Tudor: 'Galatasaray hala benim takımım gibi...'

Galatasaray eski teknik direktörü Igor Tudor, TRT Spor'da gündeme dair soruları cevapladı.

Fenerbahçe - Galatasaray maçı tipik bir derbi gibi oldu. Çok mücadeleci, kafa kafaya bir maçtı. Çok pozisyon yoktu. Benim ve Galatasaray için 1 puanın önemli olduğunu düşünüyorum. Ancak Başakşehir - Beşiktaş maçının daha güzel geçtiğini düşünüyorum. Beşiktaş'da son haftalarda biraz yorgunluk var gibi

Fenerbahçe biraz geride kaldı ama hala yarışın içindeler. Çünkü üstteki takımlar birbirleriyle oynayacaklar. Ben Galatasaray'ın şampiyon olmasını istiyorum çünkü hala benim takımımmış gibi hissediyorum. 1 puan belki çok büyük bir avantaj olmasa da Galatasaray bunu iyi kullanacaktır.

Dürüst olmak gerekirse Galatasaray'ın maçlarını gittikten sonra çok izlemedim. İşlerin dışında kaldım biraz. Arka arkaya galibiyetler geldi ve az önce dediğim gibi hala benim takımımmış gibi hissediyorum. Bu yüzden de şampiyon olmalarını istiyorum.

Aslında olması gerektiği gibi transferleri beraber yapmıştık. Normalde de başkan, oyuncu izleme ekibi ve teknik direktör ortak hareket eder. Benim zamanımda da hep benim onayımda transferler gerçekleşmişti. Bu yüzden çok mutluyum. Ancak tabii bazı oyuncular istenileni veremeyebilir. Ben bu konuda başarılı olduğumuzu düşünüyorum.

Futbolda normaldir bazı işler kötü gider ve bazı işler iyi gider. Ancak ben buradan ayrılırken bir şey söylemiştim. Çünkü takımın başında olduğum 16 haftanın 14'ünde liderdim. Ülkeme gidip bunu söylediğimde bana inanmadılar. Ancak şunu söyleyeyim asla kızgın değilim. Öfkeli olduğum bir durum yok. Geçmişte de böyle olaylar yaşandı. Burada olmaktan dolayı çok mutlu oldum. Geçmişe baktığımda da başarılı olduğumu düşünüyorum.

Bir takıma sezon ortasında gelmek çok zordur. Zaten ben geldiğimde takım bitik haldeydi. Yönetimle de ilk konuşmamızda o sezonu tamamlayıp gelecek sezon yeniden yapılanma yaparız diye konuşmuştuk. Tabii takıma hangi anda geldiğiniz de önemlidir. O anda takımın mental açıdan morali yüksekse başarabilirsiniz. Ancak takım hem mental açıdan hem fiziksel açıdan kötü durumdaysa işiniz çok zordur.

Galatasaray ilk olarak benim gündemime geldiğinde herkes bana gitmememi söyledi. İçeriden, dışarıdan herkes bana bunun yanlış bir karar olacağını söyledi. Çünkü Galatasaray karışık, zor bir durumdaydı. Bana bu durumu temizleme görevi düştü biraz.

Taraftarların protestosuyla ilgili beni en çok şaşırtan mesele ertesi gün Florya'da her yerde Fatih Terim'in fotoğrafları vardı. Ben uzun yıllar profesyonel futbol oynadım. Juventus taraftarları tepki gösterdiğinde bütün kulübü öldürürdü neredeyse. Başkan, futbolcular ve teknik direktöre protesto yaparlardı. Ancak o gün, o grup bana karşı bir protesto yapıyordu. O gün anladım takımdan gönderileceğimi.

Size büyük bir sır vereyim. Biz bütün seneyi 3'lü savunmayla oynadık. Fernando sayesinde. Fernando bizim 3. stoperimiz gibiydi. Türkiye'de çoğu kişi 3'lü savunmayı sevmiyor ama biz 3'lü savunmayla çok başarılı olduk.

Bazen hocalar farklı kararlar verebiliyor. Bazen mantıksız da olabiliyor. Ben Donk'u oynatmamıştım. Mesela Tolga Ciğerci harika bir oyuncu. Daha fazla 11'de oynamalı. Bana göre Gomis, Fernando ve Tolga Ciğerci takımın en iyi oyuncuları.

Ostersunds'u çektiğimizde çekilebilecek en zorlu kurayı çektiğimizi söylemiştim. Zaten sonradan bunu da gördük. Takıma yeni oyuncular da katılmıştı. Bazılarının fizik eksikliği vardı. 10 tane oyuncu getirmek bazen avantaj gibi gözükse de bu olumsuz bir şeydir. Sezon başında 3-4 oyuncu takviye etmek iyidir ama bu şekilde 10 futbolcu birden takıma katmak zordur. Onların uyum sürecini aşmaya çalışırken sezon başlıyor bir anda.

Arda'yla konuşuyorduk. Ayhan Akman'la da arkadaşlar zaten. Takıma gelme ihtimali vardı. Ancak sonunda kulüp Arda'yı almak istemedi. Bu konuda bana çok soru sorulmadı.