Büyüka: "Utanç verici"

07.06.2017 - 22:33 | Son Güncellenme: 07.06.2017 - 22:33

Büyüka: "Utanç verici"

Fenerbahçe’nin yeni sezonda Aykut Kocaman ile anlaşmasından hoşnut kalmayan bir grup var. Bu grup, Aykut Hoca’nın defansif oynattığı, pasa dayalı oynattığı, temposuz oynattığı iddiasındalar. Aykut Hoca’nın böyle düşünenlere ciddi, sert tepkisi olduğunu biliyorum. Hatta Aykut Hoca’nın bu konuda “maksat” aradığının da farkındayım.

Aykut Kocaman’ın ya da bir başka hocanın futbol anlayışı eleştirilebilir. Bugün dünyada eleştirilmeyen hoca yok. Ama Aykut Hoca’nın başarılarını görmezden gelmek, ciddi anlamda haksızlık olur.

Fenerbahçe’nin Aykut Hocalı yıllarını hatırlayın. Bir şampiyonluk, iki kupa şampiyonluğu, bir Avrupa Kupası yarı finali... Her şeyden daha önemlisi; 3 Temmuz sürecindeki dirayetli, karakterli, ilkeli duruşu... Başkan hapishanedeyken, Ali Koç ve Nihat Özdemir dışındaki yöneticiler “tam siper” kaybolmuşken, bir lider aranırken, kulübe liderlik yaptı, başkanlık yaptı, futbolculara ağabeylik yaptı. Belki de Aykut Hoca’nın şampiyonlukları unutulur ama 3 Temmuz sürecindeki duruşu asla unutulmaz.

Konyaspor’un Aykut Kocamanlı iki yılına bakalım. İlk yılında “orta profilli” bir takımla Avrupa Kupası’na katılma hakkı... Konyaspor tarihinde bir ilk... Bu sezon gene “orta profilli” bir takımla Türkiye Kupası şampiyonluğu... Konyaspor tarihinde bu da ilk...

İki yıl üst üste tarih yazan bir Konyaspor ve ikisinde de Aykut Kocaman... Görülüyor ki, ortada hem Fenerbahçe’de, hem Konyaspor’da hedefe varan, “mutlu son”u yakalayan bir Aykut Kocaman var.

Fenerbahçe’de sıkıntılar büyük, kadro yetersiz, alemciler çoğunlukta ve takım iyi futbol oynamayı, Kadıköy’ü “cehennem”e çevirmeyi unuttu. Fenerbahçe’nin unuttuklarının büyük bir bölümünü Aykut Kocaman ile hatırlayacağına inanıyorum. Ancak bu hatırlamalar şampiyonluğu da kapsar mı? Onu bilemem.

İki büyük koşacak mı?

Aykut Kocaman’ın Konyaspor’u, sezonun en fazla koşan takımı oldu. Igor Tudor’un Karabükspor’u, sezonun en fazla koşan ikinci takımı... Yeni sezonda Aykut Kocaman, Fenerbahçe’nin, Igor Tudor, Galatasaray’ın başında... Bakalım iki hoca, yeni sezonda bu özelliklerini Fenerbahçe ile Galatasaray’a taşıyabilecek mi?

Doğrusu bu

Fenerbahçe’nin Başkan Adayı Ali Koç, mali genel kurulda yaptığı toplantıda, “taraftarın en büyük arzusu tribünde özgürce var olabileceklerini bilmektir” dedi. Ali Koç bunu boşuna söylemedi. Fenerbahçe Yönetimi bu sezon başkanın aleyhine tezahürat yapan tribünleri kapattı, bilet satmadı, bir iddiaya göre bazı kombineleri iptal etti, hatta aleyhte slogan atan seyircilere dayatma yaptı, bazı gruplarla tehdit ettirdi. Bunların görüntüleri bile sosyal medyada dolaşmaya devam ediyor.

Neyse, ikinci başkan Şekip Mosturoğlu aynı mali genel kurulda, “Seneye bütün tribünlerde kombine açıldı, isteyen alır ve bizi istifaya çağırabilir” dedi. Doğrusu bu... Boşuna bir yıl kaybedildi.

3. penaltıda pes ettiler

Aradan epey zaman geçti ama yazmaya değer... Başakşehir, Fenerbahçe ile oynadığı kupa yarı final maçında tam 13 penaltı kullanıp rakibini eledi. Aynı Başakşehir, final maçında Konya karşısında 3. penaltıda pes etti. İndirim olur da, bu kadar indirim olunca Başakşehir dükkanı kupasız kapadı.

Bu Güneş içimizi ısıttı

Şampiyon hoca Şenol Güneş’in lig devam ederken ciddi, hatta bazen gergin, öfkeli yüzüne ve sürekli eleştirisel yaklaşımlarına alışığız. Ancak şampiyonluk sonrası karşımızda hiç alışkın olmadığımız değişik bir Şenol Güneş var. Gülüyor, eğleniyor, şakalaşıyor, paylaşıyor, sımsıcak görüntüler veriyor. Bu Şenol Güneş açıkçası bizim de içimizi ısıttı.

Yeniyi ararken eskiyi kaybetmek

Beşiktaş zaten stoper sıkıntısı çekiyor, bir de Marcelo’yu kaybederse, bu alanı yeniden kurmak, hatta onarmak çok zor olur. Marcelo bu sezon neredeyse her maçta değişik bir stoper ile oynadı. Buna rağmen kale gibi ayakta kaldı. Marcelo’ya şimdi Lyon’un talip olduğu söyleniyor. Elbette hep “al, al” olmaz. Fiyatını bulunca satacaksın da ama Beşiktaş, Marcelo’nun yanına bir stoper ararken, bir de Marcelo’yu kaybederse, iki yeni stoper için ciddi sıkıntı çekebilir.

Telles şimdiden 20 milyon euro

Galatasaray’da bir süre oynayan Alex Telles, yerden yere vurulup gönderildi. Aynı Telles şimdi Porto forması ile 32 maç oynadı ve bu sezon Portekiz Ligi’nin en iyi sol beki seçildi. Ligde 8 asist 2 golü var. Şampiyonlar Ligi’nde 7 maçta 2 asist yaptı. Denilebilir ki, Portekiz Ligi’nden ne olacak? Ancak yetiştirip dünyaya pahalı oyuncu satmakla tanınan Portekiz Ligi’nde Alex Telles’in bonservis bedeli şimdiden 20 milyon euroya çıktı. Hatta daha da artacağını söyleyenler var. Ya biz bu işten anlamıyoruz ya da Türkiye’ye gelenler bizimle dalga geçiyor.

Helal olsun

Trabzonspor’un son maçtaki “berbat” futbolunu konuşuyoruz ama aynı maçta Bursaspor’un “süper” mücadelesini görmezden geliyoruz. Önceki akşam Bursaspor TV’de izledim. Bursasporlu oyuncular kamptayken, eşlerinden, çocuklarından, sevgililerinden, analarından, babalarından görüntülü mesaj alıp Bursasporlu oyunculara izletmişler. Baktım oyuncular iki gözü iki çeşme hüngür hüngür ağlıyorlar. Bu görüntülerin üstüne, bir maçta Bursaspor tarihine geçen teknik direktör Mustafa Er de öyle bir konuşma yaptı ki, bu yaşta benim bile sahaya çıkıp oynayasım geldi. Motivasyon  böyle yapılır. Helal olsun...

Yenileceksen böyle yenileceksin!

Rize can derdine düşmüş son maçını Alanya ile oynuyor. Cezalılardan kolu kanadı kırık olan o Alanya, Rizespor’a 90 dakikada adeta kan kusturdu, sahayı dar etti. Sonuçta kaybetti ama takdir topladı. Yenileceksen böyle yenileceksin.

Sahadan çekilmenin faturası ağır oldu

Eskişehirspor, Süper Lig’e çıkışı, Göztepe maçındaki penaltılarla değil, bana göre ligin ilk yarısında deplasmanda oynadığı Göztepe maçında sahadan çekilerek kaybetti. Eskişehirspor’a o maçtan öyle bir fatura çıktı ki, koca bir sezon uğraştı, o faturanın altından kalkamadı.

Vural sağlığını da kurtardı

Yılmaz Vural, geçen sezon Adana Demirspor’un başında Alanya’ya penaltılarla elenerek Süper Lig’e çıkışı kaybetmişti. Bu sezon da aynı şey olsa ve Yılmaz Vural’ın Göztepe’si Eskişehirspor’a penaltılarla kaybetse Vural, bu travmanın, bu kabusun altından kalkamazdı. Yılmaz Vural sadece maçı değil, bir üst lige çıkarak sağlığını ve huzurunu da kurtardı.

Bir avuç insanla bu iş yürümez

Bu sezon Sakarya’nın altın sezonu oldu. Önce Sakaryaspor bir üst lige çıktı, sonra Astra Group Sakarya Büyükşehir Belediye Basketbol Takımı şampiyon olarak Süper Lig’e yükseldi. Fenerbahçe’nin, Efes’in, Beşiktaş’ın, Darüşşafaka’nın, Karşıyaka’nın, Galatasaray’ın ve diğerlerinin dünya markası  yıldızları lig maçları için yeni sezonda Sakarya’ya gidecekler. Bu bir şehir için az şey mi?

Ama görüyorum ki, işin büyüklüğünün ve öneminin farkına varan çok az Sakaryalı var. Büyük emek ve zaman harcayan Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu’na, paralarını ve daha önemlisi zamanlarının büyük bölümünü harcayan Akif Köse, Akgün Altuğ, Tolga Ballık, Ünal Ünbay gibi genç iş adamlarına tebrikler ve teşekkürler ama, bu işin bir avuç “Sakarya gönüllüsü” ile daha fazla yürümeyeceğini Sakarya’da doğan, Sakarya’da zengin olan, her şeyini Sakarya kentine borçlu olanların bilmesi ve bu borçlarını ödemeleri gerekmiyor mu?

Utanç verici

Yaşı 70’e dayanmış, “torun” sahibi, meslek hayatında bir kişiye bile hakaret etmemiş gazeteci, milli takım uçağında, milli takım kaptanından dayak yedi. Sadece dayak değil, “senin de, seni uçağa alanın da a... k...” diye küfür de yedi. Küfür tabi sadece gazeteciye değil... Gittiği adresler belli...

Yazıyı yazarken, olay henüz çok yeni... Futbol Federasyonu’nun, Türkiye Futbol Direktörü’nün tavrını henüz bilmiyorum. Bildiğim şu; tek kelime ile utanç verici bir durum... (Skorer)

Senin için hazırladığımız haberler