"Kimse Barcelona gibi oynamasını beklemesin"

20.07.2017 - 12:33 | Son Güncellenme: 20.07.2017 - 12:33

"Kimse Barcelona gibi oynamasını beklemesin"

AJANSSPOR ÖZEL - Türkiye'nin spor ekranı S Sport'ta yayınlanan Sabah Sporu Extra programında gündemden öne çıkan başlıklar değerlendirildi. Radyospor Genel Yayın Yönetmeni Barış Ertül, Selçuk Aytekin'in sunumuyla renklenen programda dikkat çekici tespitlerde bulundu. Ertül'ün S Sport'ta yaptığı açıklamalar şu şekilde : 

Östersunds maçı öncesi Tudor'un açıklamaları hakkında...

Igor Tudor kararlı konuşmak zorunda. % 1 milyon emin olduğu bir konuda, ”Elenirsek” demesi de aslında emin olmadığını gösteriyor. Galatasaray bu turu geçebilir. 2-0 dezavantajlı bir skordur ama Galatasaray turu geçmek zorunda. Galatasaray 1-0 öne geçtiği yerde bütün handikabı ortadan kaldırır. Sarı-kırmızılılar gol yese bile 4 gole ulaşabilir. Hırvat teknik adam, “Yüreğimizi koymamız, inanmamız lazım” diyor. Bu ifade, Galatasaraylı oyunculardan beklentimizin teknik adam açısından dile getirilişidir. Galatasaray’da daha gelecek oyuncular var ama neticede bu sezonki Galatasaray’ın %70-80’i bu. Atletik, devamlılık, koordinasyon olarak hazır değiller. Doğrudur. Ama rakip Östersunds. Dolayısıyla Galatasaray gibi takımdan insan refleks bekliyor. Ben Tudor’un yaklaşımına katılıyorum. Galatasaray’ın rakibini eleme ihtimali yüksek.

"Hocamızla yola devam ediyoruz diyebilmeliler"

Galatasaray rakibini eleyemezse ne olur? Tudor’un gönderilmesi yanlış olur. Galatasaray yönetimi Tudor’u gönderecekse, şu ana kadar bunu yapmış olmaları gerekirdi. Östersunds maçının sonucuna göre karar verilirse yanlış olur. “Östersunds’a elendik. Bu ayıp oldu. Takım hazır değildi. Hocanın isteklerini yapmaya çalışıyoruz. Kendisine inanıyoruz. Onun isteği doğrultusunda oyuncular gönderdik, aldık. Hocamızla yola devam ediyoruz” diyebilmeliler. Galatasaray elendi diye, koca bir sezonu çöpe atacak durumları da yok. Zaten imkânlar ekonomik olarak sınırlı. Maçın sonucuna göre Tudor’un akıbetine karar verilmemeli. Gazeteciler de soru sorar. Dünyanın her yerinde bu böyledir. Tudor’un, “Sezon daha başlamadan benim istifa etmemi mi bekliyorsunuz?” demesi de doğaldır. Tudor haksız mı? Haklı.

"Dursun Özbek, Tudor'dan emin değil"

Igor Tudor ortaya bir irade koydu. Wesley Sneijder, Bruma, Lukas Podolski gibi isimleri sattılar, yollarını ayırdılar. “Ben Belhanda’yı istiyorum, forvet olarak Gomis’i, savunmaya Maicon’u istiyorum” dedi. Galatasaray yönetimi de istediklerini aldı. Tudor, ”Bana zaman lazım. Galatasaray iyi oynayacak. Şampiyon olacağız” diyor. Eğer teknik direktörünüze inanmıyorsanız daha önceden planlama yapacaksınız. Yönetim olarak bir kararlılık ortaya koymak durumundasınız. Teknik direktörünle ilgili bir duruş sergilemek istiyorsan sezon başında bunu yapmalısın. Yoksa Tudor yine uzun süre tartışılır, sinirlendirilir, yönetim de eleştirilir. Özbek, “Eğreti bir planla hareket eden bir yönetim değiliz. Yapamazsak bedelini ödemeye hazırız” dese kimse bir şey diyemez. Bunları yaptı mı? Hayır, tam aksine. O da Tudor’dan emin değil. Sokaktaki taraftar da böyle olunca, ”Bizi sürekli bir maceraya sokuyorlar” düşüncesinde.

"Galatasaray'dan reaksiyon bekliyorum"

Rakibin ne oynayacağı belli. Östersunds kapanacak. Galatasaray, topla oynama oranlarında yüksek seviyede başlayabilir. Östersunds ne yapacak? Savunma yapacaklar, kazandıkları topları defansın arkasına atılan toplarla, kontrataklarla gol bulmaya çalışacaklar. Galatasaray hücuma kalktığında hızlı hücumlarla gol arayacaklar, halı saha golleri bulmaya çalışacaklar. Galatasaray, rakibinin başka bir oyun planı olmadığını bildiği için yüklenecek. Her türlü riski alacak. Muslera ve Maicon’un yönettiği bir arka plan göreceğiz. Östersunds karşısında oyunu sürekli rakip ceza sahasına yıkmaya çalışacaklar. Kapalı savunma olduğunda uzaktan şutlar atılacaktır ve kanatları kullanarak oyunu açmaya çalışacaklardır. Dönen topları da Galatasaray almak isteyecektir. Plan belli. Bu plan burada konuştuğumuz kadar etkili olur mu? Onu da sahada göreceğiz. 2-0’ın rövanşında Galatasaray’dan bir reaksiyon beklentimiz var. Oyuncular ortaya irade koymak durumunda.

"Kimse Barcelona gibi oynamasını beklemesin"

Galatasaray’dan çok yüksek pas yüzdesi beklemiyoruz. Beklentiler kırılabilir. %56’ya %44 üstünlüğü olduğunda bile şaşırmamalıyız. Galatasaray yeterince fit değil, oyuncuların birbiriyle uyumu ve koordinasyonu yeterli noktada değil. Kolay top kayıpları yapabilirler, basit pas hatalarıyla ekran başındakileri ve tribündekileri sinirlendirebilirler. Ama bu noktaya gelmemeliler. Galatasaray’dan kimse Barcelona gibi oynamasını beklemesin. 2 gol bulursan, iş değişebilir. Fakat ; sarı-kırmızılıları sabırla ve anlayışla izlemek gerek.

Galatasaray taraftarları maça ilgi gösterecek mi?

Taraftar boyutu bu işin neresinde? Tribünlerden bir rüzgar beklentisi yok. Bu bir hazırlık maçı gibi. Bu şekilde bakmak lazım. Taraftar maça kendisi için gelecektir. 27 bin kombine satılmış. Kombine alanlar, alım gücü daha yüksek görüntüde olduğu için yaz tatilini kullanan insanlar. 27 bin kombineli taraftardan 7 bini gelirse iyidir. Rakibin seyredecek bir tarafı da yok. Ama Galatasaray’ın yeni transferlerini merak ediyorlardır. Galatasaray’dan şu an beklentilerin çok büyük olmadığını biliyoruz. 7 binden daha büyük bir rakam, kombine almayan, fırsat bu fırsat diyen insanlar olacaktır. “Yeni oyuncuları bir görelim” diyen taraftarlar olur. “Galatasaray’ı izleyelim, bir daha fırsat bulamayabiliriz” diyen 15 bin kişi olabilir. Toplamda 22 bini bulursa iyidir diye düşünüyorum.

Fatih Terim'in açıklamaları hakkında...

Fatih Terim, “Beni oraya getirtme” diyor. Karşısındaki de “Geleceğin varsa göreceğin var” yanıtını veriyor. Edepsiz dediği teklif bu. Kim haklı konusuna karar verecek organ mahkemelerdir. Bize konuşacak ne kaldı geriye? Fatih Terim, “Bu fotoğrafta olduğum için üzgünüm” dedi. “Özür dilerim” demeden özür diledi. İki işletmenin ticari bir anlaşması günlük hayat içinde çok basit konular. Ortada başka ortak noktalar da var. Fatih Terim Adanalı. Karşı taraf ise Adana Demirspor’un eski başkanı. Biri Türkiye Futbol Direktörü, diğeri aynı zamanda TFF Yönetim Kurulu Üyesi. Terim, defalarca oraya gitmiş, yemek yemiş, bir geçmişleri var aralarında.

"Terim, özür dilemeden özür diledi"

Peki bu süreç toplumda nasıl bir algı yarattı? Topluma nasıl örnek oldunuz? Terim, kendi haklını göstermek adına da egosantrik olarak, ”Ben dayak yemedim. Oradan da kaçmadım. Burnum da ortada” diyerek bir mesaj da verdi. “Bu konu sportif bir konu değil, ailem mevzu bahis” diyor. Terim, en hassas konu olan aile konusuna dokundu. Toplantıyı Federasyon binasında da yapmadı. “Aile babası olarak tepki gösterdim” diyor. Selahattin Aydoğdu da aile babası. Ben Alaçatı’ya hayatımda 2 defa gittim. İkisiyle de konuşmadım. Ne diyelim? Hangisi haklı? Göstereceği şahitlerle bu ortaya çıkacak. Ama bu insanlar üst düzey insanlar. Bundan sonra kötü örnek olmamalılar. Bu işi hem hukuki, hem de sosyal anlamda çözüme kavuşturmak durumundalar diye düşünüyorum.

"İyi ki Kameni alınmış"

Aykut Kocaman geldiğinden beri realist bir şekilde konuşuyor. Açık ve net şekilde anlatıyor. Fenerbahçe henüz hazır değil. Ligin en hazırı Beşiktaş. Geçen sezondan kalan bir kadro, 2 senedir işleyen bir düzenleri var. Galatasaray ve Fenerbahçe için bunları söylemek mümkün değil. Fenerbahçe’de Volkan Demirel hiç güven vermiyor. Böyle bir cümle kuracağımı düşünmezdim. Böyle giderse kale Kameni’nin olacak. Daha önce, “Neden birinci kaleci aranıyor?” demiştim. Haksız çıktım. İyi ki Kameni’yi almışlar diyorum. Hazırlık kampının en kötü oyuncusu bence Volkan Demirel. Bu yanmayan işaret fişeğidir.

"Nabil Dirar dikkat çekiyor"

Fenerbahçe her geçen üzerine koyuyor. Ağrıları olan oyuncular oynatılmıyor. Bazı oyuncular da biraz açı çekiyorlar. Fenerbahçe, şu ana kadar hiçbir hazırlık maçını kazanamadı ama oynadıkları yüksek profilli hazırlık maçlarıydı. Yeni bir takım kuruluyor. Son hazırlık maçına baktığımızda Dirar üzerinden çıkışlarına bakacak olursak, Fenerbahçe dikkat çekiyor. Fenerbahçe iyiye doğru gidiyor. Dirar dikkat çekiyor. Valbuena, Van Persie gibi oyuncular da topla iş yapmaya çalışıyor. Daha kreatif ve çabuk oynayan bir sinyal veriyorlar.

"Monaco kurgusu, yeni sezonun kurgusu gibi duruyor"

İlk 11 antrenmanı yapmak kaçınılmazdır. Bunu her taraftar yapıyordur. Bu hazırlık kampında benim gördüğüm, Fenerbahçe’nin 11’inin şekillendiği yerler olduğudur. Kameni kalede olur. Stoperler Kjaer-Skrtel… Neustadter ise halen yeterli değil. Şener’i hep kullandı. Ön tarafta Josef’in yeri garanti gibi görünüyor. Bütün oyuncular içerisinde Alper ile birlikte iki yönlü oyuncusu Josef De Souza. Acı ama gerçek. Aykut Kocaman da bazı alışkanları da bozmamak istiyor. Kocaman hem bunu yapmaya, hem de anlatmaya çalışıyor. Josef şu anda bu takımın vazgeçilmezi. Merkez orta sahada iki yönlü oynayabilen isimlerden diğeri de Alper’dir. Valbuena, Dirar gibi isimlerin de yeri garanti gibi. Dirar’ın sağ önde alternatifi yok. Sağ beki unutmalı. Şener’den bu kadar vazgeçilemezken bir de Isla var. Isla, Şener’i keser. Kemik gibi, yüreğiyle oynayan bir futbolcu. Şener büyük ihtimalle yedek kalacak. Isla’nın yedeği Şener, ileride Dirar… Topal-Josef olur ama Mehmet Ekici neler yapacak? Bu Mehmet Ekici’ye bağlı. Şu Monaco maçında gördüğümüz kadro, en derli toplu gördüğümüz kurgu, büyük ihtimalle gelecek sezonki kadro olarak görünüyor.

Isla transferi Fenerbahçe'ye ne katar?

Transferde peşin ve kesin konuşmak doğru değildir. Ama ben her zaman inandıklarımı söylerim. Ben hakikaten Isla transferini Fenerbahçe için heyecan verici buluyorum. Çabukluğuyla, tecrübesiyle, ikili mücadeledeki direnciyle Fenerbahçe taraftarlarının çok hoşuna gidecektir. Gökhan Gönül’den sonra onu aratmayacak ilk adam Isla’dır. Fenerbahçe’ye faydalı olacağını düşünüyorum.

Beşiktaş'ın Schalke ile oynadığı maç...

Beşiktaş’ın nasıl olduğunu değerlendirmek çok lüzumsuz. Schalke’yi konuşsak daha iyi olur. Schalke, Bundesliga’nın yaptığı bir tur kapsamında orada bulunuyor. Arka arkaya maç da oynuyorlar. Beşiktaş ise yolculukta perişan oldu. Bir de 1 maç için gittiler. Beşiktaş’ın bu maçta neyini değerlendirebilirsin? Cenk Tosun’u konuşabiliriz. Son vuruş kalitesi olan bir futbolcu. “Bir forvet daha lazım” dedik. Cenk Tosun ile sezona başlayabilir Beşiktaş… Cenk ayarında ya da biraz daha iyi, onunla yarışacak, bazen de çift forvet oynayacak bir golcüye daha ihtiyaç var. Cenk, “Ben buradayım. Bu opsiyonun içindeyim.” dedi. İlk goldeki pozisyon alışı da tam bir golcü olduğunu gösteriyor. Cenk için iyi bir maç oldu. Cenk’i ayırarak söylüyorum. Bu çileli yolculuk sonrası oyuncuları değerlendirmek yazık olur.

"Altında çalışanın karizmasını çizersen..."

Fikret Orman’ın, “Uzak seyahatler için herkes bu tempoya alışmalı.” açıklamalarına gelelim… Altınızda çalışanları uyarabilirsiniz. Ama bu yaptığınız uzun vadede size zarar verir. Altındaki adam ne kadar zayıflarsa sen de o kadar başarısız olursun. Altındakiler yetersizse senin yeterli ve lider görünme şansın uzun vadede kalmaz. Ünal Aysal, Fatih Terim için, “Eleman” dediğinde o gün gol atmış gibi görünse de şu an nerede? Sen altında çalışanın karizmasını çizersen kendi karizmanı da çizersin. Öte yandan Asya pazarı elbette çok kıymetli. Peki Schalke’nin ne işi var? Bundesliga çatısı altında oraya gittiler. TFF’nin bir iş yapmamak gibi bir prensibi mi var? Neden Türkiye Ligi’ni pazarlayabileceği bir yaklaşımı turnuvalar planlayarak gerçekleştirmiyorlar? Türkiye-Çin ilişkileri ve ligi satmak için bunu yapabilirler. Bundesliga Dünya Turu gibi yapabilirler.

"Çin seyahati daha iyi planlanabilirdi"

Beşiktaş şu anda Türkiye Ligi için en hazır takım. Fenerbahçe ve Galatasaray yeniden yapılanıyor. Trabzonspor keza aynı şekilde. “Ligin doğal favorisi Beşiktaş’tır” diyoruz. Bu takımı baltalamış olmuyor musun? Fikret Orman bu raconları kesebilir. “Biz gönül işi yapıyoruz, para almıyoruz, para alanlar bu duruma alışacak” diyor. Bu ne şekilde olacak? Nasıl bir planlama yapılıyor? Bu önemli. Beşiktaş’ın öncelikli ihtiyacı bu muydu? Başka öncelikler olabilirdi. Çin seyahati daha iyi planlanabilirdi. Fikret Orman’ın lafı bana değil, teknik ekibe ve oyunculara. Şenol Güneş elbette bundan dolayı istifa edecek değil. Ama bunun gibi 15 tane daha bir şey yapsın, o zaman Beşiktaş’ta kriz çıkar. Şenol Güneş’i bu kadar üzmeye, yüzünü aşağı düşürmeye değdi mi? Asya bir yere kaçmıyor. Beşiktaş başka yere de gider. Amerika’ya da gider. Ama değsin. Bu hiçbir şeye değmedi. Tribünlerin çoğu da Türk. Burada Beşiktaş’ın ve Şenol Güneş’in anasını ağlattınız. Başka da bir şey olmadı.

YASAL UYARI : BU HABER AJANSSPOR.COM TARAFINDAN YAZILMIŞTIR. KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILAMAZ.

Senin için hazırladığımız haberler