"Galatasaray’da iftiraya uğradım"

 

Geçtiğimiz sezon sonunda Daçka’yla yollarını ayıran deneyimli antrenör Oktay Mahmuti’den Galatasaray itirafı geldi: “Orada şunu öğrendim ki; bazı insanlar günaydın dedikleri zaman bile gün olup olmadığına bakmanız gerekiyor. Çok acı bir şey gerçekten. Profesyonel ortamda her zaman size uymayan şeyler olabilir ama bunun etiği vardır. İnsanlar birbirinin yüzüne baktığı zaman ne olursa olsun her şeyi söylemese de yalan söylememelidir.”

 

Türk basketbolunun en önemli antrenörlerinden Oktay Mahmuti, Karar gazetesine çarpıcı açıklamalarda bulundu... Son olarak ligde 2 yıl Darüşşafaka’yı çalıştıran, geçtiğimiz sezon sonunda ise Yeşil-Siyahlı ekiple yollarını ayıran deneyimli hocadan eski kulübü Galatasaray’la ilgili itiraf gibi sözler geldi: “Galatasaray’da kariyerimin belki en güzel 2 senesini yaşadım ancak o yalan ortamı ben hiçbir insana yakıştıramıyorum. Galatasaray’ın başındayken yaşadığım çirkinlikleri kariyerimde hiçbir zaman yaşamadım. Yalanlar ve iftiralar... Ama oradan da başım dik bir şekilde ayrıldım. Bence en önemlisi de bu olmalı.” Öte yandan Milli Takım'da Ergin Ataman'ın ayrılığı sonrası kendisiyle bir ön görüşme yapıldığını söyleyen Oktay Mahmuti, "Kabul edip etmeme noktasına gelmedi. Net bir teklif yapılmadı" diye konuştu.

 

Bu seneyi dinlenerek geçirmeye karar verdim. Ayrıldıktan sonra 1-2 yurt dışı görüşmem oldu ancak gerçekleşmedi. Yoğun tempo sonrası bu süreçte fırsat bulup ailemle daha çok zaman geçirdim.

 

Ben hep basketbol üzerine konuşmayı seven bir adamım ama ne yazık ki son dönemde oyunu değil, saha dışı olayları konuşuyoruz. İnsanlar bu kavga ve tartışma ortamından sıkıldı ve bundan çok zevk aldığını düşünmüyorum. Yaşanan sürecin bir an önce atlatılması gerekiyor. Spor ortamı kavga ortamı haline getirilmemeli. Biz kavga ile mücadeleyi karıştırıyoruz biraz.

 

Varsayımlar üzerine konuşmayı ben hiçbir zaman doğru bulmadım ama şu da bir gerçek; Galatasaray’dan hiç kimseyle görüşmedim. Bazen maçlara gitmek istiyorum. Ama sadece Galatasaray’ın maçlarına değil. Bu dedikodular çıkacak diye gitmiyorum.

 

O zaman yaşadığım şeylerle bugün arasında fark var. O dönemden bugüne kadar değişmeyen tek şey Galatasaray ve taraftarı.

 

Ben Galatasaray’da belki kariyerimin en güzel iki senesini yaşadım ancak o yalan ortamı ben hiçbir insana yakıştıramam. O seviyelere gelmiş bir takım insanların şaşırtan davranışlarını hala aklım almıyor. Ben profesyonelim, gittiğim hiçbir yerde kapıyı sırtımla kapamadım. Ancak orada son dönem yaşadığım çirkinlikleri de kariyerimde hiçbir zaman yaşamadım.

 

Yalan ve iftira. Oraya giderken de ayrılırken de başım dikti. Bence en önemli zenginlik de bu. Orada şunu öğrendim; bazı insanların günaydın dedikleri zaman bile gün olup olmadığına bakmanız gerekiyor. Çok acı bir şey gerçekten. Profesyonel ortamda her zaman size uymayan şeyler olabilir ama bunun etiği vardır. İnsanlar birbirinin yüzüne baktığı zaman ne olursa olsun her şeyi söylemese de yalan söylememelidir.

 

Bunlar rakipleriyle karşılaşırken birleşmiyor sonuçta hepsi kendisi için oynuyor.

 

Açıkçası bunlar Türk sporunun bir sorunu. 20 seneye baktığınızda Efes harici hiçbir oluşum devam etmiyor. Türk basketbolu geleneğinden bahsetmek çok kolay değil. Bizdeki anlayış da neyi hedef koyduğunu unutup günü kurtarıyor. Bu analitik değil, duygusal bir yaklaşım. Duygusal yaklaşımların da bedeli biraz fazla oluyor.

 

Fenerbahçe, Daçka ya da Efes eleme turlarından başarıyla geçerse son 8’de yaşadıkları seyirci dezavantajı kulüplerin lehine olarak değişebilir.

 

5 maçlık seriyi takip etmek heyecan verici. Gönül ister ki 3 takım Final Four’a çıksın ve Türk finali olsun ama kötü tarafı şu; bir üst tura çıkamayan takım başarısız ilan edilecek.

 

Türk basketbolunun Avrupa basketboluna büyük adımlarla yaklaşması çok önemli. Yarışma içinde olabilmesi fevkalade iyi bir gelişme. Avrupa’da bence dikkat çekilecek unsur burası. Bugün, Avrupa’nın en güçlü takımları arasında Türk finali olur mu diye sorabiliyoruz. Bunun anlamı çok büyük. Hiçbir ülke bunu şu anda konuşamıyor. Olaya böyle bakmak lazım.

TAU Ceremica’dan bir teklif vardı Efes’te kalmıştım. Real Madrid’den yine Efes’in başındayken bir teklif olmuştu gitmemiştim. Galatasaray’da ilk senemde Real’den yine çağırmışlardı ve burada kalacağıma söz verdiğim için kulübümde kalmıştım. Sonra gördüm ki bu sözü kimse değerlendirmiyor. Ben de mi böyle hareket etmeliydim diyorum şimdi kendi kendime. Belkide bir daha böyle kulüplerden teklifler gelmeyecektir bunu bilemiyorsunuz.