NBA'de fanus atmosferi oyuncuları nasıl etkiliyor?

Eren TUNCAY - AJANSSPOR

NBA'de pandemi sonrası sezon Temmuz ayının sonunda yeniden başlamıştı. Ancak bu normal bir geri dönüş olmadı elbette. Orlando'da takımlar ve tüm takım personelleri kapalı bir alanda, "bubble" diye tabir edilen fanus gibi bir ortamda kalıyorlar. Bu, dünyada hâlâ etkisini tüm ciddiyetiyle devam ettiren koronavirüsten korunmanın en avantajlı yollarından biri.

Fakat bu fanus ortamı, beraberinde sadece avantajları getirmiyor. Bir otel odasında tek başına kalmak, gün içinde antrenmanlarını sürdürmek ve oradan maça gitmek; boş zamanlarında ise yine aynı mekanda kendi takım arkadaşlarınla veya rakip takımdaki oyuncularla vakit geçirmek herkes için kolay değil. Sosyallik sadece bu alanla sınırlanmışken, oyuncular ise hayatlarında hiç olmadıkları kadar ailelerinden uzak kaldılar.

Oyuncuların zorluklar yaşadığını fark eden NBA ise bununla ilgili bazı küçük adımlar atmaya çalıştı. Örneğin, maçlardan önce oyuncuların tanıtım anonsunu; ailelerinin gönderdiği videolarla gerçekleştiren NBA, oyunculara az da olsa moral vermeye çalışıyor. Öte yandan her maçta görebileceğiniz gibi e-taraftar diyebileceğimiz bir sistemle maçlarda belirli sayıda taraftar, takımlarını destekliyor ve hemen hemen her maçta oyunculardan birkaçının ailesinden bir birey o bölgede bulunuyor.

Ancak yalnızca bu yeterli olmuyor tabii. Bu yüzden NBA aşamayı bir üst seviyeye çıkardı ve oyuncuların aile üyelerini, Orlando'daki 'fanus'a sokmaya karar verdi. Çünkü her fırsatta ailelerinden uzak kalmalarının kendilerini kötü anlamda etkilediğini söyleyen oyuncular için açıklamalardan toplanmış bir kolaj video bile yapılmıştı.

Batı Konferansı playofflarında ilk turda eşleşen Los Angeles Clippers ve Dallas Mavericks serisinde ise Clippers'ta oynayan yıldız oyuncu Paul George, serinin 5. maç sonunda ise bu konuyu doğrudan ilgilendiren açıklamalar yaptı.

Özellikle seri boyunca çok kötü oynadığı için eleştirilen ve saha içindeki ruh hâlinden iyi durumda olmadığı anlaşılan Paul George, neden bu hâlde olduğunun sebeplerini anlattı.

Serinin özellikle 3 maçında çok kötü performans veren ve eleştirilen ancak 5. maçta kendine gelen ve attığı 35 sayıyla takımının galip gelmesinde çok önemli bir rol oynayan Paul George yaşadığı zorlukları açıkladı. Yıldız oyuncu, "Sanki karanlık bir yerdeymişim gibi hissettim. Mental sağlığımı hafife aldım. Endişelerim vardı. Depresyondaydım diyebilirim. Burada kitlenmiş gibi hissettim. Serinin 2, 3 ve 4. maçlarında o sahada değildim. Orada değilmiş gibi hissettim. Ancak yakınımdakiler, başta takım arkadaşlarım bana çok büyük destek oldular. Onlara ne kadar teşekkür etsem azdır." dedi.

Çok basit bir şeymiş gibi görünse de, insanın hissettiği bu duygular; profesyonel olarak en üst düzeyde rekabet gerektiren bir işte bütün performansını tepe taklak yapabiliyor. Paul George ise kendi durumunu fark ettiği anda takım psikiyatristiyle konuştuğunu da ekliyor: "Önce enerjimin ve ruhumun değiştiğini hissettim. Takım psikiyatristimizle konuştum. Sonra buraya geldim ve her şeyi geride bıraktım. İşimi yapmam gerektiğini biliyordum, artık ilerlemeye hazırım."

Orada bulunan 16 takımda birçok oyuncu muhtemelen buna benzer sorunları yaşıyordur. Paul George'un bu konuda konuşarak öncü olması gerçekten çok önemli. Öte yandan George ise yakınlarından aldığı desteğin kendisine ne kadar iyi geldiğini söylemişti. Başta Clippers koçu Doc Rivers, "Normal bir atmosferde değiliz. Paul George ile bir gün odamda oturduk ve uzun uzun konuştuk. Konumuz basketbol değildi. Diğer oyuncular da onunla konuştu." derken, takım arkadaşı Montrezl Harrel ise, "Onun bu kafa yapısından çıkmasını istiyorduk. Onu odasından çıkartıp oyun oynamasını ve bizim de onunla beraber olduğumuz bilmesini istiyorduk. Bence bunu hep beraber başardık ve o da iyi bir iş ortaya koydu." ifadelerini kullandı.