Mehmet Altıparmak: O an oğluma sarılıp ağladım!

31.05.2018 - 15:31 | Son Güncellenme: 31.05.2018 - 15:31

Erzurumspor'u şampiyon yaparak 17 yıl sonra yeniden Süper Lig'e çıkaran başarılı teknik adam Mehmet Altıparmak, antrenörlükteki başarısının oyuncuların kalbine dokunmaktan geçtiğini ifade etti.

Daha çocuk yaşta futbol sevdalısı bir amcanın elinden tuttuğu bir isim Mehmet Altıparmak. 'Futbola ilk annemin karnını tekmeleyerek başladım' diyor mesleğine olan tutkusunu ifade ederken. Kalabalık bir ailede büyüyen bu anlamda da aile olmak nedir, paylaşmak, bölüşmek nedir çok iyi bilen Altıparmak, oynadığı takımlarda ve hocalık yaptığı kulüplerde de aslında hep bunu örneklemiş insanları aile olmayı aşılamış, öğretmiş. Bu anlamda da iyi dostlar biriktirmiş, hepsi de ailesi olmuş.

Futbol hayatı bitip de antrenör olmaya karar verdiği andan itibarense aldığı sorumlulukların hepsini hakkıyla vermiş. Hoca olmanın bir anlamda aile reisi olmanın çok farklı bir olay olduğunu antrenörlüğe başladığında öğrenmiş ilk olarak. İnanışı, yaşayışı, düşüncesi, olaylara bakış açısı, gecesi, gündüzü birbirinden farklı olan onlarca oyuncuyu tek bir noktada buluşturmayı başarmanın yolunu ise onların kalbine el ve akıl sürmekte bulmuş. Kaldı ki normal hayatta belki de birbiri ile ortak noktada bir araya gelemeyecek insanları önce inanmakta ardından başarıda ve son olarak da şampiyonlukta aynı duyguyla buluşturmuş.

Kariyeri boyunca 7 kez futbolculuk yıllarında 4 kez de antrenörü olduğu kulüplerde toplam 11 şampiyonluk yaşayan ve herkesin olmaz, imkansız dediği yerde yaptıklarını film gibi izleten Mehmet hoca 2017-2018 sezonuna da adını yazdırmayı bildi. 17 yıldır Süper Lig hasreti çeken Erzurumspor'u şampiyon yaparak Dadaş'ların yüreğine su serpti.

 Şampiyonluğun ardından İstanbul'a gelen Mehmet Altıparmak ile Beşiktaş'ta buluştuk ve denize nazır manzara eşliğinde anne karnında attığı ilk tekmeden, Alanyaspor'a ilk transfer oluşuna, orada karşılaştığı hayatının aşkından 4 puanla aldığı Kartalspor'u sezon sonu şampiyon yapışına ve Erzurumspor şampiyonluğuna varana kadar her şeyi konuştuk. İşte futbolcuların kalbine el süren adam Mehmet Altıparmak'ın bizimle paylaştıkları.

 Futbola nasıl başladınız hocam?

Anne karnında başladım, tekme atarak. Kalabalık bir ailede büyüdüm ben amcalarım halalarım hep beraber yaşardık. Evimiz 4 oda bir salon ve geniş bir bahçeden ibaretti. Her yerde top oynama şansım olurdu. Beni futbola başlatan, futbolla tanıştıran kişi Necati amcamdır. Babamdan çok amcamı gördüm ve babamı hep çok özleyerek büyüdüm. O çalıştığı için çok bizimle olamıyordu. Tam bir futbol tutkunu olan amcam Ankara’da Sitespor diye bir takımda oynardı. 11- 12 yaşıma kadar amcamla beraberdim ve tüm maçlarına giderdim. İşim gücüm futboldu, sadece futbol… Babam bir ev aldı sonraları amcamlardan ayrıldık kendi evimize çıktık. İlkokul bitip Ortaokula geçtiğimde takımlar artık beni istemeye başladı. Ama benim hedefim çok büyüktü.

O yaşta bir çocuğun hedefi ne kadar büyük olabilir çok merak ettim?

Ankaragücü’nün altyapısına gitmek istiyordum hep gönlümde o vardı. Hatta Ankaragücü’nün seçmelerine gittiğimi sandığım gün o seçmelerin bir önceki gün yapıldığını öğrendim. Aman Allah’ım! Tam bir hayal kırıklığıydı benim için.

Büyük talihsizlik ne yaptınız peki?

Mecburen ertesi gün Gençlerbirliği’nin seçmelerine katıldım. Sonuçta Ankaragücü’nden sonra Ankara’daki en büyük markaydı. Neyse seçmelere katıldım en fazla iki ya da üç kez topla buluştum hocam Behzat Çınar ki bende çok emeği vardır Allah ondan razı olsun beni kenara aldı. Çok şaşırdım çok da üzüldüm. ‘Ne yaptım ne oldu’ diye sordum o da bana ‘ Sen çık oradan, sen zaten futbolcusun’ dedi ve ben seçildim. Alt yapı seçmelerine 350 kişi katıldı ve 30 kişi alınacaktı. Ben yapılan 6 seçmenin altısında da ilk 30’un içinde yer aldım ve Gençlerbirliği’nin alt yapısına başladım. İşte o andan sonra gerçek anlamda futbol hayatım başlamış oldu. 13 yaşındaydım ve Gennçlerbirliği kendi alt yapısına oldukça önem veriyordu biz o anlamda da oldukça şanslıydık. Geröekleşen o seçmeler sonucunda kurulan kadroyla Türkiye Şampiyonu olduk, Ankara’da zaten şampiyonluklar bizimdi. O jenerasyonun içinde pişe pişe U15- U16 olduk ve ben 16 yaşımda Süper Lig’de top oynamaya başladım. Bu anlamda belki de Türkiye’de en genç oynayan futbolculardan biriyimdir.

 Hangi takımlısınız hocam?

Ben çok iyi bir Beşiktaşlıyım. Her zaman da her yerde Beşiktaşlı olduğumu da çekinmeden söylerim.

Futbolculuk yıllarınızda Beşiktaş’la hiç görüşmeleriniz olmadı mı?

Beşiktaş beni transfer etmek istedi fakat rahmetli İlhan Cavcav onlardan oldukça yüksek bir miktar istemişti o yüzden benim transfer olmadı.

Futbolculuk yıllarınızda Beşiktaş’la ilgili unutmadığınız bir anınız var mı?

Olmaz olur mu? Gençlerbirliği’nin genç takımda oynadığımız zamanlardı. İnönü Stadyumu’nda maça geldik. Fulya’daki sahada Beşiktaş genç takımıyla oynadık 1-1 berabere kaldık. Bizden sonra da A takım İnönü’de sahaya çıktı. Ben kendimi o kadar kaptırmışım ki üzerimde Gençlerbirliği’nin formalarıyla bir anda kendimi çarşı grubunun içinde ‘Beşiktaş’ diye bağırırken buldum. Bizim hocalar, arkadaşlar rahmetli Başkan beni Beşiktaşlıların arasında görünce şok olmuşlar. Başkan demiş ki, ‘Bu bizim futbolcu değil mi ne işi var orada?’ Bir şekilde bana haber yolladılar. Tribünden indim takım arkadaşlarımın yanına gittim.

Başkan bir şey demedi mi?

Beni yanına çağırdı ve yaptığım şeyin doğru olmadığını yarın bir gün Beşiktaş’la maça çıktığımızda bu durumun sıkıntı yaşatabileceğini söyledi. Ben de ona Beşiktaş sevgimin ne kadar büyük olduğundan bahsettim.

Peki, var mı bir tane daha paylaşacak anınız bizimle?

Bakın bu anlatacağım anım beni hala çok etkiler. Beşiktaş maçı ve ben Gençlerbirliği’nin A takımdaki 16 kişilik kadrosuna dahil edildim. Maçın 61. dakikasında hoca beni çağırdı, ‘hazırlan’ dedi. Beşiktaş 2-0 galip durumdaydı. Hayatımda hiç unutamadığım bir andır. Kulübeye geldim ‘Ben mi gireceğim’ dedim. Hoca bana ‘Oğlum sen değil misin Mehmet’ dedi. Neyse ben artık bir şey diyemedim kendi kendime titriyor ve düşünüyorum, ‘ Hayatımın ilk profesyonel maçı ve Beşiktaş’a karşı forma giyiyorum.’ Maça girdim ama ayaklarım titriyordu. Şuan anlatırken bile inanın yaşıyorum. Ben o maça ne zaman dahil oldum, oyunda ne yaptım, maç ne zaman bitti hala daha hatırlamıyorum. 

Herhalde bu maçtan sonraki müsabakalarda artık o heyecanı yenmişsinizdir diye düşünüyorum yoksa hep aynı heyecanı taşıdınız mı?

Bugün bile taşıdığım o heyecanı öyle kolay atlatamadım açıkçası o başka bir şeydi. Ama sonuçta profesyonel oyuncusunuz ve ona göre hareket ediyorsunuz. Futbol hayatımın en önemli maçları Beşiktaş maçlarıdır. Beşiktaş benim de oynadığım mücadelelerde bizi hiç yenemezdi. Beşiktaş tarihinin unutulmaz serisi vardır, hatırlarsınız 48 maçlık. İşte o 48 maçlık rekoru biz Ankara’da kırdık ve o meşhur seriye son verdik. İşte ben o kadrodaydım ve günün en iyi oyuncusuydum. Hatta hiç unutamam rahmetli kız kardeşim koyu Beşiktaşlıydı ve onları yendiğimiz için benimle tam bir hafta hiç konuşmamıştı. Aynı evin içindeydik ve günaydın bile demedik birbirimize.

Alanyaspor’un birçok anlamda sizin için yerinin ayrı olduğunu biliyoruz. Alanyaspor maceranız nasıl başladı?

Maceralı başladı… Gençlerbirliği’nden ilk Alanya’ya kiralandım. Sedat Boğaz diye bir hocamız vardı Alanyaspor’la anlaşmış. Beni aradı ‘Hemen gel, seni Alanyaspor’a götürüyoruz. Şu kadar para ya‘ dedi. Bize o zaman Gençlerbirliği’nde otobüs kartı birazcık da harçlık veriyorlardı. Alanya ile 5 bin lira peşin 12 bin liraya anlaştım. Paraya bak… Ailem sormadan asla hareket etmezdim ilk kez onlara soracak zamanı bulamadan imza attım. Sonra elimde 2500 liralık çekle eve gittim. Annemi babamı karşıma aldım ve Alanya’ya gideceğimi söyledim. Tabi söylüyorum ama bende inanın hiçbir şey bilmiyorum. Alanya neresi, takım nasıl? Tabi annem duyunca ağlamaya başladı, ‘Seni göndermem’ diye babam da, ‘Ben hayallerime kavuşamadım babam engel oldu, sen git nasıl istiyorsun öyle yap’ dedi. Çeki onlara bıraktım ve Alanya’da yepyeni bir futbol serüvenine başladım.

 

Antrenör olmaya nasıl karar verdiniz?

Kıymetli hocam Ümit Kayıhan sayesinde antrenörlüğe başladım. Ben birkaç sene daha futbol oynardım ama hoca bir gün beni aradı ve ‘yanımda yer boşaldı futbolu bırak gel yoksa başka birini alırsam o bırakana kadar yanımda yer olmaz’ dedi. Ben de tamam dedim futbolu bıraktım 10 gün sonra Kocaelispor’da Ümit Kayıhan’ın 2. yardımcı hocası olarak göreve başladım. Futbolu olarak çok kamp yaptım ama hoca kampı çok farklı. Futbolcu antrenmanı bitirip gidip yatıyor ama hocanın işi hiç bitmiyor. Biz ekip olarak çok özveriyle çalışıp hocanın yükünü mümkün mertebe en aza düşürmeye çalışıyorduk. Neyse lig başladı her şey yolunda gidiyor o zaman Bank Asya Ligi’nde şampiyonluğa oynuyorduk. Ama 12. haftada oynadığımız Diyarbakır maçından sonra hocanın taraftarlarla arası açılınca durmadı bıraktı biz de onunla beraber ayrıldık.

Yardımcı hocalıktan ayrıldınız ve Kartalspor’da inanılması hala daha güç bir başarıya imza attınız. Oradaki sihir neydi hocam, bu nasıl bir inançtı?

Kocaelispor’da yardımcı antrenörlük yaparken kamplar oluyor malum ben de takımları takip ediyorum. Fakat hep Kartalspor’un maçlarını izler oyuncuları takip ederdim. Hatta hiç unutmuyorum bir gün Ümit hocaya dedim ki, “Bu Kartal hakikaten çok iyi takım.” Tabi 12. hafta itibari ile biz bırakıp ayrılınca Ümit hocadan haber beklediğimi bir dönemde Kartalspor beni aradı ben de Ümit hocaya sordum ve Kartalspor’a antrenör olarak başladım. Zaten izlediğim için takımla ilgili bilgim vardı orada bir şeyler yapabileceğime inanıyordum.

 Hocam Emre Akbabayı nasıl keşfettiniz, Alanyaspor’a nasıl kazandırdınız?

Transfer listesinin başına Emre Akbaba’yı yazdım. Hocam bu kim dediler? Kimse bilmiyor. Eeee normal Kahramanmaraş Belediyspor'da oynayan bir sporcu kim bilecek Emre'yi? Ben onu maçta izleyip keşfettim ve onunla alakalı çok savaştım. Alınacaktı - alınmayacaktı derken ‘Alınmıyorsa bırakıyorum’ dedim ve Emre için takımı bıraktım. Tabi sonra işler değişti Emre’ye de büyük haksızlıklar yapıldı sorunlar yaşandı fakat ben ne yaptım ne ettim onu Alanyaspor’un kadrosuna dâhil ettim. Hatta başkana, ‘Emre Akbaba ile 5 senelik anlaş bunu 5 yıl sonra büyüklere satacaksın’ dedim.

Emreyle birlikte Alanyaspor’un şampiyonluk kadrosu tamamlandı mı?

Emre'nin yanına da kaliteli takviyelerle eski ve yeni oyunculardan güzel bir kadro kurduk. Ama başkanımız gerçekten çok iyiydi ve bize çok destek oldular. Zorlu rakiplerimiz vardı onlarla başa baş mücadele ettik. Play- Off’lara kaldık ve finallere çıktık. Finalde Hatay’ı eledik ve şampiyon olarak PTT Ligi’ne çıktık. Benim için Alanya'da şampiyonluk yaşamak çok ayrı bir gurur çünkü eşimin ailesi orada. Alanya’da daha önce oyuncu olarak şampiyonluk yaşamıştım, ilk transfer olduğum yer. Yani orada hem futbolcu hem de hoca olarak kupa kaldırdım. 

Şampiyon yaptığınız Alanya’da neden devam etmediniz?

Aslında her şey orada güzel gidiyordu. 56 maçta sadece 4 mağlubiyet almıştık bu müthiş bir istikrar baktığınız zaman ama üst lige çıkınca zihinler değişiyor. Orada biz üst üste 3 maç kaybettik 4. maçı da kaybedince devre arasında başkanla da ufak tefek bir şeyler yasadık. Durum böyle olunca mevzu da uzamasın diye ayrılma kararı aldım. Ama giderken dedim ki ‘Ben gidiyorum ama size şampiyon olacak takımı bırakıyorum.’ Ve benim hazırlayıp bıraktığım kadro devam etti. Benden sonra Hüseyin Kaplar geldi ve şampiyon oldular.

Tam 17 yıl sonra Erzurumspor'u Süper Lig'e çıkardınız. Şampiyonluğun geldiği o anı tarif edebilir misiniz?

İnanın edemem. O anı, o mutluluğu kelimelerle anlatamam. Birçok duyguyu birden yaşadım. Çok ağladım. İlk oğluma sarıldım daha çok ağladım sonra eşim gedli yanıma hep beraber ağladık. Ekranlara yansıyan bir görüntüm var ' Allahım sana şükürler olsun' diyorum. İşte onu söylerken kendimi artık tutamadım ve gözyaşlarıma hakim olamadım.

 Hocam gelecek sezon Erzurumspor'la birlikte bir üst ligde mücadele edeceksiniz. Planlarınız nelerdir?

Erzurumspor olarak gelecek sezona en iyi şekilde hazırlanacağız ve rakiplerimizle başa baş mücadle edeceğiz. Biz de heyecanlıyız. Futbolcu olmanın birinci temeli özveridir. Hiçbir insan eşinden, çoluğundan çocuğundan , sevgilisinden ayrı kalıp aylarca kamp yapmak istemez ama bu işi yapabilmen için bu işe kendini adaman gerekiyor. Kendini adamak da fazla fedakarlıktan geçiyor. Sonrasında da başarı geliyor. Ben hayatım boyunca bu şekilde yaşadım ve çok şükür Allah yüzüme hep güldü.

THM / Elif Neslihan SAĞIR

Senin için hazırladığımız haberler