"İlk 10 hafta sevimli takımdık, sonra siyasi algı yapıldı"

27.06.2017 - 12:23 | Son Güncellenme: 27.06.2017 - 12:23

"İlk 10 hafta sevimli takımdık, sonra siyasi algı yapıldı"

Medipol Başakşehir teknik direktörü Abdullah Avcı, Bloomberg HT'de Fatih Kuşçu'nun sunumuyla yayınlanan "Spor Saati" programına konuk oldu. Avcı, ilk 10 hafta sevimli takımdık, daha sonra 'Başakşehir siyasi olarak kayrılıyor' algısı yapılmaya başlandı" dedi.

Son 3 senedir yarışın içindeyiz. Bizim gibi, Bursa gibi, Trabzon gibi yukarıyı zorlayan ne kadar fazla takım olursa ligimizin değerini arttırırız. Bu da Türk futbolunda rekabeti arttırır. Şampiyon olamayabilirsin, sen takım olarak gelişebiliyor musun? Ben buna bakarım. Tabelayı aldın, bir sonraki sene yoksun. Kendi oyuncuna hem ekonomi, hem vizyon amaçlı yaratmazsan zaten düşmeler olacaktır. Önemli olan ulaşılabilir ve gerçekçi hedefleri koymaktır. Galatasaray da Fenerbahçe de yarıştan koptuğunda seyircinin yine statlara gitmesi gerekir. Böyle bir kültüre de sahip olmalıyız. Çünkü bu bir yarış. İnişler-çıkışlar olacaktır ama standartta durabilip gelişebilmek çok önemli. Almanya'daki seyirci sayısı bir kültürün göstergesi...

Boz Baykuşlar Grubu, üniversiteli çocuklar... İlk kulübe geldiklerinde kombine almak istemişler. 'İndirim yapın' dedim. O zaman Olimpiyat Stadı'nda oynuyoruz. Kendi içlerinde örgütlenerek, bize çok olumlu destek verdiler. Sonra Başakşehir'e geçince o çocuklar üniversiteyi bitirdiler ama arkasından destekleyiciler devam etmedi. Şimdi Başakşehir'de de yeni içimizde oluşan 3000-3500 kişilik bir grup var. Bunun sayısını da adım adım aile içinde büyüteceğimiz bir ortam olması gerekli.

3 yıl önce böyle bir semte ve stada 0 seyirciyle geldik. 3 senedir 2 Avrupa Ligi, 1 Şampiyonlar Ligi, 1 kupa finali oynamış bir takımın seyircisi fazla olmalı. Tayfun Korkut, Hannover'i çalıştırırken, maça gittiğimde 500 bin nüfuslu bir yerde 50 bin ortalamayla oynuyorlardı. Bu bir kültürdür. Bunun için de biz kulüp, başkanımız ve yönetim kurulu olarak projeler yapıyoruz. Okullara gidiyoruz, tesislerimize davet ediyoruz. Sıfırla başlayıp 3500-4000 kişiyi bulduk. Geldiğinde hem rakibi alkışlayan, kazandığında da kaybettiğinde de saygı gösteren profilin zaman içinde oluşacağını düşünüyorum.

İlk olarak Genç Milli Takımı'n hocasıyken tanıştım Göksel Gümüşdağ ile... O da ümit milli takımlarda yönetim kurulu üyesiydi. Rahmetli Hasan Doğan vardı, Allah rahmet eylesin. Türk futbolu için düşünceleri farklıydı. Haluk Ulusoy döneminde çalıştım, Levent Bıçakçı dönemi benim aslında başladığım dönemdir. Göksel Gümüşdağ, üretebileceğine inandığı insanlara bu fırsatı veriyor. 2006'da bir yola çıktık. Bize çok şey kattı, biz de ona kattık.

 342 maça çıkmışım, bu bir rekor... 2 yıl daha mukavelem var Başakşehir'le. Kağıt üzerindekiler hiç önemli değil biz aile olduğumuz için. 10 yıl daha da devam edebilirim. Kulüp adım adım büyüyor. Avrupa'da tanınır hale geliyor. Bu yarışın içinde olmak çok heyecan veriyor. Türk futbolunun tepesini de arasını da dibini de gördüm. 24 saat konuşulan bir hoca da olmak istemiyorum açıkçası. Burada çok fazla üretiyorum, bu benim kendi gelişimime de takımımın gelişimine de katkı sağlıyor. Çok iyi bir aile ortamındayım. Uzun vadede çalışacakmış gibi gözüküyor. Bir akademi projesi var, beni acayip heyecanlandırıyor. Avrupa'da da örnek olabilecek bir durum. Stadı, tesisi, akademisi ile kendi ayakları üzerinde duran bir takım oluşturduğumuzda gelecekle ilgili kararı o zaman vermek daha sağlıklı olacak.

2006 ile 2011 yılı arasında 6 federasyon başkanı değişmişti. Güvensiz bir ortam vardı. Eğitimle ilgili projeler başlatamadık. Eğitim dairesi de önünü göremiyordu. Haluk Ulusoy'la, Hasan Doğan'la, Levent Bıçakçı'yla çalıştım. Kayyum var arada... Mehmet Ali Aydınlar ve Yıldırım Demirören'le çalıştım. Bugün Başakşehir'e baktığımızda 6 senedir aynı hoca, aynı başkan..

Biz bir şirketiz, dernek değiliz. Her şeyimiz açık ve net. Bunun için de bütçeye göre hareket etmemiz lazım. 3 oyuncu gönderdik, 3 tane yeni oyuncu aldık. Aradaki maliyetleri planlayarak yapıyoruz. Büyüdükçe, marka değerin arttıkça Cengiz Ünder gibi oyuncuya da yatırım yapmamız lazım. Gerçek değerini bulan oyuncuyu da eğer kulübe ekonomik olarak katkı sağlayacaksa göndermeliyiz. 4 senedir bu fotoğrafı çıkarıyoruz ortaya.

Harika bir sezon geçirdik tek kelimeyle. Daha önce 'mükemmel bir sezonu normalleştirdik. Bunun değerini ileride anlayacağız' demiştim. Soyunma odasına girdiğimizde Fenerbahçe'yi elediğimizi yeni fark etmiştim. Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray'ı yenmek oyuncuya daha farklı bir özgüven verir. Biz bunu bu sene çok yaşadık. O maçlarda bize katılan tecrübeler bize bir sonraki hafta daha iyi yansıdı.

Atiker Konyaspor'u tebrik ederim. Biz Galatasaray'ı, Fenerbahçe'yi eleyerek finale geldik. Oyun üstünlüğü finalde bizdeydi. Bizim final ile Göztepe-Eskişehir finalini konuşmak istiyorum. Final bir sonuçtur. Bu oyundan keyif almak isteyecektir seyirciler de... Bizim maç ilk 45 dakika başlamadı. Seyirci bir şey atıyor... Bizden daha kötüsü Göztepe maçında vardı. Normalde bu finaller oynanır mı? Burada TFF'nin organizasyonu, güvenlik zaafı var. Böyle maç oynanmasın, bunları sümen altı yaptığımız için böyle oluyor zaten. İlk yarıda topun oyunda kaldığı süre 21 dakika. Hiç futbol oynayamadık. Antrenörlük yaşamımda iki penaltı kaybettim. İkisini de finalde kaybettim. İyi penaltıcı seçemiyorum herhalde... Maçın penaltılara kalacağını düşünen bir teknik adam olmak istemem. Bu yüzden de oyuncuya 'penaltı çalışın' baskısı yapmam. Oyuncular antrenman sonunda gider, atarlar.

Kendi özel antrenmanını yapan Emre var, Yalçın var, Bekir var, Adebayor var... Kulüpte kurduğum düzen oyuncunun gününün 3'te 2'sini elinden aldığım bir bölümdür. Kulüp de bu kaliteli tesis ve yaşamı oyuncuya sunmuştur. Tecrübeli oyuncularım benim domino taşlarım aslında. Arkalarından gençleri çekiyorlar. Algısı da egosu da yüksek bir takım çalıştırıyorum. Emre Belözoğlu mesela; yanındaki oyuncuyu da dinamik tutan bir isim. Bugün 37 yaşında 50 maçın 35'ini oynayan bir oyuncu. Emre çok zeki, aşırı derecede de duygusal. Duygusallığı aklının önüne geçiyor. Antrenmanda dahi kaybetmeyi sevmiyor. Antrenmanda bir oyuncu fazlaysa Emre'yi joker yaparım. Hep kazananda olsun ki, gergin olmasın.

Cengiz Ünder transferinde herkesin önemli payı var. Aslında onu bu sene değil gelecek sene yapacaktık. 17 yaşındaki oyuncuya talip oldum ben, şu an 19... Cengiz'in gelir gelmez kendini kabul ettirmesi önemli. Yetenekleriyle kendisini ilk antrenmanda kabul ettirdi. Gelişime çok müsait. Attığı gol için hayalini kurup bunu gerçekleştiren bir oyuncudan bahsediyoruz.

Cengiz'in bir sene daha bizde oynaması durumunda daha farklı olduğunu düşünüyorum. Cengiz bizde yaptıklarını La Liga'da yapsa 20-25 milyon Euro'lar konuşulurdu. Transferin ne aşamada olduğunu bilmiyorum ama alternatiflerim hazır.

Oyuncuya şampiyonluk hedefini koydurmak zamanla olacak şeylerdir. Buna biz adımı çabuk attık. Sezon başında 'hedef +1' dedim. Hem bireysel hem de takım istatistiklerini arttırmak anlamında bunu söyledim. 34 haftanın sonundaki fotoğrafı 5. haftada oyuncuya sunmak ağır bir yüktü. Oyuncuları bu düşünceden uzak tutmaya çalıştım. Kolay süreçler değil. 10 hafta sevimli takımdık, sonra saha dışı başka algılar oluşturulmaya başlandı. Bunu yapanlar da futbolculuk yapmış, antrenör olamamış ama televizyonlarda konuşan bizim arkadaşlarımız. Ben de 'bir emek var, buna saygı gösterin' diyorum.

Başakşehir'in siyasi olarak kayrıldığı algısı Beşiktaş şampiyonluğu garantilediği zaman bitti. Biz zirvede olunca bu oluşturulmuştu. Herkes devletin takımı, statlar, krediler, vergi borçları... Kim devletin takımı? Ligin ana sponsoru devlet bütün takımlar için. Cumhurbaşkanımız harika bir seyirci ve eski futbolcu. Bu spora inanılmaz katkı sağlamaya çalışıyor.

Yeni sezonda ilk hedefimiz Şampiyonlar Ligi'nin ilk turunu geçmek. İlk turu geçersek Avrupa Ligi'nin grubunu cebine koyuyorsun. İkinciyi geçersen Şampiyonlar Ligi'ne devam ediyorsun. Bu bizim için, oyun için, kulüp için harika bir durum olacak. Benim için en yakın ve ulaşılabilir hedef Şampiyonlar Ligi'nde ilk turu geçmek... Şampiyonlar Ligi, UEFA ve FIFA nezdinde yapılan en harika organizasyon. Bence çok keyifli, inanılmaz bir organizasyon... Türk futbolu için o seviyede olmadığımız çok net. Bu bir kültürdür. Biz Rijeka ile eşleştiğimizde 'kolay' dediler ama adamlar 5 yıldır ön eleme oynuyor...

Çaykur Rizespor maçı ve sonrasına çok üzüldüm. Sevindirici tarafı 33 hafta şampiyonluk yarışının içinde olmak. Türkiye Kupası'nda final oynamak. İki tane Beşiktaş maçı, oyun olarak harikaydı. Skor olarak da ikinci maç çok iyiydi. Avrupa'da takımını seyreden bir teknik adam kimliğine kapıldım.

Sosyal medya departmanımız var. Bu eğlenceli tweetler, 3 beynimiz var içeride, onlardan çıkıyor. Beşiktaş'la da 3 senedir çok iyi bir iletişimimiz var. Bizim statta oynadılar, oraya gittiğimizde inanılmaz bir karşılama yaptılar. Yarışın içinde böyle şeylerin olması çok keyifli oluyor.

3-1'lik Beşiktaş maçının öncesi sıkıntılı bir süreçti. Rizespor maçı sonrası cezalar oldu, üstümüze çok gelindi... Grup enerjisi çok oluştu takımda daha sonra. 7 puanla çıktık o maça. 'Biz şampiyon olamasak da Beşiktaş'ın yenemeyeceği bir takım olmamız lazım' diye çıktık maça... Vodafone Arena'da atamadığımız golleri, burada girdiğimiz her pozisyonda attık. Kaçırdıklarımız da oldu daha sonra ama hep dengelli bir futbol oynadık.

Beşiktaş-Fenerbahçe maçında Siyah-Beyazlılar'ın kendi kalesinde attığı gol sonrası 'acaba bu bir işaret mi? Bir şey olur mu?' diye düşündüm. Futbol harika bir oyun. Fair-Play ruhu olsun, dürüstçe olsun. İçinde yaralanmaların olmadığı, insana yatırımın olduğu bir sezon başlasın. inşallah."

(Habertürk)

Senin için hazırladığımız haberler