Ünlü şarkıcı Onur Mete, Radyospor'a konuk oldu: "40 yıllık Galatasaray sevgim var"

Ünlü şarkıcı ve besteci Onur Mete, Radyospor'da yayınlanan Sporun Notaları programında Emrah Karalinç'in konuğu oldu. Hem spor hem de müzikle ilgili görüşlerini paylaşan Mete, birbirinden dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu. Galatasaray'ın şampiyonluğu hakkında konuşan Mete, müziksiz bir yaşamı düşünemediğini söyledi. İşte Sporun Notaları programında Onur Mete'nin değerlendirmeleri:

Galatasaray benim çok özel. Türkiye'nin dünyaya açılmış penceresi, başarıya alışkın bir camia. Babam da Galatasaraylı. Babam biraz ağır adam tabi. 4-5 yaşlarındayken aile dostumuz Muzaffer Amca beni maçlara götürürdü. Bize her geldiğinde bir Cimbom durumu oldu. Mutlaka ondan etkilenmişimdir. Ben Galatasaray'ı seviyorum fakat; diğer takımları ayrıştırmıyorum. Avrupa maçlarında Türk takımları mücadele ediyorsa o takımları destekliyorum. Bunun altını çizmek istiyorum. Bu durum, Galatasaray'ı az göstermez. 40 yıllık bir sevgim var. Galatasaray şampiyonluğu hak etti. 

Galatasaray taraftarları takıma ciddi etki ediyor. Sakat olsan, ayağın kırık olsa o etkiyi görünce oynamak istersin. Taraftarlarımız çok bilinçli. Geriye düşsek bile destek verdiler. İç saha performansımız ortada. Önceden büyük-küçük takım ayrımı vardı. Şimdi sahada öyle bir şey yok. Galatasaray iç saha maçlarında çok iyi oynadı. Ligin ilk yarısında Başakşehir bizden iyi oynadı. Şampiyonluğa oynamaları güzel bir başarı hikayesi. Ama Fatih Terim ve şampiyonluk ruhunu hissetmeye başlayan futbolcularımız, sakin kalarak kazandı. Galatasaray'ın şampiyonluğu kaybetmesi sürpriz olurdu.

Sofiane Feghouli tam bir star. Son dönemlerde sorumluluk aldı. Olmazsa olmazımız Muslera. Tek hayal kırıklığı yaşadığım isim Belhanda. Beklentilerin altında kaldı. 2 kupa kazandık. Kulübün bünyesindeki kutlamalara katılmayı tercih ediyorum. Fakat; sokağa çıkıp kutlama yapılmasına çok sıcak bakamıyorum. Sokak herkesin. Beşiktaşlısı ya da Fenerbahçelisi de var. Duygularla yaşayan insanlarımız var. Rakibin başarısını alkışlama olgunluğu yerleşmiş değil. Sokakta dikkatli olmak gerek ama stadyumda her türlü kutlama yapılabilir.

Galatasaray adına sportif başarı çok önemli. Şampiyonlar Ligi'nde kazanılacak maçları çok önemsiyorum. Sportif başarı kulübe nefes aldıracaktır. İkinci konu ise altyapıdan gelecek yetenekli gençler. Türk gençlerinin daha çok süre almasını önemsiyorum. Altyapıdan gelen futbolcular çok önemli, çünkü tüketmekten çok üretmemiz lazım. Ne varsa gençlerde var. Sanat da siyasette de her şeyde böyle. Türk gençler, bu darboğazdan çıkmakta etken olacaktır. Üçüncü olarak da sponsorluk ve taraftar desteği önemli. Fakat; bunların hepsini sportif başarıyla geleceğini düşünüyorum.

Barcelona-Real Madrid derbisi bence dünyanın 1 numaralı derbisidir. İzlerken heyecanlanıyorsunuz. Türkiye'de futbolcular stres yönetimi konusunda iyi değil. Ben de bilardocuyum. Stres kabul etmeyen bir spor. Futbolda da işin içine kaygı girince işler değişiyor. Futbolcular sahaya çıkıp eğlenmeyi bilmeli. Birlikte gülümseyebilmeli. O maç işler kötü gidebilir fakat; futbola değer katabilirler. İşleri ciddiye almasınlar demiyorum, bazı şeyleri abartmamak gerek.

Hakemler arasında neler olduğunu bilmiyorum. Bu konuda çok atıp-tutmak istemem. Futbolda herkese eşit yaklaşılmalı. Mesela; Galatasaray lehine yapılan hatalarda ben mutlu olmam. Böyle bir bakış açısıyla daha kolay yol alabiliriz diye düşünüyorum. Hakemlik kolay iş değil. Çünkü en ufak hata hedefsiniz. VAR işi çok enteresan. VAR'ı çok doğru kullanamıyoruz. Bir sürü kamera ve hakem var. Hata yapmak zor. En azından öyle olmalı. Teknolojiyi kullanmak gerekiyor. Yeni bir sistem. O açıdan sancılı olur. Ne olursa olsun emek olan bir yerde insanları hemen 'bitirmemek' gerek. Futbolcuların da hakemi baskı altına almak yerine hakeme yardımcı olması gerek. Maç esnasında çok şeyi ıskalıyoruz. Hakem baskı altında kalınca hata yapıyor. 22 tane adam bu işi böyle yapmayacaksa bence olmaz.

Milli Takım için son yıllarda üzülüyorum. Başarı endeksli bir ilgi var. Bunu doğru bulmuyorum. Bizim için önemli olan ay-yıldızdır. Milli başlıklı konu önemli olmalı. Futbolcu ayrımı yapmamak gerek. Önceki yıllardaki başarıları özlüyoruz. Disiplin ve antrenman konusunda biraz dünyanın gerisinde olduğumuzu düşünüyorum. Şenol Güneş, Türkiye'nin en güzel çiçeklerinden biridir. Milli Takımımızın başarılı olmasını yürekten istiyorum.

Sosyal medya işleri biraz değiştirdi. Önceden bir edep, geride durma vardı. Şimdiki gençler biraz delifişek. Sosyal medyada yazılan, çizilen şeyleri doğru bulmuyorum. Kendi sevincimizi yaşarken başkasını tahrik etmemeliyiz. Ya da tam tersi. Sporun bir eğlence olduğunu unutmamak gerek. Maddi getirileri olsa da en güzel sosyal faaliyetlerden biri olduğunu unutmamak gerek.

Bu Senin Şarkın adlı şarkımın gerçek bir hikayesi var. Yaz sezonlarında Bodrum'da yoğun çalışıyoruz. Açık havada sel olmuştu ve etkinlik iptal oldu. Kendimle baş başa kaldım. Sözleri yazmaya başladım. Nakarat kısmında şarkı durdu. Şarkı 2-3 ay nazlandı. Sezonun sonuna doğru bir müzisyen dostumla buluştum. Dertliydi. Sahne sonrası buluştuk. Gözünün ışığı sönmüş gibiydi. Ben sır tutarım. Hikayesini anlattı ve ben uzun yıllardır bir erkekte böyle bir aşk hüznü görmemiştim. O hüzün, Bu Senin Şarkın adlı şarkımızın nakaratını ve bestesini getirdi. Şarkının gerçek bir hikayesi var. 

Bence müzikte köklü bir değişiklik yok. 90'lı yıllarda şarkılar farklı bir yere sahipti. Müzikle birlikte başka ortak paydalar çıkmaya başladı. Önceden albümler yapıldığında kasetçiler vardı. O zaman öyleydi. Şimdi iş sosyal medyaya döndü. Önceden şarkılar 5 dakika olurdu. Şimdi radyolara 5 dakikalık şarkıyla gittiğinizde sıkıntı yaşarsınız. Müziği de aşkı da çabuk tüketir olduk. Aranjör, besteci ve söz yazarları aynı girdapta yaşıyordu. Vurucu şarkılar daha az çıkıyor olabilir. Artık 3 ayda bir şarkı üretme durumu var. Hızlı tüketiyoruz. Bunu sevmeyen dinleyiciler var. Her müzisyenin güzel şarkılar hediye etmesi görevidir. Hepimiz aynı gemideyiz.

Avrupa'da 4-5 tane güçlü şarkıyla şatoda oturuyorsunuz. Türkiye'de öyle değil. Telif konusu biraz sıkıntılı. Yeni üretim ve yeni seslere ihtiyaçlar var. Ben bir beste yapacağım zaman, sadece yapmak için yapmam. Benim için iyi şarkının gerçek bir hikayesi olmalı. Şarkı ya oynatmalı ya da hüzünlendirmeli. Müzik her duyguya hizmet ediyor. Halay çektiğimiz müzik de var, oturup ağladığımız müzikler de var. Yeter ki yazdığınız söz ile müzik uysun. Hayatımızın en güzel rengi müzik. Yeni nesil eğlenmeyi seviyor. Anlık eğleniyorlarsa sorun yok. Fakat; daha sonra bir aşk hikayesinin içine düştüklerinde 90'lı yıllardaki şarkılara dönüyor. 15-16 yaşındaki bir çocuk 30 yıl önceki şarkıya dönüyorsa demek ki o şarkılar yapılabilir.

Rahmetli Kayahan'ı izlemiştim. Sahnede sanki evde gibiydi. İnsanların, şarkısını söylediğinde yaşadığı heyecanı beni çok etkilemişti. Bu işi yapmamda etkilerden biridir. İdolüm Kayahan'dır. Aşkın Nur Yengi, Levent Yüksel, Fatih Erkoç... Sahnesini beğendiğim isimler var. Teknolojiyi kullanırken, olmayan bir şeyi varmış gibi göstermek doğru değil.

Büyük konserlere dönüş yapmak isterim. Yaza bir şarkımız gelecek. Eylül-Ekim gibi bir şarkımız yolda. Yılbaşına etki bestelerimden birini yeni bir aranjeyle insanlara hediye etmek istiyorum. İnsanlarla çıkıp şarkı söylemek güzel. Kaan Öztürk ile çalışmalar yaptık. Kıyıda köşede kalmış şarkıların da haklarını teslim etmeye çalışıyoruz. İnsanlarla sohbetler ediyoruz. Her yere çağrılıyoruz. 80'ler 90'lar biraz da noksanlar güzel bir proje. 

Başka şarkıcılara şarkı verdiğimde ve o şarkı tuttuğunda çok mutlu oluyorum. Birinin hayatına dokunmak ve o kişiyi birazcık bile yukarıya taşımak mutluluk verici. Kazanılacak bir dostluk önemlidir. Yaşanılan mutlu bir andır. Birbirinden değerli dostlarımız var. Örneğin onlardan biri Gülben Ergen. Kendisinde bir şarkımız var. Yeni verdik. Gülben Ergen'in Müsaadenle şarkısı çok eğlencelidir. Yaz şarkısıdır. Yorumuna inandığım herkese şarkılarım açık.