Beşiktaş ile anılan Sergen Yalçın, Şenol Güneş sonrası sessizliğini bozdu
Beşiktaş'ın eski teknik direktörü Sergen Yalçın sessizliğini bozdu. Gazeteci Candaş Tolga Işık'ın programına katılan tecrübeli çalıştırıcı gündeme dair açıklamalarda bulundu.
"Tamamı yalandır"
Siyah-beyazlıların başında 2 kupa kazanan ve sonrasında görevden ayrılan Yalçın, son günlerde Beşiktaş ile anılmasıyla ilgili çıkan haberleri yalanladı. Yalçın "Son hafta 10 günlük süre içerisinde sosyal medya ve sitelerde ağzımdan yazıların açıklamaların tamamı yalandır, kimse itibar etmesin. Tamamı yalandır. " dedi.
Yalçın "En büyük problem, insanın her şeyini alırsınız ama itibarını alamazsınız. Almaya da cürret etmeyin çünkü çok sert karşılık görürsünüz. Benim vereceğim cevaplar ve konuşmalar o yazılanlar gibi olmaz. Ben direkt net ve isim vererek kendisini konuşurum bir cevap vereceksem, her zaman böyle yaparım. Bir insanın suratını söylemeyeceğim şeyi arkasından söylemem, karakter yapım budur." dedi.
"Beşiktaş'a başarılı bir hoca gelmiştir"
Siyah-beyazlıların Şenol Güneş tercihine de değinen Yalçın, şu ifadeleri kullandı:
"Yapılan haberlerin tamamı yalandır, hiçbir görüşme olmamıştır, anlaşma olmamıştır. Asla zaten yeni bir hoca gelmiştir. Başarılı bir hoca gelmiştir. Beşiktaş camiasına 100 yıl boyunca bir sürü hocalar bir sürü insanlar gelip gitmiştir. Benim ismimin bu tür şeylerin içerisinde olmasını istemiyorum, hoşuma da gitmiyor. Burası çok büyük bir camia, taraftar kitlesi çok büyük, benim yıllarca oynadığım, sembol olduğum ve 100. yılında golü attığım bir camia. Daha ötesi var mı. O kadae efsane olduğumuz bir camia. O yüzden bu tür asparagas haberlere kimse itibar etmesin. Ağzımdan duymadığınız şeylere inanmayın."
"En büyük üzüntüm bu"
Kendisine yönelik itibar zedelemesi yapılmaya çalışıldığını ifade eden Yalçın "Bizim kendimizi koruyacak bir ortam var. Herkes istediğini yazıyor. Benim ilgim yok. Ama bize de söylüyorlar. Sürekli ağzımızdan haberleri. En büyük sıkıntısı bu haberlerin yazdırıldığı mı diye düşünüyorum çünkü itibar zedelemek. Görevi bıraktıktan sonraki en büyük üzüntüm bu. İtibar zedeleme. Yapmayın, gerek yok buna." dedi.
"Biz her şeyi çok abartıyoruz"
Ayrılık sonrası açıklama yapmamsıyla ilgili de konuşan Yalçın "Ben zaten bir açıklama yapmadım. Neden yapmadım? Benim yapacağım açıklama camianın önüne geçmek olur. Gerek yok. Biz teknik direktör olarak, bütün teknik direktör arkadaşlarımızı içine alalım, bizim işimizde başarı ve başarısızlık kardeş cümleler. Var mı dünyada bir teknik direktör, her çalıştığı yerde başarılı olan, her çalıştığı yerde sürekli şampiyonluk yaşayan birisi var mı. Biz ülke insanı olarak duygusal insanlarız ve bundan etkileniyoruz. Biz her şeyi çok abartıyoruz. Ben bunu çok anlatmaya çalıştım. Şampiyonlar Ligi kuraları çekildiğinde grubumuzun çok zor olduğunu, grubumuzdaki rakiplerimizin Şampiyonlar Ligi'nin gediklisi olduğunu, her sene oynadığını... " dedi.
"Başarısızlığın sonuçları çok ağır oluyor"
Yalçın "Şampiyonlar Ligi'nde Dortmund'un, Ajax'ın bunların her sene final yarı final oynadığını yıllarca, buranın içerisinde sürekli olduğunu ve çok zor bir kura olduğunuzu anlatmaya çalıştım. Bizdeki görüntü, biz bu gruptan çıkarız, kolay bir kura. Bu mantalite ile gittiğiniz zaman başarısızlığın sonuçları çok ağır oluyor. Ben bunları başında anlattım, grubun çok zor olduğunu söyledim. Ama anlatamadım herhalde. Bunu destekleyici örnek verecek olursak, bu sene Trabzonspor, Kopenhag ile oynadı, Fenerbahçe, Dinamo Kiev ile oynadı. İkisi de geçemdi turladı. Bizim oynadığımız takımlar bunların 10 level üstünde en az. Kolay değil. Avrupa'da Şampiyonlar Ligi'nde bir takımın ülkemizden çıkıp böyle önemli bir yerlere çıkması şu aşamada zor. Orada başka oyun ve oyuncular oynanıyor. Oyun çok hızlı oynanıyor. " dedi.
"Hakem, 5-6 düdükle maçı bitiyor"
Avrupa'da maçların çok durmadığını ve oyun temposunun daima yukarı çıktığını dile getiren Yalçın şöyle konuştu;
"Dortmund maçından sonra 13 sakat verdik. Hafta sonu lig maçı oynuyoruz. 3-0 kazandık, rahat bir maçtı. O maçın temposuna ve topun oyunda kaldığı süreye bakıyorsun 3 gün sonra Dortmund maçına ve topun oyunda kaldığı süreye bakıyorsun. Birbiriyle alakası yok. Şampiyonlar Ligi 20 dakika daha fazla. Enteresandır öyle hakemler var ki, düdük çalmıyorlar maçta. Hiç düdük çalmıyor. 5-6 düdükle maçı bitiyor. Bu oyunun temposunu yukarı çıkartıyor, oyunu çok gidiş-gelişle oynatmaya başlatıyor, takım o tempoya alışık olmadığı için o maçtan 3 gün sonra patlaklar ortaya çıkıyor. Bunun kondisyonla, antrenmanla bir ilişkisi yok.
"Bu fikre nasıl kapılıyorlar"
"Nereden biliyorlar da bunları anlatıyorlar. Kim anlatıyor bunları? Ben antrenmana daha kimsenin geldiğini görmedim bir basın mensubu, yorumcu... Antrenmanları kimsenin seyrettiğini de görmedim. Haftada bir veya iki gün 15 dakika açıyoruz basına. Orada da zaten ısınma bölümü oluyor, bir şey görme ihtimali yok. Bu fikre nasıl kapılıyorlar, orası enteresan benim için. "
"Şampiyonlar Ligi'ndeki benim en büyük hatam..."
Şampiyonlar Ligi'ndeki en büyük hatasına da değinen Yalçın "Şampiyonlar Ligi'ndeki benim en büyük hatam şuydu; takımıma güvendiğim için, takımı kora kor oynattım. Oynayacağız dedim. En büyük hatam buydu. Ben de başka bir oyun oynatabilirdim. Liverpool-Real Madrid finalini seyrettin mi? Real Madrid oyunun tamamında nasıl oynadı, ne oynadı?
"Biz futbol olarak ortaya bir şey koymuyoruz"
Yalçın "Real Madrid, Liverpool maçında 1. bölge savunma oynadı. Toplam 3 atağı var mı? Ama ne oldu, kupayı aldı. Rakibin zaafından yararlanıp gol attı ve kupayı kazandı. Liverpool bütün maç boyunca tek kale oynadı, orada oynadı ama rakip kontradan golü buldu ve maçı kazanmasını bildi. Bu da bir taktiktir. Öyle uygun görmüş, onu yargılayamazsınız. Biz her şeyi yargılıyoruz. İş ahlakımızı, iş disiplinimizi, hoca tesislere kaçta geliyor kaçta geliyor. Onları yargılıyoruz. Biz işin boyutunu aşmışız. Biz futbol olarak ortaya bir şey koymuyoruz ama konuşmakta ve yargılamakta bir numaralıyız. Her şeyi çok ,iyi, biliyoruz, her taraf teknik direktör dolu, her taraf işi bilenlerle dolu. Her şeyi çok iyi biliyorlar. İşler kötü gittiği zaman ortada kimse yok. İşler iyi gittiği zaman herkes ortada, kameralarda." dedi.
"Ben zaten çok büyük hoca değilim"
Eleştirlerle ilgili de konuşan Yalçın "15 tane sakat var zaten, döndük örnek oyun biçimine. 2. maç döndük. Eleştirirken, oyunu eleştir, benim teknik direktörlüğümü de eleştirebilirsin ben zaten çok büyük hoca değilim. Ama antrenmanı eleştiremezsin. Neden eleştiremezsin? Ne görüyorsun ki eleştireceksin. Eleştiremezsin. Onu, çıkan kadroyu, sistemi eleştirebilirsin, oyunsal anlamda hiçbir şey vermiyor diyebilirsin. Bunlar normal. Ama antrenmanı görmüyorsun, eleştiremezsin. İş disiplinini eleştiremezsin, iş ahlakını eleştiremezsin, görmüyorsun. Bilmediğin bir şey hakkında konuşamazsın. Duyum aldım deyip televizyonda konuşamazsın iş ahlakı ve disipliniyle ilgili. " dedi.
"Biz yıllarca gol attık, niye bizlere önlem alamadılar"
"Sporting Lizbon'un en büyük özelliği hava topları, duran toplar. Beşiktaş 2-3 gol yedi. Ne diyorsunuz?" sorusunu da cevaplayan Yalçın "Peki Messi ve Ronaldo'nun attığı golleri biliyor musun. Onlar da hep aynı golleri atıyorlar. Onlara niye önlem alamıyorlar. Duran topta, biz adamların yaptığı organizasyonları biliyoruz, analiz ettik, takıma izlettik. Adam yan top yapıyor, birisi çıkıp kafayı vuruyorsa buna önlem alamazsın. Çok nettir bu. Biz yıllarca gol attık, niye bizlere önlem alamadılar. Frikikte topu nereye atacağımız belli, seyrende biliyor. Kaleci orada dursun o zaman. Analiz yapmadınız mı? He yapmadık, tesiste çay içiyoruz, gelen- giden misafirlerimiz oluyor, yürüyüş yapıyoruz." dedi.
"Algı yapmak hoşuma gitmiyor"
Başarılarıyla ilgili algı yapmadığını ifade eden Yalçın "Bizim işte eğlence boyutu da var. Ciddiye almak istersen alırsın, o sen, bağlayan bir durum. Biz işimizi yapıyoruz. Programa hatta has tag açın diye. Emek olsun, emek olsun. Ekibimle ilgili bilgi vereceğim. Pandemi döneminde ekibin nasıl çalıştığı ile ilgili, Ben kusura bakma daantrenmana dron getirip antrenmanı çekip basına servis etmiyorum, sahanın ortasına televizyon koymuyorum, onu basına servis etmiyorum. Biz işin dekor kısmında değil, iş tarafındayız, iş yapıyoruz, çalışıyoruz. Biz bunu dışarıdaki insanlara göstermek zorunda değiliz. Biz önemli bir görevdeyiz ve özel bir iş yapıyoruz. İşimize bağlı olmamız gerek. Bunu dışarıya anlatmamıza gerek yok. Bunlar algıdır, algıyı yaparsın sana ne kadar katkısı olur bilemem ama ben yapmıyorum. Algı yapmak hoşuma gitmiyor. İş yapmak daha çok hoşuma gidiyor." dedi.
"Bahane üretmeyi seven bir insan değilim"
Beşiktaş'ın gerçek sahiplerinin taraftarlar olduğunu dile getiren Yalçın "Neden açıklama yapmadım onu da söyleyeyim. Benim işim bahane üretmek değil, ben teknik direktörüm, ben çözüm üretirim. Ben çıkıp da televizyona öyle oldu, böyle oldu, biz bu yüzden başarısız olduk, vay bana böyle yaptılar, o öyle yaptı... Bunların kimseye faydası olmaz. Ben teknik direktörlük yapıyorum, çözüm üreteceğim ben. Benbaşarı yakalamak zorundayım. Maçtan sonra benim 7 tane oyuncum yoktu diye ben çıkıp televizyona anlatamam. 7 tane oyuncun yoksa diğer oyuncularla oynarsın. Bahane üretmeyi seven bir insan değilim ama şu boyutu da var. En önemli boyutu taraftar boyutu. Şahısların hiçbir önemi yok. Camianın gerçek sahibi de zaten taraftardır. Bağımlı olduğumuz taraf o taraf olmalı." dedi.
"Genç oyuncular projesini tek başıma ben hazırladım"
Beşiktaş'ı şampiyon yapmayı başarı olarak görmediğini ifade eden Yalçın, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Beşiktaş'ta teknik direktör Sergen olur, Ahmet olur, İsmail olur... Hep birileri gelir geçer oradan. O çok önemli değil. Önemli olan kaldığın süreçte ne yaptığın. Sen geldin ne yaptın, sen neleri başardın. Sen Beşiktaş'a geldiğin ilk senende şampiyon oldun, kupalar kazandın. Bunu nasıl yaptın. Hedefin neydi, bunu nasıl başardın. Beşiktaş'ı şampiyon yapmayı başarı olarak görmüyorum. Açık söylüyorum. Büyük bir takımı şampiyon yapmak çok büyük bir başarı değil. Zaten yüzde 25 ile başlıyorsun sezona. 4 tane büyük takım var, yüzde 25 ile başlıyorsun. Anadolu takımla başlasan böyle bir şansın var mı yok, kupa alma şansın nedir, belki Türkiye Kupası zaman zaman Anadolu takımları kazanıyor. Şampiyonluk şansın yok. Önemli olan tarafı, nasıl şampiyon yaptın, ekonomiyi nasıl kullandın, kulübü ne kadar korudun, genç oyuncuları nasıl çıkardın... Benim başarım bu, ekonomi, para... Onu minimum seviyede kullandım. Benim başarım para, genç oyuncular projesini tek başıma ben hazırladım."
"Benim ekibim nasıl çalışıyor?"
Kendisi ve ekibinin çalışma sistemi hakkında da konuşan Yalçın "Size ekibimin çalışma sistemini anlatacağım. Benim ekibim nasıl çalışıyor? Sergen Yalçın ve hocaları sabah 11.30 antrenmanına nasıl hazırlanıyor. Madem reklam yapıyoruz ya, biraz anlatalım nasıl hazırlandığımızı, çalışma sistemimizi, Avrupa'ya nasıl uyum sağladığımızı, ekibimizin ve hocalarımızın kendini nasıl geliştirdiğini biraz anlatalım, insanlar bilsin madem. Daha bir kere bile çalıştığımız süre boyunca bir gazeteci bir yorumcu şöyle bir şeyle bana gelmedi.
Sizin ekibinizin çalışma sistemini merak ediyoruz, sizin ekibiniz nasıl çalışıyor, sizin ekibiniz sabah kalkıp ne yapıyor. Yani antrenman programını, kamp programını nasıl hazırlıyor, maç programını nasıl hazırlıyor, atletik performans hocaları nasıl çalışıyor, analizci hocanız nasıl çalışıyor, kaleci antrenörleriniz nasıl çalışıyor ile ilgili bize hiç talep gelmedi. Ama konuyla ilgili bakıyorum herkes konuşuyor, sanki bizim ekibin içinde antrenmandalar, her şeyi biliyorlar ve onlara anlatıyorlar. Burası çok acayip."
"Hocayı biz göndermedik kendisi gitti. Yahu hoca kendisi niye gitsin?"
Beşiktaş'ta ayrılık süreciyle ilgili konuşan Yalçın "Bunlar bunu hangi maksatla konuşuyorlar, yoksa bunu birileri mi konuşturuyor. İtibar zedelememi. Ben bu tarafını çok merak ediyorum mesela. Ayrıldıktan sonra hiç konuşmama rağmen sosyal medyada ve sitelerde çok enteresan haberler görüyorum. İtibarsızlaştırma haberleri. Hocayı biz göndermedik kendisi gitti. Yahu hoca kendisi niye gitsin? 3 tane kupa almış hoca bir sene önce. Niye gitsin. Kendini güçlü görse gider mi, bırakır mı? Ne yaptım, tazminat almadım... Bana dediler ki, 10 sene kontrat yapacağım Alex Ferguson gibi, kulüpten gitme kulüpte kal.
Ben dedim ki, 'Siz Türkiye'de bu işlerin nasıl yürüdüğünü bilmiyorsunuz. 3 ay sonra işler biraz kötü gitti mi görürsünüz neler olacağını. O yüzden hiç gerek yok. 1 sene kontrat yapalım, tazminat hiçbir şey yazmayalım, kulübü bağlamayalım. Beni 3 sene bağlarsan ben de seni 3-4 sene bağlarım, tazminat yazarım gerek yok'. Ben ne futbolcu olarak ne antrenör olarak çalıştığım hiçbir kulüpte tazminat almadım. Benim yapıma uygun değil. Çok ciddi bir saygısızlık olmadığı sürece almam. Çalıştığımız kadar çalışırız, çalışamadığımız yerde bırakırız, teşekkür eder bırakırız." dedi.
"Taraftarla beni karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar"
İtibarsızlaştırma operasyonu yapıldığını net şekilde gördüğünü dile getiren Yalçın "Taraftar boyunda şu var; itibarsızlaştırma derken bu konuyu biraz gireceğim. Taraftarla beni karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. Yahu taraftar bana gel demiş gelmişim, imza atmayacağım, çalışmayacağım demişim, taraftar benim kapımın önüne gelmiş, 5 bin kişi gelmiş benim evimin önüne bana demişler ki imza at hocam. Ben de imza atmışım taraftar istiyor diye. Şimdi sen o taraftarla beni karşı karşıya getirebilir misin? Taraftar maça geliyor, akşam gidiyor çocuğuna 'bak bizim hoca böyle futbolcuydu', onlara gösteriyor, anlatıyor. Yahu bu olacak iş mi? Bunu yapan kim varsa. Bilemem ki kim olduğunu. Kulüp başkanı ve yönetici değil, bunu birileri yapıyor. Ya sosyal medyadan yaptırıyorlar ya basından... Bilmiyorum nereden. İtibarsızlaştırma operasyonunu gördüğüm için söylüyorum. Gerek yok." dedi.
"Nefes alacak vaktimiz yok, 24 saat tesisteyiz"
Beşiktaş'ta neredeyse 24 saat çalıştığını ifade eden Yalçın "Biz güzel şeyleri konuşalım, Göztepe maçında verilen 5 dakikalık uzatmayı konuşalım hocam, orada yaşadığımız mutlukları konuşalım. Belki de orada en mutlu anlarımızı yaşadık, onu anlatamıyoruz mesela. Başarısız olmuşuz, işler kötü gitmiş. İşler her zaman kötü olur. Her sene aynı takım mı şampiyon oluyor, her sene aynı takım mı kupalar alıyor. Hep değişiyor, hep birileri şampiyon olacak. Ben diyorum ki güzel şeyler konuşalım. Geldik bir sürü şey yaptık, kupalar kazandık, gecemiz-gündüzümüz mahvoldu çalışmaktan. Bireysel antrenmanlar, özel antrenmanlar... Nefes alacak vaktimiz yok, 24 saat tesisteyiz. Çünkü biri korona oluyor ona ayrı program, öbürü yok ona ayrı program, 4 kişi grup çalışsınlar... 2-3 sene boyunca nefes alamadık. Ner bir tatil ne de başka bir şey. Durmadan çalıştık." dedi.
"En çok üzüldüğümüz Giresunspor maçıydı"
Yapılan fedakarlıkların görülmediğinden yakınan Yalçın, şöyle konuştu:
"Ben neye üzülüyorum. Bunları gördüğüm zaman üzülüyorum. Biz emek verdik, biz mücadele ettik. Biz kimseye bir şey yapmadık ki. Hocaya teşekkür edersin, hoca ayrıldı tek kelime etmedi camianın önüne geçmemek için. Tek kelime bile konuşmadım. Bir hoca daha ne yapabilir ki? Kimseyi suçlamadım, ona bir şeyler anlatmadım, yok böyle oldu... Benim kendimi kurtacağım bir şey yok ortada zaten. Ben teknik direktörümö, benim işim bu. Bugün başarılı olurum, yarın olamam. Bu Guardiola için de geçerli Klopp için de geçerli.
Onlarda zaman zaman başarısız oluyorlar, her sene şampiyon mu oluyorlar. Doğaldır bu işte bu. Benim en çok üzüldüğüm nokta, taraftara beni kötü gösterme çabası ve itibarsızlaştırma. Benim en çok zoruma giden şey bu. İşler kötü gittiği zaman, takım maç kaybettiği zaman bizden başka kimse üzülür mü, daha fazla üzülebilir misin? Sen istediğin kadar taraftar ol, üzül. Ben işin içinde olan adamım. Biz geceleri sabahlara kadar uyumuyoruz maç kaybettiğimizde. En çok üzüldüğümüz maç herhalde Giresunspor maçıydı içeride. O maçtan sonra çok üzüldüm. O maçtan sonra konsantremizi kaybettik."
"Bunu bilmeden yazıyorlar, yazdırıyorlar"
Yalçın "Benim kızdığım şey şu; kimsenin bir şey bilmeden yazması zaten. Bak sen oradaydın o gün, bütün konuşmalara şahit oldun. Bunu bilmeden yazıyorlar, yazdırıyorlar. Buna gerek yok. Camiayı kötülemek için bir açıklama yapmuıyoruz ki, yapmam zaten. Beni de bırakın artık, üstüme oynamanın da anlamı yok. Ben de oynarım o zaman. Ben oynarsam başka oynarım, konuşurum." dedi.
Sergen Yalçın'dan altyapı açıklaması
Altyapı projesi hakkında da konuşan Yalçın, "Emirhan'dan önce sana altyapı projesini nasıl başlattığımızı anlatayım. Bu projeyi nasıl başlattığımı. Bizzat bu işin kurucusu benim. Şampiyon olduğumuz sezonun başında, başkanla yaptığımız toplantıda, 'Hocam genç oyunculara yatırım yapmak zorundayız'. dedi. Ben de 'Yapalım, benim için sorun yok, ben yaparım'. Nasıl yaparız, nasıl ederiz derken Mehmet Ekşi de Beşiktaş'ın sembol isimlerindendir. Biz Mehmet Hoca'yı aldık. Altyapının başına koyduk. A2 takımı tamamen bana bağlı, ben Mehmet hocaya, onların başına ben Önder hocayı ve Serdar hocayı koydum.
Araya da Ozan Hoca ve Gürsü hocayı koydum. Bağlantı noktalarına. Benim atletik performans hocamla, onların atletik performans hocalarını oturttum. Sorun şu, aşağıdan gelen oyuncular fizik olarak yetersiz. Onların bize geldikleri zaman fizik olarak yeterli gelmeleri gerekiyor ki biz geldikleri zaman bir de onlara 2 sene antrenman yaptırmak zorunda kalmayalım. Çünkü Rıdvan da falan böyle oldu. Aşağıdan güçlü gelmeleri gerekiyor ki uyum sağlasınlar."dedi.
Emirhan İlkhan açıklaması
Beşiktaş'ın eski teknik direktörü Sergen Yalçın, Emirhan İlkhan'a hiç şans vermediği için bazı eleştirilerin hedefi olmuştu. Emirhan İlkhan'ın A takıma yükselmesiyle ilgili de konuşan Yalçın, şu ifadeleri kullandı:
"Bu Ajax maçında oynattığımız oyuncular falan var, biliyorsun. Berkay'lar falan. Bunalr A2 oyuncuları. 5-6 tane oyuncuya biz oturduk bunlara senelik program yazdık. Biz bu yetenekli oyuncuları işte milli takım aralarında takıma alacağız, burada antrenman yaptıracağız, hazırlık maçlarında oynatacağız ve bu oyuncular ahaftada fitnes programı uygulatacağız 1 sene boyunca. Ki önümüzdeki sene bu oyuncuları yukarı aldığımız zaman en azından belli bir seviyede bize gelsinler. Benim projem buydu.
O senenin sonunda kontratları bitiyordu Vida ve Adem'in. Kulübü zora sokan yüksek kontratların hepsi bittiği için ben genç jenerasyonu yukarı hazırlamayı planlıyordum kendi kafamda. Bunların yanına dışarıdan 3-4 oyuncu alırsak hem kulübü maddi külfete sokmayacağız hem de genç oyuncularla yolumuza devam edeceğiz planı vardı kafamda. Bir gün 11.30'da antrenmanımız var, aşağıda da A2 takımı antrenman maçı yapıyor. Ben de onların antrenman maçını seyrediyorum." dedi.
"Dedim ki, kim bu çocuk? Emirhan İlkhan dediler"
Seyrederken 1-2 hata gördüm, bizim antrenmanı bırakıp A2 antrenmanına gittim. Hocalarda oradayken. Bazı şeyleri dedim, neden siz böyle böyle yapmıyorsunuz falan diye konuşurken bir 10 dakika maçı seyrettim. Maçı seyrederken gözüme Emirhan İlkhan takıldı. Dedim ki, bu çocuk yukarı niye gelmiyor, kim bu çocuk. Emirhan İlkhan dediler. Baktım güçlü, kısa boylu ama çabuk. Güçlü. Alttakiler gibi zayıf değil. Seyrettim biraz oyununu, hızlı, topu iyi kullanıyor, temposu iyi. Dedim ki, siz bunu 1 hafta yukarı antrenmana gönderin bize. Bu çocuğun normalde bizim yaptığımız organizasyonda ismi yok. 4.5 milyon Euro'ya giden Emirhan'a kimse 100 bin Euro vermez, kimse tanımıyor çünkü. Ben yukarı aldım bunu milli maç arasında. Sonra Shkupi ile hazırlık maçımız vardı.
"Beşiktaş'ın en büyük özelliği bu"
Onu son yarım saat içeri attım, orada biraz kendini gösterdi. Sinyaller verdi bize. Tabii bu anlattıklarımızın gerisini görmek bize nasip olmadı. Bu oyuncularla ilgili projeyi, operasyonu, yatmalarını, kalkmalarını, her organizasyonu yapan bizim ekip. Ondan sonra ne olduğunu tam olarak bilmiyorum. Herhalde devam ediyordurlar diye düşünüyorum. Başkan da genç oyunculara değer veriyordu, genç oyuncuları çıkarmamız, Beşiktaş'ın en büyük özelliği bu, altyapıdan gelen oyuncuların yukarıda oynamasıydı. Ben de doğru söylüyorsunuz dedim. Bu çok mantıklı. Bu yoldan gidebiliriz, bunu da taraftara anlatabiliriz."
"Dostluk başka bir şey, iş başka bir şey"
"Hatta başkan dedi ki, 'Hocam sen çık kendin anlat taraftara bu projeyi'. Ben de, 'Benim anlatmama gerek yok dedim bunu. Ben altyapı hocası değilim'. Bir şey anlatmamıza gerek yok, bunu zaten insanlar görecek buna başladığımızda. Hatta ben bunun reklamını da çıkıp yapmadım, anlatmadım. Biz zaten çalışıyoruz. A takımda o kadar zor şartarda çalışmam zaten buraya çok ciddi bir zaman verdim.
Bu projeya zaman harcadık. Bunlar 1-2 günde olacak işler değil ve pandemi var. Pandemi döneminde yaptık bunları. Bir organizasyon yok, o zamandan çalışmaya başladık bunları yapmaya. Başkan da öncülük etti. Başkanla aramız iyi, bir sorun yok. Çok başarılı olduğum yerlerden de ayrıldım. Dostluk başka bir şey, iş başka bir şey. Bunlar çok normal. Bu özel hayatımızı etkilememli. Ben öyle düşünüyorum. O yüzden iş ile özel hayatı çok ayrı tutmak lazım. Ben bunu çok iyi yapan bir insanım ama diğerleri nasıl yaparlar bilmiyorum."
"Biz gitmeden önce pandemi patladı"
Sezon başında kampın iptal edildiği yönünde çıkan iddialara da değinen Yalçın şöyle konuştu:
"Yine bazı arkadaşlar televizyonda ve medyada Sergen Hoca sezon başı kampını iptal etti dediler. Kampa takımı götürmedi dediler. Bu haberler bilinçli yapılan haberler bir defa. Bunlar normal haber değil. Sezon başı İspanya'ya gidiypruz, 12-13 gün kalacağız. 4 tane hazırlık maçımız var. Orası da sıcak bir yer. Biz gitmeden önce pandemi patladı, her yer kırmızı iptal, bütün programlar iptal oldu. Biz programları iptal etmek zorunda kaldık.
Aboubakar sakat mıydı?
Kendisi döneminde Aboubakar'ın sakatlığıyla ilgili soruya da cevap veren Yalçın "Valla bilemiyorum onu çok. Şahsi fikrimi soruyorsanız, çok ağır sakatlığı olduğunu düşünmüyorum. Çok öyle oynayamayacak bir sakatlık olduğunu düşünmüyorum. 2-3 maç bir sakatlık olabilir ama 10-12 maçlık bir sakatlık çok fazla. 12 maç derken Cenk de sakatlandı. Aboubakar da yok. Ben sezon başı Gökhan Töre'yi aldım. Bana dediler ki Gökhan Töre'ye ne gerek var. Gördünüz mü niye almışız. Biz kimle şampiyon olmuşuz, Gökhan Töre'yle olduk.
"Aldığım için pişman olduğumuz bir oyuncu yok"
İşte biz işimizde biraz geleceği görmek zorundayız. Welinton'u aldığımızda da ne eleştiriler oldu. Çıktım ben aldım demek zorunda kaldım. Niye Welinton'u aldım. Welinton bu takımda oynar mı? Sen teknik direktör müsün, nereden biliyorsun oynamayacağını. Hocalık mı yapıyorsun, sen benim ne oynatmak istediğimi biliyor musun? Bilmiyorsun. Çünkü Alanya'da oynattığım sistem Beşiktaş'ın oynadığı sistem aynısı. Welinton da benim oynattığım sistemin en iyi oyuncusu. İstatistik olarak Welington sezonun en iyi oyuncusu kendi bölgesinde. Aldığım için pişman olduğumuz bir oyuncu yok. "
"Ben Premier Lig'den gelecek her oyuncuyu alırım"
"Bazı oyuncuların sizin gitmeniz için özel gayret gösterdiği, bu tip olumsuz yaşanan bir diyalog olan bir oyuncu var mıydı? Mesela Pjanic'le ilgili çok konuşuldu bu? " sorusuna muhattap olan Yalçın, şu ifadeleri kullandı:
"Yok, Pjanic hiç öyle tarz bir oyuncu değil. Pjanic çok karakterli bir oyuncu. Çok kaliteli bir oyuncu. Avrupa'da üst düzey oynamış bir oyuncu zaten öyle olamaz. Beklentiye cevap verdi mi, ha ona katılıyorum. 1 sene önce Barcelona 60 milyon Euro'ya almış, sen bedavaya alıyorsun 1 sene sonra. Bence Dele Alli o pozisyonda bir oyuncu değil. Sen şimdi Pjanic'i almaz mısın? Sen hayır der misin. Ben Premier Lig'den gelecek her oyuncuyu alırım. Premier Lig'den bir oyuncuyu alıyorsan al. Yönetime verdiğim raporda da şunu söyledim, Premier Lig'den bir oyuncuyu alıyorsanız sormanıza gerek yok. Alabilirsiniz. Ama bana başka ülkelerden alırken aman soracaksınız."
"Alex Teixeira'ya kim hayır der?"
Alex Teixeira'nın transfer edilmesiyle ilgili de konuşan Yalçın "Bir oyuncuyu alırsın, oyuncu iyi oyuncudur, geçrekten kaliteli oyuncudur... Sana beklentiyi veremeyebilir. Bu çok problem olmamalı. Sen zaten oyuncunun geçmişine bakarak alıyorsun. Bundan sonrasını zaten bilemiyorsun. Alex Teixeira'ya kim hayır der? Geldiğimde ortalık yıkıldı, gelir mi buraya, sorna geldi. Sonra oyuncu performans vermediği zaman o da normal eleştiriyi de alacaksın. Biz de futbol oynadık, eleştiriyi alacaksın. İşin ruhu bu, bu iş böyle bir iş." dedi.
"Neden başarısız olduk?"
Beşiktaş'ta çalıştığı son sezonda neden başarısız olduklarını açıklayan Yalçın, şu ifadeleri kullandı:
"Sezon bitti, İzmir'de 2 tane final oynadık. Sezon bitti ve biz tatile çıktık. 1 aylık bir süre var. Bu süre boyunca ben imza attığım güne kadar hiçbir planlama yapmadık, hiçbir konuşma yapmadık, sıfır. Geldik, imza attık 2 gün sonra antrenmanlar başladı. Bu kadar plan-programsız hareket ettiğin senede başarılı olma şansın düşük. Biraz zor, kolay değil. Bu iş çantada keklik bir iş değil. Şampiyonluk sürecinde öyle şeyler yaşadık ki, Öyle sıkıntılar yaşadık ki, 1-0 yeniliyoruz hiç unutmuyorum Kasımpaşa maçı... 1-0 mağlubuz maçta kenardan bakıyorum, elimden bir şey gelmiyor. Yapacak bir şey yok. Oyuna etki edecek bir hamle şansımız yok. Bunu anlatamıyorsun. O boyutlar çok önemli. Belli bir yerden sonra sen de kopuyorsun. Ben de bu yüzden görevi bıraktım. Hem Beşiktaş'a zarar vermeyeyim, hem de kendime zarar vermeyeyim. Onun için zaten ben görevi bıraktım.
"Siz bırak demediğiniz sürece görevi bırakmayacağım dedim"
Kaotik bir şey olmasına ben müsaade etmedim zaten. Onun için ben hiç konuşmadım. Ben 1 sene telefonumu açmadım. Gerek yok. Başarısız olduysak bırakırız, çok önemli değil. Ben taraftara şöyle bir umut verdim; siz bırak demediğiniz sürece görevi bırakmayacağım dedim ama bırakmak zorunda kaldım. Yıprandım çünkü. Biz duygusalız ve üzülüyoruz. Göztepe maçına çıkacağız, şampiyonluk maçına... Düşünsene 5 günde 2 final maçına çıkıyoruz. 2 kupayı alabiliriz ya da hiçbir şey alamayıp rafak olabiliriz. O maç günü soyunma odası kulübede biz heyecandan ölüyoruz. Heyecandan elimiz, ayağımız titriyor. Oyuncuya belli edemiyoruz. Benden çıkacak oyuncuya gidecek. Rahat davranmaya çalışıyoruz. Zaten siz bizim gözümüzde şampiyonsunuz. O son 5 dakikalık süreyi sor bize, nasıl geçtiğini sor. Onları anlatamıyoruz."
"Beni taraftarla karşı karşıya getiremezsiniz"
"Sezona geç başladık diyorsunuz. O zaman neden imza attınız?" sorusunu da cevaplayan Yalçın, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Taraftar kapıma 5 bin kişi geldi. Doğru söylüyor imza attım. Oda benim hatam. Yönetime imza atmayacağımı bildirdim zaten. Ben önceden yönetime söyledim devam etmeyeceğimi deklare ettim. Ondan sonra tekrar imza attım. Beni taraftarla karşı karşıya getiremezsiniz. Basında, sosyal medyada bu tür haberleri yapmak yanlış. Bugün kim geldi takımın başına, Şenol hoca. Allah yardımcısı olsun. İnşallah çok başarılı olur, Beşiktaş'ı çok iyi yerlere getirir. Ben böyle düşünen bir insanım.
Ben çünkü teknik direktörüm, şimdi Beşiktaş'ta çalışıyorsam sonra başka bir yerde çalışacağım, öyle değil mi? Ben bu işlerin içinde olmayayım. Hayatımda bir yerde bir hoca varsa o kulüple görüşmüş bir insan değilim ben daha. Sen bir kulüpsün, senin hocan varsa seninle görüşmem zaten. Benim öyle bir yapım yok. Ha hocayı gönderirsin, hocan olmaz, herhangi bir kulüp için söylüyorum. O zaman gelirsin konuşuruz. Şartlar uygunsa, proje uygunsa, bizi bir yere götürebileceğini düşünüyorsan çalışırız. Onun haricinde zaten çalışmayı düşünmüyoruz ekip olarak zaten.
"Ayrıldıktan sonra bana 4-5 teklif geldi"
LaLiga'da teknik direktörlük yapma hedefi hakkında da konuşan Sergen Yalçın: "Ayrıldıktan sonra bana 4-5 teklif geldi bana. Yurtdışından da geldi ama İspanya'dan gelmedi. Daha çok Katar, matar, o taraflardan geldi. Ben kabul etmedim. Türkiye'den de 1-2 takım geldi. Bize çok uymayacağı için kabul etmedim ve çok erkendi. Beşiktaş'tan ayrıldıktan sonra 3 büyük takımdan teklif gelmedi. Biz ayrıldıktan sonra 7-8 ayda anca kendimi toparladım. Survivor'a gittim, Dominik'e gittim, oralarda biraz kafa dağıttım, tatillere gittim... Ben şu anda burada T.C vatandaşı olarak oturuyorum. Ben teknik direktör değilim veya yorumcu değilim. Herhangi bir takımda çalışmıyorum. Üzerimde de hiçbir askı yok. 10 numarayı görmen yeterli. O da eskidendi. Yetenek ölmez. Beyin ayaklara hükmettiği sürece sıkıntı yok. Hükmetmediği zaman futbolu bırakacaksın." dedi.
"Duran top maç kazanmanın en kolay şeklidir"
Çalıştığı dönemde frikikten gol atamamaktan yakınan Yalçın "Frikik oluyor mesela maçta. Hiç heyecanlanmıyoruz kulübede. Biri vurur da gol olur 1-0 öne geçeriz diye heyecanlanmıyoruz. Hatta Murat Hoca'ya diyorum ki otururken, 'Boşuna seyretme, gel oturalım'. Bir şey olacağı yok. Atamıyorlar. Şampiyon olduğumuz dönemde frikik golü var mı, ben hatırlamıyorum. En kötü yanı o. Duran top maç kazanmanın en kolay şeklidir. " dedi.
"Botox yaptırmadım"
Botox yapıp yapmadığıyla ilgili soruya da muhattap olan Yalçın "Ya ne botoxu, ameliyat oldum gözlerimden. Göz kapağı ve göz alatı ameliyatı oldum. 2-3 hafta oldu hala geçmedi. Düzeliyor yavaş yavaş. Biraz kendime yatırım yaptırayım dedim. Botox yaptırmadım. İyim şu anda. 3 hafta oldu. Gayet iyim." dedi.
"Benim başarım, Ersin ve Rıdvan gibi oyuncuları oynatmak"
Ersin ve Rıdvan gibi oyuncuları oynatarak risk aldığını ifade eden Yalçın, şöyle konuştu:
"Sezon başı toplantı yapıyoruz, ekonomimiz zaten sıkıntılı. Ben Ersin'le Rıdvan'a bağlaaycam ama herkes şunu bilsin. Nasıl şampiyon olduk, bizim başarımız ne. Benim başarım şu: kulübe tek kuruş bonservis verdirmeden takım kurup şampiyon olmak. Benim başarım, Ersin ve Rıdvan gibi oyuncuları oynatmak, böyle bir riski göze almak. Kimse almaz. Bak tarihe bakalım, kim almış 19 yaşındaki kaleciyken. Çıkart bana bir tane. 19 yaşındaki kaleciyi kim oynatmış, kim böyle bir riski lamış, belki teknik direktörlüğümüz bitecek, zaten paket olacaktık.
6. hafta paket oluyorduk. Sezona çok kötü başladık, neden kötü başladık. O Paok maçı çıktı, hiç ortada olmayan maç çıktı. Antrenmanlara başladık 5-6 gün sonra PAOK maçı var. Hatta Lens'i sağ bek oynattım, Lens'ten sağ bek olur mu diye. Kardeşim bütün sene Lens'i sağ bek oynatmadık mı, o zaman iyiydi de şimdi mi kötü. Bir oyuncu bir maç kötü oynadı diye kötü olmaz. Olamaz.
"Benim anlattığım her şey yüzde 100 doğrudur"
Alt yapıdaki oyuncuları sezon başında kulladıklarını ifade eden Yalçın "Ekonomimiz kötü, genç oyuncularla sezon başı oynayalım dedik başkana. Ben altyapıdan geldiğim için altyapıdaki çocukların bütün sıkıntılarını, sorunlarını biliyorum. Geldiğimde genç takıma ikinci sahayı bile vermiyorlar antrenman yapması için.
O çocuklar nasıl A takıma çıkmayı hayal edecek. Ben geldim o çocukların tesisini düzenledim, antrenman sahasını verdim, hocalarını koydum, A takım ne yiyorsa aynı yemek, A takım ile aynı salonunda antrenman, A takım neysen faydalanıyorsa oradaki çocuklar aynısından faydalanacak dedim. Talimat verdim Gürsü hoca ile Ozan hocaya. Her şey eşit olacak dedim altyapı ile. Buraya ne geliyorsa oraya da aynısı gidecek. Bir sorun olursa siz bana söyleyin yeter. Onlar her şeyle ilgilendiler. Bu konuyla ilgili oradan bilgi alabilirsiniz. Anlattığım konularla ilgili istediğiniz sorabilirsiniz. Benim anlattığım her şey yüzde 100 doğrudur, 99 değil." dedi.
"Ersin'i çağırdım, 'Oğlum bak ben senle oynayacağım' dedim"
Kaleci Ersin Destanoğlu'yla ilgili de konuşan Yalçın "Ersin olayına geleyim. Sezon başı başladık. Hocam kalede ne yapacağız? Dedim genç oyuncularla oynayalım dediniz, ben de Ersin ve Utku'yla oynayacağım. Nasıl? Bunlarla oynayacağız. Yabancı kaleci almayacağız mı? Almayacağız. Nasıl? Almayacağız, ben bunlarla oynayacağım, riski de ben alıyorum. Ersin'i çağırdım, oturduk. Dedim, 'oğlum bak ben senle oynayacağım, kaleye seni koyacağım. İstersen her maç 10 gol ye yine de sen oynayacaksın bu kalede. Git kendini ona göre hazırla'. 19 yaşında kolay mı? Benim 19 yaşındaki halim aklıma geldi. Bir hoca bana böyle söylese..." dedi.
"Yönetimden bana sürekli yabancı kaleci almayacak mıyız diye soruyorlar"
Yabancı kaleci transferiyle ilgili de konuşan Yalçın "Gerçi ben doğru örnek değilim 19 yaşındaki. Neyse bir genç oyuncudan baheselim, bana böyle bir şey söyleseler var ya bırak kaleye geçmeyi, kalenin tamamını kaplarım böyle. Sonra yönetimden bana sürekli yabancı kaleci almayacak mıyız diye soruyorlar. Ben de almayacağım kardeşim dedim. Onlar başaramadılar, bu sefer arkadaşlarımı arattırmaya başladılar. Ya hocam bir arkadaşım arıyor, 'nasılsın hocam, nedir durum falan filan. Yabancı kaleci almayı düşünmüyor musunuz'. Ben de ya olm kapat telefonu diyorum, seninle mi uğraşacağım." dedi.
Risk benim riskim. Nasıl Welinton riskini ben aldıysam Ersin riskini de ben alıyorum, Rıdvan riskini de ben alıyorum. Bunlar tesiste kalıyor. Sen de oradaydın o gün. Bunlar tesiste kalıyorlar. Burası sizin eviniz mi, gidin evinizde kalın. Burası iş yeriniz sizin. İşe gelin ve gidin, kalmayın. Hatta beraber eve çıkın dedim. Tesiste çaycıyla, garsonla oturacaksın. Futbolcular orada kalmıyor. Sen kaleye geçmişsin, git bunu ailene, arkadaşlarına anlat, bunu yaşa ki daha başarılı ol. Kız arkadaşınız olsun. Buraya iş yapmaya gelin, burası yaşam yeri değil. Oyuncuların tesiste kalmasına karşıyım bu yüzden."
"Mane'ye, kola içemezsin diyebilir misin?"
Yalçın "Ben göreve geldiğim gün bütün yasakları kaldırdım. Ne kadar yasak varsa hepsini kaldırdım. Kola yasakmış, serbest, yemeğe eşorfmanla gelmek zorundalarmış, serbest. 3 milyon Euro'luk adama sen kola içme der misin? Bu kendine sağlıksız. Böyle bir şey olabilir mi? Liverpool takımında sen Mane'ye, Mane sen kola içemezsin diyebilir misin. Salah'a diyebilir misin. Hangi devirde yaşıyoruz, yasak neymiş. Düzeni bozmadığı sürece hiçbir sorun yok. Saygısızlık ve düzeni bozmanın bedelini ödersin, diğer konularda hiçbir sorun yok. Zaman zaman oyuncular hadlerini aşabiliyorlar, kendilerini önemli pozisyonda görebiliyorlar ve onların değişik şeyler yapmasına sebebiyet veriyor olabiliyor. Ama çağırıyorsun oyuncuyu, konuşuyorsun, neden bunları yapmaması gerektiğini, konuştuğun zaman anlıyor." dedi.
Ahmet Dursun ile yaşadığı frikik diyaloğu hakkında
Ahmet Dursun ile yaşadığı frikik diyaloğu hakkında da konuşan Yalçın "Ahmet her frikik olduğunda gelirdi. Abi gelirdi, 'Abi içime doğdu'. Ne doğdu içine 'Gol atacağım'. Bir kere buna izin verdim vurması için, hocam bir frikik attı top yerden barajı geçmedi. Zaten son frikiğiydi. Frikik atan belli. Ben ona çok kızıyorum. Bir takımın korner atanı bellidir, herkesin duracağı yer bellidir, frikik atanı bellidir, korner atanı bellidir... Alanya'da hocayız. Forvetimiz şey Cisse, Erzurum ile oynuyoruz. Bizim de penaltımız Cisse değil. Bırakın atsın bari dedik. Attı, kaçırdı. Bir penaltı daha oldu, bırakın atsın dedik onu da kaçırdı. Üçüncü penaltı oldu yine toppu aldı, az kalsın sahaya giriyorduk kenardan.
Murat hoca ve Çağdaş hoca sahaya dalacaklar, zor tutuyorum sahaya girecekler. Adam üçüncüyü de atacak. Bazen oyuncular sorumluluk alır, ben atacağım der. Biz de penaltı olduğu zaman Tayfur atar penaltıları, hiç heyecanlanmazdık. Hiç kaçırmaz. Adam hiç kaçırmaz. Ben penaltı aatmayı sevmezdim. Hatırlar mısın İngiltere Milli maçında biz 85'te falan 1-1 olan maçta var ya, içimizdeki İrlandalılar maçı var ya hani, openaltı kazandık, hiç heyecanlanmadık mesela. Geçtik orta sahaya. Kaçırmaz çünkü." dedi.
"Denizlispor'a attığım frikik golü en güzeli"
"Attığınız en güzel frikik golü hangisi?" sorusuna ise Yalçın "Denizlispor'a attığım frikik golü. Bir de onu kameradan seyrettiğiniz zaman top kameradan çıkar tekrar kameraya girer. Kaleci de golü o kadar güzelleştirmiş ki, kaleci uçuyor... Direkle kalecinin eli arasında sadece topun geçebileceği mesafe var. Hakikaten çok güzel goldü. Chelsea'yi attığım kovalamaca golüydü. Bir oyuncu golü zorlar atar ya, o golde öyleydi. Kariyerimin en büyük deparı o değildi, Almanya maçı var. "
"İyi bir futbolcu olman, çok büyük bir hoca olacaksın diye bir şey yok"
Teknik direktörlük ile futbolculuğun ayrı olduğunu ifade eden Yalçın, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Futbolculuk ve teknik direktörlük çok farklı şeyler. İyi bir futbolcu olman, çok büyük bir hoca olacaksın diye bir şey yok. Asla diye bir şey yok futbolda. Büyük oyuncu olmak, iyi oyuncu olmak, hoca olmak, bunların birbiriyle hiç alakası yok. Hocalık çok başka bir şey, yönetmek çok başka bir şey. Gelirsin antrenmana, zaten yeteneklisindir, kimseyi umursamazsın, basar gidersin. Burada yönettiğin zaman 25 tane futbolcu var. Burada hepsi farklı karakter, hepsi ünlü, hepsi zengin ve hepsinin havasıyla uğraşmak zorundasın.
"Ben teknik direktörlük yapmak istiyorum"
Yönetmek çok zor iş. Hocalarımıza Allah kolaylık versin. Ben yorumculuk yaparken de, futbolculuk yaparken de, bu kadar beceri isteyen olduğunu düşünmüyordum hakikaten. Yorumculuğum dönemimde de bazı hocaları eleştirmiştim. Büyük hata yapmışım. Sizinle yorumculuk yapacaktım, öyle haberler falan vardı, iptal oldu sanırım. Ben de bilmiyorum (gülüyor). Seninle alakası var mı bilmiyorum. Yorumculuk kısmına geçmiyorum. Burada vatandaş olarak bulunuyorum. Konuştuklarım beni sadece bağlar, kimse üstüne almasın. Çok yorumculuk yapmak istemiyorum. Ben teknik direktörlük yapmak istiyorum. Heyecanım yok o işte. Bu işe girmişim ve devam ediyorum. Taraftar sevgisi menfaatli bir sevgi olamaz, bunu unutma. Bana dediler, yarın imza töreni yapacağız. Ben dedim ki nereden çıktı statta imza töreni. Dediler ki yapalım.
"Ben şoka girdim görünce"
Taraftarın sevigisine dikkat çeken Yalçın "Ertesi gün bir imza törenine gittik, kapıda 500 metre kuyruk. Ben şoka girdim görünce. Sahaya çıktım inanamıyorum. Taraftarın beni bu kadar sevdiğini bilsem ben 10 sene önce kapıda yatar gelirdim buraya. Ben nereden bileyim bu kadar sevgi olduğunu. Bilsem 10 sene önce antrenörlüğe başlardım. Şok etkisi yarattı. En güzel tarafı ne biliyor musun? Taraftar gel dedi, geldik. karşılığını da verdik. En mutlu eden tarafı da, Göztepe maçının 5 dakika uzatması verildiği an Murat hocayla kenarda duruyoruz." dedi.
"Milyar doların olsa bunu yaşamayamazsın"
Dedim saate basın çabuk, saate bastılar, o 5 dakika yemin billah 50 sene bize gelmediyse bize. 50 sene geldi bize 5 dakika. Ulan bitmedi mi maç diyoruz. Maçı sana kaçıncı saniyede bitirdiğini söyleyeyim mi? Maçı 4.58'de bitirdi. O kadar saniye sayıyoruz. Biz inanamıyoruz. Biz şampiyon olduğumuza inanamıyoruz. Şoktayız zaten. Bizim için o kadar büyük bir şey ki. Böyle bir duyguyu daha ne zaman yaşayabilirsin. Milyar doların olsa bunu yaşamayamazsın.
"Ben daha çok şampiyonluk ve kupalar kazanırım"
Şimdi ki hedefinden de bahseden Yalçın "Şu anda işte gördüğün gibi enerjim yerine geldi, tatil yaptım. Önümüze bir proje gelirse, bakacağız. Ben daha çok şampiyonluk ve kupalar kazanırım. Bunu 10 yıl sonra konuşluruz. Ekibimiz çok şampiyonluk ve kupalar kazanır. Bunu yazın. 5-10 sene tekrar konuşacağız Allah ömür verirse. Başka programa çıkmıyoruz ki zaten. Bağladın bizi buraya. Herhalde çok büyük bir şeyler alıyoruz. Zannediyorlar ki buradan büyük para götürüyorlar. Bedavaya çıkıyoruz, bunu da söyleyelim. Buradan bir şey aldığımız ve beklentimiz yok. Seninle program yapmak güzel, iyi bir gazetecisiniz. " dedi.
Yalçın konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz takımların oynadığı oyundan bahsederken işin ekonomik boyutunu konuşmamız lazım. Euro yükseldikten sonra Anadolu takımlarının işi o kadar zorlaştı ki... Ben Konya'da çalışırken 1 milyon 300 bin, 200 bin, Alanya'da çalışırken 1.5 milyon Euro'ya yakın maaş alan yabancılar vardı. Artık kalmadı Anadolu'da. Adana Demirspor güçlü bir kulüp, çok da iyi gidiyorlar. Çok da iyi oyuncu kadrosuna sahip. Lige baktığınız zaman 4 büyük takım, Başakşehir, Adana Demirspor ve Konyaspor. Bu 7'nin değişme ihtimali var mı, zor. Kadroları iyi zaten. Diğer kadrolar değişir zaten. Biri 8 olur, 15 olur, 14 olur. Bu 7'nin değiş ihtimali zor. Türkiye'ye gelen oyuncular, verilen paralar hiçbir şekilde karşılığı yok, sıfır karşılık.
"Ben ekonomiyi hiç zorlamadım"
Şampiyonlar Ligi'ne zaten gidemiyorsun, nereden karşılayacaksın. Parayı nasıl geri alacaksın. Ben şampiyon olduğumuz dönem, benim başarım bu derken bundan bahsettim. Ben minimum ekonomiyle kulübe tek bonservis ödetmeden, 700-750 bin Euro kiralama bedeliyle biz hedefe ulaştık. Ben kulübe bir kuruş zarar vermeden bu hedefe ulaştım. Başarım bu. Beşiktaş zaten 100 senedir şampiyon olan takım. Galatasaray, Fenerbahçe... Ben ekonomiyi hiç zorlamadım. Bonservisli bir oyuncu bile almadık. Ghezzal'a kiralama bedeli bile vermedik biz. Orada aldığı paranın yarısını biz yarısını onlar verdi. Öyle aldık.
"Hulk'u alalım diye yalvardık"
Devre arası oyuncu bir tane oyuncu almadık. Hulk'u alalım diye yalvardık. 10 maç forvetsiz oynadık. Göztepe maçında ön oyuncum var; Ghezzal, Nkoudou, Larin, Gökhan ile oynuyoruz. İlk yarı berabere bitti. Ne yapalım ne yapalım derken dördünün yerini değiştirdim devrede. Hepsini başka yerlere aldım. Maksat ezberlenmiş oyunu değiştirelim diye. Biz de çok zorlanıyoruz kenarda.
"Hiçbir şey bilmiyorsan haddini bileceksin"
Candaş Tolga Işık'ın "Böyle bir atmosferde, böyle bir ülke futbolunun bu halde olduğu ortamda Milli Takım'dan başarı beklemek sürpriz değil mi?" sorusunu cevaplayan Yalçın, şu ifadeleri kullandı:
"Milli Takım oyuncuları hep dışarıda oynuyor. Premier Lig'de, Almanya'da, Fransa'da oynayan bir sürü oyuncumuz var milli takımda. Kaç tane Türkiye'den oynayan oyuncu var, bak bakalım. Kim oynuyor. Kaleci oynuyordur. Türkiye Ligi'nde milli takımda direkt oynayan bir oyuncu söyle bana? Yok yani. Hepsi Avrupa'da oynuyor. Bizim oyuncularımız da Avrupa'da oynuyor. Zaman zaman kötü gidişler olabilir. Teknik direktör başarısız olabilir. Şenol hoca da milli takımda başarısız oldu. Bu onun teknik direktörün kötü olduğu anlamına gelmez, enerji tutmaz. Başarısız olabilirsin. Bunu doğal karşılamalıyız. Yarın buraya gelir, burayı şampiyon yaparsın, gidersin diğer tarafı şampiyon yaparsın. Bu bir iş. Hiçbir şey bilmiyorsan haddini bileceksin diye bir laf var. "
Sergen Yalçın'dan milli takım açıklaması
A Milli Takım'dan teklif alıp almadığı yönünde gelen soruya ise Yalçın: "Yok herhangi bir teklif almadım Milli Takım'dan. Orada da sosyal medyada çok yanlış şeyler çıktı. Hiçbir teklif almadım, görüşme yapmadım. Beğenirsiniz, beğenmezsiniz oranın da bir teknik direktörü var. Oraya da bir teknik direktör alınmış, çalışan bir teknik direktör var. Bunların olması bana çok sağlıklı gelmiyor. Çalışan insanlar var orada, onların emeğine de haksızlık etmeyelim." dedi.
"Arda Güler çok iyi oyuncu"
Fenerbahçe'nin genç yıldızı Arda Güler hakkında da konuşan Yalçın "Arda Güler çok iyi oyuncu. Benim gördüğüm en iyi oyuncu. Benim gözümle gördüğüm en yetenekli oyuncu. Yerli oyuncu. Bir aksaklık olmazsa büyük oyuncu olur, Avrupa'ya gider. Jesus oynatmamak ile doğru yapıyor mu onu bilemem. Çünkü ben oranın içerisinde değilim. Antrenmanda ne oluyor, soyunma odasında ne oluyor, kampta ne oluyor, maçta ne oluyor... Onun yorumunu ben yapamam. İnanılmaz yetenekli oyuncu, yıldız oyuncu. Biz herkese yıldız diyoruz ama bu öyle oyuncu. İnşallah bozulmaz ve sağlam gider. Avrupa'da büyük işler yapabilir." dedi.
"İnşallah Arda bizi geçer"
Dortmund'da bir oyuncu var 18 yaşında, görsen 18 demezsin, 38 falan dersin. Öyle bir fizik yapısı var. Bizde fizik yapıları çok küçük. Rıdvan da öyle, Arda da öyle. Serdar Saatcı öyle değil, kapı gibi. Ama Rıdvan çok çelimsiz, Arda zayıf. Onları hocaları daha iyi bilir. Bizim yorum yapmamzı çok doğru olmaz. İnşallah Arda bizi geçer, çok daha büyük futbolcu olsun. Görüyorum çok iyi oyuncu. Geçen bir maçın son dakikalarında oyuna girdi. Topu alıyor, ne düşünüyor ben ona bakıyorum. Kafası çok çalışıyor."
Oyuncuları şımartmayın, daha bir şey olmadı. Umarım daha iyi yerlere gelirler. Ama olmadan olmuş havası yapmayalım. Bırakın oynasınlar. İnşallah Avrupa'ya gider, Real Madrid'e gider, oralarda oynayıp ülkemizi temsil eder. Ben böyle olmasını isterim ve yorum yapmam çünkü tanımıyorum, antrenmanını bilmiyorum. İçeriyi çünkü bilmiyorsunuz. Ben Rıdvan'ı şampiyonluğun ikinci yarısında oynatmadım, herkes bana Rıdvan niye oynamıyor. Ya arkadaş oynamıyorsa sebebi vardır.
"Rıdvan, Rangers'a gittiyse ben onu oynatmadım diye gitti"
Bugün Rangers'a gittiyse ben onu oynatmadım diye gitti oraya. O kadar net konuşuyorum. Çünkü onu doğru zamanda oynattım. O zaman oynatsaydım tepki alırdı çünkü hiç futbol oynayacak hali yoktu. Sakatlıktan çıkmıştı, fiziki durumu iyi değildi, daha güçlü oyuncuya ihtiyacımız vardı. Rıdvan hazır değildi. Biz onları gördüğümüz için onları koruyoruz. O niye oynamıyor, bu niye oynamıyor... Çünkü sen sonuca göre konuşuyorsun. Oyuncular hazır değilse beklentiye cevap vermiyorsa senin yaptığın hamleler olur dışarıda. Plan başkadır, karşılığını göremezsin."
"Jesus sağlam karakterli adam"
Fenerbahçe Teknik Direktörü Jorge Jesus hakında ise Yalçın "Beğeniyorum, sağlam karakterli adam. Duruşu ve düzgün bir adama benziyor. Fenerbahçe ile iyi gidiyorlar. Favori söylemek zor. Bütün takımlar hedefte. Şu takım şampiyon demek doğru değil. Araya Dünya Kupası girecek. Sakatlar düzelecek, oyuncular hazırlanacak. Fenerbahçe çok iyi gidiyor ama. Baktığın zaman puan farkı da yok." dedi.
Sergen Yalçın'dan Galatasaray-Beşiktaş derbisi yorumu
Bu hafta sonu oynanacak Galatasaray-Beşiktaş derbisi hakkında da konuşan Yalçın "Valla zor maç. İkisi için de zor maç. Kolay maç olmaz. Favori yok. Şu kazanır diyemezsin. Ortada bir maç. Günlük performans belirleyici olacak. Okan hoca inşallah başlarılı olur. En azından içimizden biri. Böyle hocaların başarılı olmasını istiyoruz ki gelen yeni jenerasyon hocalarda bir yerlere gelsinler, iyi nbir yerlerre gelsinler. Biz başarılı olmak zorundayız ki arkamızdan gelenler devam ettirsinler. Başarı ve başarısızlığa takılmayın. Bu sene şampiyon olamıyorsa seneye olur. Bırakın, şans verin insanlara. Mücadele etsinler. 4 tane büyük takım var. Başakşehir de girdi içine. Onların da çok güçlü kadrosu var. İlk 4'te bitirirler bu kadroya. Biri dışarıda kalacak. İşler iyi gitmeyebilir, sonuçlar kötü olabilir ama sabırlı olalım. Biz sabırlı değiliz, hocalarımıza güvenelim." dedi.
"Doğru bir konuşma değildi"
Beşiktaş'tayken Hatayspor ile oynayacakları maç öncesi "Göreceğiz haftaya ne olacağını" sözlerine de değinen Yalçın "Doğru bir konuşma değildi, öyle söyleyeyim. Ama çok sinirliydim. Neden sinirliydim. Rize deplasmanıan gittik sonra içeride Hatay ile oynayacağız. 2 maç 6 puan almamız gerekiyor. Hatay maçı bir gün önce oynadı ve kazandılar. Biz de ertesi gün oynayacağız ve stresliyiz. Zor deplasmana gidiyoruz oyuncumuz yok. Gökhan flan oynuyor forvete. Çok da iyi oynadı. En iyi maçı da oydu. Öyle şeyler duyunca sinirleniyoruz. Ben de normal adam değilim hani. Bende de dur durak olmaz. Konuşma olduğu zaman kimseye eyvallah demem. O konuşmayı yaptıktan sonra üzerime alındım." dedi.