Sadık Çiftpınar'dan çarpıcı sözler! Şampiyonluk, transfer, idolü...

28.03.2019 - 09:16 | Son Güncellenme: 28.03.2019 - 12:16

Sadık Çiftpınar'dan çarpıcı sözler! Şampiyonluk, transfer, idolü...

Fenerbahçe’nin başarılı stoperi Sadık Çiftpınar dikkat çeken açıklamalar yaptı. Evkur Yeni Malatya’dan devre arası gelen deneyimli stoper kısa sürede performansı ve mücadeleci yapısıyla taraftarın gönlünü kazandı. Sadık’ın kariyerindeki kırılma anı 3. ligde top koştururken kulübünün kapanması oldu... 2014-15 sezonunda yaşanan bu kötü olay Sadık’ın kariyerini belki de olumlu etkiledi. 30 Bin liraya Malatyaspor’a transfer olan futbolcunun, Fenerbahçe serüveni de bu şekilde başladı. İşte Sadık’ın birbirinden çarpıcı açıklamaları...

Sadık Çiftpınar: "Allah yüzümüze baktı"

Sarı-lacivertli oyuncu ilk olarak transfer süreciyle ilgili konuştu. İsmi ilk gündeme geldiğinde çıkan bazı olumsuz yorumları sorduğumuzda şu cevabı verdi:

‘Düşünme, katıl’ “Sosyal medyayı çok takip etmiyorum. Neler yapacağımla ilgili bir merak vardı aslında. Ben kendi yapabileceklerimi iyi biliyordum. Eksiklerimi de mücadelem ve hırsımla kapatabileceğimi düşünüyordum. Nitekim öyle de oldu. Olumsuz eleştiri Fenerbahçe taraftarından gelmedi. İsmim ilk çıktığı andan itibaren destek verdiler. Sadece spor yorumcuları, rakip takım taraftarları olumsuz yorumlar yapmışlar. Ama Fenerbahçe taraftarı büyük destek verdi. Beni bu çok olumlu etkiledi. Allah da yüzümüze baktı.”

"Daha iyi bir Sadık izlettireceğim"

Sadık 40 yıldır Fenerbahçe’de oynuyor gibi performans vermesinin sebeplerini sıralarken teknik patron Ersun Yanal’ın kendisiyle yaptığı bir görüşmeye ayrı parantez açtı. “Başkanımız, yönetim, hocamız ve taraftarımız bu özgüveni bana verdi. Hocamız her idmanda bana neler yapabileceğimi söylüyor. Anadolu kulübünde yaptıklarımın Fenerbahçe formasıyla yetmeyeceğini bana her zaman söyledi. Böyle bir özgüveni aldıktan sonra siz de sahada çok fazla düşünmeden hocanın istediklerini yapıyorsunuz. ‘Top ayağına geldiği zaman hiç düşünmeden oyuna katıl’ dedi. ‘Kaybedersin, kötü pas olur, sorumluluk bende kardeşim, hiç düşünme’ dedi. Çok sağolsun. O da bana ekstra bir özgüven verdi. Takım arkadaşlarımız, ağabeylerimiz sahip çıktı. Aralarına aldılar. Uzun zamandır bu camianın içindeymişim gibi hissediyorum. İnşallah çok daha iyi bir Sadık izlettireceğim.”

"Galatasaray altyapısında olmam kısmetimizdi"

Başarılı futbolcunun en beğenilen özelliği ise mücadelesi ve tatlı sert oyunu. Sadık bu konuyla ilgili fikirlerini de şu şekilde açıklıyor... ‘Saygım sonsuz."

“Ben cesur ve korkusuzca giydiği formanın hakkını sonuna kadar vermeye çalışan, bu mücadeleyi veren bir kişilik oldum. Fenerbahçe çocukluğumda tuttuğum takım. Bu ortamı hayal ettim 25 sene boyunca. Ben mevki ve karakterim gereği sahaya çıktığım zaman bir saniye sonrasını bile düşünmeden, o an neyi yapmam gerekiyorsa gözümü karartıp takımım için yaparım.” Daha önce Galatasaray altyapısında forma giyen futbolcu iyi bir Fenerbahçeli olduğunun altını çizdi: “Kendimi bildiğimden beri Fenerbahçeliyim. Bunda da babamın etkisi büyük. Çocukluğum, her şeyim Fenerbahçe’yi takip ederek geçti benim. Galatasaray altyapısında bulunmam da kısmetimizdi. Orada da güzel anılarım oldu. Saygım sonsuz... Şu an ait olduğum yerdeyim. Taraftarı olduğum kulüpteyim. Türkiye’nin en büyük camiasındayım diyebilirim. İnşallah şampiyonluklar yaşamak ve taraftarı mutlu etmek bana da nasip olur.”

Örnek aldığı isim ve beğendiği futbolcular

‘Puyol’u örnek aldım’ Sadık’a dünya çapında en beğendiği futbolcuları sorduğumuzda ise söylediği isimlerin mücadeleci yapıda olması dikkat çekti. “Puyol’u beğeniyorum. Çok uzun boylu bir stoper değil. Tarz olarak ona yakın olduğumu düşünüyorum. Onu örnek aldım senelerce. Saçlar Puyol gibi olayım diye değil. 3. ligde oynarken bir uzatayım, nasıl bir şey olduğunu bir göreyim dedim. Bu kadar kıvırcık olduğunu da bilmiyordum. Son 5-6 yıldır böyle devam ediyoruz. Fenerbahçe’de Lugano’yu beğenirdim. Oyun tarzı benim gibi, belki daha da sert bir futbolcuydu. Onun aidiyet duygusu, sahiplenişi, gerçekten beni çok mutlu ediyordu. O da örnek aldığım futbolculardan biri diyebilirim. Farklı bir mevkiide oynayan Appiah da çok beğendiğim bir futbolcuydu. Bu isimleri örnek gösterebilirim.”

"Fenerbahçe'de efsane olmak istiyorum"

“Fenerbahçe Kulübü camiası gerçekten söylenildiği gibi bir cumhuriyet... Bunu ilk andan itibaren fark ediyorsunuz. Ben Fenerbahçe’de efsane olmak istiyorum. A Milli Takım forması giymeyi de istiyorum. En büyük hayalim Fenerbahçe formasını, armasını zirveye çıkarmak...” Sadık Çiftpınar, Fenerbahçe’nin ikinci yarıda da tam olarak toparlanamadığını ve istikrarlı sonuçlar alamadığını hatırlattığımızda gelecek için umutlu ifadeler kullandı... “Kaliteli bir takımız. Sezon başından bu yana çok büyük şanssızlıklar yaşadık. Rakip bir kere geliyor, atıyor. Siz değerlendirmiyorsunuz pozisyonları. Şanssızlık, beceriksizlik hep üst üste geliyor. Önümüzde 8 maç var. En yüksek sayıda galibiyeti alarak tamamlamak istiyoruz sezonu. Aslında güzel bir seri yakalarsak 26 haftalık kötü senaryoyu bir teselli olması açısından en iyi yerde bitirebiliriz diye düşünüyorum. Bu sezon bir şanssızlık vardı camiamızın üzerinde. Anadolu takımları da ciddi anlamda iyi kadrolar kurdu. Sahaya çıkıldığı zaman çok da büyük farklar olmadığını görüyorsunuz. Fenerbahçe sahaya çıktığında her zaman rakibini tedirgin eder. En zor günleri yaşadığımız dönemde bile herkes Fenerbahçe’yi çok daha ayrı görüyor. Fenerbahçe’yi yenmek onlar için çok daha ayrı mutluluk oluyor.”

A Milli forma mesajı

Fenerbahçe’deki hedeflerini de paylaşan Sadık Çiftpınar şöyle devam etti: 

 “Fenerbahçe camiası gerçekten söylenildiği gibi bir cumhuriyet. Bunu ilk andan itibaren fark ediyorsunuz. Kulüp içerisinde söylenen, ‘bu durumda bile bu kadar güzelse bu kulüp bir de şampiyonluğa oynarken tadına bak’ diyorlar. Ben de sabırsızlıkla o günleri bekliyorum. Mutluluğumuzu taraf edemem size. Ben Fenerbahçe’de efsane olmak istiyorum. A Milli formayı giymeyi de istiyorum. En büyük hayalim Fenerbahçe formasını, armasını zirveye çıkarmak... Çorbada benim de tuzum olmasını istiyorum.”

Sadık'ın eksik noktaları neler?

Başarılı oyuncu bir yandan da kendini geliştirmeye çalışıyor. Eksik gördüğü yönleri ise şu şekilde anlatıyor 26 yaşındaki başarılı stoper...

“Eksiğim kesinlikle var. Her idman, her maç bizim için birer tecrübe. Topu oyuna sokma konusunda eksiklerimin hâlâ olduğunu düşünüyorum. İnşallah zamanla üstüne koyarak çok daha iyi yapmam gerekiyor. Büyük bir camia, rakibini baskı altına alması gerek. Futbolu rakip yarı alanda oynuyorsunuz. Topla ilişkilerinizin çok iyi olması lazım. Bu konuda aşama kaydettiğimi düşünüyorum. Eksiklerim de var açıkçası. Risk almazsanız büyük maçlarda, takımlarda farkınızı gösteremezsiniz. İkinci yarıyla beraber riskler aldık. Fenerbahçe gibi oynamamız gerekiyor. Bir nebze olsa da bunu yaptık. İkinci yarıyla beraber daha derli toplu, hücumda olumlu işler yapan bir Fenerbahçe var. Risk almadan büyük takım olamıyorsunuz.”

"Benim için şer değil, hayırmış’"

Her oyuncunun kariyerinde dönüm noktası vardır. Sadık, kendisi için kırılma anını şöyle anlattı:

“Kırılma anım Malatyaspor’a gidişim oldu aslında. Akçaabat’ta oynarken o dönem 3. ligde çok iddialı bir takım kurulmuştu. İlk yarıyı başarısız bitirdik. Kulüp kapanma seviyesine geldi. Şer diye düşünürken benim içim hayırlı olduğunu gördüm zaman geçtikçe. Çünkü o süreçten sonra Malatyaspor’a transfer oldum cüzi bir miktara. Belki takım iyi olsa o miktara gidemeyecektim. Külüp kapandı o ara. 2014-15 sezonunda 30 bin lira gibi bedele Malatya’ya transfer oldum. Feyyaz Uçar hocamla ikinci yarıya başladık ve ligi şampiyon bitirdik. Bu süreç benim için kırılma anıydı. 1. ligde başarılı olduk. İrfan Buz hocamın bana büyük katkısı var. Ben sağ bek oynarken geldi. Beni stoperden başka yerde düşünmediğini söyledi. Malatyaspor’da bulunmak benim için büyük bir şanstı. İki şampiyonluk yaşayarak Süper Lig’e kadar çıktık.”

"Futbol eskisi gibi değil"

Keyifli röportajın sonunda biraz da Avrupa futbolu diyoruz:

“Van Dijk çok iyi bir stoper. Takip ediyorum. Futbolun eskisi gibi görselliği kalmadı. Daha çok taktiksel bir savaş haline geldi. İyi mücadele eden ve savunma yapan takımlar ön plana çıkıyor. Bunun örneklerinden bir tanesi Juventus, Atletico... Gol yemediğiniz sürece bir şekilde golü buluyorsunuz futbolda. Futbolun bu yöne dönmesi savunmacıların değerlenmesine neden oldu. Chelsea’yi çocukluğumdan beri takip ediyorum. Mourinho ile birlikte. O dönem çok iyilerdi. Essien’i de beğenirdim.”

"Kaliteli yabancıya evet"

Gündemdeki en önemli konulardan biri yabancı sınırlaması... Birçok yerli futbolcu yabancı sınırlamasını savunurken Sadık bu konuyla ilgili ne düşünüyordu? Fenerbahçeli oyuncu net ifadeler kullandı:

“Kaliteli yabancılar bizim gelişimimize elbette katkı sağlıyorlar. Ama şöyle bir durum, 14 yabancı hakkınız var diye bunu doldurup sadece sezon içinde 4 ya da 5’inden faydalanmanız hem size ekonomi anlamında, hem de yerli oyuncuların da gelişimine zarar veriyor. Yabancı oyuncuya para ödediğiniz için sürekli onu oynatmak zorundaymışsınız gibi hissediyorsunuz. Alttan gelecek oyuncuya yer kalmıyor. Bu denge sağlandıktan sonra sayıların çok önemli olduğunu düşünmüyorum ben. Türk futboluna katkı sağlayacak, yardım edecek yabancı futbolcuların her zaman futbolumuz içinde olmasını istiyorum. Destekliyorum. Burada zihniyetin değişmesi önemli. Altyapıların, tesisleşme ve altyapı hocalarına verilen değer anlamında çok daha iyi adımlar atılabilir. Bu dönemde Cenk, Ozan, Cengiz kardeşlerimiz yurt dışına transfer oldu. Ama bunlar kaliteli yabancılarla oynadığınız zaman size katkı sağlıyor.”

"Yabancı sayısı benim için sıkıntı teşkil etmiyor"

Hak edenin oynaması gerektiğine vurgu yapan Sadık sözlerine şöyle devam etti:

“Malatyaspor’da oynadığım süreçte Mina mesela... Çok kaliteli futbolcu. 1.5 sene yan yana oynadım. Burada Martin Skrtel ile oynuyorsunuz. Zaman zaman Roman ile oynuyorum. Bunlar sizin gelişiminize katkı sağlıyor. Sayılar önemli değil altyapılardan ne kadar oyuncu çıkardığımız ve onlara ne kadar sahip çıktığımız önemli. Sırf yabancı futbolcu diye oynamak zorunda değil. Yerli oyuncu ondan daha iyiyse yerli oynasın. Yoksa 10 olmuş, 15 olmuş, 5 olmuş çok önemli değil. Burada zaten kendine güvenen her futbolcu çok fazla bu rakamlara takılmaz. Ben de idmandaki çalışmam, sahadaki performansıma güvendiğim için benim açıdan bir sıkıntı teşkil etmiyor yabancı sayısı.” (Milliyet)

Serdar Aziz de hedefini açıkladı

 

İki taraf da birbirini isteyince güzel şeyler oluyor. Hocamızla daha önce milli takımlarda da çalışmıştık. O da beni çok istedi. Böyle olunca insan mutlu oluyor ve buraya borçlu hissediyor. İstenilmek güzel, burada olmak daha güzel.

Zor oluyor, bunu da fazlasıyla yaşadık ama normal şeyler. Dünyanın her yerinde böyle şeyler olabilir. Futbolun içinde olan şeyler. Hedefleri olan insanlarız, bunlara çok takılmamak gerekiyor. Tüm zorluklara karşı göğüs germek gerekir. 

 Burada olmaktan çok mutluyum. Geçmiş her şeyi sildim, yeni bir sayfa açtım. Burada herkes bu konuda bana destek oluyor. Dışarıda çok fazla tepki olduğunu söyleyemem. Zaten olsa da görmezden geliyorum. Buraya konsantreyim. Buraya uzun yıllar hizmet etmek istiyorum.

Dışarıdan Fenerbahçe’yi transfer olmadan önce de takip ediyordum. İyi bir futbol yoktu. Kadroya göre oyun istenilen yerde değildi. Birçok takımdan transfer teklifi aldım ama menajerime, başkanımıza ve hocamıza buraya gelmek istediğimi belirttim. Belki de bu Fenerbahçe’nin hiç yaşamayacağı bir süreç.

Ersun Hoca geldikten sonra oyun şekli değişti, önde baskı, birçok oyuncunun gelip takıma faydalı olması önemli şeyler. Takımın kendine inancı geldi. Sahaya çıkınca her şeyi yapamayabiliyorsunuz. Bu tamamen psikolojik. Ligin son 8 haftasına giriyoruz.

Kalan maçlar bizim için çok önemli. Her şeyin daha iyiye gideceğine inanıyorum. Ersun Hoca’nın geldikten sonra gözle görülür bir katkısı var ama çok daha iyisini yapmamız gerekiyor. Futbolcular da sorumluluğunu yükseltmeli diye düşünüyorum.

Ersun Hoca ile genç milli takımlarda çalıştım. O zaman yaşım gençti. Hocam beni buraya fazlasıyla istedi. Hoca ile çalışanlarla konuştuğumda geçmişte çalıştığı oyuncular hep olumlu şeyler söyledi.

Hem bilim, hem teknik olarak en iyisini vermeye çalışıyor. Burada oyuncuların sorumluluk alması gerekiyor. Burası Fenerbahçe, sorumluluk almamız gerek. Hocamızdan dolayı hepimiz çok mutluyuz.

 
 
 

Oynadığımız oyun taraftarımızı tatmin etmesede stadı dolduruyorlar. Taraftarın bize yansıttığı bir enerji var. Gollerden sonra hep beraberiz ve bütünüz. Herkesin herkesi yenebildiği bir lig. Biz de büyük bir camia olarak kalan maçları kazanabilecek güçteyiz. Ligi beşinci bitirip UEFA’ya gidebiliriz. Kendimize öyle bir hedef belirledik ve milli arada bu çalışmaları fazlasıyla yaptık.

Şenol Hoca ile daha önce Bursaspor’da çalıştım. Her zaman milli takım çağrılmayı bekliyorum. Hocamız böyle bir kadro tercih etti ve saygı duyuyorum. Bir taraftar gibi milli takımı destekliyorum. Kulübümde en iyisini vermeye çalışacağım. Milli takıma gidince elimden gelenin en iyisi yapacağımdan kimsenin şüphesi olmasın. 

Kadroya çağıran Şenol hocamız. Herkesin ona saygı duyması gerekiyor. Böyle bir ayrımcılık olduğunu düşünmüyorum. Bu ligimizde bir problem. Çok fazla oyuncu oynama şansı bulamıyor ve bu yüzden Avrupa’da oynayan oyuncular çağrılıyor. Buna saydı duymalı ve hocamızı desteklemeliyiz.

Geldiğimden sonra beni en çok etkileyen şeylerden biri taraftardı. Stada gelmezler diye düşündüm ama ligde en fazla seyirciye sahip olan takım Fenerbahçe. Mağlup olsak da bizi tribüne çağırıyolar. Farklı bir kültüre sahip Fenerbahçe Kulübü ve taraftarı. 

Onlara en güzel hediye şampiyonluk olurdu ama maalesef bu sene bu hedeften uzaklaştık. Ligin daha uzun bir süreci var, derbi oynayacağız, Trabzonspor ile içeride maç var. Bizi yalnız bırakmayacaklarına inanıyoruz.

Senin için hazırladığımız haberler