"Pozisyon penaltı değildi"

16.05.2019 - 09:35 | Son Güncellenme: 16.05.2019 - 12:35

"Pozisyon penaltı değildi"
Gurur ve ayıp - Attila Gökçe / Milliyet  Ziraat Türkiye Kupası finalinin kahramanları var.    İkisini yazalım:   Galatasaraylı Sofiane Feghouli ile Akhisarsporlu Hugo Miguel Almeida Costa Lopes...  Biri maçın başından sonuna kadar takımının en çalışkan, en gayretli, en etkili oyuncusuydu. Kupayı getiren gol de onun ayağından çıktı.   Öteki, adının okunduğu kadar uzun süre kalamadı sahada.    Hiç de sportmence olmayan… Akılla bağdaşmayan… Görgüsüz, itici, hoyrat bir öfke ile attırdı kendini. Takımını 10 kişi bıraktı. Kırmızıyı görünce edepsizliğine devam etti. Sahadaki gerilimden en çok etkilenenler arkadaşlarıydı. O harika kurtarışları yapan kaleci Fatih bile kendini alamadı, topu Suat Arslanboğa’nın üzerine attı. (Galiba o topu kaparak tabloyu bozan ve Fatih’i kırmızıdan kurtaran Feghouli’ydi).   Eğri oturup doğru konuşalım…   Galatasaray, Kupa’yı hak ederek aldı. Üstelik, sadece 45 dakika ile sınırlı bir finaldi bu. İlk yarısı beş kuruş etmezdi. İki takım da jübile maçı oynar gibi savruk, yavaş, dağınık ve etkisiz oynadılar. Galatasaray’ın Başakşehir ile oynayacağı lig finaline daha çok yoğunlaştığını hissettik. Futbolcular sanki kırmızı kart görmemek ve sakatlanmamak kaygısıyla oynuyordu. Maçın başından sonuna kadar Feghouli’nin iyi niyetini, enerjisini, zekasını, sorumluluk duygusunu ve kalitesini izledik. Arkadaşları ona ayak uydurdular mı? Hayır. Orta alanda Selçuk-Ndiaye-Belhanda üretken oynayamadılar. Diagne ve Onyekuru’yu pozisyona sokamadılar.    VAR protokolü dün sağlıklı bir maç için isabet ve verimlilikle uygulandı. Attığı (ya da atamadığı) gollerin ötesinde Diagne, anormal bir ego sorunu ile karşı karşıya... Oyun sırasında hep faul kazanmak, penaltı almak gibi uyanık halleri de var.  Belki verimli bir kumaş, ama buruşuk! Elbette Fatih Hoca şu telaşeli günler bitsin, ona kızgın bir ütü ile ayar verecektir.   Sahaya, küme düşmenin acısıyla, Türkiye Kupası’nın da son sahibi olarak gururla çıkan Akhisarspor’da takım oyunu gelişmiş olabilir. Ama bir kulüp geleneğinden söz edilebilir mi? Hayır. Böyle bir gelenek olsaydı, Akhisarspor öne geçtiği maçtan sonra rezil bir vukuatla fark yiyip kupayı bırakmazdı.  Sevgili başkan Hüseyin Eryüksel, bu takıma kulüp kültürü kazandırmak için peşinde koştuğu yabancılarla birlikte, karakterli yerli oyuncuları da bulmalı. Dünkü finalin ne kadar ayıbı varsa, onlara aittir. Yazık olmuştur.   Galatasaray’ı kutlayalım… Asıl final, Telekom Stadı’nda Başakşehir ile… Peki dünkü ilk yarıdaki gibi oynarlarsa ne olur? Sıkıntı olur. Terim galiba her zamankinden çok bu defa takımını motive etmek durumunda. 
G.Saray ilk kupasını aldı - Osman Şenher / Milliyet  Üç gün arayla iki kupa finali oynayacaktı Galatasaray... Akhisar karşısında dün gece Ziraat Türkiye Kupası’nı kazandı. Kolay maç mı oldu, kesinlikle hayır. Akhisarsporlu futbolcular sinirlerine hakim olamadılar. Bunun da faturasını ağır ödediler. Sarı-kırmızılıları epey zorladılar. İlk golü de defansın ve orta sahanın hatasından Manu’yla buldular. Güray ile Barbosa ile zaman zaman da olsa rakip kalede tehlikeli oldular. Ama işte bu futbol. Hele büyük takımlar karşısında bir kişi eksik oynarsan bunu affetmezler.  Birinci penaltıda Diagne ukalalık yaptı. Fatih Terim ‘Selçuk atsın’ demesine rağmen Senegalli forvet ‘Ben atacağım’ diyerek ısrar etti. Ve kaleci Fatih penaltıyı kurtardı. İkinci penaltı pozisyonuna Akhisarlı futbolcular çok itiraz ettiler. Suat Arslanboğa VAR hakemlerinin de telkiniyle VAR monitörüne baktı, penaltı kararını verdi.  Bu dakikadan sonra yeşil-siyahlı oyuncuların hepsi, kıyameti kopardılar. Lopes oyundan atıldı ve penaltıyı Sinan gole çevirdi. Daha sonra Feghouli’nin ve Diagne’nin attığı gollerle zor gibi görünen kupayı Cim Bom, son 20 dakika oynadığı iyi futbolla rahat kazandı. Kaçan penaltı, direkten dönen top, her iki kalede yaşanan gol tehlikeleri ile keyifli bir final maçı oldu. Güzel bir final maçıydı.  Hakem Arslanboğa Süper Lig’in en iyi hakemlerinden bir tanesi, futbolculuktan gelme. Top sahada kalsın diye bütün pozisyonları yakından takip ediyor. Her pozisyonda düdük çalmıyor. İnanın maçı seyrederken hakemin gösterdiği performanstan çok memnun kaldım. Zaman zaman hatalar yaptı ama bu hatalar masum hatalardı. Eminim bugün ‘neden bu penaltıları verdin?’ diye bir sürü eleştiren çıkacak. Artık bunlara alıştık. Gördüğüm kadarıyla Galatasaray teknik direktörü ve takımı da bu eleştirilerden etkilenmiyor, kendi işlerine bakıyorlar.  Hakemlerimizin hepsi bu sezon hata yapıyor. Her takımın leyhine de, aleyhine de bu hatalar yapılıyor. Ama Galatasaray’ın aleyhine yapılan hatalar iki lafla geçiştiriliyor. Ama lehine yapılanlarda ise çoğu hata olmadığı halde kıyametler koparılıyor. Dediğim gibi bundan ne futbolcular ne de hoca etkileniyor.  Tabii en büyük desteği taraftardan görüyorlar. Dün gece Sivas’ta görmüyor musunuz, tribünlerde 22 bin seyirci var, bunun 17 bini sarı-kırmızılı taraftarlar. Takımları iyi de oynasa, kötü de oynasa müthiş destek verip rakibe baskı yapıyorlar. Sanki maç Sivas’ta değil de, İstanbul’da Türk Telekom Stadı’nda oynanmış gibi atmosfer yarattılar.  Sonuçta Türkiye Kupası’nı alarak Galatasaraylı futbolcular büyük moral kazandı. Büyük final pazar günü kendi mabedinde, 50 bin taraftar önünde oynanacak.  
Konsantrasyon farkı - Erman Özgür / Fanatik Öyle final deyince aklınıza yüksek tempolu, bol pozisyonlu, kıran kırana bir maç falan gelmesin. Akhisar’ın hücum edebilmek için Galatasaray’ın üstüne geldiği anlarda kaptığı toplarla hücum etmeyi planladığı ancak yapamadığı, Galatasaray’ın ise Belhanda ve Feghouli’nin hareketlenmesini beklediği ancak yakalanan 1-2 pozisyonda Diagne’nin ağır kalışı ile skor alamadığı vasat bir ilk yarı düşünün. Bir taraf düşmüş teselli arıyor, diğeri sezon finali için adeta hazırlık maçı oynuyor. Bu görüntü Akhisar’ın geriye topa hakim olarak dönmesi ile değişti. Onyekuru ve Lopez’in karşılıklı kaçırdığı gollere rağmen Güray’ın ikramını Manu geri çevirmedi. Sonrası ise yüklenen Galatasaray önce Linnes’le kazandığı penaltıyı Diagne ile kaçırdı. Sonrasında Diagne ile kazanıp Sinan’la eşitledi. Bu penaltı Akhisar’ın gardını hem konsantrasyon olarak hem de oyun olarak düşürünce Feghouli fişi çeken golü atarak kupayı takımına kazandırdı. Gecenin sorusu Hafta sonuna kadroda ne değişir? Fernando- Donk tandemi ve Nagatomo’nun geri dönüşü ile Beşiktaş derbisine geri dönülür. Maçın starı Aslında yıldız olacak kadar yüksek bir performans gösteren olmadı. Ancak yine Feghouli sıradan bir maç oynamasına rağmen attığı gol ile kupaya imzasını atmış oldu. Maçın olayı Diagne, Galatasaray’a faydalı mı değil mi karar vermek zor. En olumlu yaptığı iş penaltı atmaktı. Şimdi o nu da yapamıyor. Sonrasında gidip penaltıyı alıyor. Kopmuş takıma golü yapıyor. Kısa mesaj Galatasaray’ın şampiyonluk için finaldekinden çok daha yüksek bir mücadele ve futbol kalitesine ihtiyacı var.
Mete Kalkavan karışmamalıydı - Deniz Çoban / Fanatik 62’de Barbosa’nın Linnes’i düşürdüğü pozisyonda da Arslanboğa yanılmadan ve işini VAR’a bırakmadan doğru bir penaltı düdüğü çalmıştı. Ne olduysa 75’te oldu. Diagne, Lopes’in arkadan yatarak yaptığı hamle sonrasında yerde kaldı. Arslanboğa ‘devam’ dedi fakat VAR’da Mete Kalkavan, Arslanboğa’yı pozisyonu tekrar izlemesi için kenara çağırdı. Arslanboğa da penaltı kararı verdi. Protokole göre gereksiz Sağlıklı göreceğimiz açılardan birinde Diagne topa dokunmuş görünürken, diğer açılarda Lopes topa vurmuş görünüyor. O yüzden Arslanboğa’nın ‘devam’ demesinin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Protokole göre bu pozisyonda VAR müdahalesi olmaması gerekirdi. Kalkavan gereksiz şekilde pozisyona karıştı. Hakemin midesi bozulsa! Penaltı sonrası Lopes’in yaptıklarını kabul etmek mümkün değil. Gördüğü kırmızı kart doğru. Sonrasında çıkan kartlara da söylenecek bir şey yok. Hakem, otoritesine karşı gelen oyuncular için gereğini yaptı. MHK’ye şöyle bir soru sormak istiyorum: Maç sabahı uyandığında Arslanboğa midesini bozduğunu fark etse, henüz ligde 3 maç yönetmiş olan 4. hakem Bahattin Şimşek mi yönetecekti maçı?
Penaltı kararı doğru - Levent Tüzemen / Takvim G.SARAY-Akhisar maçları hiç kolay olmamıştır. Özellikle Akhisar, G.Saray'a hep ters gelir, kompakt futbol felsefesini başarı ile uygular. Akhisar, kupa finaline Manu'yu önde tek bırakıp 1-9-1 taktiği ile oynadı. Terim'in öğrencilerinin, Akhisar duvarını aşabilmek için iki planı olabilirdi: 1- Duran toplar, 2- Araya atılan final pasları. Her Galatasaray maçında mutlaka gol atan Manu, Selçuk'un kaptırdığı Güray'ın hücuma taşıyıp pasa dönüştürdüğü topu gol yaptı. Galatasaraylı oyuncular, bir kez daha bu golle Akhisar'ın oyun tuzağına düştü. Diagne kazanılan ilk penaltıyı ukala bir şeklide harcadı. İNATÇI DIAGNE... G.Saray, bu penaltı sonrası oyunun temposunu iyice yükseltti. Diagne, defans arkasına yaptığı koşuda Lopes tarafından düşürüldü. Hakem Arslanboğa, VAR'a gidip haklı bir penaltı verdi. Bu kez topun başına Sinan geçti, skora denge getirdi ama Lopes'in bile bile kendisini attırması, Akhisar'ı 10 kişi kalmasına neden oldu Selçuk'un çıkıp, Donk'un girmesi G.Saray orta sahasındaki bütün dağınıklığı topladı. Galatasaray son anlarda bulduğu iki golle kupayı kazanmasını bildi. Terim de koleksiyonuna bir kupa daha ekledi. MAÇIN EN İYİSİ:  Sol kanatta arı gibi çalıştı. Maça damga vurdu MAÇIN EN KÖTÜSÜ:  Amatörce bir kırmızı kart gördü. .

Spor yazarları, Galatasaray ile Akhisar Belediyespor arasında oynanan Ziraat Türkiye Kupası finalini köşelerine taşıdı. 

İşte o değerlendirmelerden bazıları...

Senin için hazırladığımız haberler