"Kaybeden basketbol takımı alkışlanıyor ama futbol takımı kazansa bile teveccühe sahip olamıyor"

05.09.2017 - 12:41 | Son Güncellenme: 05.09.2017 - 12:41

"Kaybeden basketbol takımı alkışlanıyor ama futbol takımı kazansa bile teveccühe sahip olamıyor"

AJANSSPOR – Spor dünyasından öne çıkan gelişmeler, Türkiye’nin spor ekranı S Sport’tamasaya yatırıldı. Selçuk Aytekin’in moderatörlüğünü yaptığı Sabah Sporu Extra programında Radyospor Genel Yayın Yönetmeni Barış Ertül, analiz, görüş ve tespitlerini paylaştı. Barış Ertül’ün S Sport’ta yaptığı değerlendirmeler şu şekilde:

"Herkesin bağrına basacağı bir takım var"

"Basketbol Milli Takımı ile Futbol Milli Takımı karşılaşırılıyor. İkisi de kaybediyor ama neden Basketbol Milli Takımı alkışlanıyor ama Futbol Milli Takımı kazansa bile teveccühe sahip olamıyor? Bu soruyu yanıtlayınca da basketbol takımının durumunu da açıklıyorsun zaten. 

"Doğrudan rakiplerimize kaybettik. Bunun sebebi de kadromuzun yetersiz olması diyebiliriz. En önemli konu, oyun kurucumuz yok. Savunma tarafında da yumuşak bir ekibiz. Çok yürekle oynamamıza ragmen büyük takımları deviremiyoruz. Büyük Britanya grubunu zaten zayıf halkası tek galibiyeti o takıma karşı aldık."

"Çok yetenekli, gelecek vaad eden bir takımımız var. Yürekli bir Milli Takımımız var. Yetersiz gördüğümüz Kenan’dan takımın lideri konuma gelen Cedi Osman’a kadar. Ellerinden gelen herşeyi yaptıklarını görüyoruz. Yüzlerine bakınca pırıl pırıl çocuklar görüyor insanlar. Toplumun irite olduğu, sosyal medyadan ayar verme egosuna ve hadsizliğine düşmüş, seçtiği kelimelerle adeta bir 'rol model' nasıl olmaz gösteren bir takım var, öteki tarafta Ufuk Sarıca başta olmak üzere herkesin bağrına basacağı bir takım var."

"Yürekli bir takım var sahada"

"Basketbol Milli Takımı ahlaklı bir takım, Atatürk’ün takımı. Herkesin rahatsız olduğu, 'Kurtlar Vadisi' profilli bir takım ise Futbol Milli Takımında var. Basketboolda gelecek vaad eden bir takım var. Yokluk içinde, herkesin skor paylaşmaya çalıştığı bir takım. Geleceği çok parlak, pırıl pırıl çocuklar ve herkesin milliyetçilik duygularına dokunan yürekli bir takım bu."

"Bir başka boyut var. Kenan oynuyor %100’ile hatta %110’u ile oynuyor. Üç sayı çizgisine basmayayım diye dert ederken dengesiz gönderdiği 3’lük vs. hiçbirinin önemi yok. Hatta herkesin boynuna sarılacağı bir oyuncu. Hepsi gelecek vaad ediyor, gerçekten verdikleri enerji ve formanın hakkını vermesi bakımından çok önemli."

"Çocuklara bakarak ülkenin spor iklimini anlarsın"

"Çocuğu futbol maçına götürüyorum. Sıkılıyor ve ürküyor. Etraftaki sürekli agresif hareketlerden, küfürlerden çekiniyor. Baba telefonundan çizgi film izleyebilir miyim? diye soruyor. İlgisini kaybediyorki 2-0 yenildiğimiz maçı 0-0 diyebilirim mesela. İlk kez dün gece Basketbol maçına gitti. Maçın başlama saati, aynı zamanda uyku saati. Devre arasında gideriz dedi. Fakat maç başlayınca devre arası olduğunu anlamadı. Ponpon kızlara bayıldı, basketlere sevindi. Herşeyi sevdi ve zıplaya zıplaya gitti. Etrafta da birçok çocuk vardı. Sevinen, skora üzülen, heyecanla annesine maçı anlatan çocuklar var. Futbol maçında anlatacak hiçbir şeyi olmayan çocuklar"

"Çocuklara bakıp ülkenin sporunun nereye gittiğini, spor iklimini anlarsın. İyi bir sonuç çıkıyorsa tamamen tesadüfidir. Bugün başkanların, yöneticilerin, futbolcuların, büyük takımlarından, küçük takımlarına kadar verilen mesajlar hep negatif. Basketbolda ise çok daha istikrarlı bir tablo var. Bizim takım gruptan çıkarsa iyi ancak bu önemli değil. Bizim burada ev sahibi olmamız. Bizim burada kaybederken bile alkışlanan bir takım olmamız önemli. Seyircinin verdiği paraya ve zaman helal etmesi çok önemli. Oraya gelen çok özel bir kalabalık vardı. Bogdanovic’e maç önünde de sonunda da tezahürat vardı. Buna çok az tepki vardı ama onlarda artık azınlık kaldılar. Maç sonu Sırbistan’ı kutlayan, sporu seven bir grup vardı. Obradovic mesela Melih üçlük atıyor Obradovic ayağa kalkıyor. Obradovic bir Sırp mesela böyle bir ortam var."

"Yıllardır bir taktik, bir ekol, bir formasyondan bahsedemiyoruz"

"Ukrayna maçı ile ilgili çok konuşulacak aynı zamanda Hırvatistan maçı ile ilgili konuşacak çok şey var. Seçilen oyuncular, kurulacak 11, taktikler vs. Muhtemel kadrolara bakınca kimsenin ortak bir kaanati yok. Her oynadığımız maçı Basket takımı için kazanım diyoruz ya işte tekrar futbola döndüğümüzde ise istikrarsızlık var.

Yıllar boyu sürekli çağrılan bir 8-10 oyuncu var ama mesela parlayan isimler, performansı ile bir anda öne çıkan isimler mesela Tolga gibi isimler var ama bir formasyonu, bir oyun planını konuşmaıyoruz. Yıllardır bir taktik, bir ekol, bir formasyondan kesinlikle bahsedemiyoruz. Yabancı sınırlaması varken de yokken de bu olmadı. Bir planlama yok. Her teknik adamın kendi düşüncesi ile gidildi. Ersun Yanal-Hakan krizi, prim krizi,  Arda Turan krizi, yeniden bir prim krizi, Arda’nın yanında olanlar ve olmayanlar krizi..vb.  gibi bir çok sorun çıktı. Toplum gözünde itibarsızlaşan bir takım gördük."

"2017’de elemerinde ortasında daha net bir ilk 11 konuşamıyoruz"

"Sabah bütün gazeleri taradık. Yabancı sınırlaması vs. ile ilgili yok bu konunun. Çok iyi 11’ler çıkarsan bile ne kadar birlikte oynadılar. Doğru denilecek 11'i mesela Lucescu tarafından bulunsa bile kaç kez yan yana oynadılar."

"Ne çıkarsa çıksın yan yana takım halinde antreman maçı bile oynamamış bir takım göreceğiz. Takım koordinasyonu, organizasyonu, görmeden pas atabilecek bir takım yok. 2017’de hatta elemerinde ortasında daha net bir ilk 11 konuşamıyoruz. Herkes farklı ilk 11’ler çıkarır. Bu yeni teknik adam geldi diye değil. Fatih Terim döneminde de böyleydi, son anda karar veriyordu."

"Doğru dürüst pozisyona giremediğimiz maçta hakem üzerinden Hırvatistan mücadelesini konuşuyoruz"

"Sen kalkıp İsmail'i koyup Caner'i oynatmadın. M.Topal’ı stoper olarak kullanıp Bundesliga’da oynayan stoperlerimiz var bunları kullanmadın. Galatasaray’ın sezon başından beri en kötü oyuncusu Serdar Aziz’i aldın. Ozan Tufan'ı oynatın ki Fenerbahçe stadında bile istenmeyen bir adam. Tolga takımında sol önde oynamış, büyük heyecan yaratan bir pozisyonda iken onu başka bir pozisyonda kullandın. Ozan’ı koymak istiyorsun. Tolga’yı geriye çıkardın, Hakan sola geçmiş mesela. Böyle bir kadro ile çıkmış Lucescu. Ukrayna’nın son derece oturmuş kadrosuna karşı pozisyon dahi bulamıyorsun, normal olarak. Topal-Ozan-Serdar Aziz birlikte olduğu sürece maç kazanamayız. Lucescu hala hakemleri konuşuyor. Hakem ise bizim sorunumuz o zaman Hırvatistan maçını da kaybederiz. Doğru dürüst pozisyona giremediğimiz maçta hakem üzerinden Hırvatistan mücadelesini konuşuyoruz."

"Bende bir kadro yaptım. Alman disipleninden gelen oyuncuları kullanmak istedim. Şener çok tepki aldı ama alternatifsiz.  Emre yine bu kadroda lider olarak yer almayı hakediyor. Büyük bir ayıptır Nuri’nin kadroya alınmaması. Çok iyi bir sezon açılışı yaptı. Hakan forvet arkasında en iyi opsiyon bana göre. Tolga’yı performansı takdir etmek adına yakaladığı çizgiyi fırsat vermek adına oynadığı pozisyonda kullandım."

"Modric, Hırvatistan için bir maestro"

"Saha seyirci avantajımız var. Hırvatistan’da Rakitic’in yokluğu var ama Modric oynuyor. Modric büyük bir oyuncu. İki yönlü oyunu ile Real Madrid’de 11'in bir parçcası oldu. Modric hem top kazanan hemde kazanılan topu çok hızlı öne doğru gönderen biri isim. Oyunu yönlendiren, takımı yöneten bir oyuncu. Bunları yaparken Real Madrid’in lider oyuncusu değil fakat konu Hırvatistan olunca bir anda takımın maestrosu oluyorsun.  Belki ortaya Badelj alabilirler ve saygı duyan bir Hırvatistan bekliyorum. Daha defansif bir isim tercih edeceklerini düşünüyorum. Yüreğini ortaya koyacak bir Türk Milli Takımı olabilir."

Yabancı sınırı hakkında

"Sistem değişikliğini etkileri olur. Bu kural, bir kaç sene önce değişti ve takımlar ona göre planlama yaptı. Şimdi yeniden değişssin diyorlar. Bunu yapmak için gelen Lucescu’ya bir bakalım. Geldiği yer Ukrayna’da. Ukrayna’da yabancı sınırsız. Takımında 9 tane Brezilyalı vardı. Ukrayna mesela kendi en büyük oyuncularını, ürünlerini teknik adam yapmışlar. Bu gelişimini yaparken sınırsız yabancı ile yapıyorlar. Lucescu'nun verdiği örneklerin hepsinin boş olduğu ortaya çıktı."

"Çok bilinçli bir kamuoyu oluştu. Hem yorumcu tarafında hemde futbolsever tarafında. Sen kendi rakiplerin olan yabancılardan kaçarak daha büyük hüsranlarla karşılaşırsın. Böyle olunca 1 milyon euroluk adam 10 milyon euro oluyor. İşin kötüsü, oyuncu da kendini 10 milyon euroluk sanması. Türk futbolcuların geldiği nokta buydu.

"Oyuncu yetiştirmek için hiçbirşey yapmadılar. Sadece Altınordu çıktı, Buca altyapısı, Başakşehir örneği ve Bursaspor altyapısı başka var mı? yok. 19 yıllık Fenerbahçe başkanı demişki bir Altınordu ile olmaz! Başkan olarak 19 yıldır yerindesin yapsaydın o zaman. Aziz Yıldırım başkanlığı süresince nasıl bir ekonomik değeri yönetmiş ve ne kadarını altyapı yada scouting için harcamış bakmak lazım."

"Gökhan’ın alternatifi yok"

"Galatasaray şuanda ligin en iyi oynayan takımı ve ilk 11'i en iyi takım iken yedek kulübesi zayıftı. Şimdi oraya Denayer katkısı yapıldı hatta Asamoah yapılacaktı olmadı. Halen bir takviye ihtimali varmış. Beşiktaş ise hem kadrosu hemde kulübesi ile güçlü. Beşiktaş bir çok önemli oyuncu ile güçlendirdi kadrosunu. Fakat sağ bekte Gökhan’ın alternatifi yok. Caner sol beke Adriano sağ beke geçerek bir alternatif sağlanıyor. Böyle bir kadroda sağ bek pozisyonu alternatifsiz. Çok zor maçlar oynayacak Beşiktaş. 40-50 maç seviyesinde oynayacaklar. Beşiktaş’ın tek ihtiyacı olan pozisyon burası şimdilik. Lichtsteiner daha iyi bir tercih bu pozisyon için. Sagna boşta ve Lichtsteiner olmuyorsa Sagna da tecrübesi ile kariyeri ile bir alternatif olabilir."

"Ozan Tufan, Fenerbahçe’de kilo almaktan başka bir şey yapmadı"

"Aziz Yıldırım, '20 yaşında çocukları yuhalatıyorlar' sözü ile sosyal medyayı yada bizim gibi yorumcuları kastediyor diye düşünülebilir. Aslında hiçbiri değil. Ozan’ı yuhalatanlar teknik adamlar. Sosyal medya toplum genelini yansıtmıyor ve önemli bir mecradır aynı zamanda bir unsurdur. Bu tüm toplumu yansıtıyor dersen çıkan sonuçlar yanlış olur. Sosyal medya kendi kendine organize olup tribünleri yötecek bir durum olamaz, bu kendini kandırmaktan başka bir şey değildir. Ozan Tufan oynadığı zaman Milli Takım'da, Fenerbahçe’de modern futbolda yeri olmayan işler yapıyor. Ozan Tufan Fenerbahçe’de kilo almaktan başka bir şey yapmadı. Atletik performansı, oyunu iki yönlü oynama konusunda hiçbirşey katmadığı gibi geriye gitti."

"Aziz Yıldırım'ın son zamanlardaki uslubu böyle. Sanki 19 yıldır Fenerbahçe başkanlığı gibi kritik bir pozisyonda oturan kendisi değilmiş gibi konuşuyor. İki tane Aziz Yıldırım var. Bir tanesi eleştiren Aziz Yıldırım. Kulübü 19 yıldır yöneten Aziz Yıldırım bize kendini şikayet ediyor. Aziz Yıldırım 19 yıldır kaç para harcadınız? Altınordu gibi bir pilot takım yapma girşiminiz oldu mu?  19 yıl boyunca paraları çarçur ettiniz. Hiçbir şey üretmediniz sadece tükettiniz. Bu sadece Aziz Yıldırım özelinde değil tüm başkanlar için geçerli. Bugün yani 2017’de ortaya çıkan Fenerbahçe, Milli Takım, Galatasaray, Beşiktaş tablosu budur. Borçlar 2 milyara yakalaşmış noktaya gelindi."

(YASAL UYARI: KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILAMAZ)

Senin için hazırladığımız haberler