Hırvatistan'ı nasıl yeneriz?

Avrupa Şampiyonası'nı bizler de vitrine çıkacak futbolcular gibi merakla ve heyecanla bekliyoruz. Tüm dünyanın gözünün kulağının olacağı turnuvada, "Türkiye neler yapar?" diye düşündüğümüzde ise kocaman bir soru işareti var benim zihnimde. Bin bir güçlükle, turnuvaya direkt katılabilmemiz kimileri tarafından "büyük başarı" olarak nitelendirilse de devamını getirebilmek yani; süreklilik bence çok daha önemli.

Fatih Terim, çok tecrübeli bir çalıştırıcı. Terim'in psikolojik açıdan oyuncularına neler katabileceğini tahmin edebiliriz. Elindeki kadroda ise bazı taşlar halen yerine oturmuş değil. En büyük dezavantajımız savunma ve forvet bölgesi olacak. Orta sahamız biraz daha formunu yükseltebilirse iyi olur. Kaleci ve orta sahamızda çok büyük sorun olduğunu söyleyemeyiz. Fakat; savunma ve ileri uçtaki görüntünün bence irdelenmesi gerekir.

Emre Mor'un bir heyecan getirdiğini ama futbolun bir takım oyunu olduğu gerçeğini unutmamak gerek. Dortmund'a transfer olarak çok doğru bir tercih yaptığına inandığım Emre, eğer üstünde büyük bir baskı hissederse takıma çok birşey veremeyebilir. Hayâl kırıklığı oluşturmamasını arzu ediyorum. Bizim için her maç final olacak. Hırvatistan'ı yenerek gruba başlamak ise bence gruptan çıkmak adına en büyük adım olur.

Rakipler ne durumda?

D Grubu'ndaki rakiplere baktığımızda İspanya gibi bir dev çıkıyor karşımıza. İspanya'da bazı değişimler, gençleştirmeler söz konusu. Del Bosque ve öğrencilerinin hedefi şampiyonluk olacak. Futbolda da son yıllarda bazı değişimler olduğunu gözönüne alırsak, İspanya'nın şampiyonluğu bence soru işareti. Gruptan çıkacaklarına inanıyorum. O kadar. Final oynayan bir İspanya canlandıramıyorum gözümde.

Nedenlerine gelince: Özellikle orta sahada çok ciddi avantajları var. İleri uçta ise tam anlamıyla güven vermiyorlar. Diego Costa kadroya alınmadı. Costa için Brezilya ile kavga bile etmişlerdi. Morata'nın durumunu ise hep birlikte göreceğiz. Lâkin; turnuvadaki ömürleri de orta sahalarının formuna ve Morata'nın performansına göre değişkenlik gösterebilir. Bol paslı sistemle her zaman başarı gelmeyebilir.

Hızlı ve aktif bir Çek Cumhuriyeti...

Çek Cumhuriyeti sert bir rakip. Özellikle kanat oyuncuları çok tehlike oluşturabilir. Rosicky gibi deneyimli ve son turnuvasını oynayan bir yıldız takımı adına taşın altına elini koyar mı, koyamaz mı kestirmek güç. Eleme grubunu rahat bitirmişlerdi. Aynı performansı Fransa'daki turnuvada gösterip göstermeyeceklerini ben de merak ediyorum.

Hızlı ama bazen çok ekonomik oynuyorlar. Vrba gibi enteresan işler yapabilecek bir teknik adama sahipler. Plzen'deki başarısını ve oynattığı futbolu hatırlayın. Çekler, 1996'da final oynamışlardı ve en büyük başarıları bu. 2016'daki şanssızlıkları ise İspanya, Hırvatistan ve Türkiye ile aynı grupta olmalarıdır.

Peki Hırvatistan çok mu iyi?

Ay-Yıldızlı takımda sorunların olduğuna değinmiştim. Benzer sorunların Hırvatistan'da da olduğunu söyleyebiliriz. Hırvat medyası bu maç için çok umutlu konuşmuyor. Hırvatistan'ın organize olamamak gibi bir sorunu var. Evet, takımda Modric, Mandzukic gibi yıldız isimler mevcut. Bunu kabul ediyorum. Takım olmak ise maharet ister. Turnuvalarda bireysel performanslarla bir yere kadar gidebilirsiniz.

Almanya'nın neden turnuva takımı olduğunu konuşuruz? Çünkü; uzun yıllara varan bir deneyimleri, birliktelikleri var. Hırvatistan'da teknik direktör Ante Cacic, Kovac'tan bayrağı devraldıktan sonra sorunların hepsini halledemedi. Cacic, garip bir sistemle çıkarabilir takımını Pazar günü. Teknik adam farkları da maç için belirleyici olacak.

Pazar günkü maçı kim kazanır?

Mevki konusunda devşirmeler, tam oturmamışlık, takım olabilme konusundaki eksikler... Hem Türkiye hem de Hırvatistan'ın sorun anlamında ortak noktaları var. Daha az hata yapan ve ofansif anlamda üretken olan kazanacak. Millilerimiz elbette rakibinden çekinmiyor, çekinmemeli.

Zaafiyetlerimizin giderilebilmesi çok önemli. Ama bu mümkün değil. Zor maç olacak. Eğer Fatih Terim, Hırvatistan'ı iyi analiz etmişse ve savunmada hatasız oynarsak maçı kazanabilme ihtimalimiz yükselir. Yüzde 52 Türkiye, yüzde 48 Hırvatistan diyorum. Şampiyonlar Ligi maçlarından da aşina olduğumuz İsveçli hakem Jonas Eriksson'a da güvenmek durumundayız. Umarım düdüğünü adaletli şekilde üfler!

Bana ulaşın