve teknik adamlarından halen futbol ailesi içerisinde faaliyet gösterenlerin tespiti ile haklarında TFF Talimatlarının ilgili hükümleri çerçevesinde sevk işlemi yapılarak neticesinde sürekli hak mahrumiyeti ile cezalandırılmalarına ve futbolla ilgili her türlü faaliyette bulunmaktan men edilmelerine karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederiz.

13.03.2020

Beşiktaş Futbol Yatırımları Sanayi ve Ticaret A.Ş.

Beşiktaş Jimnastik Kulübü Derneği Vekili Av. Koray Akalp

Senin için hazırladığımız haberler