Murat Cavcav'dan sert açıklama!
Gençlerbirliği Başkanı Murat Cavcav'dan basına başkanlık ile ilgili bir açıklama yapıldı.
İşte o açıklama:
“Arda Çakmak’ın Başkanlık koltuğu hevesiyle yaptığı basın toplantısını seyretmiş bulunmaktayım. Koltuk hırsıyla değerlerin bu denli çiğnenebilmesi esef vericidir, ibretliktir. Kendince benimle muhatap olmayı arzulayan bu şahsı değerlerimle örtüşmediği için kesinlikle kendime muhatap kabul etmiyorum. Ancak, gerek ilgili şahsın bugüne kadar sergilediği çirkin davranışlar, gerekse konuşmasında yer alan saçmalıklar, asılsız iddialar ve cehalet dolu ibareler beni bu cevabı vermek durumunda bırakmıştır.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki dileyen her üyemiz Başkanlığa aday olabilir, buna saygımız sonsuzdur. Dürüst, omurgalı, ahlaki ve vicdani değerleri gözeten, önceliği Gençlerbirliği olan bir adaya benim saygım sonsuzdur. Ancak, başkanlığa aday ya da değil, şayet herhangi bir kişi çamur atıp iddiasını ispatlayamıyorsa, bilinçli olarak yalan yanlış beyanlarda bulunuyorsa, sözünü, attığı imzayı, kendini inkar ediyorsa, dedikodu yapıyorsa, ihanet ediyorsa ve hele de kulübümüzü baltalamaya çalışıyorsa, benim öyle bir kişiye zerre kadar saygım olamaz.
Kimse benim dürüstlüğüme, ahlakıma, namusuma, çalışkanlığıma üstü kapalı bile olsa dil uzatamaz. Ankara’ya ve ülkeye mâl olmuş bir ailenin ferdiyim, işimiz gücümüz ortadadır. Boğazımdan tek lokma haram geçmemiştir, çocuklarıma da Allah’a şükür tek lokma haram yedirmedim. Üstü kapalı laflarla namusuma, ahlakıma dil uzatanın da cezasını en ağır şekilde alması için gerekli tüm hukuki mücadeleyi veririm. Kulübümüzü, yönetimimizi, çalışanlarımızı ve şahsımı yıpratmak için elinden gelen tüm çabayı sarf eden Arda Çakmak unutmasın ki biz kulübümüzden tek kuruş maddi menfaat elde etmedik, ancak gerektiğinde gözümüzü kırpmadan aile servetimizden hibe ettik. Hakkımda kulüpten tek bir kuruşluk maddi menfaat edindiğim iddiasında zımnen dahi olsa bulunmak en büyük yalancılık, utanmazlık ve ahlaksızlık olur. Arda Çakmak dahil herhangi bir zat üstü kapalı laflara sığınarak hakkımda bu yönde en ufak bir iddiada bulunuyorsa ve bu iddiasını ispatlayamazsa, namerttir. Hodri meydan, hakkımda böyle bir iddian varsa önce çıkıp açık açık söyleyecek, sonra mahkeme huzurunda iddianı ispatlayacaksın Arda Çakmak. Alnım ak, başım dik, hodri meydan!
Koltuk hevesiyle propaganda yapacaksın diye hiçbir çalışma arkadaşıma çamur atmaya hakkın yoktur senin. Elinde kanıt olmadan kimseyi basın huzurunda itham edemezsin, eğer böyle iddialarda bulunuyorsan, o zaman dedikodu yapmayacak, ispat edeceksin. Kaldı ki, madem böyle bir iddian var, aylar öncesine kadar Yönetim Kurulu Üyesiydin, bugüne kadar nerelerdeydin, aklın nerelerde Arda senin? Madem yolsuzluk iddialarında bulunuyorsun, neden bugüne kadar sustun, göz yumdun? Basit bir şüpheni dahi bana söyleseydin ve itibar edilebilir kanıtların olsaydı ben gerekeni yapardım. Şimdi neden Genel Kurul’u bekliyorsun, yine hangi hesapları yapıyorsun sen? Yok öyle Arda Çakmak, şimdi iyi duy beni, Genel Kurul’u falan beklemeyeceksin, derhal önce delillerini ismiyle cismiyle basın önünde açıklayacaksın, sonra da iddia ettiğin yolsuzluğun mahkeme kararıyla ispat edilmesini sağlamaya çalışacaksın. Yok o ev almış, öbürü kredisini kapatmış diye dedikodu düzeyinde bırakmayacaksın sözlerini, ev almak da suç değil, kredi borcunu kapatmak da. Dedikodu yapmayacaksın, laf ebeliği yapmayacaksın, tüm detayları açıklayacaksın ve sonra Cumhuriyet Savcılığı'na başvurarak iddia ettiğin suçu mahkeme kararıyla ispatlamaya çalışacaksın. Derhal gideceksin Cumhuriyet Savcılığı’na, ama tantana yaratmak için değil, artistlik yapmak için değil, dedikoduyla lafla sözle değil, belgelerinle, isimle cisimle gideceksin. Kendi menfaatin için değil, kulübün menfaati için gideceksin Cumhuriyet Savcılığı’na. Bizlere ve kamuoyuna derhal tüm yolsuzluk iddialarını tüm detaylarıyla ve delilleriyle açıklayacaksın ama iftira atıyorsan bu da bir suçtur, bunu bil. O yüzden iddian nihai mahkeme kararıyla ispatlanana kadar, sen de zan altındasın Arda Çakmak. Bu kulübün kendi evladım bile tek kuruş parasını yerse hesabını en ağır biçimde ben sorarım. Babamın da benim de kanımız terimiz var bu kulüpte, senin gibi bir köşede oturup ahkam kesmedik, kanımızı canımızı verdik. İspatlayabilirsen iddialarını, varsa bir yolsuzluk suçu, o kişilerin cezalandırılması için önce ben düşerim bu işin peşine. İspatlayamazsan da sen adaletin sopasından fellik fellik kaçacaksın. Boş yere iftira atan da namerttir.
Gözünü öyle bir koltuk hırsı bürümüş ki, korkarım bu kişi başını epey bir belaya sokacak. Biz futbolcuya ücretini ödemişiz, o da güya gitmiş sonra banka hesabından çekmiş. Futbolcuların hesap hareketlerini mi izleyeceğiz –ki zaten hukuken böyle bir yetkimiz de yok, yasak. Ortada hukuka aykırı bir durum varsa merak etme ilgili devlet mercileri gereğini yapar, bizim görevimiz futbolcuların hesap hareketlerini takip etmek değildir, öyle bir yetkimiz de yoktur, bu işlere bulaşmamız da suçtur. Konuşmasına göre, Arda Çakmak ya iftira suçu işlemektedir ya da hukuka aykırı bir şekilde kanunen gizli bilgileri ele geçirmiştir. Zira, konuşmasında Arda devamlı üçüncü kişilerin banka hesabı hareketlerinden bahsediyor. Öyle anlaşılıyor ki adam adeta gizli hesap bilgilerini ele geçirmiş, yahu sen nereden bilebiliyorsun bunları? Bu bilgiler kanunen gizlidir, bunların banka yetkililerince ifşa edilmesi de suçtur. İşte Arda ya yalan söylüyor, iftira atıyor ya da hukuka aykırı bir biçimde bu bilgileri eline geçirmiş. Yalan söylemiyorsan, kanunen gizli bu bilgileri sana kim, nasıl, neden verdi, nasıl öğrendin bu bilgileri, açıkla! Hangisini bilemem, ama atıp tutarken dikkat et, koltuk hevesin yüzünden başını büyük belaya sokma.
Bilinmelidir ki, Arda Çakmak isimli bu zat, şimdiki arkadaşlarından bir kişiyi de kısa bir süre öncesine kadar hırsızlıkla, Kulübün parasını çalmakla itham ediyordu. Bu iddiasını da babama ve camiamızdaki birçok kişiye o kişinin ismini vererek zikretti. İlgili kişinin adını şahsını ve ailesini rencide etmemek için hukuken gerekmedikçe vermeyeceğim, zaten bu iddia Arda’nın iftirası mıdır gerçek midir, o da kesin olarak saptanamadı. Biz iftiracı değiliz. Simdi sen, Arda Çakmak, açıkla, hırsız dediğin kişilerle hangi menfaat uğruna kol kola girdin? Derhal şimdiki arkadaşından o günkü iddialarının hesabını sor, ya da o senden senin bu iddianın hesabını sorsun. Aranızda halledin, ama haklı olanınız basın huzurunda haklılığını açıklasın ki kim ne suç işlemiş, biz de onu bilelim.
Gözünü öyle bir hırs bürümüş ki senin Arda Çakmak, ne dediğinin farkında mısın? Sen hangi cüretle Sayın Cumhurbaşkanımız’ın adını böyle bir konuşmada anabiliyorsun? Sen hangi cesaretle Sayın Cumhurbaşkanımız’ın ne düşüneceği hakkında tahminde ve beyanda bulunabiliyorsun? Nasıl bir fütursuzluktur ki Sayın Cumhurbaşkanımız üzerinden polemik yaratmaya çalışıyorsun, aklınca basının huzurunda beni Sayın Cumhurbaşkanımız'la korkutmaya çalışıyorsun? Kendine gel Arda Çakmak, kendine gel, bahsettiğin kişi Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı’dır. Çıkacağım diye tehdit ettiğin yer de senin üst kat komşunun evi değildir, Devletimizin en yüksek mercii Cumhurbaşkanlığı makamıdır, kendine gel. Biz Sayın Cumhurbaşkanımız’ı onca büyük işleri arasında rahatsız etme düşüncesini aklımıza getirmekten dahi utanırız, fakat kendileri herhangi bir sebeple bizi huzurlarına emrederlerse de alnımız açık her şeyi anlatırız. Kendisine sevgimiz de saygımız da dünden bugüne değildir, eskidir, bakidir. Sen çok istiyorsan yine de randevunu iste tabii. Kendileri lütfederler de seni huzurlarına kabul ederler mi bilemem ama sana tavsiyem sen şapkanı önüne koy, çok iyi düşün randevu talebinden evvel. Öncelikle de beraber yola çıktığın herkesten, geçmişlerinden ve söylediğin her sözden çok emin ol ki, sonradan yüzün kızarmasın.
Yapılan konuşma hatalarla, bilgisizlikle de dolu… Biz bu şimdi şahsa FİFA Kurallarını mı öğretelim, temel matematik mi? Ama tabii zatın bugünü de geçmişinden belli… Ailesi var, rencide etmemek için detayları vermeyeceğim. Babası babamın arkadaşıydı, Arda da başından beri yönetime girmeye çok meraklıydı. Sevimli ve efendi bir çocuktu, babasının hatırı için babam da zamanında bu şahsı yönetime aldı. Sonra, Arda’nın bitmek bilmez ricaları, bugünkü gibi tutamayacağı vaatlerde bulunması ve tabii yine babasının hatırına binaen babam onun Hacettepe’nin başkanı seçilmesini sağladı. Arda başkan olmak için başka ne yaptı, belki onu da kendi anlatmak ister. Peki başkan olunca Arda ne yaptı? Şimdi altyapı fetvaları veren Arda Çakmak Hacettepe gibi altyapısından gelen oyuncularla mücadele eden ikinci lig ölçülerine göre kuvvetli bir takımı dışarıdan 15-20 oyuncu transferi yaparak kötü bir ikinci lig takımına çevirdi, takımın altyapısını lağvetti. Dahası, takıma finansal açıdan zarar ettirdi, mahvetti. Defterler incelendiğinde oldukça vahim tablolarla karşılaşıldı. Allah’tan babam müdahale etti de son anda takım kurtuldu. Başarısızlığı sebebiyle de İlhan Cavcav başkanlık görevinin Arda'dan alınarak Arif Bey'e verilmesini istedi ve Yönetim Kurulu da bu yönde karar verdi. İşittiği azarlardan babama, kendi yerine geldi diye de Arif Bey’e o günlerde kinlenmiş Arda, şimdi ilk fırsatta kendince intikam almaya çalışıyor. Sen ki Hacettepe’nin başkanlığını yürütemedin, şimdi bu nasıl gözü kara bir hırs ki Gençlerbirliği’ni yönetebileceğini sanıyorsun? Beceremedin, beceremezsin Arda Çakmak. Şimdi konuşmalarını duyunca çok şaşırıyorum, sanki Gençlerbirliği’ne herhangi bir katkı sağlamış, sanki babamla çok yakınmış gibi bir hava veriyorsun kendine… Sana bir şans verildi, ama onu 2. Lig takımında bile eline yüzüne bulaştırdın. Biz seni çok denedik, ama sen hepsinde çakar çakmaz söndün Arda Çakmak.
Sonrasına gelelim, yine rica etti, kendisinin herhangi bir önemli katkı sağlayabileceğine inancımdan değil fakat yılların hatırına binaen Arda Çakmak’ı Yönetim Kurulu listeme aldım ki özeleştiri yaptığımda hata olarak gördüğüm önemli bir husustur bu. Sonra bir gün telefonla arayarak benden randevu istedi, ofisime geldi ve kendisini Başkan Vekili olarak görevlendirmemi istedi. Fakat ne zaman ki Arda’yı Başkan Vekili yapmadık da futbol konusunda kendisinden çok daha bilgili ve tecrübeli Arif Bey’i Yönetim Kurulu olarak Başkan Vekili seçtik, o zaman Arda Bey bize küstü. Kendisine arzuladığı önem ve koltuk verilmeyince, o ricacı, mülayim, sevimli çocuk gitti, yerine küskün biri geldi. Zamanla örgütlenmeye, takım arkadaşlarıyla dedikoduya, huzursuzluk çıkarmaya, arkamdan ayak oyunları çevirmeye başladı ve sonunda bu durum artarak ciddi bir rahatsızlık verdi. Biz de kendilerine bu şekilde çalışamayacağımızı söyledik, istifa dilekçelerini istedik. Onları hukuken istifa etmeye zorlayamazdık fakat istifa etmeselerdi ertesi sabah Yönetim Kurulu olarak görevlerinden azledecektik, bunu da onlar çok iyi biliyordu. Bunun üzerine aynı günün akşamında sanki kendilerinden istifa dilekçeleri istenmemiş de kendileri istifa ediyorlarmış gibi basın huzurunda oyunlar oynadılar. Sonra üyelerin kişisel bilgilerini ellerine geçirip –ki burada da bir hukuksuzluk olup olmadığı ayrı bir tartışma konusudur- tek tek hepsini aradılar. Yeterli desteği görmeyince de takımın kötü gününü bekleyip pusuya yattılar. Sesleri çıkıyor muydu üst üste galibiyet kazandığımız haftalar boyunca? Hayır, pusuda kötü gün beklediler. Şundan adınız gibi emin olunuz, ben eğer o gün Arda’ya talep ettiği Başkan Vekilliği koltuğunu verseydim, Arda yine kulübün hiçbir işine karışmadan sessizce rahat koltuğunda oturacaktı ve siz bugün Arda’dan en ufak bir serzeniş dahi duymayacaktınız. Arda, hadi en ufak bir yanlış anlatımım varsa çık yine basın önüne, şerefin namusun üzerine yemin et. Artık o kadarını da yapmazsın herhalde, o kadarını ben bile beklemem senden.
Biliniz ki bizim her şeyimiz o zaman da açıktı. Kurul olarak karara bağlanması gereken konular, o şekilde karara bağlandı. Belli üyelerle görüşülmesi gerekenler de ilgili üyelerle görüşüldü. Kendisinin basın huzurunda iddia ettiği gibi benimle herhangi bir tartışması olmamıştır, görevi süresince doğru düzgün fikrini dahi beyan etmemiştir, onay vermiştir, zaten fiziki olarak bile varlığını pek hissettirmemiştir, kulübümüze de zerre kadar olumlu bir katkısı olmamıştır. İlk zamanlar sessiz sedasız oturup, sonrasında da gizli kapaklı ayak oyunları oynamaya çalışmıştır, tek icraatı budur.
Zaten şimdi kendi beyanlarından da çok açık bir şekilde anlaşılıyor ki Arda Çakmak Yönetim Kurulu üyeliği boyunca da aylarca çok derin bir uyku içerisindeymiş, ne olup bittiğini fark edememiş, olayları ancak üç ay sonra idrak edebilmiş... O bunları söylerken, ben ekrana baktıkça nedense Uyuyan Güzel masalını hatırladım… Hadi biz söyledik anlamadın da; takım arkadaşın, o günün saymanı Hıfzı Kuruşa da mı anlatamadı sana? Arda Çakmak, kulübün çay ocağında çalışmıyordu, bizzat Yönetim Kurulu Üyesiydi, takım arkadaşları da görev sahibi üyelerdi... Biriniz Asbaşkan, biriniz Sayman, biriniz Genel Sekreter ve diğeriniz de Basın Sözcüsüydü. Hepiniz mi uykudaydınız be kardeşim ki olan bitenden yedi köyün haberi vardı, sizin yok? Trajikomik bir durum: Kulübe transfer geliyor, ödemeler planlanıyor, basına duyuruluyor ve siz tüm bunlardan ancak üç ay sonra haberdar oluyorsunuz, malumu ancak üç ay sonra idrak edebiliyorsunuz… Bunu da basın huzurunda itiraf ederek yöneticiliğinizi nasıl büyük bir ciddiyetle yaptığınızı kamuya ifşa ediyorsunuz... Ayıptır, ayıp... Yine de bizim insani değerlerimiz önde gelir, hala Arda Çakmak kendi gözleri önünde olanı biteni ancak üç ay sonra bilebildiğini, yani bir olayı vukuundan ancak üç ay sonra idrak edebildiğini iddia ediyorsa, o zaman biz bu duruma çok üzülür, kendisine tüm yüreğimizle acil şifalar dileriz, tez zamanda sağlığına kavuşması için dualar da ederiz.
Arda Çakmak, şimdi kendini bir zorla bakalım, kim bilir belki bunları hatırlarsın: Sen ve takım arkadaşların sadece Sessegnon, Pogba, Deniz Yılmaz ve Aydın Karabulut transferlerinde yönetimde değildiniz. Dilinize doladığınız transferlerin yirmisinde bizimle beraberdiniz. En ufak bir itirazınız da eleştiriniz de olmadı, ben istifanızı isteyene kadar da kendi aranızda dedikodu yapıp, küçük ayak oyunlarınızı oynarken tek kelime etmeden mutlu mesut yaşıyordunuz. Uykuda mıydın Arda Çakmak sen bu transferler yapılırken, yoksa yine mi bilmiyordun, idrak mı edememiştin? Sen ne sandın, bu yirmi oyuncuyu bize misafirliğe mi geldi sandın? Sahayı kiraladık mı sandın? Manu bizim tesislere turist olarak tatile mi geldi sandın, ne sandın? Önce onay verdin sonra aylarca sustun sustun da şimdi bu kötü günlerimizi mi bekledin? Bu mu senin Gençlerbirliği değerlerin? Diğer konularda da yine yanlış konuşuyorsun: Elvis Manu, Feyenoord’dan İngiltere’ye giderken 2 milyon Euro tutarında bonservis ödediler. Yine Petar Skuletic, Sırbsitan’da gol kralı olduğunda Lokomotiv Moskova’ya 4.5 milyon Euro’ya transfer oldu. Ancak biz, Gençlerbirliği olarak, her ikisine de tek kuruş bonservis vermeden kadromuza kattık. Mikrofonu eline alıp atıp tutmak kolay, hadi kanıtla bakayım iddia ediyorsan aksini… Elbette yeri geldi bonservis de ödedik, imza parası da verdik, menajerlik ücreti de ödedik ama bunlar zaten futbolda sıklıkla yapılan uygulamalardır. Bilmiyorsan aç FİFA Kurallarını oku ya da sor bir bilene sana anlatsın. Boş lafı bırak, sizlerin yönetimde olduğunuz süre boyunca bunlara da en ufak bir itirazınız olmadı. Şimdi takımın kötü gününde pusuda bekleyen kurtlar misali aklınıza gelen herkese ve her şeye çamur atıyorsunuz.
Şimdi takım her maç kaybettiğinde yüzünde güller açan Arda Çakmak ve arkadaşlarına çok üzülecekleri bir haber vereyim… Hala ciddi miktarda paramız var ve hala tek bir kuruş borcumuz yok… Veremeyeceğimiz hiçbir hesabımız yok, kulübümüz finansal açıdan dimdik ayakta… Ama sen, Arda Çakmak, sen utanmadan daha bugünden kulübü borçlandırmaktan bahsediyorsun! Kendisi açık açık söylüyor işte, Arda Bey’in projesi kulübü borçlandırmakmış… Senin Başkanlık hedefin kulübü borç batağına saplamak demek… Söyle bakayım: Kimlere, neden borçlandıracaksın kulübümüzü? Buradaki hesabınız ne, kitabınız ne? Amacınız ne? Kendine gel Arda Bey, hiç heveslenme, biz bu Kulübü borçsuz yaşatacağız. Kulübümüzü İlhan Cavcav’dan tek kuruş borçsuz devraldık, günü geldiğinde de bu görevi layığıyla yapabilecek, hedefi kulübümüzü borç batağına saplamak olmayan aklı selim birine de tek kuruş borcu olmadan teslim edeceğiz. İlhan Cavcav’dan devraldığımız meşaleyi bizler onun ilkeleriyle taşıyacak, zamanı geldiğinde onun ilkelerine sahip bir üyemize teslim edeceğiz. O ilkelere sahip adam sen değilsin, senin kulübü sürüklemek istediğin uçurum daha şimdiden belli.
Kulübe, yönetimine, futbolcularına, çalışanlarına saldırdığın yetmedi, taraftarlarımızla aramızda huzursuzluk çıkarmaya çalışmanız yetmedi, şimdi bir de üyelerimize dil uzatıyorsunuz… Madem Başkanlığa hevesin var, “Dikmen kahvehanelerinden toplanan adamlar” diye tanımladığın üyelerimizin, artık kimse onlar, yüzüne nasıl bakacaksın, onlardan hangi yüzle oy isteyeceksin sen? Sen kimsin ki kimi aşağılamaya çalışıyorsun? Kimsin sen kendinde başkalarını küçümseme hakkı görüyorsun? Kulübümüze gönül veren herkes üyemiz olabilir, üye olmak için lüks mahallede oturma şartı aramıyoruz Arda Bey… Burası halkın Gençlerbirliği Spor Kulübü'dür. Gençlerbirliği Spor Kulübü, Dernekler Kanunu’na göre üye kabul eder, tüm üyelerimiz de hukuka uygun olarak kabul edilmiştir. Ayrıca hatırlatayım, yeni üyelerimizin çoğunun kabulüne ilişkin kararlarda senin ve arkadaşlarının da imzası var. Aman bak bunu da bilmiyordum deme, çok endişelenirim senin için. Hatırladın mı Arda, yoksa ben çıkarıp senin tarafından imzalanan kararları mı göstereyim? Sen gittin diye Yönetim Kurulu tüm işlerini donduracak, kulübün tüm işleri kilitlenecek sandıysan da, kusura bakma.
Bir yandan olan bitenin farkında değilsin, diğer yandan kulüpten, yönetimden hatta bankalardan bilgi sızdırarak hafiyelik yapma derdindesin. Söyle bakalım hafiye, kulüp çalışanlarımızdan kimlere ne maddi çıkarlar teklif ettin? Bunu da mı unuttun yoksa? Ama ben sana unutamayacağın bir ders vereyim. Öyle insanlar vardır ki maddi manevi çıkar uğruna değerlerini harcamaz, kişiliklerinden ödün vermez. Sen de Dimyat’a giderken evdeki bulgurdan olursun.
Boş ver, bak yine de sana ne mutlu ki Hacettepe’deki ciddi başarısızlığını unutarak Gençlerbirliği’nin başkanlığına, hatta hukuk bilmeden hukukçuluğa da soyunabiliyor, bunlara cesaret edebiliyorsun. Sen merak etme, gerçek hukukçular üzerinde çalışıyor, Genel Kurul’la ilgili olarak gereken ne ise yapılır. Ama bence sen bu esnada başka seçmelere de katıl Arda kardeşim. Bak kameraları çok sevdin, inan bizler de sevimli yüzün, ağzı kulaklarında o tatlı sinirli halin, rol kabiliyetin ve hayal gücünle seni daha sıklıkla ekranlarda görmek isteriz. Ne güzel sinirlenmişsin öyle, ama sen sakın boşuna yorma o tatlı canını. Sen gölge etme, biz senden başka ihsan istemeyiz. Kulüple ilgili olarak hala anlamadığın, bilmediğin, hatırlayamadığın bir husus olursa, lütfen kendini fazla zorlama, kendine üç aylık bir süre daha ver. Sana son tavsiyem de şudur ki mikrofonu eline alıp o mutluluk ve hevesle saçmalarsan, pek fena çakılırsın Arda Çakmak, aman artık daha dikkatli konuşasın.... Hadi şimdi hemen çantanı topla, önce belgelerinle iddialarını açıkla, sonra doğru Savcılığa… Ben de babam gibi, seni “gözlerinden öperim”.
******
Adı geçen kişiyi mesnetsiz iddialarıyla baş başa bırakalım, benim esas sayın Taraftarımıza hitaben söylemek istediklerim var:
Sevgili Taraftarlarımız,
Büyük üzüntü içerisindeyiz. Takım olarak hak etmediğimiz bir sonuçla ligi tamamladık. Emeklerimizin karşılığını alamadık. Nasıl bir sene evvelki başarıya sahip çıktıysak, bu üzüntü veren sonuca da sahip çıkıyor ve gereken her tahlili yapıyoruz. Her aşamada, bu istenmeyen sonuca sebep olan tüm faktörleri irdeliyoruz, her şeyi masaya yatırdık. Fakat emin olun ki, size sözüm olsun ki benim başkanlığımda 1. Lige düşen bu takım, yine benimle beraber seneye Süper Lig’e çıkacaktır. Geçmişi doğru analiz ederek, çok daha güçlü bir şekilde yolumuza devam edeceğiz, aslanlar gibi, tüm gücümüzle mücadele edeceğiz. Bu üzüntüyü biz gönlümüze hapsedecek, unutmayacağız; ama ahdım olsun siz sevgili taraftarlarımıza unutturacağız.
Taraftarımızın haklı tepkisini elbette anlıyor ve saygıyla karşılıyoruz. Gerçek gazetecilerimizin de eleştirileri olunca okuyor ve değerlendiriyoruz, fikirlerine saygı duyuyoruz. Diğer yandan bazı yönlendirilmiş kalemler sözlerimi çarpıtarak haber yapıyor, köşelerinde akla hayale sığmaz iftiralar atıyor, lütfen bunlara itibar etmeyiniz. Ben tüm yalanlarıyla onları Allah’a havale ediyorum ve bunları sineye çekerek yoluma devam ediyorum. Ama şunu da iyi bilsinler ki sabrımın da bir sınırı var, yalan dolan sözleri dedikodu başlığı altında vererek gazetecilik yapılmaz. Kimse boşuna daha fazla uğraşmasın, yıldıramayacaklar, beni yolumdan da sözümden de döndüremeyecekler.
Kulübümüzün parasının bittiği, koskoca bir yalandır. Allah’a şükür paramız vardır, borcumuz da yoktur. Usulsüz hiçbir ödeme yapılmamıştır, hiçbir ödeme aksatılmamıştır. Aksini iddia edene hodri meydan, kaçak göçek konuşmasın, belgeleriyle açsın davasını, iddiasını ispatlasın…Kimse merak etmesin, kulübümüz güçlüdür ve bu güçlü kulüp kimseye yem olmayacak, borçlandırılarak bataklığa sürüklenmeyecektir.
Bu safsatalara harcayacak daha fazla vaktimiz yok, benim tüm enerjim ve emeğim sevgili Kulübümüze adanmıştır… Planlarımızı yapıyoruz, çalışmalarımıza başladık. Çok daha güçlenerek Süper Lig’e tekrar çıkacak, orada da aslanlar gibi mücadele edeceğiz, eskisinden çok daha güçlü bir şekilde... Güçleneceğiz, başaracağız, bomba gibi geri döneceğiz Süper Lig’e... Biz başımızı bu yola koyduk, bu bizim davamızdır, vazgeçmeyeceğiz.
Sizlerle aramıza nifak sokmaya, taraftarı yönetime düşman etmeye bile çalıştılar. Belirli bir gruba söylenen bir sözü sanki tüm taraftarlarımıza söylenmiş gibi göstermeye çalıştılar. Bu da oyundur, bu da yalandır. Taraftarlarımız bu kulübün gerçek sahibidir, başımızın tacıdır.
Biz size bir söz verdik, biz sözümüzü tutacağız.”
MURAT CAVCAV