Kaan Dobra'dan Lucescu anısı: Sergen Yalçın gibi yapmayın ondaki yetenek sizde yok

04.10.2021 - 22:34 | Son Güncellenme: 04.10.2021 - 23:30

Kocaelispor ve Beşiktaş'ın unutulmaz oyuncusu Kaan Dobra, Lucescu'dan Sergen Yalçın'a, Mustafa Denizli'den Stefan Kuntz'a kadar pek çok konuda önemli açıklamalar yaptı.

Kaan Dobra'dan Lucescu anısı: Sergen Yalçın gibi yapmayın ondaki yetenek sizde yok

AHMET UYKAN -MASKESİZ SÖYLEŞİLER

Onu Kocaelispor'da tanıdık. İki Türkiye Kupası kazanan kadronun en önemli futbolcularından biriydi. Daha sonra Beşiktaş'a geldi ve 100. yıl şampiyonluğunda önemli rol oynadı. Mehmet Ali Erbil'in televizyonlarda dile pelesenk ettiği 'Dabrowski'nin isim babası oydu. Polonya vatandaşı Roman Dabrowski, Türk vatandaşı olduktan sonraki ismiyle Kaan Dobra sorularımıza 'maskesiz' yanıtlar verdi.

"KOMÜNİZM HER SPORU YAPTIRDI"

-Sohbetimize çocukluk yıllarınızdan başlayalım. Futbola merakınız nasıl başladı?


Biliyorsunuz o dönemde Polonya'da komünizm dönemi vardı. Bu yüzden ilkokulda başta jimnastik olmak üzere atletizm, hentbol, voleybol ve futbol  olmak üzere her sporu yapıyorduk. Özellikle atletizmde gayet iyiydim. Ama en başarılı olduğum branş futboldu.

"SÜRATİMİ ATLETİZME BORÇLUYUM"

-Demek ki futbolculuğunuzdaki hızınızı atletizme borçlusunuz.


Evet, öyle denilebilir. Polonya'da kış mevsimi çok sert geçer. O yüzden atletizmin yanı sıra jimnastik sporuna çok önem verilir. Kısa mesafeli koşularda sürekli başarılı oluyordum. Beden eğitimi öğretmenim bu yeteneğimi görünce senden süratli futbolcu olur demişti.  

"İDOLÜM JUVENTUSLU BONİEK'Tİ"

-Örnek aldığınız bir futbolcu veya idolünüz var mıydı?


Polonya Milli Takımı'nda oynayan Zbigniew Boniek'i beğeniyordum. O dönem Polonya milli takım olarak çok başarılıydı. Boniek, aynı zamanda Juventus'tun da yıldız futbolcularındandı. Onu örnek alıyordum.

"YARIM SAATTE KOCAELİSPORLU OLDUM"

-Kocaelispor ile yollarınız nasıl kesişti?

 

Polonya'da 4 sene oynadığım takımdan ayrılma noktasına gelmiştim. Başka bir Polonya takımına transfer olmayı planlarken o sırada Kocaelispor'dan teklif geldi. 1994 yazıydı. Rahmetli bir Türk işadamı Polonya'ya geldi. Kocaelispor adına bana teklifte bulundu. Oturduk anlaştık. Yarım saat bile sürmedi. (Gülerek)

"TRANSFERİ MUSTAFA DENİZLİ İSTEDİ"

-Sanırım transferinizi Mustafa Denizli  istemiş?

 

Evet...Polonya'daki o Türk iş adamı Mustafa Denizli'nin arkadaşıymış. Beni Mustafa hocaya tavsiye etmiş.  Mustafa hoca da hakkımda bilgi topladıktan sonra transfer edilmemi istemiş.

"KOSECKİ'DEN  OLUMLU REFERANS ALDIM"

-Kocaelispor'dan teklif alana kadar Türkiye ve Türk futbolu hakkında herhangi bir bilgiye sahip miydiniz?

 

Fazla bir şey bilmiyordum. Sadece 1993'te Polonya Ümit Milli Takımı ile beraber İstanbul'a gelmiştim. Orada Türkiye ile bir maç yapmıştık. İstanbul'u dolayısı ile Türkiye'yi o zaman ilk defa görmüştüm. Bir de o zaman Galatasaray'da oynayan Roman Kosecki vardı. Milli takım kampındayken onunla da kısa bir görüşme yapmıştım. Türkiye hakkında güzel şeyler söylemişti.  

"HARİTADAN İZMİT YERİNE İZMİR'İ ARADIM"

-İzmit ile İzmir'i karıştırdığınız söyleniyor. Bu doğru mu?

 

Evet...Kocaelispor kulübü İzmit'te dendi. Ben o anda hemen haritaya baktım. İzmir'i buldum. Fakat İzmit'i bulamadım. Daha sonra Kocaeli'nin diğer isminin İzmit olduğunu öğrendim. (Gülüyor)

"KONTRATAK FUTBOLU TAM BENLİKTİ"

-Kocaelispor'da oynarken özellikle 4 büyüklere karşı bir başka oynuyordunuz. O maçlara özel olarak mı kendinizi hazırlıyordunuz?

 

Onu ben de bir ara düşünmüştüm. Neden büyük maçlarda daha başarılıyım diye? Aslında onun sebebi kontra atak futboluna yatkın olmamdı. Sol açık oynuyordum. Aynı zamanda ters ayaklıydım. Büyük takımlara karşı oynamak bana kolay geliyordu. Sürekli defansta bekliyorduk. Sonra kontra ataktan gol atıyorduk.

"İKİ KUPANIN BİRİ ŞANSLA GELDİ"

-Kocaelisporla iki Türkiye Kupası şampiyonluğu yaşadınız. Bunu nasıl başardınız?


İlk kupayı kazandığımız sene 1997'de gerçekten çok iyi bir takımdık.  O kupayı hak etmiştik. İkinci kupada ise daha genç bir ekiptik. Ligde stres yaşıyorduk. Kümede kalma korkumuz vardı. Fakat sonunda ligde kalmayı başardık. Kupadaki final maçı da bize ödül gibi gelmişti. Beşiktaş'ı biraz da şansımızın yardımıyla 4-0 yendik. Böyle bir skoru kimse beklemiyordu.

"BEŞİKTAŞ'I GERİ ÇEVİREMEZDİM"

-Beşiktaş'tan transfer teklifi gelince tepkiniz ne oldu?


1996'dan itibaren her sezon büyük takımlardan teklif alıyordum. Ama bir türlü bu transferler bonservisimden dolayı gerçekleşmiyordu. O dönem Kocaelispor'da küçük bir sorun yaşamıştım. Beşiktaş'tan gelen teklif bir fırsat oldu. Buna hayır diyemezdim.

"SOL AÇIKTAN SAĞ BEKE..."

-Beşiktaş'taki ilk senenizde yani 100.yılda şampiyonluk yaşadınız. Bu nasıl bir duyguydu?


Lucescu'dan önce Beşiktaş'a gelmiştim. Beni pek tanımıyordu. Sol açık pozisyonu için alınmıştım. Fakat Lucescu beni sağ bekte oynatmaya başladı. Lucescu, taktik açıdan muhteşem bir hocaydı. Kadro da çok tecrübeli ve kaliteliydi.

"FEYYAZ UÇAR, LUCESCU'YU İKNA EDEMEDİ"

-Sağ bek pozisyonunda oynamak zor olmadı mı?


Hayır. Hatta Lucescu'nun yardımcısı Feyyaz Uçar, 'Hoca bak, Dobrowski sol açıkta güzel oynuyor.  Bazen onu orada deneyebiliriz.' derdi. Lucescu da, 'Biliyorum ama o sağ bek oynayacak.' diye cevap verirdi. (Gülerek)

"SORUN ÇIKARMADIM"

-Sizi tepki verdiniz mi peki?


Yok. Lucescu bana,'Senin gibi burada sağ bek yok. Benim için bu mevkide oynar mısın' diye sormuştu. Ben de kabul ettim. O sezon 4 tane gol attım. Şampiyonluk da gelince ikinci sene de sağ bek olarak devam ettim. Benim için sıkıntı olmadı.

"O KADAR YILDIZLA ANCAK LUCESCU BAŞ EDEBİLİRDİ"

-100.yıldaki şampiyonluğun sırrı neydi?


Takımda çok sayıda yıldız futbolcu vardı. Onları ancak Lucescu ayarında kaliteli bir hoca çalıştırabilirdi. Farklı karakterde oyuncular vardı. Lucescu, hepsini toparladı. Takımı iyi yönetti. Bana göre işin sırrı tecrübe. Hem hoca hem de oyuncular tecrübeliydi.

"SERGEN GİBİ OLMAYIN YOKSA YANARSINIZ"

-Sergen Yalçın da takım arkadaşınızdı. Onun hakkında neler söylersiniz?

 

Onu oyuncu olarak her zaman beğeniyordum. Gerçekten büyük yetenekti. Takıma faydalı bir oyuncuydu. Bazen tek başına maç alıyordu. Lucescu'yu rahatsız edecek sorunlar çıkarmıyordu. Onunla iyi anlaşıyorlardı. Ama Lucescu bazen bize şunu derdi: 'Sakın Sergen gibi olmayın. Yoksa yanarsınız.' (Gülüyor)


-Neden öyle diyordu?


Sergen, idmanda fazla çalışmayı sevmezdi. O yüzden Lucescu bize, 'Sergen gibi yapmayın. Çünkü ondaki yetenek sizde yok.' diye takılırdı.

"BU TAKIM 4-4-2 OYNAMAZ"

-Feyyaz Uçar ile yaptığım söyleşide, 'Lucescu'da şampiyonluğun reçetesi var' demişti. Bu yoruma katılıyor musunuz?

 

Ben olayı nerede çözdüm biliyor musunuz? Lucescu ilk geldiğinde 4-4-2 sistemi ile başladık. Herhalde ona kadroyu o şekilde anlattılar. Daha sonra lig başlamadan her şeyi değiştirdi. 'Bu kadro ancak 3-5-2 ile şampiyon olur' dedi.  Bize 4-5 hafta sonra çok iyi olacağımızı söyledi. Öyle de oldu. Taktiksel açıdan mükemmel bir hocaydı. Aynı zamanda karakterli biriydi. Egosu yüksek değildi. Herkes onunla oturup konuşabiliyordu. Böyle kariyerli olup ta egosu olmayan hoca az var.

"LUCESCU, FENER'İ DE ŞAMPİYON YAPARDI"

-Lucescu'nun adı bir dönem Fenerbahçe ile çok sık anılıyordu. Sizce Fenerbahçe'yi de şampiyon yapar mıydı?


Neden olmasın? Galatasaray'a geldi şampiyon yaptı. Beşiktaş'a geldi, şampiyon yaptı. Shaktar'a gitti, orada da şampiyonluklar kazandı.  Fenerbahçe'yi de şampiyon yapardı.

CEM PAPİLA'NIN KIRMIZI KARTLARI...

-Hâlâ hafızalardan silinmeyen Cem Papila'nın yönettiği Beşiktaş-Samsunspor maçında neler oldu?


Sezonun ilk devresini 12 puan önde kapatmıştık. Bir maç fazlamız vardı. Samsunspor maçı ikinci yarının ilk maçıydı. Bizim için kabus gibi bir maçtı. Bir sürü kart çıktı. Bazıları doğru bazıları yanlıştı.

"ERKEN HAVAYA GİRDİK"

-O maç Beşiktaş'ın şampiyonluğunu etkiledi mi?


Tam olarak değil. Belki devre arasında erken havaya girdik. O maç sadece kötü gidişatın bir başlangıcıydı. Çünkü kimse ne bir maçla şampiyonluğu kazanır ne de kaybeder.  

"DEL BOSQUE, TÜRKİYE'YE YABANCI KALDI"

-İspanya'yı Avrupa Şampiyonu yapan Del Bosque ile de çalıştınız. Bosque neden Beşiktaş'ta başarılı olamadı?


Bence tek sorun teknik ekibinde Türk antrenörünün olmamasıydı. Kaliteli hocalardan kurulu bir ekipti ama dediğim gibi Türkiye'yi ve Türk futbolunu iyi tanımıyorlardı. Bana göre bu yüzden başarılı olamadılar. Yoksa Lucescu kadar kaliteli bir hocaydı.

 'DOBROWSKİ  OLMAK' NE DEMEK?

-Mehmet Ali Erbil, bir dönem isminizi kendi programlarında adeta ağzından eksik etmiyordu. Başarısız yarışmacılara 'Dobrowski oldu' demesinden dolayı rahatsız oldunuz mu?


İlk duyduğumda ne demek istediğini anlamamıştım. O  dönem ben penaltıdan çok gol atıyordum. Mehmet Ali Erbil de programında bir makine ile penaltı atışları yaptırıyordu.  Sonra bir arkadaşım bana anlattı durumu. Ben biraz kızdım. Çünkü soy ismimle dalga geçmesi hoşuma gitmemişti. Bir de benim soyadım Polonya milli marşında da geçiyor. Aynı Atatürk gibi bir paşa Polonya'da da var. Ama sonra programına beni davet etti. Onunla tanıştım. Baktım kötü niyetli değil. Hep neşeli, şakalar yapan biri. O yüzden üzerine gitmedim yani. (Gülüyor)

"TÜRK OLDUM AMA MİLLİ FORMAM DEĞİŞMEDİ"

-Türk olma teklifi aldığınızda karar vermekte zorlandınız mı?


Çok kolay oldu. O zaman kulüpte rahmetli Can Ulusoy isminde bir yönetici vardı. Bana, Mişko Mirkovic (Mert Meriç)  ve Fahrudin (Fahrettin) Ömerovic'e teklif sundu. Benim tek şartım vardı. O da Polonya vatandaşlığından vazgeçmemekti. Çift vatandaş olursam sıkıntı yok dedim. Hemen araştırıp baktık. Problem olmadığını gördük. Bir günde karar verdik.

 

-Türk vatandaşlığına kabul edildikten sonra da Polonya Milli Takımı'na seçildiniz. Ülkenizde bu yüzden tepki aldınız mı?


Bununla ilgili basında bazı yanlış haberler çıktı. Bunları düzeltirdim. Sonrasında bir sorun yaşamadım.

"PJANİC'İN TRANSFERİNE SEVİNDİM"

-Beşiktaş'ın bu sezonki performansını nasıl buluyorsunuz?


Pjanic'in takıma katılmasına çok sevindim. Beşiktaş iyi yolda. Şanssız sakatlıklar yaşandı sadece. Eksiklere rağmen Ajax maçında başa baş oynadılar.


-Beşiktaş'taki sakatlıkları neye bağlıyorsunuz peki?


Bunun birçok sebebi olabilir. Yorgunluk, üst üste oynanan maçlar veya futbolcunun kendine iyi bakmaması gibi...Ama yanlış idmanın olacağını sanmıyorum. Çünkü artık herkes bilinçli çalışıyor. Ayrıca Sergen hocanın ekibi geçen sezon da aynıydı. Ben bu sakatlıklar tamamen şansızlık.

"TEKNİK DİREKTÖRLÜK BANA GÖRE DEĞİL"

-Şu anda Kocaeli'de Futbol Okulu işletiyorsunuz. Teknik direktör olmak yerine neden bu yolu tercih ettiniz?


Beşiktaş'ta Tayfur Havutçu hoca ile birlikte kısa bir süre çalıştım. Biraz da tek başına denedim. Ama baktım bu iş bana göre değil. Ben daha çok çocuklarla beraber olmayı, onlara bir şeyler öğretmek istedim. Güzel bir ekip kurduk burada. Alt yapıyla ilgili büyük eksiğimiz var. Bu açığı bir şekilde kapatmaya çalışıyoruz.

"SİSTEM DEĞİŞMEZSE ALT YAPI DÜZELMEZ"

-Birçok futbol adamı sizin gibi alt yapıdan şikayetçi. Bunun üstesinden gelineceğine dair bir umudunuz var mı?


27 senedir Türkiye'deyim. Teknik direktörler hep şikayetçiler.

 

-Peki haklılar mı bu serzenişlerinde? Siz bu işin içinde sayılırsınız.

 

Bana göre sistem değişmeli. Amatör kulüplere yeterli destek verilmiyor. Alt yapıyla ilgili herşey yetersiz. İdman sahaları, tesis, teknik heyet gibi...Türkiye'deki kulüplerin ana hedefi A Takım'a kaynak sağlamak. Alt yapı ikinci planda. 

"TÜRKİYE'DEKİ YABANCILAR ÇOK SIRADAN"

-Süper Lig'deki yabancı sayısı hakkında düşüncelerinizi aktarabilir misiniz?


Ben bu konuya şöyle bakıyorum; Türkiye'ye kaliteli yabancı gelsin. Bir şart koşulmalı. Sadece Milli Takım'larda oynayan yabancılar gelmeli. O zaman genç Türk oyuncular onlardan bir şeyler öğrenir. Ama şimdi bakıyorum çok sıradan yabancılar geliyor. Yabancı sayısı değil de oyuncuların kalitesiz olmaları beni rahatsız ediyor.

"KUNTZ İYİ FUTBOLCUYDU, HOCALIĞINI BİLMİYORUM"

-Türkiye'nin yeni hocası Stefan Kuntz oldu. Bu tercih sizi şaşırttı mı?


Şaşırdım çünkü Kuntz'u sadece futbolcu olarak hatırlıyorum. İyi bir oyuncuydu. Hocalığı hakkında bilgi sahibi değilim. Alman Genç Milli Takımı'nı çalıştırdığını öğrendim. Bu tercih için yorum yapmakta kararsızım. İyi mi kötü mü bilemiyorum. Bunu zaman gösterecek.

"YERLİ HOCA HER ZAMAN AVANTAJ"

-Mustafa Denizli, federasyonun Kuntz tercihinin ardından 'Demek ki A Milli Takımı çalıştıracak yerli hoca yok' dedi.


Ben Milli Takım için her zaman yerli hocayı daha avantajlı görüyorum. Tabii ki iyiyse. Örneğin Rıza Çalımbay, Şifo Mehmet (Özdilek) gibi isimlere de şans vermek gerektiğini düşünüyorum.

"MOSHOEU İLE OYNAMAK BİR BAŞKAYDI"

-Eski günlere dönelim tekrar. Birlikte oynamaktan keyif aldığınız oyuncu kimdi?


John Leshiba Moshoeu...Gerçekten çok iyi bir insan ve klas bir oyuncuydu. Ne yazık ki onu erken kaybettik. Çok kaliteli bir futbolcuydu.

EN İYİ YABANCI FUTBOLCU KİM?

-Size göre Türkiye'ye gelmiş en kaliteli yabancı oyuncu kim?

 

Bir oyuncu söyleyemem ama Hagi, Alex ve Moshoeu diyebilirim.

 

-Teknik direktör olsanız Hagi'yi mi Alex'i mi takımınızda görmek isterdiniz?


İkisini de isterdim...(Gülerek) Çok farklı oyuncular. İkisine de karşı oynadım. Gerçekten klas futbolculardı. Hoca gözüyle bakarsam Alex, Hagi'ye göre daha uyumlu. 

"HAGİ'NİN DE HEYKELİ OLMALI"

-Türkiye'de Alex'in heykeli var fakat Hagi'nin yok. Sizce bu eksiklik mi peki?


Bence Hagi'nin de heykeli olmalı. O da heykeli hak ediyor. Futbolculuğu tartışılmaz.

"ESKİ MESUT ÖZİL GERİYE GELMEZ"

-Mesut Özil'in Fenerbahçe'deki performansını nasıl buluyorsunuz? Bazen ilk 11 de bazen yedek kalıyor.


Transferine çok sevinmiştim. Onun gibi yetenekli oyuncuları izlemek büyük şans. Neden sürekli oynamadığını ise bilemiyorum. Hocanın kararı. Fakat Arsenal, Real Madrid'de oynamak farklı Fenerbahçe'de oynamak farklı. Yaşı da ilerledi tabi... Daha önceki futbolunu şimdi oynayamaz ki!

"KOCAELİ YUVAMIZ OLDU"

-Kendi ülkeniz yerine Kocaeli'ye yerleştiniz. Bunun sebebi nedir?


Kocaeli'de çok güzel bir yerde evim var. Yaklaşık 21 senedir aynı evde oturuyorum. Çocuğum anaokuldan üniversiteye gidene kadar aynı evdeyiz. Bir de sevdim Kocaeli'yi. İnsan olarak macera arayan biri değilim. Şu anda burada mutluyum. Sonra zaman neyi gösterir bilemiyorum.

"TEKLİF GELSE DE KABUL ETMEM"

-Kocaelispor Birinci Lig'e yükseldi. Görev almak ister miydiniz?

 

Hayır...(Gülerek) Şu an hiç düşünmüyorum. Daha önce söylediğim gibi teknik direktörlük  tarzım değil. Belki ileride alt yapıda görev alabilirim.

"GALATASARAY MAÇI YÜZYILIN FİNALİYDİ"

-Unutamadığınız maç veya gol hangisi?


Beşiktaş'ta Galatasaray ile oynadığımız şampiyonluk maçı. Yaşadığım tek şampiyonluk oydu. O maçı hiç unutmayacağım. Birçok güzel golüm var. Beşiktaş-Gençlerbirliği maçında uzaktan bir gol atmıştım. 100 küsür golüm var ama herkes o golden bahsediyor. (Gülüyor)

"GEÇMİŞE DEĞİL İLERİYE BAKIYORUM"

 -Pişmanlık duyduğunuz bir olay var mı? Keşke bunu yapmasaydım dediğiniz...


Yok...Ben hayata öyle bakmıyorum. Anı yaşıyorum. Geçmiş geçmişte kalır. Ben ileri bakıyorum. Fakat bazen keşke gençken daha iyi hocalarla çalışsaydım dediğim oluyor. Daha kaliteli bir eğitim görseydim. Belki farklı bir yerde olurdum. 

"AMACIMIZ KALİTELİ İNSAN YETİŞTİRMEK"

-Gelecekten beklentileriniz neler?

 

Kaan Dobra Futbol Akademisi olarak biraz daha büyümek istiyoruz. Her sene en az 1-2 oyuncunun iyi yerlere gitmesini, yıldız futbolcu olmalarını arzu ediyoruz. Ama herşeyden evvel kaliteli insan yetiştirmek en büyük hedefimiz.

Kaan Dobra ile bir kelime bir cevap


Futbol: Hayatım

Gol: Sevinç

Kocaeli: İkinci yuvam

Aile: Her şey

Polonya: Memleketim

Mehmet Ali Erbil: Şaka (Gülerek)

Para: Her şey değil

Şöhret: Güzel

Nouma: Renkli, iyi arkadaş

Beşiktaş: Kartal

Sefa Sirmen: Büyük başkan

Taraftar: Çok gerekli

Senin için hazırladığımız haberler